Bir Kaç Öneri!!!

  • Konbuyu başlatan GulsahToptas
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kitap Önerileri kategorisinde GulsahToptas tarafından oluşturulan Bir Kaç Öneri!!! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,007 kez görüntülenmiş, 9 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kitap Önerileri
Konu Başlığı Bir Kaç Öneri!!!
Konbuyu başlatan GulsahToptas
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan GulsahToptas
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Geçmişte keyif alarak okuduğum ve bakış açımı genişleten,bazen de dinlendiren keyif alarak okuduğum kitaplardan bir kaç tanesini size de önermek istedim. :)


GÜÇLERİNİZİ KULLANMAYI ÖĞRENİN JOSEF KIRSCHINER
Arka kapaktan alııntı: Herşeyi Başarmayı Mümkün Kılan Beş Teknik Doğru nefes almayı başarmakla, birçok hastalığın iyi edilebileceğini biliyor musunuz? Bilinçaltınızı doğru biçimde yönlendirebilirsiniz, kötü alışkanlıklardan ve hatta ağrılardan bile kurtulabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi? Eğer içinizde gizli duran beş temel gücü uyandırmayı bilirseniz, artık başkalarından yardım istemenize de gerek kalmayacak. İşte, hepimiz içinde varolan beş temel güç: Kendine inanmanın gücü Bilinçaltının gücü Konsantrasyonun gücü Kararlılığın gücü Güçsüzlüğün gücü Güçlerinizi tanıyın, onları geliştirmek için çalışın ve onları hayatınızı dilediğiniz biçimde yönlendirmek için kullanın.


ALTIN KUPA JOHN STEINBECK

Konusu:ALTIN KUPA, Stenibeck, bambaşka bir konuyla çıkar karşımıza. Kimi tarihsel gerçeklere de dayanarak bu kez, bir korsanın yaşam öyküsünü serer gözler önüne. Hiç görmediği ülkelerin, denizlerin, kocaman gemilerin düşlerini gerçekleştirmek isteyen bir gencin öyküsüdür bu. Gittiği her yere ölümü, korkuyu götüren Korsan Morgan'ın öyküsü.

Henry Morgan'ın düşleri nasıl gerçekleşir? Düşler ülkesi Altın Kupa hep düş olarak mı kalacaktır onun için? Bütün korsanların düşlerine, dualarına giren Kızıl Azize'ye ulaşabilecek midir? Ya Sir Morgan... o kimdir?


MAZHAR OSMAN LİZ BEHMOARAS

Konusu:"Bu adam tam Mazhar Osman'lık.", "Gidip bir Mazhar Osman'a görünsene!", "En iyisi bunu Mazhar Osman'a yatırmalı!" gibi sözler, yirmi, hatta on yıl öncesine kadar sık sık duyulurdu. Oysa Mazhar Osman'ın vefat tarihi 1951'dir.
Mazhar Osman ismi, nasıl ve niçin hikâyelere konu olmuş, deyimlere, fıkralara, hatta hakaretlere girmiştir? Halkın dilinde âdeta Marko Paşa ya da Nasrettin Hoca gibi efsaneleşen Doktor Mazhar Osman Uzman kimdir? Osmanlı'dan Cumhuriyet yıllarına uzanan yaşamı boyunca neler yapmıştır?
İşte bu sorular yazarı, iki yıllık bir araştırma sonucunda, Mazhar Osman'ı biraz olsun tanımaya ve ölümünün 50. yılında çıkan bu kitapla okurlara tanıtmaya yöneltti ( arka kapaktan alıntı)

Hayat hikayesi ve o dönemde ki başarıları müthiş.Akıcı bir dille anlatılmış :)


Şİmdilik bu kadar,arkası yarın :)






 
A

Ag

Kullanıcı
22 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
hiç birini okumuş değilim. "Altın Kupa" ilgi çekici duruyor. aklımda bulunsun. teşekkürler...
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Bir kaç ilave daha yapmak istiyorum kütüphanemden :)

1- VALİDE MEKTUPLAR   H.ZİYA UŞAKLIGİL

2-BİR DİNAZORUN ANILARI MİNA URGAN  
İngilizce edebiyatı 'duayenimiz' Mina Urgan 'Bir Dinozorun Anıları'nda açıkyürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü...'

Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca 'miyaaav' diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde 'tanıştığımıza memnunum' deyince şaşırıp kaldım.'

Mina Urgan'ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız.

(Arka Kapak)

Gerçekten bir solukta okunan kitaplar arasında :)

3-YAŞLI ADAM VE DENİZ ERNEST HEMINGWAY 
Küçük teknesiyle körfez akıntısında yalnız başına avlanan yaşlı bir balıkçı idi. Seksen dört gündür tek bir balık tutamamıştı. İlk kırk gün yanında bir çocuk vardı. Onca zaman hiç avlanamayınca çocuğun ana-babası, yaşlı adamın kesinlikle salao, uğursuzun biri olduğunu, artık onunla balığa çıkmamasını söylediler; çocuk da onların buyruğuna uyarak, ilk hafta üç büyük balık yakalayan başka bir tekneye katıldı. Yaşlı adamın her gün boş tekne ile geri gelişine üzülen çocuk, her zaman kıyıya iniyor, zıpkını, dürülmüş ipleri ya da direğe sarılı yelkeni taşımasına yardım ediyordu. un çuvalı parçalarıyla yamanmış yelken, direğin üzerinde sürekli bir yenilginin bayrağı gibiydi. (Kitabın Girişinden)

ders veren,anlatımı kısa ve güzel bir kitaptı :)

         
 
Ö

özlem1980

Kullanıcı
25 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
Mina Urgan'nın anıları keyifle okuduğum kitaplardan ama sonradan çıkan gezlerini anlattığı pek sarmadı.
Yaşlı adam ve deniz okumadığım hatta ismini bile duymadığım bir kitap çok şaşırdım kendime çünkü ERNEST HEMINGWAY  bir çok kitabını severek okuduğum bir yazar nasıl kaçırmışım.
teşekkürler  :)
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Son okuduğum kitaplardan bir tanesini daha paylaşmak istedim.Akıcı bir kitap,tavsiye ederim. :)



Sevgi, kıyıları olmayan bir okyanustur.
Ona dayanmayı öğrenmelisin.

Toroslar'ın eteklerindeki küçük bir köyde başlıyor Mevlana'nın evlat edindiği kızı Kimya'nın öyküsü. Henüz bir çocuk ama yüreği ve aklı bir çocuğunkinden daha öte..büyüdükçe Mevlana'nın gizemli dünyasına daha da kapılıyor, büyülü bir yolculuğa çıkarken buluyor kendini...

Mevlana Celaleddin Rumi'nin şiirlerindeki, zamanı aşan enerjiyi, konuları ve tutkuyu, Paulo Coelho'nun dünya çapında klasikleşen eseri Simyacı'daki gibi bir anlayış ve anlatımla birleştiren Mevlana'nın Kızı, tarihin, hayal gücünün ve felsefenin birlikte işlendiği bir roman olarak karşımıza çıkarak, her Sufi hikayesinde olduğu gibi okurun kalbini ve zihnini derinden etkiliyor. Bu kitap dokunuşundaki yumaşaklık ve anlatımındaki melodik yapıyla sizi mistisizmin gizemlerine sürükleyecek.

 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Okuduğum kitapları, bilgisayarımda not olarak tutuyorum; hangi sene okumuşum, ay olarak yazıyorum....
Onlara göz atarken bir kaç kitap daha paylaşmak istedim sizlerle.. :)


1-Kumral Ada Mavi Tuna
Buket Uzuner


Konusu: "Bir salı sabahı uyandım.
Bütün gazeteler hayatta en çok sevdiğim
kadının bir cinayet işlediğini yazıyordu.
Bunu hiç beklemiyordum.
Beynimden vurulmuşa döndüm.
İç dengelerim şiddetle sarsıldı.
Oysa gerçeği biliyordum ama bana kimse
tek bir şey sormamıştı.
Onu mahkûm etmişlerdi!
Kapı çalındı.
İki asker beni almaya gelmişti.
İç savaş çıkmış, seferberlik ilan edilmişti.
Bunu bekliyordum.
Hiç şaşırmadım.
Bunu uzun zamandır korku ve kuşkuyla
hep bekliyordum.
Hazırlandım ve o salı sabahı evden çıktım."

Genç bir öğretmen bir sabah Kuzguncuk'taki evinden apar topar alınıp, askere götürülür. O, bunun bir kabus olduğuna, arkadaşlarıysa onun iç savaşa katıldığına inanmaktadır. Oysa annesi oğlunun bir ambulansla evden götürüldüğünü anlatmaktadır.

Kumral Ada Mavi Tuna, iç savaşın içimizde ve dışımızda, bireysel ve toplumsal olarak yarattığı yangınları umutsuz bir aşk üçgeni ekseninde anlatan sarsıcı bir roman.

Dört dile çevrilen Kumral Ada Mavi Tuna birçok toplumsal yaramızı irdelerken unutulmaz bir aşk hikâyesi anlatıyor.


2- Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor /Salih Bozok

Atatürk'le birlikte yaptığım seyahatlere dair bazı defterlerde notlarım olduğu gibi, Atatürk'ün bana gönderdiği çok kıymetli mektupları vardır. Bunları neşretmek için benden satın almak isteyenler olmuştur, fakat Atatürk buna müsaade etmedi ve 'Bunları biz öldükten sonra neşretmek üzere çocuklarına miras bırak' dedi. Ben de onun için hepsini muhafaza ederek size miras bıraktım".

İşte Salih Bozok'un bu mirası, ölümünün 60. yıldönümünde oğlu Muzaffer Bozok tarafından yayımlıyor.

Bu anılarda Mustafa Kemal'in Bingazi'de fasulye ayıklama sahnesi de var, Cabub'da "çarşaf üzerinden dahi dişi görmeden" geçirdikleri 3 ayın öyküsü de...

İskenderiye'den İstanbul'a "ne kadar züğürt döneceğine" ilişkin yakınmalar da...

Ama aynı zamanda, daha 1912 yılında "vatanın mutlaka selamet bulacağına" ilişkin bir inancın, "memleketi sarsan buhran"a ilişkin teşhislerin ve savaşın muhtemel neticesine ilişkin öngörülerin

de izleri ve belgeleri var bu satırlarda...

Bu anılarda bir an yılgınlığa düşerek emekli olup köşesine çekilmeyi düşünen...

Enver Paşa'ya "Makamınızda gözüm yok, o makam bana küçük gelir" diye meydan okuyan...

1919 ağustosunda annesine "hareketimizin somut neticelerini pek yakında bütün dünya görecektir"

diye yazan...Esir aldığı Trikopis'e Napolyon'u örnek gösteren...

İzmir'de kendisine diklenen İngiliz konsolosu odasından kovan...

Annesinin mezarı başında ulusal egemenlik yemini eden bir Mustafa Kemal bulacaksınız.

Tabii Latife Hanımla evlenmelerinin ve boşanmalarının öyküsünü,

İnönü ile küslüklerinin içyüzünü,sofrada kopan kimi kavgaların ilginç ayrıntılarını

ve Atatürk'ün hastalığının perde arkasını da...


Yayınevi : Doğan Kitap 
 
Üst