K
Kristal
Bağımlı kişiliklerTüm kişilik bozuklukları içinde en sık rastlananlardan birisi “Bağımlı Kişilik Bozukluklarıdır”. Sakın aklınıza “bağımlı kişilik” denince, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kimseler gelmesin. Bir insanın alkol veya bir maddeye bağımlı olması ile “kişiliğinin” bağımlı olması farklıdır. Kişilikteki bağımlılık tipik bir tabloya sahiptir. Ortak özellikleri; sürekli olarak çevrelerinde kendilerine ilgi gösterecek, bakacak, gereksinimlerini karşılayacak insanlara ihtiyaç duymalarıdır.
Dışarıdan ilk bakıldığında gayet uysal görünürler. Başlangıçta onların bu barışcı ve uysal hali hoşunuza dahi gidebilir. Zaman içinde bu uysallığın, bir ayrılık korkusunun provokasyonu ile yapışkanlığa döndüğünü deneyimlersiniz. Kendilerine o denli güvensizlerdir ki, yalnız bırakıldıkları takdirde hiçbir şey yapamayacaklarına inanırlar ve bunu örtmeye, saklamaya çalışırlar.
Günlük hayatlarındaki basit ve küçük kararlarda dahi başkalarının desteğine ihtiyaç duyabilirler. Genelde yaşamlarında insiyatifi bırakma eğiliminde oldukları belirli bir kişi vardır.
Belli hayat dönemlerinde bu kişiler değişse dahi, o dönem için hep aynı kişinin önemli noktalarda kendisi adına karar vermesi ve kendisini yönlendirmesini arzular. Yaşı ve konumu ile uygun olmayacak şekilde sorumluluklarından kaytarmaya çalışır. Ancak birisinin kendisine cesaret vermesi veya yönlendirmesi durumunda sorumluluk alma eğilimi gösterebilir.
Bu kişiler eleştiriye karşı da çok hassastır. Eleştirilmelerini, kendi değersizliklerinin bir kanıtı olarak algılamaya eğilimleri vardır. Karamsar düşünürler. Karar verme noktasına gelmek onlar için her zaman sıkıntıdır.
Kendilerine güvenleri azdır. Bir işe başlamak ve devam ettirmek için başkasına ihtiyaç duyarlar. Kural olarak nedense hep bir işi başkalarının kendilerinden daha iyi yapacağına inanmışlardır. İnandıkları birisi kendilerini onaylıyorsa veya denetleyip yardımcı olacağını söylüyorsa çok iyi işler de çıkarabilirler.
Yalnız kalma korkusu
Bağımlı kişilikler, kendilerinden beklendiğini düşündükleri şeyleri sonuna dek vermeyi sürdürebilirler. Kimi zaman “kabul edilemez” dediğimiz durumlara bile dayanarak bir ilişkiyi sürdürdüklerini görebiliriz. Bağımlı oldukları kişinin kabulünü ve onayını alabilmek adına aşırı durumlara dahi katlanabilirler.
Kendilerine yetemeyeceklerine o denli inanmışlardır ki, tek başlarına kaldıkları an çaresizlik hissetmeye başlarlar. Kendilerinin böyle hissettiğinin belki farkında bile değillerdir, ama bir ilişkileri sonlandığında derhal başka bir ilişki arayışına girerler.
Bağımlı kişiliklerin yalnızlık korkusu, seçiciliklerinin katilidir. Yalnız kalmamak adına, seçicilikten uzak kararlar vermeleri sıkça karşılaştığımız bir durumdur.
Kendilerince önemli saydıkları kişilere takılmayı pek severler. Onlarla birlikteyken; bulundukları ortam kendilerini pek ilgilendirmese de, hatta neler olduğundan pek anlamasalar da, oralarda ve onlarla olmayı severler.
Kendileriyle aynı fikirde olmayan kişilere, fikirlerini söylemekten kaçınırlar. Özellikle bu kişiler eğer desteğine hep ihtiyaç duyacağını düşündükleri kimselerse. Karşı çıktıkları insanların desteğini kaybetmeyi göze alamazlar. Onlar tarafından kabul görmemektense, kendi fikirlerini söylememeyi tercih ederler.
Böyle kişilikler günlük hayatta çok sıkıcı olsa da, siyasi hayatta lider politikacıların en sevdikleri karakterlerin başında gelir. Genelde kendine güvenen ve fikrini net ortaya koyan insanlardan ziyade, bağımlı kişiliklerin liderleri tarafından taltif edildiklerini gözlemleyebilirsiniz.
Dr. Ümit Yazman