M
mehmetd
Kullanıcı
- 23 Şub 2007
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
Amerika’da Hamilelik
Herkese merhaba,
İpek ben. 2003 yılından beri San Diego’dayım. 2 yaşında bir oğlum var. Amerika’ya herkes bir takım sebeplerden dolayı geldi, ben de aşkımın peşimden geldim. O burada masteri bitirdikten sonra çalışmaya başlamıştı. Birbirimizi seviyorduk, daha fazla ayrı kalmayalım dedik ve evlendik. Ben de buralara geldim işte.
Amerika’da yaşadığı olumlu veya lumsuz tecrübelerini aktarıp paylaşımda bulunuyor. Ben de bu güzel ortama Amerika’da yaşayan bir ’anne’ olarak gözlemlediklerimi ve tecrübelerimi aktarayım istedim. İlk paylaşmak istediğim konu ’hamilelik’.
Hamilelik, bir kadın başına gelen en özel durumlardan biridir. Normal zamanda bile gel-gitleri çok yaşayan kadınlar hamilelikte hormonların coşmasıyla beraber patlamaya hazır bir bomba haline gelirler. Hele bir de yurtdışında yaşanıyorsa, Allah eşlerinize sabır versin derim. Eeee kolay değil, gurbette yaşamak zor, hamilelik daha da zor.
İlk şoku doktora gittiğinizde yaşıyorsunuz. Biz doktorumuzla her şeyi incik cıncık konuşmaya alışmışız. İki-üç doktor ziyaretinden sonra doktorumuzu ailemizin bir ferdi gibi görürüz. Burda durum çok farklı. Hamileliğim boyunca doktorumla yaptığımız konuşma süresi toplamda 1 saati geçmez. Her rutin kontrolde uzun bir bekleme sonunda doktor elinde doplerle gelir ’merhaba nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun’ dedikten sonra karın açılır, jel sürülür dopler dayanır ve bir anda bebeğin kalp atışları bütün odayı kaplar. Sen de içinden Gülben Ergen edasıyla ’küt küt atıyor kalbimmm’ şarkısı söylemeye başlarsın. Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyler; eğer söylemesi gereken ekstra birşey varsa söyler ve gider. Kısaca rutin kontrol önemli bir durum yoksa 5 dakikayı geçmez.
İkinci şoku 9 ay boyunca rutin kontrollerinizi yapan sevgili doktorunuzun doğumunuza giremeyebileceğini öğrendiğinizde yaşarsız. Hastaneye doğum için gittiğinizde sizin rutin kontrollerinizi yapan doktorunuz nöbetçiyse doğumunuza giriyor,değilse o günkü nöbetçi doktor kimse doğumu o gerçekleştiriyor.
- Oğluşum, sen Salı günü başlat sancıları, bizim doktor civanım salıları nöbetçiymiş, tamam mı???
Bunun gibi konuşmaları doğum yaklaşırken bebeğinizle bol bol yapın ki sizin doktorunuzun nöbetçi olduğu günlerde doğum olsun. Şaka bir yana gittiğiniz klinikteki doktorların hepsini tanımakta fayda var. Böylece doğum sırasında hangi doktor gelirse gelsin hepsini tanıdığızdan dolayı doğum sizin için daha rahat olur.
Amerika’da yolunda giden bir hamilelikte, ultrasona 1 veya 2 kez girilir. Bunun tam sebebini bir türlü öğrenemezsiniz, ama sanılan 2 sebebi vardır. Birisi ultrason yapıldığı sırada karın içine yayılan ses dalgaların bebeğe zararı var mı yok mu tartışmasından dolayı, diğeri de sağlık sigortası şirketlerinin ultrason maliyetini yüksek bulduklarından dolayı ödeme yapmak istememeleridir. Öyle veya böyle normal giden bir hamilelikte, her rutin kontrolde ultrason yapılmaz. Bu yüzden de bebek nerede, neresi yüzü, neresi kolları elinize verilen ultrason resmini anlamakta zorlanırsız.
Doktorun belirlediği özel durumlar dışında, mutlaka normal doğum yapılması gerektiği desteklenir. Doktorunuz, çevreniz, arkadaşlarız, hatta yolda sizi görüp de durduran tanıdık tanımadık herkes normal doğumun faydalarından bahseder. Sezeryanın bir ameliyat olduğunu her fırsatta dile getirirler. Doğum korkusundan dolayı doktorunuzun ağızından girip burnundan çıksanız, ben sezeryan olmak istiyorum diye tepinseniz, hamile olduğunuz halde amuda kalkmanız bile sezeryan yöntemiyle doğum yapmanızı sağlamaz. Bu konuda Amerika’da sigorta şirketleri sezeryanın pahalı olmasından ödeme yapmak istemediklerinden dolayı doktorlara yaptırım uyguluyorlar gibi bir düşünceye de sanırım kapılmamak gerekir. Çünkü doktorlar gerekli gördükleri anda normal doğumdan hemen sezeryana dönüyorlar. Her zaman ilk öncelik anne ve bebeğin hayatı ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirmektir.
Bu konuların dışında yaşamsal olarak da hamileliği Amerika’da geçirmenin farklılıkları vardır. Bu da başka bir yazı konusu olur. Dediğim gibi hamilelik çok özel bir durum. Bunu nerede geçirdiğin değil, nasıl geçirdiğin önemlidir. Bu yüzden bütün hamilelere bu durumun keyfini çıkarın derim…
İpek Karadeniz
Herkese merhaba,
İpek ben. 2003 yılından beri San Diego’dayım. 2 yaşında bir oğlum var. Amerika’ya herkes bir takım sebeplerden dolayı geldi, ben de aşkımın peşimden geldim. O burada masteri bitirdikten sonra çalışmaya başlamıştı. Birbirimizi seviyorduk, daha fazla ayrı kalmayalım dedik ve evlendik. Ben de buralara geldim işte.
Amerika’da yaşadığı olumlu veya lumsuz tecrübelerini aktarıp paylaşımda bulunuyor. Ben de bu güzel ortama Amerika’da yaşayan bir ’anne’ olarak gözlemlediklerimi ve tecrübelerimi aktarayım istedim. İlk paylaşmak istediğim konu ’hamilelik’.
Hamilelik, bir kadın başına gelen en özel durumlardan biridir. Normal zamanda bile gel-gitleri çok yaşayan kadınlar hamilelikte hormonların coşmasıyla beraber patlamaya hazır bir bomba haline gelirler. Hele bir de yurtdışında yaşanıyorsa, Allah eşlerinize sabır versin derim. Eeee kolay değil, gurbette yaşamak zor, hamilelik daha da zor.
İlk şoku doktora gittiğinizde yaşıyorsunuz. Biz doktorumuzla her şeyi incik cıncık konuşmaya alışmışız. İki-üç doktor ziyaretinden sonra doktorumuzu ailemizin bir ferdi gibi görürüz. Burda durum çok farklı. Hamileliğim boyunca doktorumla yaptığımız konuşma süresi toplamda 1 saati geçmez. Her rutin kontrolde uzun bir bekleme sonunda doktor elinde doplerle gelir ’merhaba nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun’ dedikten sonra karın açılır, jel sürülür dopler dayanır ve bir anda bebeğin kalp atışları bütün odayı kaplar. Sen de içinden Gülben Ergen edasıyla ’küt küt atıyor kalbimmm’ şarkısı söylemeye başlarsın. Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyler; eğer söylemesi gereken ekstra birşey varsa söyler ve gider. Kısaca rutin kontrol önemli bir durum yoksa 5 dakikayı geçmez.
İkinci şoku 9 ay boyunca rutin kontrollerinizi yapan sevgili doktorunuzun doğumunuza giremeyebileceğini öğrendiğinizde yaşarsız. Hastaneye doğum için gittiğinizde sizin rutin kontrollerinizi yapan doktorunuz nöbetçiyse doğumunuza giriyor,değilse o günkü nöbetçi doktor kimse doğumu o gerçekleştiriyor.
- Oğluşum, sen Salı günü başlat sancıları, bizim doktor civanım salıları nöbetçiymiş, tamam mı???
Bunun gibi konuşmaları doğum yaklaşırken bebeğinizle bol bol yapın ki sizin doktorunuzun nöbetçi olduğu günlerde doğum olsun. Şaka bir yana gittiğiniz klinikteki doktorların hepsini tanımakta fayda var. Böylece doğum sırasında hangi doktor gelirse gelsin hepsini tanıdığızdan dolayı doğum sizin için daha rahat olur.
Amerika’da yolunda giden bir hamilelikte, ultrasona 1 veya 2 kez girilir. Bunun tam sebebini bir türlü öğrenemezsiniz, ama sanılan 2 sebebi vardır. Birisi ultrason yapıldığı sırada karın içine yayılan ses dalgaların bebeğe zararı var mı yok mu tartışmasından dolayı, diğeri de sağlık sigortası şirketlerinin ultrason maliyetini yüksek bulduklarından dolayı ödeme yapmak istememeleridir. Öyle veya böyle normal giden bir hamilelikte, her rutin kontrolde ultrason yapılmaz. Bu yüzden de bebek nerede, neresi yüzü, neresi kolları elinize verilen ultrason resmini anlamakta zorlanırsız.
Doktorun belirlediği özel durumlar dışında, mutlaka normal doğum yapılması gerektiği desteklenir. Doktorunuz, çevreniz, arkadaşlarız, hatta yolda sizi görüp de durduran tanıdık tanımadık herkes normal doğumun faydalarından bahseder. Sezeryanın bir ameliyat olduğunu her fırsatta dile getirirler. Doğum korkusundan dolayı doktorunuzun ağızından girip burnundan çıksanız, ben sezeryan olmak istiyorum diye tepinseniz, hamile olduğunuz halde amuda kalkmanız bile sezeryan yöntemiyle doğum yapmanızı sağlamaz. Bu konuda Amerika’da sigorta şirketleri sezeryanın pahalı olmasından ödeme yapmak istemediklerinden dolayı doktorlara yaptırım uyguluyorlar gibi bir düşünceye de sanırım kapılmamak gerekir. Çünkü doktorlar gerekli gördükleri anda normal doğumdan hemen sezeryana dönüyorlar. Her zaman ilk öncelik anne ve bebeğin hayatı ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirmektir.
Bu konuların dışında yaşamsal olarak da hamileliği Amerika’da geçirmenin farklılıkları vardır. Bu da başka bir yazı konusu olur. Dediğim gibi hamilelik çok özel bir durum. Bunu nerede geçirdiğin değil, nasıl geçirdiğin önemlidir. Bu yüzden bütün hamilelere bu durumun keyfini çıkarın derim…
İpek Karadeniz