7 Nisan Dünya Sağlık Günü..

  • Konbuyu başlatan crt
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sağlık kategorisinde crt tarafından oluşturulan 7 Nisan Dünya Sağlık Günü.. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,848 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sağlık
Konu Başlığı 7 Nisan Dünya Sağlık Günü..
Konbuyu başlatan crt
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan crt
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul




***********************
7 nisan dünya Sağlık Günü

Bilindiği gibi, her yıl Nisanın 7’ si, “Dünya Sağlık Günü” olarak kutlanmaktadır.
“ stres ve sağlık” alanında yapılan araştırmalar, her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkardıkça, “ruh sağlığı”nın genel sağlığımız için ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, tüm dünyada dikkatleri “ruh sağlığının önemine çekmek ve ruh sağlığı ile ilgili konulara yönelik farkındalığı arttırmak amacıyla, önceki yıl için 7 Nisan günü, “Dünya Ruh Sağlığı” günü olarak belirlenmiştir.

Kişinin beden sağlığı ve ruh sağlığı genel sağlığının belirleyicisidir ve birinde ortaya çıkan herhangi bir yöndeki değişme, öbürünü de aynı yönde etkiler. Bunun doğruluğu bilinse de genelde bedensel sağlığa verilen önem, aynı ölçüde ruh sağlığına verilmemektedir. Dünyada hiçbir ülke ruh sağlığı bozukluklarına karşı bağışıklı değildir ve şu anda 400 milyon civarında insan, herhangi bir ruhsal ya da nörolojik bozukluk nedeniyle ya da herhangi bir psikososyal problemden dolayı acı çekmektedir.

Sağlık merkezlerine bedensel rahatsızlıklarla başvuran her 4 kişiden birinin asıl sorununun, ruh sağlığındaki bozulmalar olduğu bilinmektedir. Ruh sağlığı bozuklukları, gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkelerin sorunudur ve insanın işlevselliğini, yaratıcılığını, mutluluğunu ve yaşam doyumunu engelleyecek kadar da önemlidir.

iş verimliliğinde düşmeler, iş kazalarında artışlar, iş makinalarının özensiz kullanımı ve gereksiz yere yıpranması, işe devamsızlıklar, insan kaynaklarının verimli kullanılamaması gibi nedenlerle, ülke ekonomileri de bu ruhsal sorunlardan önemli ölçülerde etkilenmekte, kayıplara uğramaktadır. Bu nedenlerle, bazen bilinmeyen, bazen önemsenmeyen bazen de bilerek saklı tutulan bu rahatsızlıklar, teşhis edilmeli ve çok geç olmadan tedavi edilmelidir.

Bununla beraber, asıl önemli, anlamlı ve ekonomik olan yaklaşım ise kişilere, ruh sağlığı bozulmadan “koruyucu-önleyici” desteklerin verilebilmesidir. psikoloji alanında, “stres yönetimi” “ öfke yönetimi”, “kişilerarası iletişim becerileri”, “psikolojik dayanıklılık eğitimi”, “problem çözme teknikleri”, gibi yaklaşım ve yöntemler yıllardır tüm dünyada koruyucu ruh sağlığı alanında kabul edilmiş çeşitli uygulamalardır.

Başımızdan geçen 17 Ağustos Depremi’nden sonra, ülkemizde ruhsal veya nörolojik bozukluklara yaklaşım biçimlerinde, acı deneyimlerle de olsa, artan bir ilgi söz konusudur. Bu tür sorunların yalnız halk arasında “deli” olarak anılan kişilerce değil, aynı zamanda “sıradan” insanlarca da yaşanabileceği anlaşılmıştır. Ancak büyük acıların etkisi geçtikçe, bedensel sağlık ve ruh sağlığı arasındaki, birbirine çok yakından bağlı olan bu ilişki ne yazık ki unutulmaktadır.

Oysa ki “koruyucu ruh sağlığı” çalışmaları, insanları sadece doğal afetlere karşı değil, toplumların içinden geçtiği sosyal, ekonomik, pek çok stresli olaylara karşı da hazırlıklı kılacaktır. Özellikle her türlü yoğun ve ani değişimlerin sıklıkla yaşandığı ülkemizde, ruhsal açıdan kırılgan olmayan, psikolojik anlamda dirençli, kendilerine güvenli bireylerin gelişmesi, toplumsal dengelerin ve düzenin sağlanması açısından yadsınması mümkün olmayan bir önem taşımaktadır. Çünkü bilindiği gibi, kaynağı ne olursa olsun, stres ilk olarak “güvensizliği” körükler ve kaygı ya da korku duygusunu harekete geçirir. kaygı, korku ve panik duyguları içinde olan insanların ise sağlıklı bir biçimde davranmalarını beklemek pek te gerçekçi bir beklenti değildir.

7 Nisan Dünya Ruh Sağlığı Günü vesilesiyle, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de koruyucu ruh sağlığı çalışmalarının önemi bir kez daha vurgulanmalıdır. Unutulmamalıdır ki ruh sağlığı yerinde olmayan bir toplum, gelişemez, ekonomik, bilimsel, sosyal vb. alanlarda varmak istediği çağdaş hedeflere ulaşamaz.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Türkiye Sağlık Giderlerini Nasıl Finanse Etmeli: 15 Öneri

1. Kaynak darlığı gerçek değil, yapay bir sorundur. Asıl olan halka eşit ve nitelikli sağlık hizmeti vermede siyasal istek yokluğudur. Bu politik seçimin halka anlatılması gerekmektedir.

2. Türkiye dünyada gelir dağılımı en bozuk 10 ülke içindedir. Bunu düzeltmek kaçınılmazdır. Kamu gelirleri rejimi gözden geçirilerek vergilendirilmeyen üst katmanlar gereği gibi vergilendirilmelidir. Bankacılık ve rantiye kesimi de buna dahildir. Doğrudan vergilerin payı artırılmalı, gelir tabanlı değil gider tabanlı vergilendirme yapılmalıdır. Ücretlilerin vergi yükü azaltılmalıdır. Kayıtdışı sektör kayıt içine alınarak gerçek gelirler artırılmalıdır.

3. Sağlık hizmetlerinde KDV oranları ilaçlar dahil kaldırılmalı ya da %5'in altına çekilmelidir.

4. Kamu giderlerindeki israflar denetlenmelidir. Mafya-çete oluşumlarına son verilmelidir. Kamu ihalelerinde ve işlerinde komisyon adı altında rüşvet engellenmelidir.

5. Ulusal Savunma'yı desteklemek için kurulan Fon gibi, Ulusal Sağlık Hizmetlerini Destekleme Fonu yasayla kurulmalı ve bu fona yasaya dayalı gelirler tanımlanmalıdır. Milli Piyango, Spor Toto ve Loto, Altılı Ganyan vb. şans oyunu gelirlerinden, özel sağlık kuruluşlarının gelir vergilerinden bu Fona %1 dolayında aktarma yapılmalıdır…

6. Yüce Atatürk'ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesiyle, ulusal savunma giderlerinde, güvenlik güçleri giderlerinde ve Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinde kısıntılar yapılmalıdır.

7. Lüks tüketim sayılan mal ve hizmet alımlarından kesilen KDV'nin %23-40'lık dilimine 1 puan eklenerek doğrudan Ulusal Sağlık Hizmetlerini Destekleme Fonu'na aktarılmalıdır.

8. Akaryakıt ve Tekel ürünlerinden kesilen çok yüksek vergi ya da istikrar fonu havuzundan, köprü-otoyol gelirlerinden 1'er puan, değinilen Fona aktarılmalıdır.

9. Özel sağlık sektörüne verilen çok uygun krediler ve açık ve dolaylı destekler durdurulmalıdır. Genel Sağlık Sigortası, Aile Hekimliği pahalı ve eskimiş yöntemler olup, vazgeçilmelidir.

10. 224 sayılı Sosyalleştirme yasası uygulanarak Sağlık Ocakları çalıştırılmalı ve 1. Basamak sağlık hizmetleri etkinleştirilmelidir. Böylece öncelik alan koruyucu sağlık hizmetleri, hastane gereksinimini azaltacak, orta erimde ciddi kaynak tasarrufu bile sağlayacaktır.

11. DSÖ'nün önerisi doğrultusunda bütçeden sağlığa ayrılan pay, anayasal düzenleme ile en az %10 olarak belirtilmelidir. Kamu sağlık personeli Tam Gün çalışma ilkesiyle atanmalıdır.

12. Sağlık hizmetleri, Anayasa'nın 56. maddesi doğrultusunda tek elden verilmelidir. Etkin bir denetim düzeneği ile gereksiz giderler en aza indirilmelidir.

13. Tanı, sağaltım ve izlem hizmetlerinde standart protokoller, direktifler geliştirilerek giderler izlenmelidir. Yüksek teknolojik girdiler ve kullanımı mutlaka ulusal standartlara bağlanmalı, sınırlandırılmalı ve özerk akreditasyon kurumlarınca denetlenmelidir.

14. Sağlık çalışanlarının ücretleri, çalışma koşulları ve soruna duyarlıkları ile eğitimleri, dolayısıyla mesleksel bilgi-becerileri iyileştirilmelidir.

15. Sağlık hizmetlerinin stratejik önemde olduğu anlayışı benimsenmeli ve yeter fonları yaratmak için bir tür seferberlik başlatılmalıdır. Sağlığın doğuştan kazanılmış bir insanlık hakkı olduğu, devletin ise vazgeçilmez görevi sayıldığı kabul edilmelidir.

(alıntı)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sağlık hakkı ve hasta hakları sınırsızdır...Çünkü aslolan insan ve onun yaşamıdır...
Daha güzel daha sağlıklı günlere diyelim.
 
Üst