P
passiflora
Kullanıcı
Eser Adı: Yüreğimden Güvercinler Uçurdum
Yayınevi: KaNeS Yayınları http//www.kanesyayinlari.com
Yazar: Fatma ÇETİN KABADAYI
Türü: ROMAN
Yayın Yılı: 2010
240 sayfa
ISBN: 978-605-88904-0-4
Kapak 300 gr I. Hamur- sayfalar 70 gr IVORY
Ebat :13,5 x 19,5 cm
ESER TANITIMI
İstanbullular, İzmirliler, Bursalılar;öğretmenler, öğretmen adayları Güneydoğu’nun bu küçük kenti oralardan nasıl görünüyor? Ya siz Ankara’nın bürokratları, mühendisleri, doktorları… Bu kenti nasıl bilirsiniz? Bu kenti ve ilçelerini, hatta köylerini…
Tıpkı Çağla gibi bilirsiniz öyle değil mi? Ankara’da öğretmenlik yaparken iradesi dışında gelişen vahim bir olaydan sonra adalete hesap verip aklanan fakat buna rağmen toplumdaki itibarının zedelendiğini düşünerek bu kente gönüllü tayin isteyen Çağla gibi…
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını çok kısa zamanda ve gayet kesin çizgilerle anlayacaktır Çağla Öğretmen.
Bir yol… Dağlardan, tepelerden aşan; ince, uzun, kıvrım kıvrım bir yol… Yazın toz toprak kaplı, kışın balçık sıvalı… Bağrına döşenmiş mayın tuzaklarıyla sırat köprüsü hâline getirilmiş bu yolu aşabilecek mi Çağla? Kapısı ve pencereleri tahrip edilmiş prefabrik binayı okula dönüştürebilecek mi? Orada eğitim ve öğretim yapabilecek mi? En önemlisi, Türkçe dahi bilmeyen bu çocuklara öğretmen olabilecek mi?
Acaba Güneydoğu’nun bir köyünden Ankara nasıl görünüyor?
Gelin bunları Çağla’dan, onun yüreğinden uçan güvercinlerden dinleyelim
KİTABIN SON SÖZÜ:
DEMEM ŞU Kİ…
Zor zanaattır eğitmen olmak. Hele ki yurdumun ücra köşelerinde gönüllü nefer olmak… Pek çok imkânlardan yoksun, yaşam koşullarıyla mücadele eden bir kitlenin ortasında, hangi soruna çözüm bulacağınızı şaşırmak… Genel bir bakış açısı ile temel sorunlara uzakta durarak fildişi kulelerden atılan nutukların, lafazanlıkların ne kadar boş olduğunu, yaşayarak, görerek, hissederek anlamak…
Zor iştir öğretmen olmak. Toplumun bütün katmanlarına ve tüm bireylerine el uzatmayı istemek… İdealinizdeki eğitmenlik herkese eşit şekilde, kaliteli bir eğitim vermekse hatta böyle bir hayalî hedefe kilitliyseniz; işte o zaman başınız gerçek anlamda dertte demektir. Çünkü oralara gittiğinizde bugüne değin hem devlet hem de gönüllü kişiler ve kuruluşlar tarafından yapılan tüm kampanyaların nicel kaldığını, niteliksel olarak ortada somut hiçbir şey olmadığını anlarsınız.
Eğitmeniz gereken sadece öğrenciler değil tüm aile fertleridir. Çaresizliğiniz had safhadadır. Zira asıl mesleğinizin yanında; sosyolog, psikolog, ekonomist, avukat, doktor, hemşire, mimar, mühendis… olmak durumundasınız. Oraya gittiğinizde tek başınıza ne kadar aciz kaldığınızı hissedersiniz. Döndüğünüzde ise neler yapabildiğiniz konusunda kendinize bile hesap veremezsiniz.
Ancak unutmazsınız, asla unutamazsınız. Belki de bir gün cılız sesinizi uzaklara duyurabilmek için, benim gibi kalemi elinize alır ve yazarsınız…
BİL
[eklenti yönetici tarafından silindi]
Yayınevi: KaNeS Yayınları http//www.kanesyayinlari.com
Yazar: Fatma ÇETİN KABADAYI
Türü: ROMAN
Yayın Yılı: 2010
240 sayfa
ISBN: 978-605-88904-0-4
Kapak 300 gr I. Hamur- sayfalar 70 gr IVORY
Ebat :13,5 x 19,5 cm
ESER TANITIMI
İstanbullular, İzmirliler, Bursalılar;öğretmenler, öğretmen adayları Güneydoğu’nun bu küçük kenti oralardan nasıl görünüyor? Ya siz Ankara’nın bürokratları, mühendisleri, doktorları… Bu kenti nasıl bilirsiniz? Bu kenti ve ilçelerini, hatta köylerini…
Tıpkı Çağla gibi bilirsiniz öyle değil mi? Ankara’da öğretmenlik yaparken iradesi dışında gelişen vahim bir olaydan sonra adalete hesap verip aklanan fakat buna rağmen toplumdaki itibarının zedelendiğini düşünerek bu kente gönüllü tayin isteyen Çağla gibi…
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını çok kısa zamanda ve gayet kesin çizgilerle anlayacaktır Çağla Öğretmen.
Bir yol… Dağlardan, tepelerden aşan; ince, uzun, kıvrım kıvrım bir yol… Yazın toz toprak kaplı, kışın balçık sıvalı… Bağrına döşenmiş mayın tuzaklarıyla sırat köprüsü hâline getirilmiş bu yolu aşabilecek mi Çağla? Kapısı ve pencereleri tahrip edilmiş prefabrik binayı okula dönüştürebilecek mi? Orada eğitim ve öğretim yapabilecek mi? En önemlisi, Türkçe dahi bilmeyen bu çocuklara öğretmen olabilecek mi?
Acaba Güneydoğu’nun bir köyünden Ankara nasıl görünüyor?
Gelin bunları Çağla’dan, onun yüreğinden uçan güvercinlerden dinleyelim
KİTABIN SON SÖZÜ:
DEMEM ŞU Kİ…
Zor zanaattır eğitmen olmak. Hele ki yurdumun ücra köşelerinde gönüllü nefer olmak… Pek çok imkânlardan yoksun, yaşam koşullarıyla mücadele eden bir kitlenin ortasında, hangi soruna çözüm bulacağınızı şaşırmak… Genel bir bakış açısı ile temel sorunlara uzakta durarak fildişi kulelerden atılan nutukların, lafazanlıkların ne kadar boş olduğunu, yaşayarak, görerek, hissederek anlamak…
Zor iştir öğretmen olmak. Toplumun bütün katmanlarına ve tüm bireylerine el uzatmayı istemek… İdealinizdeki eğitmenlik herkese eşit şekilde, kaliteli bir eğitim vermekse hatta böyle bir hayalî hedefe kilitliyseniz; işte o zaman başınız gerçek anlamda dertte demektir. Çünkü oralara gittiğinizde bugüne değin hem devlet hem de gönüllü kişiler ve kuruluşlar tarafından yapılan tüm kampanyaların nicel kaldığını, niteliksel olarak ortada somut hiçbir şey olmadığını anlarsınız.
Eğitmeniz gereken sadece öğrenciler değil tüm aile fertleridir. Çaresizliğiniz had safhadadır. Zira asıl mesleğinizin yanında; sosyolog, psikolog, ekonomist, avukat, doktor, hemşire, mimar, mühendis… olmak durumundasınız. Oraya gittiğinizde tek başınıza ne kadar aciz kaldığınızı hissedersiniz. Döndüğünüzde ise neler yapabildiğiniz konusunda kendinize bile hesap veremezsiniz.
Ancak unutmazsınız, asla unutamazsınız. Belki de bir gün cılız sesinizi uzaklara duyurabilmek için, benim gibi kalemi elinize alır ve yazarsınız…
BİL
[eklenti yönetici tarafından silindi]