S
SUNFLOWERS
YıRTıK çOrAplAr...
Televizyon yoktu,
Computer yoktu,
Blue jeanimiz yoktu......
Lastikten ayakkabılarımız vardı,
Bir plastik topumuz vardı,
Toprak bir sahamız,
Sabahından bekler idik,
Bir an once 11 olsada sahamıza gitsek,
Arkadaşlarımızı görsek,
Takımlarımızı kursak,
Adam kavgası yapsak,
Yok o benden,
Yarım saatimizi adam seçmekle geçirsek.....
Sonra sen burdasın,
Sen şurdasın
Kaptanımızın sözünü dinlesek.......
Yensekte, yenilsekte keyif alsak,
Deli gibi koşsak,
Birde arasında kavga etsek,
Ulan seni geçende dövmüştüm desek,
Girseler araya uzatın elinizi,
Uzaksak kaldığımız yerden devam etsek.........
Olmuyor değilmi,
Ne O arkadaşlıkları bulabiliyor insan,
Ne de O arkadaşları.....
Çok şeyi değişti çünkü hayatın,
Artık,
Yırtık çoraplar giymiyoruz....
Renk renk çoraplar giyiyoruz.......
Yırtık çoraplarımıza inat, Sevgi dolu bir yürek,
Renk Renk çoraplarımıza karşı, artık sevgisiz bir yürek.........
Dayım yıllar sonunda gelmişti,
Bir yüz lira sıkıştırmıştı cebime......
Aman yarabbi,
Sokağın çocuklarına gazoz, ayda yılda bir yediğimiz çikolatadan ısmarlamıştım,
Nede keyif almıştık yudumlarken gazozumuzu.....
Payedebilmeninde bir lezzeti vardı,
Çünkü yırtık çorablarımız vardı.......
Komşumuzla bir muahbbetimiz vardı.......
Çarşıya gidişlerin bir anlamı,
Muzun tadı vardı..........
Özen teyzeler ile Hüsnü amcalar akşam bize geliyormuş,
Kalpler haberini aldığında açılırdı,
Evimizde süslü püslü eşyalarımız yoktu,
Ama nan gibi yüreğimiz,
Doyumsuz sohbetlerimiz vardı.......
Annelerin yanında oturmayı ayıp sayan,
Babaların sohbetini,
Gelecek olan ikramdan bir tane almayı,
İkincisini delicesine alma niyeti olsa bile,
Ancak yan gözle bakacak güzel yönlerimiz vardı,
Ulan Kızlarla konuşuyor bak ayıp ne biçim erkeksin lan diyecek Ahlakımız vardı...........
O zamanlar Yırtık çorabımız vardı, Mangal gibide yüreğimiz........
Şimdi,
Renk renk çoraplar giyiyoruz,
Acaba saat kaçta gidecek diye misafirimizin yüzüne bakıyoruz,
Bilmem kırk dereden şu getiriyor, gelmemeleri için bahaneler savuruyoruz.......
Ve gelenin bıraktığı 8 rızkıda bir çırpıda gönderiyoruz.........
Arabamız yoktu,
Ayda yılda bir gittiğimiz çarşı gezileri,
Arkadaşlarımıza anlata anlata bırakamadığımız yaşantılarımız idi.......
Hele birde dondurmadan yedi isek,
Annemiz birde oyuncak aldı ise.........
Şimdi uçaklarla ülkeler gezeriz,
Ne o sıcaklığı,
Ne Tadı alırız....
En son arabalara biner,
Yemeklerin en hasını yerizde,
Bulgur pilavı ile turşunun,
Bilmem kaç tane bandırılan kaşıkla yenen o yemeğin tadını bulamayız....
Bulamayız çünkü yemek artık ortak kabdanda yenmez....
Zamanın şartlarına uymuştur soframız,
Yalnızlığımız gibi yalnız tabak.........
Oy yırtık çorablarım,
Oy cocukluk hoyratlarım.......
Siz Yoksunuz
Renk renk çorablarım var şimdi,
Sol yanımdada sızı.......
Ben dut ağacını özledim,
Mahalleleri keşfetme adına seferleri,
Peşinde koştuğumuz plastik topunu,
Babamların O sohbetlerini.....
Yok...
Olmayan nedirki,
Yıkılan nedirki..
Bir çınarmı devrilmiştir,
Zaman artık eskisi gibi değilmidir..
Yürekler bu kadarmı basittir.
Yıkım bu denli büyükmüdür..
Kalktığımda bazen,
Çoraplarıma bakıyorum,
Renk renk çoraplarıma..
Bir ah çekip zamana,
Bazen,
YIRTIK ÇORAPLARIMI düşünüyorum...
Yalan değil Onları çokta özlüyorum..
Alıntıdır..
Televizyon yoktu,
Computer yoktu,
Blue jeanimiz yoktu......
Lastikten ayakkabılarımız vardı,
Bir plastik topumuz vardı,
Toprak bir sahamız,
Sabahından bekler idik,
Bir an once 11 olsada sahamıza gitsek,
Arkadaşlarımızı görsek,
Takımlarımızı kursak,
Adam kavgası yapsak,
Yok o benden,
Yarım saatimizi adam seçmekle geçirsek.....
Sonra sen burdasın,
Sen şurdasın
Kaptanımızın sözünü dinlesek.......
Yensekte, yenilsekte keyif alsak,
Deli gibi koşsak,
Birde arasında kavga etsek,
Ulan seni geçende dövmüştüm desek,
Girseler araya uzatın elinizi,
Uzaksak kaldığımız yerden devam etsek.........
Olmuyor değilmi,
Ne O arkadaşlıkları bulabiliyor insan,
Ne de O arkadaşları.....
Çok şeyi değişti çünkü hayatın,
Artık,
Yırtık çoraplar giymiyoruz....
Renk renk çoraplar giyiyoruz.......
Yırtık çoraplarımıza inat, Sevgi dolu bir yürek,
Renk Renk çoraplarımıza karşı, artık sevgisiz bir yürek.........
Dayım yıllar sonunda gelmişti,
Bir yüz lira sıkıştırmıştı cebime......
Aman yarabbi,
Sokağın çocuklarına gazoz, ayda yılda bir yediğimiz çikolatadan ısmarlamıştım,
Nede keyif almıştık yudumlarken gazozumuzu.....
Payedebilmeninde bir lezzeti vardı,
Çünkü yırtık çorablarımız vardı.......
Komşumuzla bir muahbbetimiz vardı.......
Çarşıya gidişlerin bir anlamı,
Muzun tadı vardı..........
Özen teyzeler ile Hüsnü amcalar akşam bize geliyormuş,
Kalpler haberini aldığında açılırdı,
Evimizde süslü püslü eşyalarımız yoktu,
Ama nan gibi yüreğimiz,
Doyumsuz sohbetlerimiz vardı.......
Annelerin yanında oturmayı ayıp sayan,
Babaların sohbetini,
Gelecek olan ikramdan bir tane almayı,
İkincisini delicesine alma niyeti olsa bile,
Ancak yan gözle bakacak güzel yönlerimiz vardı,
Ulan Kızlarla konuşuyor bak ayıp ne biçim erkeksin lan diyecek Ahlakımız vardı...........
O zamanlar Yırtık çorabımız vardı, Mangal gibide yüreğimiz........
Şimdi,
Renk renk çoraplar giyiyoruz,
Acaba saat kaçta gidecek diye misafirimizin yüzüne bakıyoruz,
Bilmem kırk dereden şu getiriyor, gelmemeleri için bahaneler savuruyoruz.......
Ve gelenin bıraktığı 8 rızkıda bir çırpıda gönderiyoruz.........
Arabamız yoktu,
Ayda yılda bir gittiğimiz çarşı gezileri,
Arkadaşlarımıza anlata anlata bırakamadığımız yaşantılarımız idi.......
Hele birde dondurmadan yedi isek,
Annemiz birde oyuncak aldı ise.........
Şimdi uçaklarla ülkeler gezeriz,
Ne o sıcaklığı,
Ne Tadı alırız....
En son arabalara biner,
Yemeklerin en hasını yerizde,
Bulgur pilavı ile turşunun,
Bilmem kaç tane bandırılan kaşıkla yenen o yemeğin tadını bulamayız....
Bulamayız çünkü yemek artık ortak kabdanda yenmez....
Zamanın şartlarına uymuştur soframız,
Yalnızlığımız gibi yalnız tabak.........
Oy yırtık çorablarım,
Oy cocukluk hoyratlarım.......
Siz Yoksunuz
Renk renk çorablarım var şimdi,
Sol yanımdada sızı.......
Ben dut ağacını özledim,
Mahalleleri keşfetme adına seferleri,
Peşinde koştuğumuz plastik topunu,
Babamların O sohbetlerini.....
Yok...
Olmayan nedirki,
Yıkılan nedirki..
Bir çınarmı devrilmiştir,
Zaman artık eskisi gibi değilmidir..
Yürekler bu kadarmı basittir.
Yıkım bu denli büyükmüdür..
Kalktığımda bazen,
Çoraplarıma bakıyorum,
Renk renk çoraplarıma..
Bir ah çekip zamana,
Bazen,
YIRTIK ÇORAPLARIMI düşünüyorum...
Yalan değil Onları çokta özlüyorum..
Alıntıdır..