K
Kristal
'Tanrım, acı bana: yalnızlık zor geliyor. Beklediğim hiçbir şey.Hiçbir şeyi bana bir şey demeyen şu odadayım işte. Ama varlıklar da değil istediğim, kalabalığa gömülünce daha da kimsesiz buluyorum kendimi. Oysa benim gibi bir başkası, böyle bir odada yalnız kalmış kadın, sevdikleri bulunduğu evin başka bir yanında otursalar da mutludur. Ne duyar, ne görür onları. O anda hiçbir şey almaz onlardan. Ama evinin boş olmadığını bilmesi mutlu olmasına yeter.
Görülecek, işitilecek bir şey de istemiyorum, Tanrım. Duyulara göre değil senin mucizelerin. İyileşmemi istiyorsan, beni konutum konusunda aydınlat, yeter!
Tanrım, çöl ortasındaki yolcu, oturulan bir evdense, onun dünyanın ta öbür ucunda bulunduğunu bilse de sevinç duyar gene. Hiçbir uzaklık önlemez onunla beslenmesini, ölürse de aşk içinde ölür… Benim istediğim konutumun yakın olması bile değil, Tanrım!
Kalabalıkta bir yüze vurulan kişi, bu yüz kendisine hiç yönelmeyecek de olsa, değişiverir. Kraliçeye vurulan şu asker de böyle. Bir kraliçenin askeri olur. Öyleyse benim istediğim bu konutun bana adanmış olması bile değil, Tanrım!
Açık denizlerde, var olmayan bir adaya adanmış, yanık yazgılar vardır. Gemidekiler adanın ilahisini söyler ve bununla mutlu olurlar. İlahidir onları mutlu eden, ada değil. Öyleyse istediğim bu konutun bir yerlerde bulunması bile değil, Tanrım!
Yalnızlık yetersiz bir ruhun meyvasından başka bir şey değil, Tanrım. Ruh bir yurtta oturur yalnız, nesnelerin anlamı olan bir yurtta. Tapınak da taşların anlamı olunca böyledir. Kanatları yalnız bu uzaklık içindir. Nesnelerle değil, yalnızca içinde okunan ve nesneleri birbirine bağlayan biricik yüzle gönenir.
Okumamı öğrenmemi sağla, yeter.''
''Yalnızlığım işte o zaman sona erecektir, Tanrım''
Saint Exupery