William Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası

  • Konbuyu başlatan kekemecocuklarkorosu
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kim Ne Söylemiş? kategorisinde kekemecocuklarkorosu tarafından oluşturulan William Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,136 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kim Ne Söylemiş?
Konu Başlığı William Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası
Konbuyu başlatan kekemecocuklarkorosu
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan deli
K

kekemecocuklarkorosu

Kullanıcı
14 Mar 2011
En iyi cevaplar
0
0
Çaresi olmayan hastalıkta acılar sona erer

iyileşme umuduyla duyulan acı  beterini görüp diner

Yas tutmak gelmiş geçmiş yaramazlıklara yol açar kısa yoldan yeni mutsuzluklara

Kader alıp götürürse elde tutamadığımızı Soğukkanlılık  alaya alır kaderin zararını

Soyulduğunda gülen hırsızdan bir şey çalar boş yere kederlenen kendi kendini soyar

Şimdiye kadar hiç  görmedim ben kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının

Dürüst sanır budala dürüst  görünenleri de burnuna halkayı geçirdin mi götürürsün  istediğin yere

Siz kadınlar sokakta güzelsiniz yağlıboya tablo gibi oturma odasında cıngırak mutfakta yaban kedisi

ev işlerinde oynaklık eder hamaratlığınız tutar yatakta

Hem güzel hem akıllıysa bir kadın bilir güzelliği kullanılmak aklı kullanmak içindir

Çirkinse eğer ama aklı varsa ona yetecek mutlaka bir güzel bulur çirkinliğini örtecek

Göründükleri gibi olmalıdır insanlar

Eğer değillerse göründükleri  gibi insan değil şeytandırlar

Kirli şeyler de girmez mi bazen temiz bir saraya?

Ya bir tek temiz yürek var mı pis kuruntuları doğru düşüncelerle karıştırmayan?

Kiskançlık etiyle beslendiği avla oynayan yeşil gözlü bir canavardır

Yoksul olup da haline şükreden insanın kendi de zengindir gönlüde

Oysa zenginliği sınırsız  olduğu halde her an yoksul düşme korkusuyla yaşayanın bir kış kadar yoksul hayatı vardır

Yemin ederim bilmeden üst üste aldatılmak aldatıldığından kuşkulanmaktan çok daha iyi

Soyulan insan ne çalındığını farketmemişse kimse de ona soylememişse soyulmamış demektir

Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için bir erkeği onlar yalnızca mide bizse yalnız yemeğiz

Karınları açken tıka basa yerler bizi ama bir de doydular mı  kusup atarlar

Övülmek isteyen övenden daha değerli değildir

Tertemiz su çamura batırmaz kimseyi

ne yazık cömertlik uzağı  görmüyor hiçbir zaman yoksa kendi yüreğinin kurbanı  olmazdı  insan

Ah bu insanlar kulaklari öğütlere sağır dalkavukları dinlemeye hazır

Ziyafetle kazanılan dost çabuk yitirilir

Kış yağmurlarının bir bulutu geçmeye görsün bütün o sinekler yok olur birden

Düştükçe  düşer bir yerden eli boş dönen

Hep aynı çamurdan yoğrulmadır bütün dalkavuklar bir teki dalkavuksa hepsi de öyledir insanların

Çünkü talih merdiveninin bütün basamaklarında bir alttaki bir üsttekine yaltaklanır

Bütün yoksulluğunuz açgözlülüğünüzdendir

Aşk gördüğünü gözleriyle değil hayaliyle görür

Yarayla alay eder yaralanmamış olan

Geceleri ne de gümüşsü  bir ses verir sevenlerin dilleri en yumuşak müziktir dinleyen kulaklara

Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar

Ölümleri olur zaferleri öpüşürken yokolan ateşle barut gibi

En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir

Aynı tat isteği iştahı köreltir

Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin

Hedefe hızlı  giden yavaş  kadar geç varır

Hayal  gücü sözden çok tozuyla zengin olduğundan özüyle övünür sözüyle değil

Dilencidir ancak servetini sayanlar

Felsefe felaketin tatlı davasıdır

Hor görüp başından attığını yok olunca yeniden bulmak istiyor insan

Bugün en çok sevdiğimiz şey dönüp dolaşıp en az sevdiğimiz şey oluyor yarın

Hep korku içinde yaşattığımız insan nefret eder sonunda bizden

İnsan deli olmalı ki kansın o yalnız ağızdan edilen edilir edilmez de bozulan yeminlere

Başa geçen geçtiği  güne kadar istenir

Varlığında sevilmeyi hak edip de hor görülen yokluğunda başlar sevilmeye

En acı şeyleri en tatlı sözlerle anlatın ki sitemler hakarete varmasın

Kudurmuş öfke korkusuzluğa varan bir korkudur

Yiğitlik akla kafa tutar oldu mu kendi kullanacağı kılıcı kendi köreltir

Ne barışta rahat verirsiniz insana ne savaşta

Birinden ödünüz patlar ötekinde kıpırdanmaya başlarsınız

Size bel bağlayan karşısında aslan beklerken tavşan tilki beklerken kaz bulur

Buz üstünde kor parçasına ya da güneşte dolu tanesine ne kadar güvenirsem size de o kadar güvenirim

Tek erdeminiz suçlu bulunandan yana çıkıp adalete lanet okumak

Hakkıyla yükselen her insan sizin nefretinizi çeker

Sizin sevginiz hastalığını azdıracak ne varsa ona düşkün olan hasta adamın isteklerine benzer

Sizin teveccühünüze güvenen kurşundan yüzgeçlerle yüzmeye çabalıyor ya da çalıyla odun kesmeye çalışıyor demektir

İpte sallandırmak lazım sizi size güvenmek ha her dakika fikir değiştirirsiniz bir gün önce nefretle söz ettiğiniz adama soylu demeye başlarsınız

Baştacı  ettiğiniz adamdan kötüsü olmaz bir anda hangisinin üst olduğu belli olmadan iki otorite birden güç gosterisine kalkarsa aradaki boşluğu  kargaşa doldurmakta gecikmez ve ikisi birden tepe takla iner sonunda

insanlar yaşlanıp bunaldılar mı yeniden çocuklaşıyorlar onun için yüz bulup şımardıklarında okşamak gerekir onları arada sırada







Talih o usta orospu almaz yatağına yoksulu





William  Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Hayatın içinden ne de güzel yazmış. Teşekkürler kekemeçocuklarkorosu  ;)
 
Üst