Gozde
Kullanıcı

Denizli'nin Babadağ İlçesi'nde dokumacılık yapan bir babanın oğlu. Çocukluğu babasının dokumacı tezgahında geçti. Matematiği çok sevmesine rağmen, okumak zor geldi. İlkokulu bitirdi. Sonra. Sonra ver elini ticaret.
Mal aldı, mal sattı. Taa 14 yaşına kadar. 14 yaşına geldiğinde artık sıkılmaya başlamıştı. Çünkü Babadağ ona dar geliyordu. Açılmak, daha büyük kentlere gitmek istiyordu. Yalnız bir engeli vardı. Ailesi hala onu çocuk görüyordu.
Ona göre artık bir delikanlıydı. Projesi, büyük bir kente gitmek ve orada mağaza açmaktı. Kendine güveniyor, kapasitesine inanıyordu. Üstelik hırslıydı.
Bir kere kafasına koymuştu ya. Sürekli babasını sıkıştırdı. Bir, iki, üç derken, baba "peki" demek zorunda kaldı
Hiç unutmuyordu. 1960 yılıydı. Bir süre mağazayı nerede açabileceklerini düşündüler. O sırada amcası Karadeniz'den büyük miktarda çarşaf siparişleri almıştı. İşte bu siparişler onlara Karadeniz yolunu açtı. Amcasıyla yola koyuldular. Önce Bursa'ya ardından Samsun'a geçtiler. Bir iki günlük araştırmadan sonra, karar vermeleri zor olmadı. Samsun'da kalacaklardı.
Mağazayı burada açtılar. Biraz çevreyi tanımaya başlamış, vadeli satışlara girmişlerdi. Hayatlarının ilk büyük rizikosuyla karşı karşıya kaldılar. Bir kişiden aldıkları tam 60 bin liralık çek, karşılıksız, geri dönüyordu.
Türk ekonomisinin krizin batağında olduğu geçtiğimiz yıl sonunda, Vestel'i diğer talipler Bayraktar Holding, İhlas Holding, Garanti Bankası ve Sabancı'yı geride bırakarak satın aldı. Kamuoyunun dikkatlerini bu satın almayla çeken ve bugün 24 şirketin sahibi Zorlu Grubu'nun 49 yaşında, ilkokul mezunu başkanı Ahmet Zorlu'nun, ticaret yaşamının öyküsü işte böyle başladı. Sonrasını, kendisinden dinliyoruz
Peki, bu riziko size nasıl bir ders verdi?
Ticari yaşamımdaki ilk büyük dersimdi. Ondan sonra artık vadeli mal vereceğim insanları sorup, soruşturuyor, inanırsam veriyordum. Şunu öğrenmiştim; 60 bin liralık mal, vadeli olarak bir kişiye verilmez. Eğer 4 - 5 kişiye dağıtsaydım, zor durumda kalmazdım.
Bursa ve İstanbul cephesi nasıl gelişti?
Tam karşımızda bir hemşerimiz daha çarşaf mağazası açmıştı. 6 yıl boyunca rekabetten hiç para kazanamadık. Rekabet, rekabet derken onlar mağazayı kapatmak zorunda kaldılar. Biz ancak ondan sonra para kazanmaya başladık. Biraz birikimimiz olmuştu ve piyasada olmayan işler yapmak istiyordum. 1968 yılında İstanbul'a geldim. Değişik ne var diye araştırırken, karşıma emprime çarşaf çıktı. Mensucat Santral 1.80 santimini yapmıştı. Ben kafama 3.20'yi yapmayı koydum. Taç markasıyla bir fabrikada fason yaptırdım, Bursa'da baskısını, babamın tezgahında da konfeksiyonunu.
1973 yılıydı. Tekstil merkezi Bursa'da dokuma tezgahları satın almaya başladım. Artık masa örtüsü de üretiyordum. Bu arada kadife tesisi kurmak istedim. Ancak 1976'da, Ecevit hükümeti döneminde başlayan döviz sıkıntısı nedeniyle ithal ettiğim makinaların dövizlerini Merkez Bankası transfer etmedi. Dolayısıyla, kadife yatırımımızı öylece bıraktık. Bir süre sonra yeniden atağa kalkmak istedik. Bu kez yoğun anarji yüzünden, bunu gerçekleştiremedik.
Ardından, ihtilal geldi.
Evet biz ancak 1980 ihtilalinden sonra organizeden 13 dönümlük bugünkü Korteks'in yerini aldık. Makinelerin anlaşmasını yaptık.
O kadar birikiminiz olmuş muydu? Yoksa başka bir kaynak mı sağladınız?
Araziyi kendi gücümüzle aldık. İş Bankası'ndan aldığımız o zamanki 180 milyon lira kredi ile makinaları satın aldık.
Sizi büyüten bir anlamda 24 Ocak Kararları oldu?
Bir anlamda öyle ama bir tesadüftü. Örneğin gittiğim zaman, Avrupa'yla rekabet gücümüzün olduğunu gördüm. Bir şeyi gözünüz görüyorsa, onu yaparsınız. Yeter ki okor - yazar olun. Adamlar oklarla öyle bir göstermişler ki, istediğiniz yeri elinizle koymuş gibi bulursunuz.
Yabancı diliniz var mı?
Türkçe. Espri bir yana ama İngilizceyi anlıyorum, görüşmeleri Almanca, İngilizce olarak rahatlıkla götürüyorum.
Tül perde de yüzde 70 payla, Türkiye piyasasında sizi bir numara yapan ne?
Avrupa'da görüyorum. Onlar bunu yapmışlar, biz niye yapmayalım. Önce Allah'a sığınırım ve dürüstlüğüme güvenirim. Dürüstlük ve çalışmayı ilke edinmiş bir insanım. Haksızlığa asla tahammül edemem. Mesela bakarım, işçi burada laubalidir. Atın bunu derim. Madem buranın ekmeğini yiyor, o zaman işini ciddiyetle yapsın.
Başarınızın sırrı, dürüstlüğünüz mü?
Dürüst olup, cesaretli kararlar erdikten sonra başarı peşinden gelir. Yatırımlarımız planladığımızdan bir gün sonrasına gecikmedi, hep daha önce gerçekleştirdik.
Fabrikalarınızı hangi yıllarda kurdunuz?
İlk fabrikamızı Bursa'da kurduk. Dokumadır. Daha sonra iplik ihtiyacımız oldu, bulamadık. Agro boyası yaptırıyoruz, doğru dürüst gelmez, renk tutmaz. İhracat için bu ipliğe ihtiyacım oluyor. Acilen bir iplik fabrikası kurma kararı verdim. Finansmandan yana sıkıntımız olmadı çok şükür, çünkü senelerden beri gelen bir altyapımız, bilgimiz vardı. İplik fabrikasının temelini atıp, üretim yapmam, 6 ayımı aldı. Ama nasıl yaptım? İdare binamı en sona bıraktım. Patronun oturacağı yer bizde en son gelir. Önce üretim yeri tamamlanır, üretim kazanır, idari binayı yapar. Eğer önce idari binayı yapıp, üretimi sonraya bırakırsanız, nalları dikersiniz.
Kapasite ne kadar?
Yılda 120 milyon metrekare perdenin boya - apresi bu fabrikada yapılır. Yatırımlarımızın hepsi ihtiyaçtan kaynaklandı. Yalnız kapalı alanı 7 dönüm Çorlu fabrikasını satın aldım. Onu da tamamen revize ettim. 1992 - 1993'te Korteks'in iplik kısmında, günde 80 bin ton polyesterin hammaddesini üreten cips fabrikasını kurduk. Şu anda Bursa fabrikalarına 60 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. Tekstilde çok büyük bir kapasiteye ulaştık. Son iki yılda tüm makinalarımızı yeniledik. Kapasitelerini yüzde 100 artırdık. Perdede yüzde 70 Pazar payına ulaştık.
Rakibiniz olmadığı için mi?
İşi bilmedikleri için. Dürüst olmazsanız, çalışmazsanız, hiçbir şeye muvaffak olamazsınız.
İlk ihracatınızı hangi ülkeye, nasıl yaptınız?
1973'te. O zaman mallarım Beyoğlu'nun lüks mağazalarında satılıyordu. Vitrinde görmüşler. Üzerindeki Taç markasından, adresi bulmuşlar. Benden 15 milyon metre mal istediler. Tercümana, 150 bin olmasın dedim. Çünkü büyük bir miktar ve korkunç bir paraydı. Tabi kapasitemiz olmadığı için o kadar metreyi veremedik. O zaman karar verdim. Peş peşe fabrikalar geldi.
İhracat talepleri, sizi üretmeye mecbur etmiş galiba...
Evet, öyle. Ardından 5.5 dolardan Libya'ya 60 bin adet goblen sini - masa örtüsü sattık. Kendim bu pazarları bulmadım. Hep aracı ihracatçılar kanalıyla. Malın kalitesini görüyorlar.
İSO'nun 500 büyüğü içinde şirketiniz var mı?
İlk 100 içinde, Korteks var. Sermayesi 2 trilyon. Bu yıl içinde Zorlu Brode de devreye girer. En büyük yatırımımız Korteks'te.
Yıllık ihracatınız?
40 milyon dolara yaklaştık. Bu yılki hedef, Vestel hariç 50 milyon dolar. Bir de Laleli piyasasından 50 milyon dolara yakın malın Orta Asya cumhuriyetlerine gittiğini düşünürseniz, 100 milyon rakamını telaffuz edebiliriz.
Bu yılki ciro hedefiniz...
Vestel'le birlikte bu yılki hedefimiz 12 trilyonu bulacaktır. Korteks, Bu yılki yatırımına rağmen 400 milyar kâr etti. 60 milyar vergi ödeyeceğiz.
Geçen yılın en büyük yatırımcısıydınız galiba. Ne kadar yatırım yaptınız?
70 milyon dolardı.
Böylesine krizli bir yılda, nasıl yatırım yapma cesaretini buldunuz?
Bütün bankacılar o zaman bana deli olarak baktılar. Aynı şeye geliyoruz. Önce Allah'a, sonra kendime güvenirim. Önce, bu işi yapabilir miyim diye sorarım kendime. Evet yanıtınız alırsam, yaparım. Ocak krizinden bir hafta önce Almanya'da karar verip, pazarlığını yaptığım 40 milyon marklık sipariş almıştım. Bakın ben o yatırımı yapmasaydım, birincisi müşterime cevap veremeyecektim, ikincisi param var bankada duracaktı, yine kaybedecektim. Müşteriye veremediğim malı, kaybedeceğim pazarı düşündüm.
Makinalarınızı kaç yılda bir yenilersiniz?
En eski makinam 2 yaşında.
O, hukuk tartışmasıdır. Biz satın aldıktan sonra, bir kayyum atadılar. Onu durdurduk. Çünkü Vestel hisselerinin yüzde 87.8'si Polly Peck'in Hollanda'da kurulu şirketi Collar Holding'e aitti. 18 Kasım 1994'de Polly Peck'çilerle oturdum. Vestel'in yüzde 87.8 hissesine sahip olan Collar Holding'i satın aldım.
Collar Holding bünyesinde kaç şirket var?
Collar Holding bünyesinde, toplam 12 şirket ya da fabrika yer alıyor.
İyi bir fiyata mı aldınız?
Ticaret sırdır. Epey para verdik. Ancak satış rakamı, satıcı ile aramızda tazminata konu olan kısmın içindedir. Taraflar arasında kaça alındığı ya da kaça satıldığını açıklamama koşulu var.
Neden bu koşula gerek duydunuz?
Açıkçası bizde böyle bir şey istemedik ama özellikle onlar tarafından istenen bir şeydi.
Ama size şunu söyleyeyim ki, Vestel'i satın alırken 55 milyon dolar olan borcunu yüklendik. Vestel'in satın alırken, herkesin eli, ayağı titriyordu. 55 milyon dolar borca nasıl imza attığımı soruyorlardı.
Borçları ödemeye başladınız mı? Nasıl bir anlaşma yaptınız?
Hayır, uzun bir vadeye yaymadık. Zorlu'nun felsefesi, borçları en kısa zamanda tasfiye etmektir. Yerli ve yabancı bankalar içerisinde şu ana kadar Dışbank'ın borcunu ödedik.
Vestel'i satın almada sizi öne geçiren ne oldu?
Taktik. Zamanlama, artı karşı tarafın düşündüğü bir nokta vardı. 1994'ü, satışı gerçekleştirmek olarak kapatmak istiyorlardı. Kasım 15'te 3 gün yine oradaydık. 2 ay boyunca konuştuk. Orada gösterdiğim sabır ve müzakere incelikleri, bu satın almada önemli etken olmuştur.
Pazarlığın son gününde sabah girdiğimiz toplantıdan ancak akşam 11'de çıkabildik. Avukatlarıma, "Virgülüne, noktasına kadar bu satın almanın hukuk yönüne dikkat edeceksiniz" dedim. Oradaki 2.5 günlük sabrımın değerini ölçemezsiniz. Bu 2.5 günün yüzde 70'i de Türkiye'yle telefon görüşmeleriyle geçmiştir.
Neden elektronik? Fiyatı cazip olduğu için mi?
Biz tekstilde petro kimya haricinde bir yere geldik. Dolayısıyla tekstil dışında başka yatırımlara girmek istedik. Vestel satılık olunca, iki yıl önce talip olduk. Tekstilde gördüğüm, bizde bir işgücünün olmasıydı. Televizyonda da var. Avrupa ile biz bu yarışı rahatlıkla yapabiliriz.
Peki bugünkü fiyatlarla Vestel'in değeri nedir?
Vestel'i bir isim yapmak için çok para harcamamız gerekiyor. Ama illa bir rakam istiyorsanız, bugün Vestel'i 150 milyon dolara kuramazsınız. Unutmamak lazım ki, 2 bin işçiyle beraber Pazar payını kaybetmekle karşı karşıyaydı. Aldıktan sonra Pazar payımız hemen yükselmeye başladı.
Ne oldu?
Televizyonda yüzde 40'lardan, yüzde 18'lere kadar düşmüş, sıfır noktasına doğru iniyordu. 2 ayda yüzde 20'lere çıktık. 10 bin adetle en fazla televizyonu, ikinci elde biz sattık. Ve en fazla ihracatı yaptık.
Rakamların ötesinde Vestel'in imajı tazelenmiştir. İmaj ve güven. Bayilik dahil fabrikada yeni düzene girilmiştir. Hemen bu yıl 4 - 5 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. İki ayda bantın biri bitti. Ardından ikincisi, üçüncüsü gelecek.
Üretim hedefiniz nedir?
Bu yıl 500 bin, 1996 sonunda tüp sıkıntısı olmasına rağmen bir milyon adet televizyon üreteceğiz. Herkes bayramını yaparken, koordinatörümüz Metin Bey tüpün peşine gitti. Bir tane tüp alamıyorduk. Şu anda tüp sorununu en iyi çözen biziz.
Orada bir sıkıntı olduğuna göre, sırada herhalde bir de tüp fabrikası var.
Nasip olursa Vestel White'ı kuracağız. Beyaz eşyaya giriyoruz. Bu ay sonunda görüşmelerimiz olacak. Nisanın sonunda da tahmin ediyorum bitirmiş olacağız.
Yeni bir satın alma ya da yatırımınız olacak mı?
Yok. Merdivenleri basamak basamak çıkmak isterim.
Kalitede ne getireceksiniz?
Dünyada hangi marka bir yenilik yaptıysa, biz o yeniliği Vestel'de gerçekleştireceğiz. Yenilik yapmayı çok seven bir insanım.
Romanya'daki yatırımınız ne olacak?
Romanya'da yüzde 52'si Vestel'in. Yüzde 100'ü bizim olmak üzere orada yeni bir şirket kurduk. Yeni bir yapılanmaya gideceğiz. Şu anda orada Romen ortaklar nedeniyle üretim yapılmıyor. Hisseleri ya alın, ya satın dedik. Tahmin ediyorum, satacaklar. O zaman ayda 15 bin adet TV üreteceğiz.
Sizce Türkiye kolay kazançlar ülkesi midir?
Bazılarına göre evet, bazılarına göre hayır. Ancak bizim için kazanmak çok kolay olmuyor. Bazen 24 saat çalışarak.
Yazar: Rauf Ateş
Pazartesi, 11 Haziran 2007