S
saymehmet
Kullanıcı
Türkiye’de dogup is hayatini bu topraklar üzerinde sürdürenler çok iyi bilirler ki, her sey olmasa da birçok sey yanlisliklar üzerine kurulmustur maalesef.Egitim hayatimizin baslangici olan ilkokuldan baslayan bu yanlislik, okul hayatimizin sonu olan üniversiteye kadar sürmekte, bu da kariyerimizi etkilemektedir.
Daha ilkokulda verilen ezber bilgiler hayatimizi kolaylastirmak yerine daha da karmasik hale getirmektedir.Derslerin olmazsa olmaz birer “zorunluluk” olarak gösterilmesinin yansimasi is hayatindaki her seyin asilmasi gereken bir engel, zorunluluk olarak karsimiza çikmasina, bu da verimin düsmesine neden olmaktadir.Kisinin en fazla kendini ve çevresini tanimasi gereken zaman hayatini ders yapmakla geçirmesine neden olmustur.Etkilerini görmek istiyorsaniz yaptiginiz ise olan bakisinizi degerlendirmeniz yeterli olacaktir.
Ortaokula gelindiginde ise hayatla pardon “birbirimizle” yaris baslamaktadir.LGS sinavi ögrenciye hayatin sadece ders çalismak degil ayni zamanda akranlarimizla yarismak, rekabet içinde olmak gerekliligini ögretir.Fakat ne yazik ki kisi yeteneklerini taniyamamakta ve ilgi alanlarina yönelememektedir.Okullarda “rehberlik” dersi adi altinda bir seyler ögrenilmeye çalisilir yetenekleri hakkinda.Bu derse gelen ögretmenler genelde bu konu hakkinda egitim almayanlardan olusmaktadir.Çünkü en sansli okulda bile bir tane rehberlik ögretmeni vardir.O da tüm okula yetememektedir.
Hayattaki ilk sinav ailelerin istedigi, maddi durumlar çerçevesinde olabildigince prestijli yerlere girerek asilmistir.Bu nedenle çocugunu meslek okuluna gönderen veli ÖSS’de puanlarin esit olmasini savunur.Çünkü okulun amacini kavrayamaz.Olan ise maalesef kariyerini istemeyecegi yerde sürdürecek olan ögrenciye olur.
Lise de ise, ergenlik sorunlari, kusak çatismasi nedeniyle zaten dar bogazda olan ögrenci için gelecek, bilgi, yetenek gibi kavramlar çok uzak olur.Bu nedenle ülkemizde birçok ögrenci ÖSS’ye lise son sinifta baslar çalismaya.Tabii ki okullardaki egitimin payini unutmamak gerekir.Son sinifta ögrenci özel dershaneye gönderilir.Burada ögrenciye gelecek için verilen mesaj ise sudur:Sen de büyüyünce kamudan medet bulamazsan kolaya kaç ve özel sektöre kos.Parana sözün geçsin.Halbuki daha fazla çalisilmaya tesvik edilse ileri de is hayatinda birçok konuda rahat eder kisi.Ama maalesef ülkemizde isler böyle dönüyor.
Üniversite seçimi ise tam bir felakettir.Kisinin istedigi yer degil puaninin yettigi yer önemlidir.Birçok kisi istedigi yere puani nedeniyle veda etmistir ki bu kisiler “puanzede” denir.
Gelelim üniversite hayatina.Okumaya baslaninca “bunca yil bunun için mi okudum?”diyor insan.Çünkü isteyerek gitmiyor okula.Onun hayalinde belki eczaci olmak, belki de uluslar arasi iliskiler okumak vardi ama o da maalesef binlerce iktisatçi, isletmeciden biri oluyor.Üniversitelerin is hayatina hazirlama olanaklari ise maalesef çok kit.Bugün birçok üniversite ögrencisi mezun olunca ne yapmak istedigini bilmez.Niye?Çünkü üniversiteler sirf okumak için okunur.Çok az kesim kariyerini düsünerek adimlarini atar.Üniversitenin son yillari ögrenciyi “is fobisi” sarar.Çevredeki insanlarin is hayatini öcü gibi tanitmasi neden olmaktadir.Ögrencinin de bunun böyle oldugunu görmesi pek uzun sürmez zaten.Ama amaç is hayatin hazirlamak degildir.Sadece “ben bu yollardan geçtim sikiyorsa sen de geç “ düsüncesidir.
Üniversiteden sonra babasinin yaninda çalisanlar veya akraba, es-dost yaninda çalisanlar harici kesim gece-gündüz is arar.En sonunda ümidi kesilen erkekler askere gider, bayanlar ise en kestirme yol olan evlenmeyi seçerler.
Sonuç olarak ; ilkokuldan yüksek ögretime kadar yaptigimiz yolculukta gördük ki bu ülke de kariyerinde basarili olmak istiyorsan yapmak gereken tek sey içindeki cevherleri kesfetmek olacaktir.Ya da bu ve buna benzer yazilari okuyan kisiler gibi çevresindeki gençleri içlerindeki cevheri çikartmalarina firsat verecek sekilde yetistirmek olacaktir.
Daha ilkokulda verilen ezber bilgiler hayatimizi kolaylastirmak yerine daha da karmasik hale getirmektedir.Derslerin olmazsa olmaz birer “zorunluluk” olarak gösterilmesinin yansimasi is hayatindaki her seyin asilmasi gereken bir engel, zorunluluk olarak karsimiza çikmasina, bu da verimin düsmesine neden olmaktadir.Kisinin en fazla kendini ve çevresini tanimasi gereken zaman hayatini ders yapmakla geçirmesine neden olmustur.Etkilerini görmek istiyorsaniz yaptiginiz ise olan bakisinizi degerlendirmeniz yeterli olacaktir.
Ortaokula gelindiginde ise hayatla pardon “birbirimizle” yaris baslamaktadir.LGS sinavi ögrenciye hayatin sadece ders çalismak degil ayni zamanda akranlarimizla yarismak, rekabet içinde olmak gerekliligini ögretir.Fakat ne yazik ki kisi yeteneklerini taniyamamakta ve ilgi alanlarina yönelememektedir.Okullarda “rehberlik” dersi adi altinda bir seyler ögrenilmeye çalisilir yetenekleri hakkinda.Bu derse gelen ögretmenler genelde bu konu hakkinda egitim almayanlardan olusmaktadir.Çünkü en sansli okulda bile bir tane rehberlik ögretmeni vardir.O da tüm okula yetememektedir.
Hayattaki ilk sinav ailelerin istedigi, maddi durumlar çerçevesinde olabildigince prestijli yerlere girerek asilmistir.Bu nedenle çocugunu meslek okuluna gönderen veli ÖSS’de puanlarin esit olmasini savunur.Çünkü okulun amacini kavrayamaz.Olan ise maalesef kariyerini istemeyecegi yerde sürdürecek olan ögrenciye olur.
Lise de ise, ergenlik sorunlari, kusak çatismasi nedeniyle zaten dar bogazda olan ögrenci için gelecek, bilgi, yetenek gibi kavramlar çok uzak olur.Bu nedenle ülkemizde birçok ögrenci ÖSS’ye lise son sinifta baslar çalismaya.Tabii ki okullardaki egitimin payini unutmamak gerekir.Son sinifta ögrenci özel dershaneye gönderilir.Burada ögrenciye gelecek için verilen mesaj ise sudur:Sen de büyüyünce kamudan medet bulamazsan kolaya kaç ve özel sektöre kos.Parana sözün geçsin.Halbuki daha fazla çalisilmaya tesvik edilse ileri de is hayatinda birçok konuda rahat eder kisi.Ama maalesef ülkemizde isler böyle dönüyor.
Üniversite seçimi ise tam bir felakettir.Kisinin istedigi yer degil puaninin yettigi yer önemlidir.Birçok kisi istedigi yere puani nedeniyle veda etmistir ki bu kisiler “puanzede” denir.
Gelelim üniversite hayatina.Okumaya baslaninca “bunca yil bunun için mi okudum?”diyor insan.Çünkü isteyerek gitmiyor okula.Onun hayalinde belki eczaci olmak, belki de uluslar arasi iliskiler okumak vardi ama o da maalesef binlerce iktisatçi, isletmeciden biri oluyor.Üniversitelerin is hayatina hazirlama olanaklari ise maalesef çok kit.Bugün birçok üniversite ögrencisi mezun olunca ne yapmak istedigini bilmez.Niye?Çünkü üniversiteler sirf okumak için okunur.Çok az kesim kariyerini düsünerek adimlarini atar.Üniversitenin son yillari ögrenciyi “is fobisi” sarar.Çevredeki insanlarin is hayatini öcü gibi tanitmasi neden olmaktadir.Ögrencinin de bunun böyle oldugunu görmesi pek uzun sürmez zaten.Ama amaç is hayatin hazirlamak degildir.Sadece “ben bu yollardan geçtim sikiyorsa sen de geç “ düsüncesidir.
Üniversiteden sonra babasinin yaninda çalisanlar veya akraba, es-dost yaninda çalisanlar harici kesim gece-gündüz is arar.En sonunda ümidi kesilen erkekler askere gider, bayanlar ise en kestirme yol olan evlenmeyi seçerler.
Sonuç olarak ; ilkokuldan yüksek ögretime kadar yaptigimiz yolculukta gördük ki bu ülke de kariyerinde basarili olmak istiyorsan yapmak gereken tek sey içindeki cevherleri kesfetmek olacaktir.Ya da bu ve buna benzer yazilari okuyan kisiler gibi çevresindeki gençleri içlerindeki cevheri çikartmalarina firsat verecek sekilde yetistirmek olacaktir.