K
ksklee
Kullanıcı
Kişisel gelişim; bireylerle başlayıp toplumun genelini içine alan çok yönlü bir ileriye gitme yolculuğu… İyi bir eğitim hayatı, ardından kariyer ve sonrasında pek çok uzmana göre kişilerin kendi ellerinde şekillenen ‘kişisel gelişim’ çabalarının başarısı; bireylerin ve dolayısıyla toplumların iş yaşantılarını ve yaşam kalitelerini arttırmada etkili bir kavram.
Giderek bu kavrama yoğunlaşan iş dünyasında Türkiye’deki çalışanların durumunu, sitemizde Platin Dergisi için yapılan özel araştırmayla daha net görmekteyiz. Yaklaşık 3 bin 200 kişinin katıldığı araştırmada, katılımcıların yaş ortalaması 18-28 yaş aralığında ve çoğunluğu bekâr. Araştırmamızın genel sonuçlarına baktığımızda, Türkiye’deki genç çalışanların, kişisel gelişim konusunu önemsedikleri; kitaplardan, seminerlerden ve internetten yararlandıkları ama şirketlerin çalışanlarına kişisel gelişim alanında gerek maddi gerek manevi olarak pek destek olmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Hangi alanda çalışıyorsunuz?
Mühendis %15.50
Yazılım/Donanım/Bilişim %10.50
Öğretmen %1.75
Eğitim %7.60
Doktor/Eczacı %1.75
Bankacı %10.82
Avukat %0.29
Basın/Medya %3.80
Satış/Pazarlama/Reklam %28.07
Sigorta %2.63
Mimar/Tasarımcı %1.46
Diğer %15.83
Üst düzey yöneticilerden uzmanlara, teknik destek elemanlarından asistanlara kadar çok farklı pozisyonlardaki çalışanların katıldığı araştırmamızda; ‘Sizin için kişisel gelişim nedir?’ sorusuna verilen yanıtlarda yüzde 22’lik kesim kişisel gelişimi; bilgi, beceri ve duygusal anlamda ilerlemek olarak tanımlıyor. Yüzde 12’lik kesime göre ise, kişisel gelişim profesyonel düşünebilmek anlamına geliyor. Kişisel gelişimi iletişim becerilerini geliştirmek olarak görenler yüzde 11’lik, ‘Kişisel gelişim değişebilmektir’ diyenler ise yüzde 10’luk bir kesimi oluşturuyor. Katılımcıların yüzde 69 gibi büyük bir çoğunluğu kişisel gelişimle ilgili faaliyetleri takip ettiklerini, yüzde 92’si de kişisel gelişimle ilgili aktivitelerin kendilerini motive ettiğini söylüyor.
Kişisel gelişim, liderlik, yaratıcı düşünme ve karmaşıklık yönetimi konularında serbest danışmanlık ve eğitmenlik de yapan Onur Hınçer, araştırmadan çıkan bu sonuçlara göre katılımcı genç nüfusun kişisel gelişimle yakından ilgilendiğini ve bu konuda arayış içinde olduğu görüşünde… “Katılımcılar ağırlıklı olarak iyi bir kariyere ulaşmayı, yaşam kalitelerini arttırmayı hedefliyorlar” diyen Hınçer; bu hedeflere giden yolun mesleki bilgi ve kariyer gelişiminden geçtiğini hatırlatıyor. “Her alanda artan rekabet çalışma hayatına yeni atılanları da doğrudan etkiliyor. Nispeten korunaklı olan aile ve okul hayatından, bütünüyle kendi becerilerini gösterecekleri, kendilerini ifade edecekleri bir alana geçen gençlerin her şeyden önce mücadele ruharını beslemeleri gerektiğini düşünüyorum” diyen Hınçer’e göre araştırma, gençlerin ihtiyaç duydukları esini ve bilgiyi, kendi gelişimlerini destekleyecek kitaplarda, eğitimlerde ve diğer kaynaklarda aradıklarını gösteriyor.
Kitap ve internet en iyi kaynak…
Araştırma sonuçları iş hayatının yoğun rekabet ortamında çalışanların kişisel gelişim ihtiyaçlarını çoğunlukla kendilerinin belirlediğini açıkça gözler önüne seriyor. Kişisel gelişim ihtiyaçlarını kendileri tespit edenlerin oranı yüzde 72 iken, kişisel gelişime yönelik ihtiyaçlarının çalıştıkları şirket tarafından tespit edildiğini söyeleyenlerin oranı ise sadece yüzde 10 seviyelerinde kalıyor.
Peki çalışanlar kişisel kişisel gelişim ihtiyaçlarını tespit ettikten sonra kendilerini nasıl geliştiriyorlar?
Katılımcıların yüzde 36’sı eksikliklerini kitaplarla kapattıklarını söylerken; yüzde 25’lik kesim kişisel gelişim yolculuğunda internetten faydalandığını belirtiyor. Uzmanlara danışanların ve kişisel gelişimle ilgili dernek ve kulüplere üye olanların oranı ise yüzde 25 seviyelerinde. Çalışanların özellikle kendilerini geliştirmek için yöneldikleri alanlar ağırlıklı olarak bilgi, meslek, kariyer gelişimi, iletişim becelerileri, duygusal kontrol, zaman, para, kaynak yönetimi ve yaşam becerileri olarak sıralanıyor. Katılımcıların yüzde 92 gibi büyük bir çoğunluğu, bu tür aktivitelerden daha iyi bir kariyer, daha iyi bir yaşam kalitesi ve çok daha iyi iletişim becerilerine sahip bireyler olabilmeyi bekliyorlar.
Hınçer, çalışanların bu beklentilerini şöyle değerlendiriyor: “Çalışma hayatı gittikçe daha fazla oranda iletişim becerilerimizi yetkinleştirmemizi talep ediyor. Telgrafın bulunuşundan bu yana artık iletişim çağının çocuklarıyız. Birlikte çalışmaya daha çok ihtiyaç duyuyoruz ve duyacağız. İletişim becerilerimizi güçlendirmek için gerekli bilgiyi kitaplarda, makalelerde, internette ve seminerlerde bulabiliriz. Ama bu bilgiler bizi akşamdan sabaha büyük iletişimci yapmaz. Derslerimize iyi çalışmamız gerektiği bir gerçek ama yaşama sarılmadıkça her şey kağıt üzerinde kalacaktır.”
Şirketler sorumluluk almıyor…
Peki şirketler kişisel gelişimi çağa ayak uydurmanın bir gereği olduğunu fark eden, eksiklerini tamamlamak için ihtiyaçlarını belirleyen ve harekete geçen çalışanlarının ne kadar yakınında?
Çalıştıkları şirketin kişisel gelişime katkıda bulunduğunu söyeleyen katılımcıların oranı yüzde 41. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de şirketler kişisel gelişim konusunda çalışanlarına destek oluyor gibi görünseler de çalışanları için büyük fırsat yarattıkları söylenemez. Araştırmaya katılanların yüzde 57’si, çalıştıkları şirketin kendilerine herhangi bir kişisel gelişim fırsatı sunmadığını söylüyor. Şirketlerin, çalışanların talepleri ya da şirket politikası doğrultusunda kişisel gelişime ayırdıkları bütçeler çalışanların pozisyonlarına göre değişiklik gösteriyor.
Şirketler üst düzey yöneticiler, uzmanlar, asistanlar ve danışmanlar için kişisel gelişim bütçesi ayırırken; orta düzey yöneticiler, ekip liderleri, teknik destek elemanları ve mavi yakalı çalışanları bu konuda desteklemiyorlar. Araştırma sonuçlarına göre, kişisel gelişimihtiyaçlarının çoğunlukla bireylerin kendileri tarafından tespit edildiğini ve giderildiğini hatırlatan Hınçer, “Bireyler kendi kişisel gelişimlerinin sorumluluğunu bir başkasının omuzuna yıkmamalılar. Ama bu durum işletmeleri, çalışanlarının kişisel gelişimleri konusunda sorumluluk almaktan kurtarmaz” diyor.
Kaynak : insankaynaklari.com
Giderek bu kavrama yoğunlaşan iş dünyasında Türkiye’deki çalışanların durumunu, sitemizde Platin Dergisi için yapılan özel araştırmayla daha net görmekteyiz. Yaklaşık 3 bin 200 kişinin katıldığı araştırmada, katılımcıların yaş ortalaması 18-28 yaş aralığında ve çoğunluğu bekâr. Araştırmamızın genel sonuçlarına baktığımızda, Türkiye’deki genç çalışanların, kişisel gelişim konusunu önemsedikleri; kitaplardan, seminerlerden ve internetten yararlandıkları ama şirketlerin çalışanlarına kişisel gelişim alanında gerek maddi gerek manevi olarak pek destek olmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Hangi alanda çalışıyorsunuz?
Mühendis %15.50
Yazılım/Donanım/Bilişim %10.50
Öğretmen %1.75
Eğitim %7.60
Doktor/Eczacı %1.75
Bankacı %10.82
Avukat %0.29
Basın/Medya %3.80
Satış/Pazarlama/Reklam %28.07
Sigorta %2.63
Mimar/Tasarımcı %1.46
Diğer %15.83
Üst düzey yöneticilerden uzmanlara, teknik destek elemanlarından asistanlara kadar çok farklı pozisyonlardaki çalışanların katıldığı araştırmamızda; ‘Sizin için kişisel gelişim nedir?’ sorusuna verilen yanıtlarda yüzde 22’lik kesim kişisel gelişimi; bilgi, beceri ve duygusal anlamda ilerlemek olarak tanımlıyor. Yüzde 12’lik kesime göre ise, kişisel gelişim profesyonel düşünebilmek anlamına geliyor. Kişisel gelişimi iletişim becerilerini geliştirmek olarak görenler yüzde 11’lik, ‘Kişisel gelişim değişebilmektir’ diyenler ise yüzde 10’luk bir kesimi oluşturuyor. Katılımcıların yüzde 69 gibi büyük bir çoğunluğu kişisel gelişimle ilgili faaliyetleri takip ettiklerini, yüzde 92’si de kişisel gelişimle ilgili aktivitelerin kendilerini motive ettiğini söylüyor.
Kişisel gelişim, liderlik, yaratıcı düşünme ve karmaşıklık yönetimi konularında serbest danışmanlık ve eğitmenlik de yapan Onur Hınçer, araştırmadan çıkan bu sonuçlara göre katılımcı genç nüfusun kişisel gelişimle yakından ilgilendiğini ve bu konuda arayış içinde olduğu görüşünde… “Katılımcılar ağırlıklı olarak iyi bir kariyere ulaşmayı, yaşam kalitelerini arttırmayı hedefliyorlar” diyen Hınçer; bu hedeflere giden yolun mesleki bilgi ve kariyer gelişiminden geçtiğini hatırlatıyor. “Her alanda artan rekabet çalışma hayatına yeni atılanları da doğrudan etkiliyor. Nispeten korunaklı olan aile ve okul hayatından, bütünüyle kendi becerilerini gösterecekleri, kendilerini ifade edecekleri bir alana geçen gençlerin her şeyden önce mücadele ruharını beslemeleri gerektiğini düşünüyorum” diyen Hınçer’e göre araştırma, gençlerin ihtiyaç duydukları esini ve bilgiyi, kendi gelişimlerini destekleyecek kitaplarda, eğitimlerde ve diğer kaynaklarda aradıklarını gösteriyor.
Kitap ve internet en iyi kaynak…
Araştırma sonuçları iş hayatının yoğun rekabet ortamında çalışanların kişisel gelişim ihtiyaçlarını çoğunlukla kendilerinin belirlediğini açıkça gözler önüne seriyor. Kişisel gelişim ihtiyaçlarını kendileri tespit edenlerin oranı yüzde 72 iken, kişisel gelişime yönelik ihtiyaçlarının çalıştıkları şirket tarafından tespit edildiğini söyeleyenlerin oranı ise sadece yüzde 10 seviyelerinde kalıyor.
Peki çalışanlar kişisel kişisel gelişim ihtiyaçlarını tespit ettikten sonra kendilerini nasıl geliştiriyorlar?
Katılımcıların yüzde 36’sı eksikliklerini kitaplarla kapattıklarını söylerken; yüzde 25’lik kesim kişisel gelişim yolculuğunda internetten faydalandığını belirtiyor. Uzmanlara danışanların ve kişisel gelişimle ilgili dernek ve kulüplere üye olanların oranı ise yüzde 25 seviyelerinde. Çalışanların özellikle kendilerini geliştirmek için yöneldikleri alanlar ağırlıklı olarak bilgi, meslek, kariyer gelişimi, iletişim becelerileri, duygusal kontrol, zaman, para, kaynak yönetimi ve yaşam becerileri olarak sıralanıyor. Katılımcıların yüzde 92 gibi büyük bir çoğunluğu, bu tür aktivitelerden daha iyi bir kariyer, daha iyi bir yaşam kalitesi ve çok daha iyi iletişim becerilerine sahip bireyler olabilmeyi bekliyorlar.
Hınçer, çalışanların bu beklentilerini şöyle değerlendiriyor: “Çalışma hayatı gittikçe daha fazla oranda iletişim becerilerimizi yetkinleştirmemizi talep ediyor. Telgrafın bulunuşundan bu yana artık iletişim çağının çocuklarıyız. Birlikte çalışmaya daha çok ihtiyaç duyuyoruz ve duyacağız. İletişim becerilerimizi güçlendirmek için gerekli bilgiyi kitaplarda, makalelerde, internette ve seminerlerde bulabiliriz. Ama bu bilgiler bizi akşamdan sabaha büyük iletişimci yapmaz. Derslerimize iyi çalışmamız gerektiği bir gerçek ama yaşama sarılmadıkça her şey kağıt üzerinde kalacaktır.”
Şirketler sorumluluk almıyor…
Peki şirketler kişisel gelişimi çağa ayak uydurmanın bir gereği olduğunu fark eden, eksiklerini tamamlamak için ihtiyaçlarını belirleyen ve harekete geçen çalışanlarının ne kadar yakınında?
Çalıştıkları şirketin kişisel gelişime katkıda bulunduğunu söyeleyen katılımcıların oranı yüzde 41. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de şirketler kişisel gelişim konusunda çalışanlarına destek oluyor gibi görünseler de çalışanları için büyük fırsat yarattıkları söylenemez. Araştırmaya katılanların yüzde 57’si, çalıştıkları şirketin kendilerine herhangi bir kişisel gelişim fırsatı sunmadığını söylüyor. Şirketlerin, çalışanların talepleri ya da şirket politikası doğrultusunda kişisel gelişime ayırdıkları bütçeler çalışanların pozisyonlarına göre değişiklik gösteriyor.
Şirketler üst düzey yöneticiler, uzmanlar, asistanlar ve danışmanlar için kişisel gelişim bütçesi ayırırken; orta düzey yöneticiler, ekip liderleri, teknik destek elemanları ve mavi yakalı çalışanları bu konuda desteklemiyorlar. Araştırma sonuçlarına göre, kişisel gelişimihtiyaçlarının çoğunlukla bireylerin kendileri tarafından tespit edildiğini ve giderildiğini hatırlatan Hınçer, “Bireyler kendi kişisel gelişimlerinin sorumluluğunu bir başkasının omuzuna yıkmamalılar. Ama bu durum işletmeleri, çalışanlarının kişisel gelişimleri konusunda sorumluluk almaktan kurtarmaz” diyor.
Kaynak : insankaynaklari.com