Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Son yıllarda, insan kaynakları yönetimi konusunda en fazla vaka analizi malzemesi çıkaran şirketlerden biri Türk Telekom oldu, desek yanılmış olmayız herhalde. Yüzde 55 hissesinin Oger Telekom’a devredilmesinin ardından, kilit konumdaki uzmanların kamuya geçiş pazarlıkları çetin geçti. Kamu kuruluşunu, rekabetçi bir şirkete dönüştürme çabaları henüz tamamlanmamıştı ki, grev patlak verdi.
Son olarak halka arzla gündemde olan Türk Telekom, bir yandan da çok sayıda işe alım yapıyor. Türk Telekom İşe Alma ve Ücret Yönetimi Direktörü Savaş Usta’yla işe alımları konuştuk.
Türk Telekom’un İK yapısı nasıl şu anda?
- Türk Telekom, Türkiye’de tek başına şirket olarak en büyük işverenlerden biri. Çok daha fazla istihdam sağlayan gruplar, holdingler var ama tek şirket olarak en büyüklerden biri Türk Telekom. 33 bin kusür çalışanımız var. Hep beraber, çok önemli aşamalardan geçiyoruz. Özelleştirme oldu, sektörün serbestleşmesi işçi işveren ilişkilerinin yeniden tanımlanmasını beraberinde getirdi, bir grev yaşadık, halka arz oldu... Hep beraber Türk Telekom’un büyüklüğüne yakışır bir şekilde bu süreçleri alnımızın akıyla teker teker geçtiğimizi düşünüyorum. İşe alım da bu süreçlerin önemli bir parçası oldu. Özelleştirmeden sonra şirkete 1.100 kişi katıldı. Özelleştirmenin ardından şirkete katılan 1.100 kişinin 400’ü her alanda uzman kişiler ve üst ve orta seviye yöneticilerdi. Geri kalanı yani 700’ü ise geçen yıl alınan yeni mezun mühendislerdi. Bu sayı, Türkiye’de mezun olan mühendislerin yüzde 8’ine denk geliyor.
Mühendisleri seçme sürecinde nasıl çalıştınız?
- Alımlar için, Boğaziçi Üniversitesi’yle ortak çalışma yaptık. 15 bin kişi başvurdu. Bunların 3.200’ü mühendisti. Hepsini çağırdık, İngilizce ve genel yetenek sınavına tabi tuttuk. İstanbul ve Ankara’da sınavlar yaptık. Bu süreç bizim için çok şaşırtıcıydı. Çok büyük heyecanla başvuranlar oldu çünkü. Kampuslar doldu, aynı ÖSS’lerde olduğu gibi anne babalar bahçede dualar ediyorlardı, çocuk inşallah sınavda başarılı olur diye. Başarılı olanlardan 1.800’ünü yüz yüze mülakata çağırdık. Tamamen işimizi gücümüzü bırakıp bu alımlarla uğraştık. İlgili birimlerin yöneticileri yetkinlik bazlı mülakat teknikleri konusunda teknik eğitimler aldılar, onlardan yardım aldık. Türk Telekom’un geleceği olacak olan insanları hep beraber seçtik. Alınan kişiler geçen yıl eylül ayı itibariyle işe başladı. Daha çok teknik bölümlere alımlar yapmamız çok normal çünkü bir teknoloji şirketiyiz. Ve kendi elemanımızı kendimiz yetiştirmek istiyoruz çünkü telekom kendi özelliği olan bir sektör, başka sektörlerden yetişmiş eleman bulmanın imkanı yok.
Türkiye’de mühendis açığı var, şirketler çalıştıracak mühendis bulamıyor. Siz bu kadar fazla sayıda mühendisi işe almada zorluk yaşamadınız mı?
- Biz tüm Türkiye’de istihdam sağlıyoruz, 81 il için alım yapıyoruz. Geçen yılki işe alımda Hakkari dışında tüm illere mühendis gönderdik. Bu yıl Hakkari için de alım yapacağız. Sadece belli okulların özelinde çalıştığınız zaman her yere eleman bulmanızın imkanı yok tabii ki. Ama iyi eğitimli gençleri alıp, eğitimlerine devam edip, istediğiniz kalifikasyona çıkardığınız zaman istediğiniz neticeyi alabiliyorsunuz. Bu noktada Boğaziçililer’i Adana’da, Maraş’ta çalıştırmak çok mümkün değil. Çok yetenekli gençlere iş teklif ettiğiniz zaman hep büyük illeri tercih ediyorlar. Biz onlara şunu dedik: Kariyer ve eğitim olanakları eşit. Türkiye’nin her tarafında sevdiklerinizle beraber kalıp çalışabilirsiniz. Geçen yıl ODTÜ’lülerden Gaziantep’te çalışmak için başvuran elektronik mühendisi sayısı 10’du. Aralarından görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız oldu. Bolu’da, Çankırı’da çalışan İTÜ’lüler var.
Bu yıl ne kadar yeni alım planlanıyor?
- Bu yıl geçen yılki sayının iki katını planlıyoruz, 2 bin civarında kişiyi aramıza katacağız. Bu yıl Anadolu Üniversitesi’yle birlikte çalışıyoruz, onlar Türkiye genelindeki çözüm ortağımız olacaklar. Alacağımız 2 bin kişinin bini, yeni mezun teknikerler olacak. Bu kişiler bizim için çok önemli çünkü ihtiyaç yüksek. Ara kademe elemanları kendimiz yetiştireceğiz, onlara hem eğitim hem kariyer imkanları sağlayacağız. Ayrıca uluslararası projelerimiz var. Türkiye’nin teknoloji ihracatı yapabilen bir ülke olması en büyük gayelerimizden biri. Ar-Ge yapabilecek, katma değerli ürün ve hizmet geliştirebilecek arkadaşları aramıza katacağız.
Şirket içindeki eğitim çalışmalarınız neler?
- Geçen yıl işe başlayan arkadaşlarımızı 36 gün eğitime tabi tuttuk, eğitim bölümümüz muhteşem bir çalışma gerçekleştirdi o alanda. Hem online hem sınıf eğitimleriyle arkadaşlarımız sürekli destekleniyorlar. 2008 eğitim bütçemiz 3 milyon YTL. Ayrıca TT Akademi’yi kurduk. Her türlü teknik ve teknik olmayan eğitimin verilebildiği bu Akademi, Türkiye’nin en büyük eğitim içeriğine sahip portallarından birini de bünyesinde barındırıyor. Üst düzey yönetimin gelişimi için de Harvard’la işbirliği yapılması planlanıyor.
Grev hiçbirimizin beklemediği bir süreçti
Grev açıkçası hiçbirimizin beklemediği bir süreçti. Çünkü burada mavi yakalı, beyaz yakalı ayrımı neredeyse hiç yok ve herkes şirket kültürüne sahip çıkarak, fedakarca çalışıyor. Açıkçası işçilerin kendileri bile greve çıkmayı beklemiyorlardı. Ancak dünyadaki tüm büyük özelleştirmelerin ardından hiç aksamayan bir şey bu; özelleştirmelerin hemen akabinde mutlaka bir grev oluyor. Yani konjonktürden kaynaklanan bir durum oldu. Biz de onu hiçbir zaman, kişisel, şirkete yönelik bir şey olarak algılamadık. Hepimiz de çok şey öğrendik. Hem yöneticiler, hem çalışanlar olarak. Tekrar böyle bir dönemin yaşanacağını ben hiç zannetmiyorum. Çünkü o sürecin hiç kazananı olmadı. Ne şirket memnun oldu, ne de çalışanlar. Bu süreçte İK’ya düşen rol çok önemli. Çünkü çok farklı kültürler var. Yabancı sermayeli bir şirketiz; burada expat’lar, yeni işe başlamış ya da eski yöneticiler var. Yani İK’nın rolü ortak bir kültür yaratmak, tüm farklılıklara eşit mesafede durup saygı göstermek.
Umulmayanları ummayı öğrendik
Bizim bütün bu grev sürecinden öğrendiğimiz şu oldu: Umulmayanları her zaman umuyor olabiliriz. Ben özelleştirmeden sonra burada işe başlayan ilk gruptan birisiyim. Şunu gerçekten tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Türk Telekom’da şirket değerlerine ve şirkete karşı işçi seviyesinde de çok büyük bir hassasiyet var. Gözü yaşlı işe gelmemek durumunda olan arkadaşlarımız oldu, onu gördüğümüz zaman zaten negatif hiçbir şey hissedemiyorsunuz.
Kısa sürede çok deneyim için sektörde fırsatlar var
Rekabet diğer sektörlerden çok daha çetin geçeceğe benziyor. Bu da bize İK olarak epey önemli bir rol veriyor. Rekabete, özellikle teknolojinin geçirdiği çok hızlı değişime çok hızlı adapte olmamız lazım. Bütün bunlar yeni mezunlar ya da bu sektörde çalışmak isteyen insanlar için ne ifade ediyor? Çok büyük projeler, yatırımlar, yeniden yapılanma projeleri... Çünkü rekabete hazır olmak için herkes harıl harıl çalışıyor. Hem sektörde oyun yeniden başlıyor, hem de kuralları yeni yazılıyor. Kısa sürede çok şey öğrenmek için çok büyük fırsatlar var.
Son olarak halka arzla gündemde olan Türk Telekom, bir yandan da çok sayıda işe alım yapıyor. Türk Telekom İşe Alma ve Ücret Yönetimi Direktörü Savaş Usta’yla işe alımları konuştuk.
Türk Telekom’un İK yapısı nasıl şu anda?
- Türk Telekom, Türkiye’de tek başına şirket olarak en büyük işverenlerden biri. Çok daha fazla istihdam sağlayan gruplar, holdingler var ama tek şirket olarak en büyüklerden biri Türk Telekom. 33 bin kusür çalışanımız var. Hep beraber, çok önemli aşamalardan geçiyoruz. Özelleştirme oldu, sektörün serbestleşmesi işçi işveren ilişkilerinin yeniden tanımlanmasını beraberinde getirdi, bir grev yaşadık, halka arz oldu... Hep beraber Türk Telekom’un büyüklüğüne yakışır bir şekilde bu süreçleri alnımızın akıyla teker teker geçtiğimizi düşünüyorum. İşe alım da bu süreçlerin önemli bir parçası oldu. Özelleştirmeden sonra şirkete 1.100 kişi katıldı. Özelleştirmenin ardından şirkete katılan 1.100 kişinin 400’ü her alanda uzman kişiler ve üst ve orta seviye yöneticilerdi. Geri kalanı yani 700’ü ise geçen yıl alınan yeni mezun mühendislerdi. Bu sayı, Türkiye’de mezun olan mühendislerin yüzde 8’ine denk geliyor.
Mühendisleri seçme sürecinde nasıl çalıştınız?
- Alımlar için, Boğaziçi Üniversitesi’yle ortak çalışma yaptık. 15 bin kişi başvurdu. Bunların 3.200’ü mühendisti. Hepsini çağırdık, İngilizce ve genel yetenek sınavına tabi tuttuk. İstanbul ve Ankara’da sınavlar yaptık. Bu süreç bizim için çok şaşırtıcıydı. Çok büyük heyecanla başvuranlar oldu çünkü. Kampuslar doldu, aynı ÖSS’lerde olduğu gibi anne babalar bahçede dualar ediyorlardı, çocuk inşallah sınavda başarılı olur diye. Başarılı olanlardan 1.800’ünü yüz yüze mülakata çağırdık. Tamamen işimizi gücümüzü bırakıp bu alımlarla uğraştık. İlgili birimlerin yöneticileri yetkinlik bazlı mülakat teknikleri konusunda teknik eğitimler aldılar, onlardan yardım aldık. Türk Telekom’un geleceği olacak olan insanları hep beraber seçtik. Alınan kişiler geçen yıl eylül ayı itibariyle işe başladı. Daha çok teknik bölümlere alımlar yapmamız çok normal çünkü bir teknoloji şirketiyiz. Ve kendi elemanımızı kendimiz yetiştirmek istiyoruz çünkü telekom kendi özelliği olan bir sektör, başka sektörlerden yetişmiş eleman bulmanın imkanı yok.
Türkiye’de mühendis açığı var, şirketler çalıştıracak mühendis bulamıyor. Siz bu kadar fazla sayıda mühendisi işe almada zorluk yaşamadınız mı?
- Biz tüm Türkiye’de istihdam sağlıyoruz, 81 il için alım yapıyoruz. Geçen yılki işe alımda Hakkari dışında tüm illere mühendis gönderdik. Bu yıl Hakkari için de alım yapacağız. Sadece belli okulların özelinde çalıştığınız zaman her yere eleman bulmanızın imkanı yok tabii ki. Ama iyi eğitimli gençleri alıp, eğitimlerine devam edip, istediğiniz kalifikasyona çıkardığınız zaman istediğiniz neticeyi alabiliyorsunuz. Bu noktada Boğaziçililer’i Adana’da, Maraş’ta çalıştırmak çok mümkün değil. Çok yetenekli gençlere iş teklif ettiğiniz zaman hep büyük illeri tercih ediyorlar. Biz onlara şunu dedik: Kariyer ve eğitim olanakları eşit. Türkiye’nin her tarafında sevdiklerinizle beraber kalıp çalışabilirsiniz. Geçen yıl ODTÜ’lülerden Gaziantep’te çalışmak için başvuran elektronik mühendisi sayısı 10’du. Aralarından görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız oldu. Bolu’da, Çankırı’da çalışan İTÜ’lüler var.
Bu yıl ne kadar yeni alım planlanıyor?
- Bu yıl geçen yılki sayının iki katını planlıyoruz, 2 bin civarında kişiyi aramıza katacağız. Bu yıl Anadolu Üniversitesi’yle birlikte çalışıyoruz, onlar Türkiye genelindeki çözüm ortağımız olacaklar. Alacağımız 2 bin kişinin bini, yeni mezun teknikerler olacak. Bu kişiler bizim için çok önemli çünkü ihtiyaç yüksek. Ara kademe elemanları kendimiz yetiştireceğiz, onlara hem eğitim hem kariyer imkanları sağlayacağız. Ayrıca uluslararası projelerimiz var. Türkiye’nin teknoloji ihracatı yapabilen bir ülke olması en büyük gayelerimizden biri. Ar-Ge yapabilecek, katma değerli ürün ve hizmet geliştirebilecek arkadaşları aramıza katacağız.
Şirket içindeki eğitim çalışmalarınız neler?
- Geçen yıl işe başlayan arkadaşlarımızı 36 gün eğitime tabi tuttuk, eğitim bölümümüz muhteşem bir çalışma gerçekleştirdi o alanda. Hem online hem sınıf eğitimleriyle arkadaşlarımız sürekli destekleniyorlar. 2008 eğitim bütçemiz 3 milyon YTL. Ayrıca TT Akademi’yi kurduk. Her türlü teknik ve teknik olmayan eğitimin verilebildiği bu Akademi, Türkiye’nin en büyük eğitim içeriğine sahip portallarından birini de bünyesinde barındırıyor. Üst düzey yönetimin gelişimi için de Harvard’la işbirliği yapılması planlanıyor.
Grev hiçbirimizin beklemediği bir süreçti
Grev açıkçası hiçbirimizin beklemediği bir süreçti. Çünkü burada mavi yakalı, beyaz yakalı ayrımı neredeyse hiç yok ve herkes şirket kültürüne sahip çıkarak, fedakarca çalışıyor. Açıkçası işçilerin kendileri bile greve çıkmayı beklemiyorlardı. Ancak dünyadaki tüm büyük özelleştirmelerin ardından hiç aksamayan bir şey bu; özelleştirmelerin hemen akabinde mutlaka bir grev oluyor. Yani konjonktürden kaynaklanan bir durum oldu. Biz de onu hiçbir zaman, kişisel, şirkete yönelik bir şey olarak algılamadık. Hepimiz de çok şey öğrendik. Hem yöneticiler, hem çalışanlar olarak. Tekrar böyle bir dönemin yaşanacağını ben hiç zannetmiyorum. Çünkü o sürecin hiç kazananı olmadı. Ne şirket memnun oldu, ne de çalışanlar. Bu süreçte İK’ya düşen rol çok önemli. Çünkü çok farklı kültürler var. Yabancı sermayeli bir şirketiz; burada expat’lar, yeni işe başlamış ya da eski yöneticiler var. Yani İK’nın rolü ortak bir kültür yaratmak, tüm farklılıklara eşit mesafede durup saygı göstermek.
Umulmayanları ummayı öğrendik
Bizim bütün bu grev sürecinden öğrendiğimiz şu oldu: Umulmayanları her zaman umuyor olabiliriz. Ben özelleştirmeden sonra burada işe başlayan ilk gruptan birisiyim. Şunu gerçekten tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Türk Telekom’da şirket değerlerine ve şirkete karşı işçi seviyesinde de çok büyük bir hassasiyet var. Gözü yaşlı işe gelmemek durumunda olan arkadaşlarımız oldu, onu gördüğümüz zaman zaten negatif hiçbir şey hissedemiyorsunuz.
Kısa sürede çok deneyim için sektörde fırsatlar var
Rekabet diğer sektörlerden çok daha çetin geçeceğe benziyor. Bu da bize İK olarak epey önemli bir rol veriyor. Rekabete, özellikle teknolojinin geçirdiği çok hızlı değişime çok hızlı adapte olmamız lazım. Bütün bunlar yeni mezunlar ya da bu sektörde çalışmak isteyen insanlar için ne ifade ediyor? Çok büyük projeler, yatırımlar, yeniden yapılanma projeleri... Çünkü rekabete hazır olmak için herkes harıl harıl çalışıyor. Hem sektörde oyun yeniden başlıyor, hem de kuralları yeni yazılıyor. Kısa sürede çok şey öğrenmek için çok büyük fırsatlar var.