Tüm Annelerin Annler Günü Kutlu Olsun!...

blt.cemile

Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2008
Puanları
0
Anneler Günü, anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün.

Anna Jarvis'in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi. Zamanla başka ülkelere de yayıldı.

Annelere armağan edilen bu özel gün Türkiye'de 1955 yılından bu yana kutlanmaktadır. Türkiye'de Mayıs ayının 2. Pazar günü Anneler Günü olarak kutlanır. Bu evrensel günde, Dünyada milyonlarca anne, çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.




      KARŞILIKSIZ SEVGİDİR ANNE SEVGİSİ

1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı. Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz

2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz

3 yaşın ızdaykensize özenle yemekler hazırladı Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz

4 yaşınızdayken elinize rengarenk kalemler tutuşturdu. Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz

5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi. Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz

6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda "GİTMİYCEEEEEEM" diye ağlayarak teşekkür ettiniz

7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Komşunun camini kırarak teşekkür ettiniz

9 yaşınızdayken size piyano öğretmeni buldu. Notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz

10 yaşınızdayken doğum günü partilerinden dans derslerine kadar her yere sizi arabayla götürdü. Arabadan fırlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz

11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü. "Sen bizimle oturma" diyerek teşekkür ettiniz

12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi. O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz

15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi. Tek satir mektup yazmayarak teşekkür ettiniz

17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi. Bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz.

19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı,sizi arabayla kampusa götürdü ve eşyalarınızı taşıdı. Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz

21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi "Ben senin gibi olmayacağım" diyerek teşekkür ettiniz

22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı. Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz

24 yaşınızdayken uzun suredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi "Zamanını ben bilirim" diye tersleyerek teşekkür ettiniz

25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı,sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı. Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz

30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akil vermek istedi. "Artık bu ilkel yöntemleri bırak"diyerek teşekkür ettiniz

40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı "Anne işim başımdan aşkın"diyerek teşekkür ettiniz

50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu. Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz

Derken bir gün..... o öldü. O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü....




alıntı...


 
Anne Olmak

9 ay bir bedende çift insan olarak yaşamak mı bu kadar yüceltir bu ruhu? Nedir hayatın normal akışında, saf tepkiler veren bu kadını, çocuğunun tek bir bakışıyla, ruhunu okuyacak kadar erdemli kılan? Dünyanın en güzel kokan varlığıdır anne. Kendine has, mis bir kokusu vardır ki odasına da sinmiştir, bir hafta uzak kalsanız o odaya girdiğinizde anlarsınız onu ne kadar özlediğinizi. Durup durup sevgi gösterisi yapılması, boynuna sarınılması gereken insandır, "ay bi dur, üff" tepkisini asla vermeyecek olan, sizden daha da sıkı sarılacak olandır. Birtane olan, eşi benzeri olmayan oluşumdur. Ne kadar üzsem de geceleri uyurken nefes alışverişini dinleyip huzur bulmamı sağlayan ve yokluğuyla beni de yok edebilecek tek insandır annem. İlişkilerin bir şekilde tersine döndüğü insan. Yaklaşık 30 yaşından sonra anne çocuk, çocuk da anne ya da yerine göre baba olmaya soyunur. Herkes ne kadar soyunursa soyunsun, annelik zordur.

Anne, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 dakika sonra seni affeden zarif bir insan türüdür. Meleğin süt verebilenidir. Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir. Dizi dizi incidir, lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir. Sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, "Amaaan ben sana daha güzelini bulurum" diyebilen komik bir karakterdir. Benimle rock müzik dinleyen bir sabır ağacıdır. İyiliğin, merhametin, acayip bir şefkatin, sadakatin, sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz varlıktır! Oğlunun damat, kızının gelin olduğunu görünce, Çocuğu mezun olunca, gol atınca, hasta olunca, askere gidince,sevdiği diziyi seyredince, dolar yükselince ve buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp-gözleri dolabilen, duygu pınarıdır. Uzakta dursa da yakın hissedilen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, ıslak-kuru ama hep duygulu tek kadın modelidir! Anne en büyük mutluluktur, hayatta bir çocuğun önüne sunulan en saf sevgi yumağıdır. Kaybedilmesi en büyük korkudur.Yemek yemeyen çocuğunun dikkatini dağıtmak için elinde tencere tavalarla şamar oğlanına dönen, reklamları kasede kaydedip yemek vakti izleten, o da olmayınca muhallebinin içine ciğer katarak çocuğun ağzına tıkıştırandır.

Tanıdığım ilk melektir...


Alıntı
 
anne_oga.jpg


Annelerimizden Öğrendiklerimiz


İyi Yapılmış Bir İşi Takdir Etmeyi;
"Bana bakın, çıkın birbirinizi dışarıda gebertin, evi daha yeni
temizledim...!!!"

Duaların Gücünü;
"Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozulduğunu fark etmedi..."

Zamana Karşı Yarışmayı;
"O oyuncaklarını topla yoksa bir tekme attığım gibi hepsini karşı sahilden
toplarsın.."

Mantıklı Düşünmeyi;
"Ben öyle diyorsam öyledir...!!!"

İleri Görüşlü Olmayı;
"Çıkmadan önce temiz bir çamaşır giy.. yolda Allah korusun başına bişi gelir kirli çamaşırla etrafa rezil olursun."

Hayatın Trajikomik Yanlarını;
"Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldüreceğim..."

Hayatın Çelişkilerle Dolu Olduğunu;
"Kapa çeneni ve çorbanı iç ..!!"

Dayanıklı Olmayı;
" O ıspanak bitene kadar sofradan kalkmak YOK..!!!"

Hava Raporu Tahmini Yapmayı;
" Şu dağınıklığa bak... Yabancı biri görse odanın ortasından kasırga geçmiş sanır..."

Abartmayı;
"Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabılarınla içeri yürüme diye..!!"

Olağanüstü Durumlara Hazırlıklı Olmayı;
"Dinleme bakalım anne sözü dinlemee...!!! 'Kafana meteor düşecek kenara çekil' diye bağırsam onu bile dinlemezsin di mi......!!!!"

Kıskanmayı;
" Dünyada senin annen baban gibi mükemmel bir aileye sahip olmayan kaç milyon çocuk var biliyor musun..."

Sabırlı Olmayı;
"Baban eve gelsin, sen görürsün''

Hakkımızı Alacağımızı;
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı"

Diyalog Kurmayı;
"Sana bir şey sorduğumda cevap ver...!!"
"Ne söyleyeyim anne?"
"Sus!! Bana cevap verme!!!"

Tıp Bilgilerini;
"Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvereceksin, göreceksin gününü"

Olgun Olmayı;
"Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin."

Bilgeliği;
"Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman."

Ve Adaleti;
"Bir gün senin de çocukların olacak. İnşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar...
  Alıntı
 
annemin_gozyaslari_ic.jpg


ANNENİN GÖZYAŞLARI

Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleri düzeltiyor, arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu.

Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır gelememişti. Orta yaşlı kadın, büyük bir özlemle oğlunun gelmesini ümit ediyor, kulağı zil sesinde, ayak sesinde telaşla bekliyordu. Her anneler gününde, çocuğunun ona -Anneciğim, anneler günün kutlu olsun- diyerek, boynuna sarılmasına öyle alışmıştı ki, sanki oğlu kapıdan giriverecek ve koşup boynuna sarılacaktı, sonra da onun için hazırladığı tatlılardan yiyecekti. Oysa oğlu geleceğini söylememişti ki. Kadın, boynu bükük düşündü, --ya gelmezse, ya izin alamadıysa.- İçini özlem dolu bir alevin yalayıp geçtiğini hissetti.

Kadın sabahtan hazırlığa başlamıştı.. Telaşlı halini gören eşi, sorup durmuştu;- Bu telaşın niye?- diye ama cevabını bir türlü alamamıştı. Sonunda da kadın; --Bu gün evde işim çok, sen git-gez biraz- diye ısrar ederek, eşini rica-minnet dışarı çıkarmıştı. -Ya, telaşımın nedenini anlarsa, ya saatlerce beklediğim halde oğlum gelmezse- diye düşünmüştü. -Gelmezse- düşüncesiyle bir daha yüreği titremişti.

Saatler geçip gidiyordu, öğlen olmak üzereydi; --Gelemiyorsan, bir telefon et bari, -anneciğim- de..- İçinde sıkıntı artmaya başlamıştı; --Anneler gününü kutlamak için bir telefon bile etmeyecek mi acaba? Ben böyle bekliyorum ama o belki hatırlamadı bile. -Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur- sözü anneler için de geçerli olur mu hiç. Olamaz canım, bir telefon eder en azından. Hoş telefon yetmez, özledim yavrumu, kara gözlerini, yaramaz gülüşünü. Hıh.. yaramaz, dediğimi duysa yine darılır, -Beni çocuk gibi sevme- der. Sanki nasıl seveceksem...-

Çocuğunu düşündükçe, onunla konuştuğunu düşündükçe yüzü gülüyor, farkında olmadan bir anda neşeleniyordu. Sonra duvardaki saate gözü takılıyor, yeniden durgunlaşıyordu. --Gelmeyecek, telefon bari etse..- diye düşündü istemeye istemeye. --Sesini bari duymuş olurum-. Tam böyle düşünürken, cep telefonunun sesiyle irkildi, omuzlarında bir yorgunluk, bakışlarında bir burukluk telefona uzandı., ekranına baktı, arayan oğluydu.

Sevinmeli miydi? sevinemedi. ...acaba ...acaba gelemeyeceğini söylemek için mi aramıştı. Telefonda kutlayıp geçecek miydi anneler gününü, sarılamayacak mıydı yavrusuna?

Açtı telefonu;

-Alo..

-Alo, nasılsın anneciğim?

-Sağol yavrum, sen nasılsın?

-İyiyim anneciğim.

-Ne yapıyorsun, işler nasıl?

-Biraz zor oldu ama alıştım, hem bu şehre, hem de işe alıştım.

-Öyle mi yavrucuğum.

Söylemiyordu işte ne telefonda kutluyordu, ne de gelmiyeceğini söylüyordu. Sonunda dayanamayıp sordu;

-İzin aldın mı yavrum?

-Evet anneciğim, izin aldım. Sen nerden bildin.

-Nerden mi, anneler günü için izin almadın mı?

-Ha, anneler günü doğru ya. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.

-Sen sen.. bunun için izin almadın mı?

-Ah anneciğim, çok sevdiğim, benim için çok önemli bir bayanı görmeye gideceğimi söyledim. Şefim de izin verdi. Şimdi onun yanına gidiyorum.

Orta yaşlı kadın durakladı, sesine hakim olmaya çalıştı.

-Öyle mi, nasıl biriymiş bu?

-Anneciğim, emin ol bana, senin daha önce yaptığın yemeklerden daha lezzetlisini, daha önce yaptığın tatlılardan daha tatlısını yapmıştır, beni bekliyor şimdi.

-Ben... şey... tamam yavrucuğum. Şey, umarım o da seni seviyordur.

-Sevdiğine eminim anne, zaten bu ilk iznimi sırf onu görmek için aldım. Babam nerde anne?

-Dışardaydı yavrum. Hah.. kapı çalıyor, sanırım baban geldi.

-Tamam anne selam söyle, ben de mis gibi kokuların geldiği, dünya da en çok değer verdiğim bir dünya güzelinin kapısındayım.

-Tamam yavrum, söylerim. Sonra yine ara yavrum. Allah-a emanet ol.

Telefonu kapattı. Oysa ne kadar özlemişti oğlunu, ne kadar görmek istiyordu. Kapıya eli uzanırken, gözünden süzülen yaşlara engel olamıyordu.

Kapıyı açtığında, boynuna atılan oğlunun --Canım anneciğim, anneler günün kutlu olsun!- diye bağırması sanki bir rüya sahnesiymiş gibi geldi. Oğlu; --Anneciğim, seni sevindirecek bir sürpriz yapayım dedim, lütfen ağlama- dese de, annesi sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Yazar : Ahmet Ünal Çam
 
Şairlerin Dilinden Anneler...



Şairlerin dilinde her sevgi bir başka boyut kazanır. Sevgilerin en yücesi olan anne sevgisi, ünlü şairlerimiz tarafından mısra mısra işlenerek anlatılmış.
asik_veysel.jpg


ANAMA
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam

Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam

Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam

Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi,
Huysuzluk edersem kalkar döverdi,
Hemen kucaklayıp okşar severdi,
Çirkin huylarımı soyuttu Anam.

Çocuğuydum Anam bana ders verdi,
Okumamı çalışmamı ön gördü,
Milletine bağlı ol da dur derdi,
Vatan sevgisini giyitti Anam.

Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam
Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam
Aşık Veysel

necip_fazil.jpg

Anneme Mektup
Ben bu gurbete ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.

Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
Necip Fazıl Kısakürek


Anneler ve Çocuklar
Anne öldü mü çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde siyah bir çubuk
Agzında küçük bir leke
Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne
Sezai Karakoç
cahit_sitki.jpg

Anne ne yaptın?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.

Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?

Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?
Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?
El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat
Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?

Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim
Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı
Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Cahit Sıtkı Tarancı

Anne Sevdası
Ninnileri kulağımda,
Şefkatli sesi minicik yüreğimde.
Can dedikçe canını veriyor gibi,
Kokladıkça tenimi yüreği kabarıyor.
Doyamıyor, doyamıyor sanki,
Canana Anne; can'a evlat deniliyor.
Kıymet mi biliyor sanki asi yüreği,
Uçup gittikten sonra Anne.
Bilir misin ?
Bilir misin ?
Canına can katanın eridikçe erimeyi,
İçin kan ağlarken, onu güldürebilmeyi.
Bilir misin ?
Habis illet sinsi sinsi yürüdükçe,
Bedeninden bedeninin koptuğunu.
Bilir misin ?
Can'dan cananın ayrılışında,
Aşıkın maşukundaki yokluğunu.
İsmail Hakkı Özdemir




 
ankara_zeynep_cicek3172.jpg


Tüm annlerin anneler günü kutlu olsun
Bu kırmızı güller tüm annlere gelsin.
Özellikle anneme ve sitedeki annlerim.CRT ve SU PERİSİ'ne

Sizleri çokk seviyorum :)
 
hepside çok güzeldi ama yinede annelerin yaptığı fedakarlığı anlatmaya yetmez.
bütün annelerin anneler günü kutlu olsun.
paylaşım için teşekürler.
 
# Anneler, herşeyi görmeseler bile kalpleriyle duyarlar. (OSTROVSKI)
# Kadınlar zayıftır ama anneler kuvvetlidir. (VICTOR HUGO)
# Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz. (VICTOR HUGO)
# Dünyada öğretilen tüm bilgilerin hiç biri, bize bir ananın bir bakışının, bir kelimesinin verdiği şeyi anlatamaz. (WILHELM RAABE)
Hiç bir süs ve elbise bir kadını, analık sevgisi kadar güzelleştiremez. (BRACHVOGEL)

Bİzi karşılıksız sevebilen tek kişidir anneler...annenize armağan olarak kucak dolusu sevginizi verin..  :)

paylaşımların hepsi çok güzeldi Menekşe teşekkür ederim..
 
bütün anneler çok değerlidir.ama onların değerini geç anlıyoruz.bütün annelerin anneler günü kutlu olsun.paylaşımlar çok güzel.
 
Geri
Üst