K
karagün
Tsunami bizde olsa, bakın neler olurdu ? : )
” Kalk hanım uyan... Galiba gece AB’ye girmişiz. Dışarısı Venedik gibi olmuş...”
“ Bu sene denize gidemedik diye ağlanıyordun, al işte deniz ayağımıza geldi.”
“ Kardeşim çeksene şu kayığını dükkanın önünden, vitrini kapatıyorsun.”
“ Ya ben caddede yavaş yavaş gidiyordum. Birden karşıma bi yat çıktı. Geldi bana vurdu. Valla içmedim memur bey!”
“Ne yani, şimdi evin önüne köpekbalığı mı bağlayacağız?”
“Abi şimdi ben evde internette sörf yapıyordum, sonra bi baktım harbiden sörf yapıyorum. Bu benim yeni bilgisayar süper valla!”
“Sevgili vatandaşlarım! Ankara’ya deniz getirme projesini gerçekleştirme şerefi de bizim hükümetimize nasip oldu. Hepimize hayırlı olsun.”
“Bak hanım, şimdi şu gelen dalgaya bir takıldık mı doğru bizim evdeyiz. Bende kayığa gondola para kaptıracak göz var mı be!”
“Doğa bize her an güzel oyunlar oynayabilir çocuklar. Bakın mesela şu üzerimize gelen dev dalga. Nasıl da gerçek gibi değil mi? Tamamen bir göz yanılsaması oysa. Durun kaçmayın çocuklar , daha ders bitmedi...”
“Demek arkamda dev bir dalga var ha? Rica ederim dalga geçme benimle, hiç öyle boşuna da kaçma, yemezler.”
“Hey sen balıkçı kayığı, kırmızıda geçtin sağa çek. Alo kime diyorum sağa çek!”
“Valla işten kaytarmıyorum patron!!! Yemin ederim ki, balkonda otururken bacağımı köpekbalığı ısırdı. Niye inanmıyorsun ya?!!”
“Ulan tam balıkçı dükkanı açtık, şehri deniz bastı iyi mi? Hay ben böyle şansın taaa!!!”
“Dürbün yaklaştırır derlerdi de bu kadar olacağını ummazdım Melike!!! İnanır mısın denizi ayaklarımın altında hissediyorum, Allah canımı alsın!!!”
“Abi bu durumda, yarın ikinci ayakta hangi denizatı birinci gelir dersin?!”
“Tacettin bizdeki şansı görüyor musun? Belediye otobüsü diye bindik, meret deniz otobüsü oldu. Kesin fark alır şimdi bunlar, bak görürsün.”
“Çocuklar bakmayın öyle yiyecekmiş gibi. Denizden babam çıksa yerim lafı
sadece bir deyim. Hanım şunlara bir şey söylesene yaa. Zaten sırılsıklam olmuşum. Ahhh bacağım. Isırmayın laaann!!”
“Kız, bu kaptan sana kesik diyordum da inanmıyordun ablana. Bak nasıl da getirdi koca vapurla bizim evin kapısına kadar. Biz kaçın kurasıyız kızım. Anlarız.”
“Emlakçı bey kardeşim, bu ev su içinde 100 milyar eder diyordun. Görücez bakalım haklı mıymışsın...”
“Haçan, deniz habire celiy. Ayakta durulmayii... Ben düşeyrum bilesunuz... Bunun adı tsunami değil, tutunamiii olsun kardaşum... Allaaaahhh...”
“Garson bey, ben deniz kenarı masa istemedim, deniz kendi geldi. Deniz kenarı masa parası vermem bilesin...”
“Eh be çocuğum, kaç kere dedim sana di mi taş atma denize diye. Bak kızdırdın işte!!!”
” Kalk hanım uyan... Galiba gece AB’ye girmişiz. Dışarısı Venedik gibi olmuş...”
“ Bu sene denize gidemedik diye ağlanıyordun, al işte deniz ayağımıza geldi.”
“ Kardeşim çeksene şu kayığını dükkanın önünden, vitrini kapatıyorsun.”
“ Ya ben caddede yavaş yavaş gidiyordum. Birden karşıma bi yat çıktı. Geldi bana vurdu. Valla içmedim memur bey!”
“Ne yani, şimdi evin önüne köpekbalığı mı bağlayacağız?”
“Abi şimdi ben evde internette sörf yapıyordum, sonra bi baktım harbiden sörf yapıyorum. Bu benim yeni bilgisayar süper valla!”
“Sevgili vatandaşlarım! Ankara’ya deniz getirme projesini gerçekleştirme şerefi de bizim hükümetimize nasip oldu. Hepimize hayırlı olsun.”
“Bak hanım, şimdi şu gelen dalgaya bir takıldık mı doğru bizim evdeyiz. Bende kayığa gondola para kaptıracak göz var mı be!”
“Doğa bize her an güzel oyunlar oynayabilir çocuklar. Bakın mesela şu üzerimize gelen dev dalga. Nasıl da gerçek gibi değil mi? Tamamen bir göz yanılsaması oysa. Durun kaçmayın çocuklar , daha ders bitmedi...”
“Demek arkamda dev bir dalga var ha? Rica ederim dalga geçme benimle, hiç öyle boşuna da kaçma, yemezler.”
“Hey sen balıkçı kayığı, kırmızıda geçtin sağa çek. Alo kime diyorum sağa çek!”
“Valla işten kaytarmıyorum patron!!! Yemin ederim ki, balkonda otururken bacağımı köpekbalığı ısırdı. Niye inanmıyorsun ya?!!”
“Ulan tam balıkçı dükkanı açtık, şehri deniz bastı iyi mi? Hay ben böyle şansın taaa!!!”
“Dürbün yaklaştırır derlerdi de bu kadar olacağını ummazdım Melike!!! İnanır mısın denizi ayaklarımın altında hissediyorum, Allah canımı alsın!!!”
“Abi bu durumda, yarın ikinci ayakta hangi denizatı birinci gelir dersin?!”
“Tacettin bizdeki şansı görüyor musun? Belediye otobüsü diye bindik, meret deniz otobüsü oldu. Kesin fark alır şimdi bunlar, bak görürsün.”
“Çocuklar bakmayın öyle yiyecekmiş gibi. Denizden babam çıksa yerim lafı
sadece bir deyim. Hanım şunlara bir şey söylesene yaa. Zaten sırılsıklam olmuşum. Ahhh bacağım. Isırmayın laaann!!”
“Kız, bu kaptan sana kesik diyordum da inanmıyordun ablana. Bak nasıl da getirdi koca vapurla bizim evin kapısına kadar. Biz kaçın kurasıyız kızım. Anlarız.”
“Emlakçı bey kardeşim, bu ev su içinde 100 milyar eder diyordun. Görücez bakalım haklı mıymışsın...”
“Haçan, deniz habire celiy. Ayakta durulmayii... Ben düşeyrum bilesunuz... Bunun adı tsunami değil, tutunamiii olsun kardaşum... Allaaaahhh...”
“Garson bey, ben deniz kenarı masa istemedim, deniz kendi geldi. Deniz kenarı masa parası vermem bilesin...”
“Eh be çocuğum, kaç kere dedim sana di mi taş atma denize diye. Bak kızdırdın işte!!!”