E
egeli_muh
Toplantıdayım" sözü milli yalanımız haline geldi. Kahvede okey taşlarının sesi telefondakine gittiğini bile bile "toplantıdayım, sonra arayın" diyebilecek kadar bu işi sulandırdık. Her an her yerde herkes toplantıda sanki. Görüşmek istenilmeyen insanlara söylenen "toplantıdayım" sözüne artık kimse inanmıyor.
Yapamayacağını ya da yapmak istemediğini söylemekten yani hayır demekten çekinen Türk insanı "toplantıdayım" yalanına sarılıyor. Halbuki profesyonellikte çok ve uzun toplantı yapmak pek makbul değil.Hâlbuki söylenen toplantıdayım sözlerinin sıklığına bakarsanız sanırsınız ki millet olarak mütemadiyen toplantı halindeyiz. Eğer yemek yemek, arkadaşla sohbet etmek, çay içmek, maç izlemek, alışveriş yapmak gibi eylemleri de toplantıdan sayıyorsanız başka.
"Toplantıda" sözüne en çok muhatap olan satıcılar, gazeteciler, halkla ilişkilerciler, sekreterler çağrıda bulunuyorlar; dürüst olun. 'Müsait değiliz, görüşmek istemiyoruz, aramayın kardeşim' deyin ama lütfen toplantıdayım demeyin. Açık ve net olursanız ne siz ne de bir başkası vakit kaybeder." Yani doğrulardan kaçmayın, herkes gerçek olanı öğrenmek ister.
***
'Toplantıdayım' yalanını niye çok kullanıyoruz?
Prof. Dr. N.T ye sorduk: "Bu tür yalanlar sosyalliğin önemli olduğu toplumlarda oluyor. Arayan kişiyi kaybetmekten korkuyor. İyi niyetle söylenen bir tür yalan. Sevgiyi, ilgiyi kaybetmekten korkmaya bağlı. Aslında bu, bastırılmış toplumların özelliğidir. Çocukluk dönemlerinde bastırılarak büyüyen toplumlarda olur. Özgüveni eksik kişilerin tarzıdır. Özgüveni eksik kişiler böyle durumlarda açık net konuşmak yerine kaybetmek korkusuyla yalan söylüyor. Çünkü bu toplumlarda açık ve net konuşanlar yalnızlaşıyor. Dürüst konuşanlar küstah olarak görülüyor ve yalnızlaşıyorlar. Açık konuşan pirim yapmıyor toplumda. Yalan söylüyor ama yalan söylediğini karşıdaki kişi de biliyor ve sessiz kalıyor. Aslında toplantı yalanını yutmak da bir yalan. İnsanların dürüst davranmamasının bir nedeni de karşı tarafa açık ve net konuşunca alacağı tepkiye verecek cevap bulamaması. Kendini böyle bir duruma hazır hissetmez. Bu yüzden otomatiklik kazanıyor, tanımadığı kişiye de yalan söylüyor. Bu özgüven eksikliğine bağlı yalan. Bizim kültürümüz de maalesef bunu destekliyor. Batı'nın Protestan ahlakı var. Rönesans'ı başlatan ahlak. Bunu da Endülüs Emevilerinden aldılar. Dürüstlük, yalan söylememek ve çalışkan olmak çok özendirilir. Biz o değerleri terk ettik. Hâlbuki birçok kötülüğün yalanla başladığını hatırlamak gerek. Bazı şeylerin azı küçük değildir. Ateş gibi. Yalanın da azı küçük değil. Bu anlamda toplumda ahlakî erozyon var.
Yapamayacağını ya da yapmak istemediğini söylemekten yani hayır demekten çekinen Türk insanı "toplantıdayım" yalanına sarılıyor. Halbuki profesyonellikte çok ve uzun toplantı yapmak pek makbul değil.Hâlbuki söylenen toplantıdayım sözlerinin sıklığına bakarsanız sanırsınız ki millet olarak mütemadiyen toplantı halindeyiz. Eğer yemek yemek, arkadaşla sohbet etmek, çay içmek, maç izlemek, alışveriş yapmak gibi eylemleri de toplantıdan sayıyorsanız başka.
"Toplantıda" sözüne en çok muhatap olan satıcılar, gazeteciler, halkla ilişkilerciler, sekreterler çağrıda bulunuyorlar; dürüst olun. 'Müsait değiliz, görüşmek istemiyoruz, aramayın kardeşim' deyin ama lütfen toplantıdayım demeyin. Açık ve net olursanız ne siz ne de bir başkası vakit kaybeder." Yani doğrulardan kaçmayın, herkes gerçek olanı öğrenmek ister.
***
'Toplantıdayım' yalanını niye çok kullanıyoruz?
Prof. Dr. N.T ye sorduk: "Bu tür yalanlar sosyalliğin önemli olduğu toplumlarda oluyor. Arayan kişiyi kaybetmekten korkuyor. İyi niyetle söylenen bir tür yalan. Sevgiyi, ilgiyi kaybetmekten korkmaya bağlı. Aslında bu, bastırılmış toplumların özelliğidir. Çocukluk dönemlerinde bastırılarak büyüyen toplumlarda olur. Özgüveni eksik kişilerin tarzıdır. Özgüveni eksik kişiler böyle durumlarda açık net konuşmak yerine kaybetmek korkusuyla yalan söylüyor. Çünkü bu toplumlarda açık ve net konuşanlar yalnızlaşıyor. Dürüst konuşanlar küstah olarak görülüyor ve yalnızlaşıyorlar. Açık konuşan pirim yapmıyor toplumda. Yalan söylüyor ama yalan söylediğini karşıdaki kişi de biliyor ve sessiz kalıyor. Aslında toplantı yalanını yutmak da bir yalan. İnsanların dürüst davranmamasının bir nedeni de karşı tarafa açık ve net konuşunca alacağı tepkiye verecek cevap bulamaması. Kendini böyle bir duruma hazır hissetmez. Bu yüzden otomatiklik kazanıyor, tanımadığı kişiye de yalan söylüyor. Bu özgüven eksikliğine bağlı yalan. Bizim kültürümüz de maalesef bunu destekliyor. Batı'nın Protestan ahlakı var. Rönesans'ı başlatan ahlak. Bunu da Endülüs Emevilerinden aldılar. Dürüstlük, yalan söylememek ve çalışkan olmak çok özendirilir. Biz o değerleri terk ettik. Hâlbuki birçok kötülüğün yalanla başladığını hatırlamak gerek. Bazı şeylerin azı küçük değildir. Ateş gibi. Yalanın da azı küçük değil. Bu anlamda toplumda ahlakî erozyon var.