A
alptraum
Kullanıcı
Hiç aynada benliğinize baktığınız oldu mu? Öyle derinlere iniyorsunuz ki kendinize yabancı görünmemeniz elde değil. Soğuk kanınıza kadar geçmişken, geçmişinizin tokatları bir kırbaç gibi suratınıza bir iz bırakıyor. Damlayan gözyaşlarımıza sadece seyirci kalmak insanın en aciz sahnelerinden olsa gerek. Hayat bazen yolumuzu şaşırtan sislere benzer. Öyle bir raddeye gelinmiştir ki nereye gidilebilir? Hangi yön bizim için daha doğru? Cevapsız kalan sorular içinde boşlukta yürürüz. Kapalı kapılar ardında atan kalpler, hepsinin ayrı bir hikâyesi var. Hepsinin hayata haykırabileceği bir çift lafı kaldı içinde. Peki, onları susturan nedir bu savaşta? Şu ana kadar hayata karşı aldığımız en büyük zafer hala nefes alıyor olmamızdır. Öyle ise her saniye onu yendiğimizin neden farkında değiliz ki? Elimizde olanları göremeyecek kadar kör olan doğamız mı bunu böyle kılmıştır? Her ulaşamadığında gözü olan bu insan yığınına kim dur diyebilecek?
Hayatın ritmine kendimizi öyle bir kaptırmışız ki ne etrafımızda olan bitenden, her şeyden önce kendimize neler olduğundan habersiz kalmışız. Kim bilir beklide hoşumuz giden budur, her şeyin akışında gitmesi nehirde dur duraksız sürüklenmemiz. Akıntıya yön veren neden biz olmayalım? Bunu yapabilecekken bu tembelliğin sebebi ne? İnsanlar çevresindeki bazı somut ve soyut kavramlardan korkuyor olabilir. Hiç farkında değiller ki asıl onlardan önce korktukları kendileri! Kendini tanımaktan, hatalarını kabul etmekten, haksız olduğu konuları görmekten o kadar korkmuşuz ki bakan körden farkımız kalmamış. Kendimizi kandırmak hoşumuza gitmiş. Kendini tanımayan bir insan kendi nehrinde bile boğulur ki nerde ona yön verecek! Her şeyden üstün olarak gördüğümüz insanların gerçeklerden bu kadar kaçtığını daha ne denli göz ardı edebiliriz ki?
Bir kez olsun görebilmek için gökyüzüne bakın. Nerde yaşadığınızın, renklerin, yaşamdaki yerinizi düşünün. Bir kez olsun sadece siz olun, bir başkası değil. Ve birde o zaman derin bir nefes alın bir daha vermemek üzere…
D.E.
Hayatın ritmine kendimizi öyle bir kaptırmışız ki ne etrafımızda olan bitenden, her şeyden önce kendimize neler olduğundan habersiz kalmışız. Kim bilir beklide hoşumuz giden budur, her şeyin akışında gitmesi nehirde dur duraksız sürüklenmemiz. Akıntıya yön veren neden biz olmayalım? Bunu yapabilecekken bu tembelliğin sebebi ne? İnsanlar çevresindeki bazı somut ve soyut kavramlardan korkuyor olabilir. Hiç farkında değiller ki asıl onlardan önce korktukları kendileri! Kendini tanımaktan, hatalarını kabul etmekten, haksız olduğu konuları görmekten o kadar korkmuşuz ki bakan körden farkımız kalmamış. Kendimizi kandırmak hoşumuza gitmiş. Kendini tanımayan bir insan kendi nehrinde bile boğulur ki nerde ona yön verecek! Her şeyden üstün olarak gördüğümüz insanların gerçeklerden bu kadar kaçtığını daha ne denli göz ardı edebiliriz ki?
Bir kez olsun görebilmek için gökyüzüne bakın. Nerde yaşadığınızın, renklerin, yaşamdaki yerinizi düşünün. Bir kez olsun sadece siz olun, bir başkası değil. Ve birde o zaman derin bir nefes alın bir daha vermemek üzere…
D.E.