Stres Sağlığımızla Oynuyor

  • Konbuyu başlatan değişim..
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Araştırma Sonuçları kategorisinde değişim.. tarafından oluşturulan Stres Sağlığımızla Oynuyor başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,954 kez görüntülenmiş, 6 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Araştırma Sonuçları
Konu Başlığı Stres Sağlığımızla Oynuyor
Konbuyu başlatan değişim..
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan korsan
D

değişim..

Kullanıcı
1 May 2008
En iyi cevaplar
0
0
eskişehir
Türkçe'ye de İngilizce'den gelen ‘stress’ Latince ‘stingere’ fiilinden türemiştir. ‘Sıkmak, sıkıştırmak, bağlamak’ anlamına gelir. İngiltere'de stres 18. yüzyıla kadar ‘birşeyden yoksun kalmak, yokluğunu hissetmek, zor bir imtihan vermek’ anlamında kullanılırdı. Bu tarihten sonra mesela bir köprüye veya bir demir putrele binen yük, baskı anlamını aldı. Yakın zamanda da, metalleri deforme eden stres ‘insan ilişkilerindeki baskı, bireylerin duyduğu sıkıntı’ anlamına kullanılmaya başlandı.
Stres öldürmüyor ama AİDS gibi çok ciddi bir tehlike. Neden mi? Çünkü tıpkı AİDS gibi bağışıklık sistemini zayıflatıp insanları her türlü hastalık karşısında savunmasız bırakan stres, AİDS'ten çok daha yaygın. Ve birçok hastalığın da etkisini arttıran bir illet.
Ayrıca stresten korunmak için cinsel ilişkide, kan alıp verirken dikkat etmek yeterli değil; çok ciddi bir nefis terbiyesi gerekiyor.
Uzmanlar ‘stresinizle yaşamayı öğrenmelisiniz’ derken, özel terapiler, grup çalışmaları, metodlar geliştirmeye devam ediyorlar. Özellikle büyük şehirlerin gergin havasında yaşayan insanların streslerini kontrol etmeleri gerektiği vurgulanıyor. İş yerimde huzursuzum. Evde karımla da aram iyi değil. Çok sigara içki içiyorum. Geceleri uyuyamıyorum... Stres yani!
Olur olmaz her duruma ‘stres’ deyip işin içinden çıkıyoruz.
Uzmanlara göre ‘stres tek başına bir hastalığa sebep olmuyor ama hastalıkları hızlandırıyor ve arttırıyor’ diyorlar. Mesela HIV virüsü taşıyan insanlar eğer aileleri ve çevreleri tarafından itilirserse, strese girip diğer HİV taşıyıcılarından 2 veya 3 kere daha hızlı AİDS'e yakalanıyorlar.
Aynı şekilde, ünlü Jama dergisi (Journal of the American Medical Association) ilk kez stresle enfeksiyon hastalıkları arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya koydu. Stres, insanın bağışıklık sistemini dumura uğratarak bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasız hale getiriyor.
Bu arada migren gibi, astım gibi, aşırı kilo veya hipertansiyon gibi ‘stresin doğrudan etkileri’ da cabası.
Stresin ‘modern çağın bir belası’ olduğu kesin ama bireyler üzerindeki etkileri farklı. Bir kere çevre çok önemli. Mesela gürültü, stresin bir numaralı sebebi. Ama ‘iyi kullanılırsa’ etkisi asgariye indirilebiliyor. Mesela İsveç'te havalimanlarının ‘imajı’ düzeltilince çevre halkının şikayeti çok azalmıştı. Gürültüye tahammül eder hale gelmişlerdi.
Bir doktorun dediği gibi ‘stresin iyisi kötüsü yoktur, stresini iyi tanıyıp idare eden veya edemeyen insanlar vardır.’ Ama aynı doktor ekliyor ‘stres arttırıcı bazı durumların olduğu da doğru...’ (bakınız ‘Stres ölçeği’ tablosu)
Stresinizi, strese sebep olan sorunlarınızı, bu sorunları arttırıp eksilten dış şartları ... iyi kullanmayı öğrenmek, başka çare yok.
Stresin 3 evresi
I.ALARM EVRESİ
Bir tehdit karşısında vücut derhal ‘savaşa hazırlık yapmak üzere harekete geçer.
1.Beyin
Stres acı duygusunu azaltır. Hafıza ve düşünme yetisi güçlenir.
2.Gözler
Daha iyi görmek için göz bebekleri küçülür.
3.Akciğerler
Oksijen tüketimi artar.
4.Karaciğer
Stoktaki glikojen şeklindeki şeker, glükoza dönüşür.
5.Kalp
Kan basıncı artar, kalp atışı hızlanır.
6.böbreküstü bezleri
adrenalin ve noradrenalin salgısı artar.
7.Dalak
Kaslara oksijen taşımak üzere alyuvarlar organizmaya dağılır.
8.Bağırsaklar
Hazım, enerjiyi kaslar kullansın diye, yavaşlar.
9.Saçlar
Saçlar ve vücut kılları dikilir.
II.DİRENÇ EVRESİ
Alarm evresinden bir iki dakika sonra vücut başka güçleri de devreye sokar.
10.Beyin
Beynin öğrenme ve hafıza bölümü harekete geçer.
11.Bağışıklık
Vücudun bağışıklık sistemi yavaşlar böylece enerji başka alanlarda kullanılır.
12.Karaciğer
Yağ stokları, her an hazır, yakıt haline dönüşür.
13.Böbreküstü bezleri
Korteks, metabolizmayı düzenleyen kortizol salgılar.
III.TÜKENME EVRESİ
Uzun süre kavgaya kazırlanan organizma yorulur ve ağır ağır savunma kalkanlarını indirmeye başlar.
14.Beyin
Kortizol nöronlar için öldürücü bir tehlikeye dönüşür. İnsanda yorgunluğa, sinirliliğe ve depresyona sebep olur.
15.Bağışıklık sistemi
Savunma hücrelerinin yok olması organizmayı zayıflatır ve saldırılara açık hale getirir.
16.Bağırsaklar
Bağırsak cidarı hassaslaşır.
17.Kan dolaşımı
Kan basıncının artışı ve kalp atışının hızlanışı damarların elastikiyetinin azalmasına sebep olur.
Stres ölçeği
İki Amerikalı araştırmacı 5 bin tıp dosyasını inceleyerek ve 400 kişiye sorular yönelterek, insanlarda strese sebep olan 42 olayı belirledi. Sonrada bu olayların ‘ne ölçüde strese sebep olduğu’ ölçülerek bir stres ölçeği oluşturuldu. Uzmanlar bu ölçek konusunda 3 uyarı getiriyor:
1) Bu sadece istatistik bir veridir, tıbbi bir ölçek değildir
2) Ölçek kişilerin özel psikolojik durumlarını dikkate almaz
3) Amerikalılar üzerinde yapılmış bir çalışmadır
Eşin ölümü 100
Boşanma 73
Yaralanma, hastalık 53
Evlilik 50
İşsiz kalma 47
Eşine geri dönme 45
Emeklilik 45
Hamilelik 40
Cinsel sorunlar 39
Çocuğun evden ayrılması 29
İş değişikliği 25
Taşınma 20
Uyku düzeni değişikliği 15

Mesut Darendeli
ALINTI..
 
Y

yasinyarar

Kullanıcı
6 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Deri hastalıkları ile stres ve ruhsal olaylar arsındaki ilişki öteden beri bilinir. Kişi psikolojik sıkıntılarını kişisel yada ailsel sorunlarını bir dermatolojik problem halinde yansıtabilmektedir. Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir deri problemi (saç dökülmesi) kişide vücut imajını zedeleyecek bireysel, psikolojik bozukluklara ve hatta psikososyal olumsuzluklara yol açabilmektedir. Kısaca anlatılmak istenirse, saç dökülmesi ve stres arasında iki çeşit ilişki söz konusudur:

Birinci ilişki nörotik bir ruhsal yapının desteklediği görünürde organik bir neden olmaksızın, stresin körüklediği saç dökülmeleri oluşabilir.
İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır.

Stres zemininde gelişen saç dökülmelerine ilişkin çeşitli önlemler çok eski tarihe dayanır. Tıp literatürü ani, ciddi stres sonucu ortaya çıkan dramatik saç kayıpları örnekleri ile doludur. Sevilen birinin ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı gibi akut, ciddi stres halleri çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol açabilir ve bu duruma stresle tetiklenen telojen effluvium denir.

Kronik, sinsi, yavaş gidişli saç dökülmelerinde, dış etkilerin yanında psikonevrozlar ve kronik anksiyete de etkilidir. Burada saç köklerinin anajen evreden telojen evreye prematür presipitasyonu yoluyla strese yanıt oluştuğu düşünülmektedir.

Alopesi areata (Saç Kıran): Madeni para büyüklüğünde, yani 2-2,5 cm çapında dairesel oluşan saç dökülmesidir. Her iki cinste oluşabilir. Çoğu vaka kendiliğinden geçer. Bu hastalığın ortaya çıkışında psikososyal streslerinetkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle çocuk hastalarda yapılan incelemeler saç dökülmesi öncesi dönemde çocukların negatif yaşam olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir.

Psikolojik stres sonrası olan saç dökülmelerinin altında yatan esas olay psiko-nöroendokrin sistem ile immun sistem arasındaki karmaşık etkileşmedir. Yani immun sistem psikolojik olayların etkisiyle harekete geçer ve sonuçta saç dökülmesi meydana gelir.
Stres ile saç dökülmesi arasındaki ikinci ilişki saç dökülmesinin yarattığı psikolojik sorunlar (stres)dır.

Saçı dökülen insanlarda yapılan çeşitli psikolojik ölçümler benlik duygusu, vücut imajı, öz saygı, kendine güven gibi duyguları etkilediği ortaya çıkmıştır.

Saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan çalışmalarda erkeklerde saç kaybının artmasıyla depresyon, içe dönüklük, aşırı sinirlilik, özbenlik duygusunda azalma gibi olumsuz sonuçlar çıkarken, kadınların da günlük yaşamlarını negatif etkilediği ve sosyal problemler yaşadıkları görülmüştür. Erkeklerin aktif olarak bu durumla başa çıkabildikleri ancak kadınlarda saça cinsel kimlik, seksüalite, çekicilik gibi kültürel ve kişisel özel anlamlar verildiğinden başa çıkmaları daha zor olmaktadır. Bu tip kişiler toplum içersinde daha gergin, utangaç davranmakta, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun ağrısına yol açan), sık sık saçını yıkamak, kurutmak gibi yöntemlere başvurmaktadırlar. Sonuç olarak stresli, gergin, psikolojik problemleri olan bireyler olmaktadırlar. Tedavi konseptinde bu durum dikkate alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, empatik dinleme ve davranışları iyileştirme gibi psikosoyal destek gerekirse ilaç tedavisi uygulanabilir.

Kaynak:http://www.buldun.com/sacekimi/12/
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Stres Sağlığımızla Oynuyor
Çok dogru çok
 
Üst