T
tnctrkcell
İstersem The Secret
O meşhur “The Secret” kitabını okumadan ve belgeselini izlemeden gittim Secret’ın yaratıcılarından Mike Dooley ile tanışmaya. Seminer öncesi kendisiyle sohbet etme imkanımız oldu.
İlk sorusu ‘Secret’ı okudun mu?’ oldu; ben de gülerek ‘hayır’ cevabını verdim, ‘Peki neden buradasın?’ diyerek devam etti, cevap olarak; “Buraya gelişimin iki nedeni var; birincisi; esasında sırrı yıllardır herkes anlatıyor, ‘sizin farkınız neydi?’ bunu anlamak için buradayım. İkincisi ise ileride konuşmacı olmak istiyorum, bu kadar başarılı olmuş bir projenin muhtemelen başarılı bir de sunucusu vardır diyerekten örnek alma amacıyla buraya geldim” dedim. Bu cevap Mike’ın çok hoşuna gitmişti, ben de seminer çıkışında istediğimi alarak oradan ayrılmıştım.
Mike sırrını kendi hikâyesinden yola çıkarak anlattı. Küçük bir çocukken okuldaki binicilik yarışmalarında hep birinci olmayı isterken hiç olamıyormuş ta ki bir gün ağlayarak üzüntüsünü annesine dile getirene kadar. Annesinin 3 önermesiyle başarının sırrını çözmeye başlamış, eğer yarışlarda birinci olmak istiyorsan atın üzerinde dik dur ve ayakların geride olsun (bu teknik bir gereklilik), her gün antrenman yapmaya devam et (bu da teknik bir gereklilik), üçüncüsü ise her gece uyumadan önce on dakika boyunca bu isteğin için dua et, birinci olduğun günü hayal et, birinci olduğunda yaşayacağın mutluluğu hayal et, kupayı elinde görmeye çalış, o günün her karesini aklına getirmeye çalış… (İşte bu da sırrın bir adımı) Mike bu önermelerden yaklaşık üç ay sonra birincilik kupasını kaldırmış.
Sırrın temelinde istediğin şeylerin ayrıntılı hayalini kurmak yatıyor. Çok güçlü hayaller olmalı bunlar. İstediğin her neyse onun tüm özelliklerini bilmen gerekiyor, her gün bu isteğin için dua etmen gerekiyor ve bunun yanında seni amacına ulaştıracak teknik gereklilikleri sağlaman, belli şeylerden fedakarlık etmen gerekiyor. Bir de sırda şöyle bir hayal kurgun olmalı, istediğin şeye nasıl ulaşacağını hayal etmeyeceksin, ulaştığın andaki mutluluğu düşleyeceksin. Zaten sen hayal kurmaya başlayınca seni amacına götürecek yollar karşına çıkmaya başlıyor, buna da ‘Çekim Yasası’ deniyor. Sen hayal kurmaya başlıyorsun amacına ulaştığındaki mutluluğunu hayal ediyorsun ve işte burada çekim yasası devreye giriyor. Seni hayallerine ulaştıracak insanları, olayları her şeyi bir mıknatıs gibi çekmeye başlıyorsun. Sonuç çok önemli değil, evrensel kanunlar eğer senin şu anki isteğin ileriye dönük senin için iyi olmayacaksa gerçekleşmiyor. Burada da Allah inancı devreye giriyor. Allah bizim için en iyisini biliyor; eğer hakkımızda iyi değilse bir şey ona ulaşamıyoruz veya bilinçaltımızda daha baskın istekler yatıyor. Bir de ileride çok daha güzel şeylerin olacağına dair inancımızı koruyoruz.
Sırda önemli bir ayrıntı da şu: İstediğin şeyler için bir ajanda tutman ve o ajandaya istediğin şeylerin resimlerini bulup yapıştırman; bu senin daha kolay hayal kurmanı sağlayacak. Daha çok düşüneceksin. Daha net hayaller kuracaksın. (Hatta bu konuyla ilgili Resimli Secret diye bir kitap çıkmıştı onu okudum, her normal insanın isteyebileceği araba, ev gibi şeylerin resimlerini senin için bulup yazılar yazıp kitaplaştırmışlardı). Mike bu konuyla ilgili de bir anısını paylaştı. Kendisi gitmek istediği şehirlerin resimlerini A4 kâğıtlarına yapıştırıp şehirlerle ilgili bilgileri de yazmış altlarına, o sıralar işe yeni başlamış bir genç olarak buralara gitmenin çok zor olacağını düşünüyormuş. Fakat olacak ya işyeri yurtdışındaki projelerde çalışmak üzere birkaç tane eleman seçme amacıyla bir yarışma düzenlemiş. Yarışma sonucunda Mike yurtdışına çıkmaya hak kazanır. İlk yer Hong Kong’dur yani Mike’ın A4’lerıne yapışmış şehirlerden birisi. Mike Hong Kong’a indiğinde bir restorana oturur, siparişi verdikten sonra başını kaldırır ve gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamaz. Mike’ın A4’ündeki Hong Kong resmi şu an oturduğu restorandan çekilmiştir.
Sırrı birkaç olayla açıklamaya çalıştım. Sır’rın başarılı olmasının en önemli iki nedeni vardı; birincisi her akşam isteklerin için on dakika boyunca dua etmen, sonuç için teknik yeterlilikleri sağlayarak sabretmen, ikincisi ise sonuç alamadığın takdirde ise şu an senin için uygun olmadığına inanman veya esasında bilinçaltında farklı isteklerinin daha galip gelmiş olabileceğine inanman.
Secret; itiraf etmeliyim ki beni de çekti, Mike’dan ayrıldıktan sonra bugüne kadarki hayatıma ve başarılarıma baktım; evet sadece yürekten istediklerim gerçekleşmişti… Belki de Allah’la yapılan içsel bir anlaşmaydı secret…
O meşhur “The Secret” kitabını okumadan ve belgeselini izlemeden gittim Secret’ın yaratıcılarından Mike Dooley ile tanışmaya. Seminer öncesi kendisiyle sohbet etme imkanımız oldu.
İlk sorusu ‘Secret’ı okudun mu?’ oldu; ben de gülerek ‘hayır’ cevabını verdim, ‘Peki neden buradasın?’ diyerek devam etti, cevap olarak; “Buraya gelişimin iki nedeni var; birincisi; esasında sırrı yıllardır herkes anlatıyor, ‘sizin farkınız neydi?’ bunu anlamak için buradayım. İkincisi ise ileride konuşmacı olmak istiyorum, bu kadar başarılı olmuş bir projenin muhtemelen başarılı bir de sunucusu vardır diyerekten örnek alma amacıyla buraya geldim” dedim. Bu cevap Mike’ın çok hoşuna gitmişti, ben de seminer çıkışında istediğimi alarak oradan ayrılmıştım.
Mike sırrını kendi hikâyesinden yola çıkarak anlattı. Küçük bir çocukken okuldaki binicilik yarışmalarında hep birinci olmayı isterken hiç olamıyormuş ta ki bir gün ağlayarak üzüntüsünü annesine dile getirene kadar. Annesinin 3 önermesiyle başarının sırrını çözmeye başlamış, eğer yarışlarda birinci olmak istiyorsan atın üzerinde dik dur ve ayakların geride olsun (bu teknik bir gereklilik), her gün antrenman yapmaya devam et (bu da teknik bir gereklilik), üçüncüsü ise her gece uyumadan önce on dakika boyunca bu isteğin için dua et, birinci olduğun günü hayal et, birinci olduğunda yaşayacağın mutluluğu hayal et, kupayı elinde görmeye çalış, o günün her karesini aklına getirmeye çalış… (İşte bu da sırrın bir adımı) Mike bu önermelerden yaklaşık üç ay sonra birincilik kupasını kaldırmış.
Sırrın temelinde istediğin şeylerin ayrıntılı hayalini kurmak yatıyor. Çok güçlü hayaller olmalı bunlar. İstediğin her neyse onun tüm özelliklerini bilmen gerekiyor, her gün bu isteğin için dua etmen gerekiyor ve bunun yanında seni amacına ulaştıracak teknik gereklilikleri sağlaman, belli şeylerden fedakarlık etmen gerekiyor. Bir de sırda şöyle bir hayal kurgun olmalı, istediğin şeye nasıl ulaşacağını hayal etmeyeceksin, ulaştığın andaki mutluluğu düşleyeceksin. Zaten sen hayal kurmaya başlayınca seni amacına götürecek yollar karşına çıkmaya başlıyor, buna da ‘Çekim Yasası’ deniyor. Sen hayal kurmaya başlıyorsun amacına ulaştığındaki mutluluğunu hayal ediyorsun ve işte burada çekim yasası devreye giriyor. Seni hayallerine ulaştıracak insanları, olayları her şeyi bir mıknatıs gibi çekmeye başlıyorsun. Sonuç çok önemli değil, evrensel kanunlar eğer senin şu anki isteğin ileriye dönük senin için iyi olmayacaksa gerçekleşmiyor. Burada da Allah inancı devreye giriyor. Allah bizim için en iyisini biliyor; eğer hakkımızda iyi değilse bir şey ona ulaşamıyoruz veya bilinçaltımızda daha baskın istekler yatıyor. Bir de ileride çok daha güzel şeylerin olacağına dair inancımızı koruyoruz.
Sırda önemli bir ayrıntı da şu: İstediğin şeyler için bir ajanda tutman ve o ajandaya istediğin şeylerin resimlerini bulup yapıştırman; bu senin daha kolay hayal kurmanı sağlayacak. Daha çok düşüneceksin. Daha net hayaller kuracaksın. (Hatta bu konuyla ilgili Resimli Secret diye bir kitap çıkmıştı onu okudum, her normal insanın isteyebileceği araba, ev gibi şeylerin resimlerini senin için bulup yazılar yazıp kitaplaştırmışlardı). Mike bu konuyla ilgili de bir anısını paylaştı. Kendisi gitmek istediği şehirlerin resimlerini A4 kâğıtlarına yapıştırıp şehirlerle ilgili bilgileri de yazmış altlarına, o sıralar işe yeni başlamış bir genç olarak buralara gitmenin çok zor olacağını düşünüyormuş. Fakat olacak ya işyeri yurtdışındaki projelerde çalışmak üzere birkaç tane eleman seçme amacıyla bir yarışma düzenlemiş. Yarışma sonucunda Mike yurtdışına çıkmaya hak kazanır. İlk yer Hong Kong’dur yani Mike’ın A4’lerıne yapışmış şehirlerden birisi. Mike Hong Kong’a indiğinde bir restorana oturur, siparişi verdikten sonra başını kaldırır ve gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamaz. Mike’ın A4’ündeki Hong Kong resmi şu an oturduğu restorandan çekilmiştir.
Sırrı birkaç olayla açıklamaya çalıştım. Sır’rın başarılı olmasının en önemli iki nedeni vardı; birincisi her akşam isteklerin için on dakika boyunca dua etmen, sonuç için teknik yeterlilikleri sağlayarak sabretmen, ikincisi ise sonuç alamadığın takdirde ise şu an senin için uygun olmadığına inanman veya esasında bilinçaltında farklı isteklerinin daha galip gelmiş olabileceğine inanman.
Secret; itiraf etmeliyim ki beni de çekti, Mike’dan ayrıldıktan sonra bugüne kadarki hayatıma ve başarılarıma baktım; evet sadece yürekten istediklerim gerçekleşmişti… Belki de Allah’la yapılan içsel bir anlaşmaydı secret…
Esra Nur Üçkol'dan alıntıdır