SEVMENİN STANDARTI YOKTUR!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Tülay
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Tülay

Kullanıcı
Katılım
17 May 2006
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web
www.kalbim.gen.tr
SEVMENİN STANDARTI YOKTUR!

Oysa kadını kendisine sıra dışı gelen güzelliği yüzünden ayırır erkek

diğerlerinden. Bir şekilde başkası gibi değildir ve bu yüzden ona

âşık olur.

Burnu, göz kapakları, elleri, dişleri ya da belki ten rengidir ilgisini

çeken.

Sonra kişisel özelliklerine takılır kafası: Kahkahası, durgunluğu,

düşünce biçimi, becerisi ya da beceriksizliği, dişiliği veyahut

çocuksuluğu hoşuna gitmeye başlar...

Derken kokusunu keşfeder.

Banyodan yeni çıkmış ıslak halini, sabah uykudan kalktığında gülen şiş

gözlerini, makyajsız cildini, ojesiz tırnaklarını sever...

Evet, o asla başkaları gibi değildir.

Bu yüzden "erkeğin sevdiği" kadın olur.

Sonra kendisine gösterilen minicik, küçücük güzel şeyler yüzünden

sevmeye başlar kadın erkeği.

Sevilmenin tadını da alır erkek böylece...

Sevdiği tarafından sevilmek gibisi yoktur zaten...

Ama sevilmeye, çok sevilmeye başlayınca tuhaflaşır insan bünyesi...

Her ruh çok sevilmeyi kaldıramaz.

Ve kadın sevmeye başladı mı, kendini kaybeder...


Sevdiği erkeğin hayatını ele geçirmeye başlar.

Başlangıçta erkek için de hoş bir durumdur bu.

Üstünü başını toparlayan, evini çekip çeviren,

önüne düzenli olarak yemekler koyan, kusursuz bir huzur

sunan kadının bu sahiplenmesi muhteşem gelir erkeğe.

Muhtemel bir savaş alanından ne kadar da uzak görünmektedir o

konforlu ilişki başlangıçta.


"Seni çok seviyorum" diyen, hastayken ateşine bakan, bir demet

çiçekle çıkıp gelen, gün içinde arayıp soran erkeğin bu ekonomik

sevme stili karşısında "sevmeyi" abartır kadın.


Adamın gardırobunu düzenleyerek başlar işe; sonra beynini, yıllık

plânını, arkadaş ilişkilerini düzenleme isteğiyle devam eder...



Mutfakta birikmiş bulaşıkları yıkar gibi erkeğin telefon

defterinde de bir temizliğe girişme isteğiyle dolup taşar...



Çünkü bu arada karşılıklı tavizler verilmiştir. Erkek o sıra dışı

güzellikten rahatsızlık duymaya başlamıştır. En azından saç renginin

daha "normal", tırnak boyasının kırmızı olmamasını, mümkünse

pantolonların bol, eteklerin uzun olmasını ister. Mesai saatlerine, iş

yeri başarılarına, bazı dul ve bekâr kız arkadaşlara, eski

dostluklara, geleceğe dair kişisel plânlara gıcık olmaktadır.

Kısa küskünlükler, uzun suskunluklara dönüşür... Uzun suskunluklar

küçük arızaların büyümesine sebep olur.


"Neden herkes sıradan bir huzur yaşarken bu ilişkide sıra dışı bir

bozukluk var" sorusu hep havadadır artık.


Beraberlik standart bir kümese dönüşür.

İki taraf da birbirlerinin güzel, farklı, olağanüstü her özelliğini

yolup atmak ve bu standart kümeste iki büklüm yaşamak için

dövüşmeye başlar.

Dövüşürler, didişirler ve kümesin tellerinde bir delik açabilen

dışarı kaçar...

Sonrası ise hepinizin bildiği hikâye...

Sevmenin bir zamanı, stili ve standardı yok. Artık biliyorum!

Bence çıkarılıp bırakılmış bütün renkli tüyleri, taşları yeniden takıp
takıştırıp, sıra dışı delilikler yaşamanın zamanıdır...

Bir daha kimsenin hayatını ele geçirmeye kalkmadan sevmeyi

öğrenmenin ve de..

İclal AYDIN 
 
 
herşeyin çoğu zarar,ortası karar ve azı yararmış.evliğe ve sevgiyede u gözle bakmalı bence.insan aşka ve sevgiye dönen dönem molar verebilirse abartmazsa sıkmazsa karşısındakini,mutlaka sevgiyle karşılık görür.sevmek sevdiğinin gözünü çıkarmak değil gözünü sevmek olmalı ve hatalarıyla sevmeliyiz karşımızdakini.sıkmadan değiştirmeye çalışmadan.sevmek sahiplenmektir ama sıkmadan hoşgörüyle sevmeli.sevgili tülay bu konu hakkında yazdığın için teşekkürler.sevgiyle kal. :) :)
 
sevginin ayarı olmaz bence sevdiğinde,kalbine şunu azıcık bi sev mi diycez acaba?  bi uçağı kullanan 2 pilot misali... anlamak ve anlaşabilmek...
 
sevdikten sonra ilişkilerde mantık aranmaz sanıyordum... tanıma aşamasında sana katılıyorum.ama aşk şarabı diye bi deyim var.içtiğinde gözünün önünü göremezsin öyle mi... yoksa aşık olmadın mı....??? :))) kızma ama olur mu....
 
bende glad a katılıyorum bu konuda..
sıkmadan,gözünü çıkarmadan,ara ara küçük molalar vererek...
 
aşık oldum ama sevgimle aşkımla ,sevdiğimin gözünü oymadım.Yani onu kısıtlamadım olduğu gibi sevdim.değiştirmeye çalışmadım.önceden neysem yıllar sonrada o oldum.demek istedim arkadaşlar.
 
sevdiğimiz kişiyi o olduğu için severiz ama sonra kendimize benzesin isteriz ben olsaydımla başlayan cümleler kurarız hatalarını kabul etmez değiştirmeye çalışırız olduğu gibi kabullensek ne güzel olcak ama yapmayız  :)
 
kendimize benzetmeyelim ,sadece hoşumuza gitmeyen tarafları sabırla düzeltebiliriz diyorum.Kendimize benzemiş bir insan zaten hiç eğlenceli olmaz .hayatta kavgada olmalı,ters düşmede ama bunları yaşarken insan sevgisini hep korumalı, bu olmuyorsa zaten doğru kişiyi sevmemişizdir.sadece alışmışızdır.ona ve sevgisine.o yüzden sevginin standardı yoktu ama usulu vardır bence anlayış,hoş görü ve sabır.sevgiyle kalın arkadaşlar ve kimseyi kendiniz yapmayın yada kimseye benzemeyin.olduğu gibi sevin ve olduğunuz gibi sevilin. :) :) ;)
 
neden hemen gruplaştınız kızlar.kötü bi şey yazmadım ki... sadece kalbe söz dinletmenin zorluğundan bahsettim.siz göz oymadan standardizasyondan falan girdiniz... yaşım 34 kimseyi kalıba sokmadım gözünü de oymadım... kendinize iyi bakın
 
Geri
Üst