Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"

  • Konbuyu başlatan yasin06
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde yasin06 tarafından oluşturulan Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?\" başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,260 kez görüntülenmiş, 23 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?\"
Konbuyu başlatan yasin06
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan longcoming
Y

yasin06

Kullanıcı
21 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
ankara
Derviş kaşıkları...
Bir gün Evliyadan birine sormuşlar: "Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşa yanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim.” Diyerek önce sevgiyi dilden gönül’e indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış ve sevgiyi dillerinden eksik etmemelerine karşın, onu günlük hayatlarında hiç kimseye göstermeyen kişileri yemeğe çağırmış. Sofrada herkes yerini aldıktan sonra önlerine birer tas sıcak çorba ve sonra da derviş kaşıkları denilen, sapları bir metre uzunluğunda özel kaşıklar getirilmiş. Ev sahibi konuklarına bu kaşıkları nasıl tutmaları gerektiğini söylemiş: "Herkes kaşığının ucundan tutmak zorunda ." Misafirler, uçlarından tuttukları bir metre uzunluğundaki kaşıkları güçlükle taslarına daldırıyorlarmış, fakat kaşıklarına çorba doldurup, ağızlarına götüremiyorlarmış. Ağızlarına bir kaşık çorba koymayı beceremeyen misafirler, yemekten sonra kalktıkların da karınlarını doyuramamışlar, kaşıklarından dökülen çorba da sofranın üstünü kirletmişler.
 
Evliya zat, bir gün sonra ikinci bir yemek daveti yapmış. Bu defa, sevgiyi gerçekten bilen ve her gün sevgiyle yaşayan kişileri çağırmış. Bu kez onlar yerlerini almışlar, sofra da önlerine birer tas sıcak çorba ve sapları bir metre uzunlukta ki derviş kaşıkları getirilmiş yine. Onlara da kaşıkları ancak, saplarının uçlarından tutabilecekleri kuralı söylenmiş. Ev sahibi evliyanın "Buyurun, afiyet olsun" sözünden sonra sofradaki herkes, önündeki kaşığı, sapının ucundan tutmuş ve... Herkes kaşığını, karşısında ki kişinin tasına daldırıp, aldığı çorbayı, karşısında ki kişinin ağzına uzatmış. Ve bu usulle herkes karnını doyura bilmiş. Misafirler sofradan kalktıklarında ise, sofranın üstünde, dökülmüş tek damla çorba yokmuş.
 
"Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır ?" sorusunu soranlara bu misalle cevap verdikten sonra  evliya zat, bir de tavsiyede bulunmuş: "İşte" demiş. "Kim ki hayat sofrasın da yalnızca kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç kalacağını da bilmelidir. Ve kim ki başkalarını da düşünür ve onları da doyurmaya çalışırsa bir başka kişi tarafından oda kesinlikle doyurulacaktır. Çünkü hayat denilen bu Pazarda alan değil, veren kazançlıdır her zaman..."

 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
gerçekten güzell bi yazı...teşekkürler....
 
E

esranur

Kullanıcı
19 Mar 2007
En iyi cevaplar
0
0
Süper bi yazı, saolasın Yasin.. :)
 
K

Kristal

''Sevmek karşılık beklemeden vermek ve vermekten mutluluk duymaktır.''Okuduğum bir kitabın son cümlesiydi bu sözler..
Paylaşım için teşekkürler..
 
G

gizemlii

Kullanıcı
12 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
0
çok güzel bir yazı ve çok doğru sözler :)
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Pratik ile teori arasında ne fark varsa o kadar fark vardır.
Yani fazlaca bir fark.
 
M

manas

Kullanıcı
6 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Çok iddialı, parlak cümleler kurup sevgiyi hakkıyla yaşayan biri olduğumu yazamayacağım maalesef , bu konuda kendimi eksik buluyorum.
 
P

prensess35

Kullanıcı
24 May 2009
En iyi cevaplar
0
0
İzmir
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
" Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"
Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
"Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş.
Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki uzatarak içirmiş.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş ermiş,
'kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima...​
 
V

vega

Kullanıcı
24 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Diyarbakır
çok güzel bir paylaşım keşke herkes bunun farkında olsa
teşekkürler...
 
Üst