G
GulsahToptas
Kullanıcı
Kitap adı : Savaşçı
Yazar: Doğan Cüceloğlu
KİTABIN ÖZETİ:
Bu kitabında Doğan Cüceloğlu, her şeyin hızla değişmekte olduğu bir dünyada bireyin kendisi olarak kalabilme olgusundan yani savaşçı özelliğinden söz ediyor. Kitabın kurgusu, meslek hayatına yeni atılan bir sınıf öğretmeni olan Arif Bey'le yazarın kendisi arasında geçen söyleşilere dayanıyor. Kitap kimin için yazılmış sorusunun cevabı şu şekilde ifade ediliyor: "Anlamlı ve coşkulu bir yaşam sözü size bir şey ifade ediyorsa, o yönde öğrenmek, o yönde değişmek, eylem içinde olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için yazıldı".
Kitap, bireyin hayata bakışını etkileyecek şekilde bir değişimi hedefleyen dokuz ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde henüz anlamı oturmamış bir hayatın temel sorunundan, "mış gibi" yaşamaktan kurtulmak için bir arayıştan bahsedilmektedir. İkinci bölümde böyle bir arayışın başlayabilmesi için gerekli olan bir uyanış süreci irdeleniyor. Kişi ancak uyandıktan sonra daha önce yaşadıklarının gerçek olmadığının farkına varıyor. Bundan sonraki aşamada anlamlı ve coşkulu bir yaşam için niyet etmek geliyor. Böyle bir yaşamı yaratmak için kişisel bütünlük içinde gerçeğe sürekli saygılı kalarak, neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olarak mücadele etmek geliyor. Anlamlı bir yarın yaratmak için güçlü olmak gerekiyor. Bu gücün kaynağının yine bireyin kendisi olduğu beşinci bölümde inceleniyor. Yarın kavramı içinde önemli bir bileşen olarak sorumluluk kavramını görüyoruz. Yaşamakta olduğumuz anın güzelliklerinin nasıl farkına varılabileceği ve ölüm bilinci yedinci bölümde incelenmektedir. Kimlerin savaşçı olabileceği ve savaşçı olabilmek için gerekli olan değişimler sekizinci bölümün konusunu oluşturuyor. Yaşandıkça ağırlaşan, yükü her geçen gün artan bir yaşam içinde bitmeyen işlerin nasıl bitirilebileceği ve değişime nasıl cesaret edileceği anlatılmaktadır.
Yazar ve Arif Bey arasındaki diyaloglar bazı bölümlerde çok yapay kalsa da, bu konuşmalar ve buluşmaların Arif Bey'in hayata bakışını değiştirdiğini görüyoruz. Yazarla Arif Bey arasındaki buluşmaları adeta bir laboratuvar çalışması olarak algılamak gerekiyor. İlk tanışmalarında mesleğine ısınamamış, ne yapacağı konusunda kararsız bir sınıf öğretmeni imajı verilmişken, ilerleyen bölümlerde mesleğini seven, kendi kapasitesinin farkına varmış kararlı bir öğretmen portresi, bir savaşçı yansıtılıyor. Bu değişimde bir savaşçıda bulunması gereken özellikler vurgulanıyor.
Savaşçı, karar vermeden önce, karar ortamına getirdiği bilinçle tam sorumluluk alır ve verdiği karalardan asla pişmanlık duymaz. Gelişen olayları sabırla bekler ve Don Juan Carlos örneğinde olduğu gibi yüksek bir ölüm bilincine sahiptir. Bu ölümlü dünyada her şey boş tavrından ziyade, yaşanmakta olan anın çok kıymetli olduğu ve bir daha yaşama fırsatı olmayacak bu anın bilinci içinde yaşanması gerektiğini bilir. Savaşçı stratejik bir tavır içinde yaşar ve vuruş menzili içinde eylemini gerçekleştirir. Hiç bir şeyin müptelası olmaz ancak her şeye saygı ile yaklaşır. Savaşçı her problemi, üstesinden gelinmesi gereken bir öğrenme fırsatı olarak görür. Savaşçı beden ve ruh sağlığına, yeme, içme, temizlik, dinlenme konusunda yüksek bir bilince sahiptir. Yaşamına katkıda bulunan her şeye ve herkese şükran duygusu besler.
Toplumsal yaşantımızın önemli sorunlarından biri bireylerin "birey olma" ve "ait olma" boyutu arasındaki farkı anlayamamalarıdır. Pek çok insan başkalarının beklentilerini, başkalarının onu hakkındaki düşüncesini kendi değerlendirmelerinden daha üstün tutarak özünden uzaklaşmaktadır. Bu anlamda kişinin yaratıcılığı adeta kaybolmakta ve kişi kendi varlığını temelde "elalem ne der" düşüncesine oturtmaktadır. Sağlıklı toplumlarda bireyin kendine olan sorumluluğu başkalarına karşı duyduğu sorumluluktan önce gelmektedir.
Savaşçı, kendini geliştirmek arzusunda olan, arayışlarına yön vermek isteyen, merak ettiği pek çok konuda bilgi edinmek ve daha da önemlisi kendi içinde barışık yaşamak isteyen bireylerin okuması gereken bir yapıttır. Bulunduğu konum gereği sürekli iyi bir model olmak zorunda kalan kişiler, bu kitabı bireyselliklerini ne şekilde muhafaza edecekleri konusunda başvuru kaynağı olarak kullanabilirler.
Hangi meslek grubuna mensup olursak olalım bazen bir öğretici bazen de bir öğrenici rolü oynamak zorunda kalacağımız için bu kitaptan çıkaracağımız çok fazla ders vardır. Yaptığı işi sevmeyen, ileriye dönük bir beklentisi olmayan, kendi içindeki çelişkilerden kurtulamayan bireylerin sayısının hızla arttığı bir ortamda Doğan CÜCELOĞLU'nun bu yapıtı önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
not:siteden alıntıdır.
Yazar: Doğan Cüceloğlu
KİTABIN ÖZETİ:
Bu kitabında Doğan Cüceloğlu, her şeyin hızla değişmekte olduğu bir dünyada bireyin kendisi olarak kalabilme olgusundan yani savaşçı özelliğinden söz ediyor. Kitabın kurgusu, meslek hayatına yeni atılan bir sınıf öğretmeni olan Arif Bey'le yazarın kendisi arasında geçen söyleşilere dayanıyor. Kitap kimin için yazılmış sorusunun cevabı şu şekilde ifade ediliyor: "Anlamlı ve coşkulu bir yaşam sözü size bir şey ifade ediyorsa, o yönde öğrenmek, o yönde değişmek, eylem içinde olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için yazıldı".
Kitap, bireyin hayata bakışını etkileyecek şekilde bir değişimi hedefleyen dokuz ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde henüz anlamı oturmamış bir hayatın temel sorunundan, "mış gibi" yaşamaktan kurtulmak için bir arayıştan bahsedilmektedir. İkinci bölümde böyle bir arayışın başlayabilmesi için gerekli olan bir uyanış süreci irdeleniyor. Kişi ancak uyandıktan sonra daha önce yaşadıklarının gerçek olmadığının farkına varıyor. Bundan sonraki aşamada anlamlı ve coşkulu bir yaşam için niyet etmek geliyor. Böyle bir yaşamı yaratmak için kişisel bütünlük içinde gerçeğe sürekli saygılı kalarak, neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olarak mücadele etmek geliyor. Anlamlı bir yarın yaratmak için güçlü olmak gerekiyor. Bu gücün kaynağının yine bireyin kendisi olduğu beşinci bölümde inceleniyor. Yarın kavramı içinde önemli bir bileşen olarak sorumluluk kavramını görüyoruz. Yaşamakta olduğumuz anın güzelliklerinin nasıl farkına varılabileceği ve ölüm bilinci yedinci bölümde incelenmektedir. Kimlerin savaşçı olabileceği ve savaşçı olabilmek için gerekli olan değişimler sekizinci bölümün konusunu oluşturuyor. Yaşandıkça ağırlaşan, yükü her geçen gün artan bir yaşam içinde bitmeyen işlerin nasıl bitirilebileceği ve değişime nasıl cesaret edileceği anlatılmaktadır.
Yazar ve Arif Bey arasındaki diyaloglar bazı bölümlerde çok yapay kalsa da, bu konuşmalar ve buluşmaların Arif Bey'in hayata bakışını değiştirdiğini görüyoruz. Yazarla Arif Bey arasındaki buluşmaları adeta bir laboratuvar çalışması olarak algılamak gerekiyor. İlk tanışmalarında mesleğine ısınamamış, ne yapacağı konusunda kararsız bir sınıf öğretmeni imajı verilmişken, ilerleyen bölümlerde mesleğini seven, kendi kapasitesinin farkına varmış kararlı bir öğretmen portresi, bir savaşçı yansıtılıyor. Bu değişimde bir savaşçıda bulunması gereken özellikler vurgulanıyor.
Savaşçı, karar vermeden önce, karar ortamına getirdiği bilinçle tam sorumluluk alır ve verdiği karalardan asla pişmanlık duymaz. Gelişen olayları sabırla bekler ve Don Juan Carlos örneğinde olduğu gibi yüksek bir ölüm bilincine sahiptir. Bu ölümlü dünyada her şey boş tavrından ziyade, yaşanmakta olan anın çok kıymetli olduğu ve bir daha yaşama fırsatı olmayacak bu anın bilinci içinde yaşanması gerektiğini bilir. Savaşçı stratejik bir tavır içinde yaşar ve vuruş menzili içinde eylemini gerçekleştirir. Hiç bir şeyin müptelası olmaz ancak her şeye saygı ile yaklaşır. Savaşçı her problemi, üstesinden gelinmesi gereken bir öğrenme fırsatı olarak görür. Savaşçı beden ve ruh sağlığına, yeme, içme, temizlik, dinlenme konusunda yüksek bir bilince sahiptir. Yaşamına katkıda bulunan her şeye ve herkese şükran duygusu besler.
Toplumsal yaşantımızın önemli sorunlarından biri bireylerin "birey olma" ve "ait olma" boyutu arasındaki farkı anlayamamalarıdır. Pek çok insan başkalarının beklentilerini, başkalarının onu hakkındaki düşüncesini kendi değerlendirmelerinden daha üstün tutarak özünden uzaklaşmaktadır. Bu anlamda kişinin yaratıcılığı adeta kaybolmakta ve kişi kendi varlığını temelde "elalem ne der" düşüncesine oturtmaktadır. Sağlıklı toplumlarda bireyin kendine olan sorumluluğu başkalarına karşı duyduğu sorumluluktan önce gelmektedir.
Savaşçı, kendini geliştirmek arzusunda olan, arayışlarına yön vermek isteyen, merak ettiği pek çok konuda bilgi edinmek ve daha da önemlisi kendi içinde barışık yaşamak isteyen bireylerin okuması gereken bir yapıttır. Bulunduğu konum gereği sürekli iyi bir model olmak zorunda kalan kişiler, bu kitabı bireyselliklerini ne şekilde muhafaza edecekleri konusunda başvuru kaynağı olarak kullanabilirler.
Hangi meslek grubuna mensup olursak olalım bazen bir öğretici bazen de bir öğrenici rolü oynamak zorunda kalacağımız için bu kitaptan çıkaracağımız çok fazla ders vardır. Yaptığı işi sevmeyen, ileriye dönük bir beklentisi olmayan, kendi içindeki çelişkilerden kurtulamayan bireylerin sayısının hızla arttığı bir ortamda Doğan CÜCELOĞLU'nun bu yapıtı önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
not:siteden alıntıdır.