M
muratqazi
Kullanıcı
Bi hocam sayesinde bu yazıyı okumuştum önceden sizinlede paylaşmak istedim...
BİYOGRAFİ.... Üşüyorum.
Soğuk olan hava mı, yoksa hissettiklerim mi adını koyamıyorum
sıcak bir çay demliyorum ruhumun semaverinde.
Acı, biraz da buruk...
Hayatın elimden aldıklarını ve beni susturmak için elimi sıkıştırdığı
oyuncakları düşünmeye başladım.
Aslında kara kaplı bir kitabın sayfalarını aralamak benimkisi
ve uzun uzun düşünmek...
Dünyaya geldiğimde ağlayarak başlamıştım söze.
Önce beşiğimden kovuldum
Annemin kucağını büyümeye başladıkça kaybettim.
Sonra çocukluğum:
Kalemlere tutundum.
En çok Resim Yapmayı sevdim,
bir de derste gizlice ısırdığım simidi.
Çocukluk uçuverdi elimden ve hayata tutundum.
İlk sefa seni seviyorum derken yüzümün kızardığı geldi aklıma,
gülümsedim
Sevdiğim biri için düştüğüm yolları düşündüm.
Sevgilerim oldu, sevdim, sevildim.
Ama en çok sevdim.
Kentler, sapa yollar, uzun bir zaman girdi sevgiyle aramıza.
Kendime uzaklardan göz kırpan bir kendim kaldım.
İtile kakıla hayatı iyice öğrendim.
Büyütüldüm. zorla, istemeden.
Yaşayanlar büyüdü, yaşananlar büyüdü, yıllar büyüdü.
Yarım kalmış, başlanmamış, hep istenmiş ama hiç yapılmamış ne çok
şeyler vardı oysa..
Şimdi hepsi bir sayfası kıvrık veya hiç okunmamış kitaplar gibi masum
kaldı.
En hüzünlü anım, çok sevdiğim bir insanın bana hiç dokunmadığını
gördüğüm andı.
Sırtından vuranlar mı ararsın?
Yarı yolda bırakanlar mı ?
İlaçların yaptığı gibi yaşanan bazı olaylar da yan etki yaparmış,
mide bulandırırmış. bunu gördüm
En değer verdiğim, üzerine titrediğim neden hep darbe vurdu bana?
İşte bunun cevabını hiçbir zaman bulamadım.
Bir suçlu aradım. suçluda bulamadım.
Çünkü suçlayamayacak kadar çok sevdim hayatıma girenleri.
Bazen bir çocuğun pabucunu bağlaması kadar yavaş,
bazende kahvaltıdaki çayı yudumlar gibi hızlı geçti zaman.
Bebeklerinki gibi... yüreğimde kahkaha attırdı bazen.
bazen de kırağı vurmuş bir gül gibi hüzünlüydü.
Yorgun gecenin sabahındayım şimdi.
Kırgın, yılgın ve sonlardayım.
Avazım çıktığı kadar susuyorum ve boğulu gözlerle bakıyorum geriye.
Anlıyorum da
Beni ömrüm boyunca hiç karşılık beklemeden seven tek varlığım varmış:
annemmiş. SADECE ANNEMMİŞ..
BİYOGRAFİ.... Üşüyorum.
Soğuk olan hava mı, yoksa hissettiklerim mi adını koyamıyorum
sıcak bir çay demliyorum ruhumun semaverinde.
Acı, biraz da buruk...
Hayatın elimden aldıklarını ve beni susturmak için elimi sıkıştırdığı
oyuncakları düşünmeye başladım.
Aslında kara kaplı bir kitabın sayfalarını aralamak benimkisi
ve uzun uzun düşünmek...
Dünyaya geldiğimde ağlayarak başlamıştım söze.
Önce beşiğimden kovuldum
Annemin kucağını büyümeye başladıkça kaybettim.
Sonra çocukluğum:
Kalemlere tutundum.
En çok Resim Yapmayı sevdim,
bir de derste gizlice ısırdığım simidi.
Çocukluk uçuverdi elimden ve hayata tutundum.
İlk sefa seni seviyorum derken yüzümün kızardığı geldi aklıma,
gülümsedim
Sevdiğim biri için düştüğüm yolları düşündüm.
Sevgilerim oldu, sevdim, sevildim.
Ama en çok sevdim.
Kentler, sapa yollar, uzun bir zaman girdi sevgiyle aramıza.
Kendime uzaklardan göz kırpan bir kendim kaldım.
İtile kakıla hayatı iyice öğrendim.
Büyütüldüm. zorla, istemeden.
Yaşayanlar büyüdü, yaşananlar büyüdü, yıllar büyüdü.
Yarım kalmış, başlanmamış, hep istenmiş ama hiç yapılmamış ne çok
şeyler vardı oysa..
Şimdi hepsi bir sayfası kıvrık veya hiç okunmamış kitaplar gibi masum
kaldı.
En hüzünlü anım, çok sevdiğim bir insanın bana hiç dokunmadığını
gördüğüm andı.
Sırtından vuranlar mı ararsın?
Yarı yolda bırakanlar mı ?
İlaçların yaptığı gibi yaşanan bazı olaylar da yan etki yaparmış,
mide bulandırırmış. bunu gördüm
En değer verdiğim, üzerine titrediğim neden hep darbe vurdu bana?
İşte bunun cevabını hiçbir zaman bulamadım.
Bir suçlu aradım. suçluda bulamadım.
Çünkü suçlayamayacak kadar çok sevdim hayatıma girenleri.
Bazen bir çocuğun pabucunu bağlaması kadar yavaş,
bazende kahvaltıdaki çayı yudumlar gibi hızlı geçti zaman.
Bebeklerinki gibi... yüreğimde kahkaha attırdı bazen.
bazen de kırağı vurmuş bir gül gibi hüzünlüydü.
Yorgun gecenin sabahındayım şimdi.
Kırgın, yılgın ve sonlardayım.
Avazım çıktığı kadar susuyorum ve boğulu gözlerle bakıyorum geriye.
Anlıyorum da
Beni ömrüm boyunca hiç karşılık beklemeden seven tek varlığım varmış:
annemmiş. SADECE ANNEMMİŞ..