A
ayben
Kartpostal manzaralarının ve klişelerin dışına çıkmak isteyen maceraperestler; sıra dışı coğrafyalarda, dünyanın en tehlikeli doğa olaylarının bir parçası olabilmek amacıyla volkanların içine girip, kasırgaların ortasına dalıyorlar!
1960'larda, ABD Ay'a ilk insanı göndermeyi planladığında, NASA uzmanları, Apollo astronotlarının eğitimi için Ay yüzeyini andıran bir yer arayışına girdiler. Neil Armstrong'un 20 Temmuz 1969'da Ay'a adım attığında "büyük yalnızlık" olarak tanımladığı bu sıra dışı coğrafyayı sonunda nerede buldular dersiniz? Elbette İzlanda'da!
Heiamey balıkçı kasabasında 1973'te yaşanan felakette ise doğaya karşı insan zekâsı kazandı. Kasabanın dibinde patlayan Eldfell Volkanı'ndan akan lavlar, büyük miktarda su püskürtülüp soğutularak durdurulmuştu. Böylece kasabanın üçte ikisi kurtulduğu gibi, gelecekte lavların ilerlemesine karşı doğal bir baraj da oluşmuştu!
Adadaki 8 bin km2'lik Vatnajökull Buzulu, Avrupa'nın tüm buzullarının toplamından bile daha büyük. Ancak ada sakinleri gibi o da, buzdan dış görünümünün altında bir hayli "ateşli"... 1996 ve 1998'de buzulun altında gerçekleşen volkanik patlamalar sonucunda, yeni dağlar oluşmuş ve büyük miktarda erimiş su, adanın güney sahillerini basmıştı.
Peki, İzlanda'nın ateş ve buzla dansının sırrı nedir? İzlanda, Orta Atlas Sırtı adı verilen, tam 16 bin km'lik bir kırığın tam üzerinde yer alıyor. Bu nedenle de, adanın batı yakası, doğu yakasından her yıl 1-2 cm. kadar ayrılıyor! Bugün, adada etkin durumdaki 30 kadar volkanın çoğu da bu hat üzerinde yer alıyor.
İzlanda'nın geçmişindeki en büyük volkanik felaket, 18. yüzyıl sonlarında Lakagigar Dağı'nın patlaması oldu. Tarihte kaydedilen en büyük lav akışının gerçekleştiği patlama sonrasında, yüz binlerce koyun ve inek zehirli gazlardan öldü; baş gösteren kıtlık yüzünden ada halkının üçte biri hayatını kaybetti.
Ateşle buzun dansı, İzlanda'ya doğal felaketlerin yanında, paha biçilmez zenginlikler de sunuyor. Volkanik etkinlik, sınırsız bir jeotermal enerji ürettiğinden, adadaki evlerin yüzde doksanı ücretsiz ısıtılabiliyor. Termal su kaynakları bakımından çok zengin olan İzlanda'da, buzul altı volkanlarının erittiği sulardan hidroelektrik enerjisi elde ediliyor. Doğal enerji kaynakları sayesinde, İzlanda, gezegenin en temiz ülkesi; sakinleri ise en uzun ömürlü insanları.
Ülke nüfusunun büyük bölümünün yaşadığı başkent Reykjavik'ten kuzeydoğuya doğru berrak bir günde bakıldığında, 96 km. ötedeki sönmüş Snaefellsjökull Volkanı'nın buzdan takkesini görmek mümkün. Jules Verne'in 140 yıl kadar önce kaleme aldığı "Dünyanın Merkezine Seyahat" romanında, kahramanlarımızın dünyanın kalbine giriş için seçtiği kapı, işte bu volkanın ta kendisi! Bu coğrafyanın tadını çıkarmak isteyenler için, Snaefellsjökull'un mistik manzarasına karşı volkanik arazide tek başına yükselen Hotel Budir, adanın en yeni ve güzel butik otellerinden biri. Fantastik doğa oluşumlarının arasında geçireceğiniz birkaç günün ardından, siz de ada halkı gibi Elf'lere inanmaya başlarsanız şaşırmayın!
KYNK: Focus
1960'larda, ABD Ay'a ilk insanı göndermeyi planladığında, NASA uzmanları, Apollo astronotlarının eğitimi için Ay yüzeyini andıran bir yer arayışına girdiler. Neil Armstrong'un 20 Temmuz 1969'da Ay'a adım attığında "büyük yalnızlık" olarak tanımladığı bu sıra dışı coğrafyayı sonunda nerede buldular dersiniz? Elbette İzlanda'da!
Heiamey balıkçı kasabasında 1973'te yaşanan felakette ise doğaya karşı insan zekâsı kazandı. Kasabanın dibinde patlayan Eldfell Volkanı'ndan akan lavlar, büyük miktarda su püskürtülüp soğutularak durdurulmuştu. Böylece kasabanın üçte ikisi kurtulduğu gibi, gelecekte lavların ilerlemesine karşı doğal bir baraj da oluşmuştu!
Adadaki 8 bin km2'lik Vatnajökull Buzulu, Avrupa'nın tüm buzullarının toplamından bile daha büyük. Ancak ada sakinleri gibi o da, buzdan dış görünümünün altında bir hayli "ateşli"... 1996 ve 1998'de buzulun altında gerçekleşen volkanik patlamalar sonucunda, yeni dağlar oluşmuş ve büyük miktarda erimiş su, adanın güney sahillerini basmıştı.
Peki, İzlanda'nın ateş ve buzla dansının sırrı nedir? İzlanda, Orta Atlas Sırtı adı verilen, tam 16 bin km'lik bir kırığın tam üzerinde yer alıyor. Bu nedenle de, adanın batı yakası, doğu yakasından her yıl 1-2 cm. kadar ayrılıyor! Bugün, adada etkin durumdaki 30 kadar volkanın çoğu da bu hat üzerinde yer alıyor.
İzlanda'nın geçmişindeki en büyük volkanik felaket, 18. yüzyıl sonlarında Lakagigar Dağı'nın patlaması oldu. Tarihte kaydedilen en büyük lav akışının gerçekleştiği patlama sonrasında, yüz binlerce koyun ve inek zehirli gazlardan öldü; baş gösteren kıtlık yüzünden ada halkının üçte biri hayatını kaybetti.
Ateşle buzun dansı, İzlanda'ya doğal felaketlerin yanında, paha biçilmez zenginlikler de sunuyor. Volkanik etkinlik, sınırsız bir jeotermal enerji ürettiğinden, adadaki evlerin yüzde doksanı ücretsiz ısıtılabiliyor. Termal su kaynakları bakımından çok zengin olan İzlanda'da, buzul altı volkanlarının erittiği sulardan hidroelektrik enerjisi elde ediliyor. Doğal enerji kaynakları sayesinde, İzlanda, gezegenin en temiz ülkesi; sakinleri ise en uzun ömürlü insanları.
Ülke nüfusunun büyük bölümünün yaşadığı başkent Reykjavik'ten kuzeydoğuya doğru berrak bir günde bakıldığında, 96 km. ötedeki sönmüş Snaefellsjökull Volkanı'nın buzdan takkesini görmek mümkün. Jules Verne'in 140 yıl kadar önce kaleme aldığı "Dünyanın Merkezine Seyahat" romanında, kahramanlarımızın dünyanın kalbine giriş için seçtiği kapı, işte bu volkanın ta kendisi! Bu coğrafyanın tadını çıkarmak isteyenler için, Snaefellsjökull'un mistik manzarasına karşı volkanik arazide tek başına yükselen Hotel Budir, adanın en yeni ve güzel butik otellerinden biri. Fantastik doğa oluşumlarının arasında geçireceğiniz birkaç günün ardından, siz de ada halkı gibi Elf'lere inanmaya başlarsanız şaşırmayın!
KYNK: Focus