G
GulsahToptas
Kullanıcı
Bedenimiz bizimle sürekli konuşuyor. Onu dinlemeyi öğrenirsek kendimize çok büyük iyilik yapmış oluruz.
Bedeninizi dinlemek için ona zaman ayırın. O da bizim her düşüncemizi dinliyor, her duygumuzu hissediyor. Bizim düşüncelerimize, söylediklerimize ve duygularımıza uygun tepkiler veriyor. Beden duruşumuzu, omurgamızı, yüz kırışıklıklarımızı, hormonlarımızı bile düşünce ve duygularımıza uygun şekilde ayarlıyor.
Nemrut bir ihtiyar düşünün; hastalıklarla boğuşan, mızmız, kendisine de çevresine de çektiren bir ihtiyar!
Nur yüzlü bir yaşlı düşünün; sağlıklı, dinç ve hayata bağlı bir yaşlı!
Bu insanlar gençliklerinde nasıldı dersiniz?
Siz yaşlandığınızda hangisi olacağınızı düşünüyorsunuz?
Hastalıklar, ruhumuzun ve bedenimizin, onlara gösterdiğimiz saygısızlığa bir isyanıdır. Hastalıklar, yaptığımız bir şeyin bizim için iyi olmadığını söyleyen bedenimizin dilidir.
Hastalıklar, sağlıklı olmayan düşünce kalıplarımızın, duygularımızın, inançlarımızın, yaşam ve beslenme biçimimizin değiştirilerek yeniden yapılanmamızı, kendi doğamıza dönmemizi sağlayan birer metafordur.
Hastalıklarımız, bize kim ve ne olduğumuzu yeniden tanımlama ve tanıma şansı verir. Derine gömülmüş duygusal incinmelerimizin etrafında oluşturduğumuz sahte kimliklerimizi ve sağlıksız alışkanlıklarımızı sorgulayarak rahatlık alanımızdan çıkmaya teşvik eder ve onlardan özgürleşmemizi sağlar.
Hayatınız birbirinden bağımsız olayların oluşturduğu bir tesadüfler zinciri değildir. Sağlık ya da hastalık da bir şans, bir tesadüf değildir. Sağlıklı beslenen, hareket eden, uyku düzenine dikkat eden, olumlu düşünen, amacı olan ve amaçlarını gerçekleştirmek için yaratıcılığını kullanan, çaba gösteren, üretken, canlı bir insanla, abur cuburla beslenen, TV karşısında pinekleyen, hareketsiz, tekdüze yaşayan, tek amacı hayatını idame ettirmek olan, sürekli hayatından ve koşullarından şikâyet eden öfke dolu bir insanın sağlığı bir olur mu?
Tüm hastalıkların nedeni, fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal boyutumuzda dengenin olmamasıdır.
Çocuğunuz hastalandığında ona sevgi ve şefkatle yaklaşır, onunla konuşur, ilgilenir, iyileşmesi için elinizden geleni yapar ve onu sevdiğinizi söylersiniz değil mi?
Bedeniniz hastalığında tıpkı çocuğunuz gibi sizden ilgi ve sevgi bekliyor. Onunla konuşmanızı istiyor. Elinizden gelen ihtimamı göstermenizi bekliyor.
Doğumumuzdan itibaren hayat deneyimlerimizin depolandığı bilinçaltında, bizi zihinsel, duygusal ve fiziksel boyutta etkileyen birçok program (bilinçaltı kasetleri) vardır. Bu programların ne olduğunun (bilinçli olarak) farkında olmayız. Ama hayatımızı otomatik olarak bu programlar doğrultusunda yaşarız. Bu programların bazıları bize zarar verir, sürekli aynı sorunları ya da hastalıkları tekrar tekrar yaşamamıza neden olur, gerçek benliğimizin ortaya çıkmasını bloke eder, gücümüzü zayıflatır ve olabileceğimizin en iyi versiyonu olmamızı engeller.
Birçoğumuz hayatımız boyunca değişik hastalıklarla ve sorunlarla mücadele ederiz.
Psiko Kinesiyoloji (PiKi) teknikleri ile hastalıklarımızın ve sorunlarımızın temelinde yatan bilinçaltı programlarından özgürleşerek, bedenimizin iyileşme sürecini hızlandırabiliriz. Bunlar, uzun yıllardır boğuştuğunuz ve üstesinden gelmek için her yolu denediğiniz sorunlar ya da hastalıklar olsa bile.
PiKi, bireylere uygulanabilen, gruplara öğretilebilen, kolaylıkla hayata geçirilebilen bir sistemdir. Bu sistemden mümkün olduğu kadar çok insanın yararlanması, kendisine ve sevdiklerine uygulaması için, Türkiye’nin dört bir yanında PiKi danışmanları ve eğitmenleri olmasını hedefliyorum.
İnsanlara yararlı olmak ve içlerindeki gücü kendi yararlarına nasıl kullanabileceklerini hatırlatmak, sonuçları almalarını görmek harika bir doyum.
Nil Gün