beyazdilekce
Kullanıcı
Yıllar önce bünyesinde çalıştığım topluluk benden birtarım kuruluşunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışma yapmamı istemişti. Bu saha görevinin beni çok heycanlandırdığını hatırlıyorum. Sahaya indiğimdeyse kendimi kapsamında laboratuvar, seralar ve tarım alanları olan çapı büyük ve çok detaylı bir sürecin içinde bulmuştum.Elbet sizlere yeniden yapılanma sürecini aktarcak değilim. Sadece patates üretim sürecinin bir safhasında sera müdürüyle aramda geçen diyaloğu paylaşmak isityorum. Ama önce patates bitkisi üretimi hakkında kısa bilgi vermem şart.
Sanayilik veya sofralık patates bitkisi labortaruvar ordamında patatesin kendisinden alınan minik parçalara "meristem" denir.Laboratuvar teknikleri mersitemleri özel ortamlarda bitkileştirip bir boya getirdikten sonra onları daha büyümeleri için seralara aktarırlar. Bu aktarım esnasında mersitemler minik torbacıklara taprakla birlikte yerleştirilir. İşte sera müdürümüzle diyaloğum bu minik torbacıklarda yer alan, içinde bulunduğu torbacığa göre fazlaca büyümüş patetes bitkilerini serada görmemle başladı: “Mehmet Bey! Sizce patates fidelerinin içine yerleştirdikleri poşetler biraz küçük değil mi? Bunlar torbalarına göre azmanlaşmış, belki daha büyük bir poşete aktarılsalar daha rahat büyüyecekler!”
Mehmet Bey’de hafif bir gülüş;” Doğru gözlem ama yanlış sonuç!” “Neden?” “Patates küçük torbada büyük torbaya konduğundan çok daha fazla büyüyor. Küçük torbadaki kıt kaynağını tam kullanıyor ve zamanı geldiğinde tarlaya alınıyor. Eğer bu fideyi büyük torbaya koysaydık, şu andaki büyüklüğünün yarısına ancak gelirdi. Bol kaynağın varlığı patetesi tembelleştiriyor. Bu deneyimlerimizle sabitlenmiş bir sonuç.” O günden sonra “patates kaynak kullanımı ” kavramı iş hayatımda öneli bir anahtar oldu.
İnsanoğlu değil midir bol kaynak elindeyken onu israf etmekte, verimsiz kullanmakta şampiyon? Ne zaman ki imkanlar kısılır, o zaman keşfetmeye başlarız hayatta kalmak adına.
Veya şirketler değil midir ihtiyaçtan fazla insan kaynağını istihdam edip “”gizli işsizlik, “verimsizlik” ve “yüksek maliyet” kavramlarıyla tanışan? Ne zaman ki insan kaynakları fonksiyonları iyi işletilir, şirketler insan kaynağını etkin kullanmaya başlar.
“Ha bir patates ha bir insan, habir şirket” diyesim geliyor ama vazgeçiyorum.
Sanayilik veya sofralık patates bitkisi labortaruvar ordamında patatesin kendisinden alınan minik parçalara "meristem" denir.Laboratuvar teknikleri mersitemleri özel ortamlarda bitkileştirip bir boya getirdikten sonra onları daha büyümeleri için seralara aktarırlar. Bu aktarım esnasında mersitemler minik torbacıklara taprakla birlikte yerleştirilir. İşte sera müdürümüzle diyaloğum bu minik torbacıklarda yer alan, içinde bulunduğu torbacığa göre fazlaca büyümüş patetes bitkilerini serada görmemle başladı: “Mehmet Bey! Sizce patates fidelerinin içine yerleştirdikleri poşetler biraz küçük değil mi? Bunlar torbalarına göre azmanlaşmış, belki daha büyük bir poşete aktarılsalar daha rahat büyüyecekler!”
Mehmet Bey’de hafif bir gülüş;” Doğru gözlem ama yanlış sonuç!” “Neden?” “Patates küçük torbada büyük torbaya konduğundan çok daha fazla büyüyor. Küçük torbadaki kıt kaynağını tam kullanıyor ve zamanı geldiğinde tarlaya alınıyor. Eğer bu fideyi büyük torbaya koysaydık, şu andaki büyüklüğünün yarısına ancak gelirdi. Bol kaynağın varlığı patetesi tembelleştiriyor. Bu deneyimlerimizle sabitlenmiş bir sonuç.” O günden sonra “patates kaynak kullanımı ” kavramı iş hayatımda öneli bir anahtar oldu.
İnsanoğlu değil midir bol kaynak elindeyken onu israf etmekte, verimsiz kullanmakta şampiyon? Ne zaman ki imkanlar kısılır, o zaman keşfetmeye başlarız hayatta kalmak adına.
Veya şirketler değil midir ihtiyaçtan fazla insan kaynağını istihdam edip “”gizli işsizlik, “verimsizlik” ve “yüksek maliyet” kavramlarıyla tanışan? Ne zaman ki insan kaynakları fonksiyonları iyi işletilir, şirketler insan kaynağını etkin kullanmaya başlar.
“Ha bir patates ha bir insan, habir şirket” diyesim geliyor ama vazgeçiyorum.