“Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerden misiniz?

  • Konbuyu başlatan Neşe Demirhan
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde Neşe Demirhan tarafından oluşturulan “Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerden misiniz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,283 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı “Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerden misiniz?
Konbuyu başlatan Neşe Demirhan
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan su perisi
N

Neşe Demirhan

Kullanıcı
28 Tem 2007
En iyi cevaplar
0
0
KAYSERİ
Ünlü düşünür “Düşünüyorum, öyleyse varım” demiş, biz ise “Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerdeniz.  Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” derdi. Öyleyse okumadan bilgi sahibi olunmazsa, fikirler de okumadan üretilemez. Biz okumadan var olamayız, varlığımızı kanıtlayamayız.

Bugün kalem, kağıt ve mürekkep dünyayı yönetirken hala kitapsız evlerde oturmanın acısını hissetmememiz ne acıdır.  Kitapsız, kütüphanesiz evler ki ruhsuz bir ceset gibi bize bakıyor. Yüzlerce lira harcanarak alınan plazma tv’ler baş köşeye kurulurken neden evlerimizde bir kitaplık ihtiyacı duyulmuyor?


Boş zamanlarında kitap okuduğunu söyleyenler, dolu zamanlarının ne zaman olduğunu söyleyebilir mi? Türkiye’de insanlar günde ortalama 6.5 saat TV seyrediyor. Pembe dizilerin, normal dizilerin abonesi olanlar saat 19.00-24.00 kuşağında alabildiğine şiddet, korku ve magazin izlerken zamanlarını doldurduklarını göre, kitap okumak da haliyle boş zaman işi mi oluyor?

İnsanlarımız TV başında kalarak ya da bulvar gazetelerini okuyarak bilgi gibi bir erdeme kavuşamazlar.  Hatta gazeteyi okuyan değil de aynı TV seyreder gibi gazeteye bakan insanlar durumundayız. Sonra özenip duruyoruz bir başkasına. Adamlar, seyahatlerinde bile, metroda bile gazete ya da kitap okuyorlar gibi hikayelerle kendimizi avutuyoruz. Onların okudukları kendilerinedir, ya biz ne yapıyoruz ona bakalım.

Bin Japon’dan 557’si gazete okurken bin Türk’ten sadece 61’i gazete okuyor. Okuyor diyelim şimdilik ama bakılan gazeteleri de hesaba katmak lazım.

Japonya’da sadece bir gazete 11 milyon tiraj yaparken Türkiye’deki gazetelerin bütün promosyonlara rağmen hala 3 milyonu aşamayan ve günden güne de düşen tirajlarına ne dersiniz?

Batıda kitap, ihtiyaç listesinde 18. sırada yer alırken Türkiye’de 235. sırada…

ABD’de 118 bin kütüphane varken Türkiye’de bu sayı 1173… 1173 kütüphaneye ne kadar gidildiği ve ne kadar kitap alındığı da başka bir cevapsız bir soru…

Almanya’da kişi başına 2700 kitap düşerken Türkiye’de kişi başına sadece 7 kitap düşüyor.

İşin sevinilecek tarafı ise Türkiye’de kitap okumanın önemine inananların oranı yüzde yüz iken, kitap okuyanların oranı sadece yüzde yedi… Kısaca, nutuk atmayı seviyoruz. Ah bir vakit bulsam okuyacağım ama maalesef vaktim yok diyenler, bir başkasına “ben okuyamıyorum ama sen oku” diye seslenmeyi ihmal etmiyor.



Kimisi yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in ilk emrinin “Oku” olduğunu anlatıyor, kimisi de Katip Çelebi’nin ya da İbni Sina’nın gece başlayan ve sabahlara kadar süren okumalarından bahsediyor. Peki, yüce kitabımızın emri “Oku” ise bu emir herkes için geçerli değil midir? Sadece öğrenciler mi okuyacaktır? Ya biz ne zaman okuyacağız?

Aşık Veysel:

Aldanma dünyanın kuru lafınaKültürsüz adamın külü yalandırHükmetse dünyanın her tarafınaArzusu, emeli, yolu yalandır

Demiş. Ne güzel söylemiş. Orhan Veli’nin “Bu vatan için kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik” sözü gibi nutuk söyleyenimiz çok, “biz okumadık siz okuyun çocuklar” edebiyatı almış başını gitmiş.

Türkiye’de okuma yazma bilmeyen yüzde sekizlik bir “mutlu azınlık” var ama onlara kızmak ya da yüklenmek için bunları yazmıyorum. Bir sanatçının dediği gibi Oxfort vardı da onlar mı okumadı? Lakin, şu okumuş yazmışlara ne demeli? Doğan Cüceloğlu, “Mış gibi Yaşamak” kitabında okumuşumuzu da masaya yatırıyor ve olayların farkına varma noktasında sıradan insanlardan daha gerideler diyor ve işin ilginç tarafı Türk insanı okumuşuna, yani aydınına da bu noktada güvenmiyormuş. Elbette mesele sadece okul bitirmek, üniversiteli olmak meselesi değil ki…. Önemli olan kendini yetiştirmektir. Nobel ödülü sahibi Einstein, üniversite mezunu değildi ama tam bir okuma tutkunuydu.



Sadece bir kitap bile ne kadar önemlidir. Orhan Pamuk bunu Yeni Hayat kitabında “Bir kitap okudum hayatım değişti” diye anlatır. Komünist Rusya’nın kurucusu Lenin, Sibirya sürgününde Marks’ın bir kitabını o dondurucu soğukta tam bin kez okuduğunu söylüyor. Motivasyonun gücüne ve inanmışlığa bakın siz.

Yavuz Sultan Selim,  sefere her çıkışında kütüphanesinden bir bölüm kitabı develere yükletip yanında taşıyor ve günde üç saat uyurken, günün sekiz saatini okumakla geçiriyor. İşte bir büyük devlet adamındaki bilinç ve mükemmel bir irade….

Diğer taraftan Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde lise öğrencilerine zarar veren bir genci, polis alıp savcının karşısına getirmiş. Savcı Bey, genç adamı hapishaneye göndermek yerine son derece isabetli bir kararla 100 temel eserden üç tanesini okuma cezası vermiş gence. Genç adam, önce bu karara sevinmiş ama daha kitaplardan birini dahi okuyamadan savcının karşısına çıkmış ve kitap okumanın zorluğunu anlatarak hapishaneye girmek istediğini söylemiş. Demek ki bazı alışkanlıklar zamanında kazanılmayınca bazı insanlara kitap okumak işkence gibi geliyor.

Ben okuma alışkanlığı kazanmamış olanlara okumaya ilgi duymaları için öncelikle hikaye ve roman okumalarını tavsiye ederim. TV’deki pembe diziler gibi, hikaye ve roman okuyucuda bir tutkuya yol açacaktır. Bir süre sonra okumalar çeşitlendirilebilir diye düşünürüm.

İçimizi sızlatacak bir olay da Şanlıurfa’da gerçekleşmiş. Bu şehrimizde bir okul müdürü, öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak için okuyan çocuklara muz ve meyve suyu ikram ediyormuş. Çocuklar bu uygulamaya sevinmişler. Bazıları ilk defa kitap okumanın mutluğunu yaşadıklarını söylerken bazıları da hayatlarında ilk defa muz yediklerini söylemişler.



Bu arada şair ve yazar Borges’ten bahsetmeliyim. 88 yaşındaki annesiyle birlikte kitapçıya giden Borges, oradan Anglosakson dili ve grameri kitabını almış. Borges’in gözleri görmediği için annesi Borges’in okumalarına yardımcı oluyormuş. Bizde ise çağımızın ünlü fikir adamı Cemil Meriç de böyleydi. Cemil Meriç de uzun yıllar başkasının kendisine okuduğu kitaplarla kitap zevkini tadan birisiydi. O Cemil Meriç ki, okumayı iki ruh arasında aşıkâne bir mülakat olarak değerlendirirdi. Kitap için ise meçhule açılan bir kapı derdi. Ona göre okuma, içimizdeki meçhul âlemin kapılarını açan bir anahtardı.

Rabbim parayı dilediğine, ilmi ise dileyene verirmiş, bunu eskiler hep söylerler. Napolyon istediği kadar “para, para, para” desin, bilginin insana verdiği mutluluğu hiçbir şey veremez.

Edebiyat Öğretmeni-Yazar-Gazeteci :Seyit Burhanettin AKBAŞ  17.04.2008
 
E

erhan1067

Kullanıcı
6 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
bu güzel yazınız için teşekkür ederim...
yalnız size naçizane bir önerim olacak bu tür konulardaki yazılar(kitap,dergi,okuma) kitap önerileri bölümünde daha çok okunabilir...
 
C

catzilla

Neşe Demirhan' Alıntı:
biz ise “Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerdeniz.   :)

Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” derdi.

Batıda kitap, ihtiyaç listesinde 18. sırada yer alırken Türkiye’de 235. sırada…

Kimisi yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in ilk emrinin “Oku” olduğunu anlatıyor,

Elbette mesele sadece okul bitirmek, üniversiteli olmak meselesi değil ki…. Önemli olan kendini yetiştirmektir. Nobel ödülü sahibi Einstein, üniversite mezunu değildi ama tam bir okuma tutkunuydu.

Rabbim parayı dilediğine, ilmi ise dileyene verirmiş, bunu eskiler hep söylerler. Napolyon istediği kadar “para, para, para” desin, bilginin insana verdiği mutluluğu hiçbir şey veremez.

Yazının bütünü çok anlamlıydı,

Özellikle alıntı yaptığım kısımları çok beğendim.

Paylaşımın için, Teşekkürler.
 
C

crnkcclr

Kullanıcı
25 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Teşekkürler paylaşımın için... Neşe
çok fazla okuyan bir insanım ama yetmediğini düşünüyorum...
Okuyorum,öyle ise varım....
 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
belki de büyük eksikliklerimizden biri,,kişisel olarak kendimizi yoklamamız ve eksiklerimizi saptamamız gereken , basite alınmayacak kadar önemli bir mevzu...
teşekkürler...........
 
S

syn

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
paylaşım için teşekkürler...

Boş zamanlarında kitap okuduğunu söyleyenler, dolu zamanlarının ne zaman olduğunu söyleyebilir mi? Türkiye’de insanlar günde ortalama 6.5 saat TV seyrediyor. Pembe dizilerin, normal dizilerin abonesi olanlar saat 19.00-24.00 kuşağında alabildiğine şiddet, korku ve magazin izlerken zamanlarını doldurduklarını göre, kitap okumak da haliyle boş zaman işi mi oluyor?
Ben bu paragraftaki ilk cümleye dikkatinizi çekmek isterim.Bunu kişiye değil de sisteme yüklesek.Çünkü hepimiz  ilköğretimde kesin şu soruyla karşılaşmışızdır:
Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?
Kitap okurum cevabını veren bir çocuğu bekleyen bir aferin vardır mutlaka.Çocuk bu ne anlayacak, boş zamanlarında kitap okumanın iyi bir şey olduğunu.Bence bu boş zamanlar laga lugası bilincimize çocukluk yıllarından yerleşmiş bir şey...Yanlış bir şey...
 
N

nazarelif

Kullanıcı
22 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Kastamonu
çok güzel bir yazı teşekkürler.ben kitap okumayı çok severim gerçekten kendini gelişime adamış biri olarak genelde gelişim kitapları okurum. ama rahat rahat kitap aldığımı söyleyemem. çünkü öğrenciyim maddi açıdan aileme yeterince yük oluyorum. ayrıca onun içinde artı bir yük olmak istemem. gelecekte evimde mutlaka bir kütüphanem olacak. internette ne kadar bilgide olsa kitabın yerini hiçbirşey doldurmuyor :)
bunu şimdiki jenerasyona anlatmak çok zor ama.
tv yi bırakıp bir saat okusalar onun tadını aldıktan sonra tv istemezler ama bunun için birşeyler yapmak lazım
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Aşık Veysel:

Aldanma dünyanın kuru lafına,Kültürsüz adamın külü yalandır.Hükmetse dünyanın her tarafına,Arzusu, emeli, yolu yalandır


Bu sözü ezberime aldım,çok güzel paylaşımdı,teşekkürler
 
H

Harun

Kullanıcı
29 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
36
İstanbul
leftinthedark.wordpress.com
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” derdi. Öyleyse okumadan bilgi sahibi olunmazsa, fikirler de okumadan üretilemez. Biz okumadan var olamayız, varlığımızı kanıtlayamayız.
Bu söze katılıyorum. Daha önce benzer bir konuda yazmıştım zaten, her konuda fikir sahibi olan, atıp tutan bir topluma sahibiz diye.

Yüzlerce lira harcanarak alınan plazma tv’ler baş köşeye kurulurken neden evlerimizde bir kitaplık ihtiyacı duyulmuyor?Boş zamanlarında kitap okuduğunu söyleyenler, dolu zamanlarının ne zaman olduğunu söyleyebilir mi? Türkiye’de insanlar günde ortalama 6.5 saat TV seyrediyor. Pembe dizilerin, normal dizilerin abonesi olanlar saat 19.00-24.00 kuşağında alabildiğine şiddet, korku ve magazin izlerken zamanlarını doldurduklarını göre, kitap okumak da haliyle boş zaman işi mi oluyor?
Bence televizyonda ne izlediğimizde önemli. Bazı evlerde de içi dolu kitaplık olmasına rağmen okuyan yok.


Japonya’da sadece bir gazete 11 milyon tiraj yaparken Türkiye’deki gazetelerin bütün promosyonlara rağmen hala 3 milyonu aşamayan ve günden güne de düşen tirajlarına ne dersiniz?
Bizde bütün gazeteler aynı haberi basıyor ondan. Ayrıca 1 gazeteyi nerdeyse 5-6 kişi okuyor. Bence daha tutarlı bir araştırma yapılsa bizim de gazete okumayı sevdiğimiz ortaya çıkar. Otobüste mesela gazete okurken, etraftaki herkesle birlikte okuyorsun  :)


Batıda kitap, ihtiyaç listesinde 18. sırada yer alırken Türkiye’de 235. sırada…

ABD’de 118 bin kütüphane varken Türkiye’de bu sayı 1173… 1173 kütüphaneye ne kadar gidildiği ve ne kadar kitap alındığı da başka bir cevapsız bir soru…

Almanya’da kişi başına 2700 kitap düşerken Türkiye’de kişi başına sadece 7 kitap düşüyor.
Bu konu da bir garip. Kıyaslama yaparken sadece tek noktadan kıyaslama yapılmamalı. Gelir seviyesi, yaşam tarzları vs vs. bakılmalıdır.
 
K

karagün

  Önemli olan okuduklarını doğru anlayıp pratikte doğru uygulayabilmektir.
Aksi takdirde
"Cahille etme sohbet her sözü bir baş incitir " durumları devreye girerki..
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar doğru güzel olan herşeyi silindir gibi ezip geçer.
Konu gerçekten güzeldi teşekkürler...

 
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
Tekrar siteyle ilgilenebilmek çok güzel. En azından böyle güzel yazıları site ziyaretçilerinin gözünün önüne sermek gerekiyor. Öncelikle Neşe'ye teşekkürler.

http://www.kendinigelistir.com/okuyorum-oyleyse-varim

Yazı anasayfada da paylaşılmıştır.

Saygılar.
 
bluebell

bluebell

Kullanıcı
20 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
Çok güzel bir yazı... Paylaşım için tşk..

Kitabın değeri gittikçe düşüyor  ilerki yıllarda kağıdın bile kalmıyacağı söyleniyor :/
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
“Okuyorum, öyleyse varım” diyenlerden misiniz?
Hayır değilim okuyorum öyleyse varım olmaz.

Okuduklarını, bildiklerini, şairinde dediği gibi hayatla yüzleştirmek lazım ve sınamaktan da korkmamak lazım.
İşte o zaman varmısın yokmusun anlarsın sadece okumakla olmuyo valla..
Ben düşünüyorum o halde varım sözünün bile yanlış değerlendirildiğini düşünüyorken buna eyvallah diyemedim vesselam.
Keza düşünmekle var olunmaz. var olmak bir eylem gerektirir düşünceyi eyleme geçirebiliyorsan varsındır..
Okumakta bunun  gibi bişe..

Bu şekil  okuyanlarada gıcığım :d Okuyamadığım için değil ama.. :d
 
M

METALLORD

Kullanıcı
5 Mar 2009
En iyi cevaplar
0
0
ortama uyalım o yukarıdaki destan gibi yazıyı okudum o halde varım..
 
M

METALLORD

Kullanıcı
5 Mar 2009
En iyi cevaplar
0
0
agokalper' Alıntı:
METALLORD' Alıntı:
ortama uyalım o yukarıdaki destan gibi yazıyı okudum o halde varım..
ortama uymak için uyma METALLORD kendi fikrinle burda ol  ;)
fikirlerim catışma çıkarabilir en iyisi kamöfle olmak... düşüncem bu
 
Üst