Ş
Şeker Prenses
Atatürk’ün genel sekreteri Bay Hasan Rıza Soyak anlatıyor:
“…Atatürk okumayı çok severdi, genel bilgisini devamlı artırmaya çalışırdı. Zengin bir kitaplığı vardı. Okuması da çalışması gibiydi. Eline aldığı kitabı, eğer ilginç bulduysa bitirmeden bırakmazdı. Okuduğu eserlerde, ileri sürülen fikirlerle, güdülen hedefleri çok iyi özetlerdi.
Bir geziden Ankara’ya dönüyordum. Köşk’e gittiğimde özel hizmetine bakanlara ne durumda olduğunu sormuştum. Cevapları:
-İki gün, iki gecedir durmadan kitap okuyorlar; yalnız birkaç kez banyo aldılar ve koltuklarında dinlendiler. Oldu.
İzin isteyip yatak odalarına girmiştim. Beyaz keten gecelik kıyafeti ile geniş koltuğunda bağdaş kurmuş, dinleniyordu. Elinde bitirmek üzere bulunduğu kalınca bir kitap vardı, beni görünce:
Hoş geldin, otur bakalım… Elime bir tarih kitabı geçti. Bilmem ne zamandan beri okuyorum… Dediler.
Hayretle kendilerine sordum:
-Yorulmadınız mı Paşa’m?
-Hayır, yalnız gözlerim yaşarıyor, fakat onun da çaresini buldum. Birkaç metre tülbent aldırdım. İşte gördüğün gibi parça parça kestirdim, ara sıra yaşaran gözlerimi bunlarla kuruluyorum!... diyerek sorumu cevaplandırmıştı…”
Alıntı
“…Atatürk okumayı çok severdi, genel bilgisini devamlı artırmaya çalışırdı. Zengin bir kitaplığı vardı. Okuması da çalışması gibiydi. Eline aldığı kitabı, eğer ilginç bulduysa bitirmeden bırakmazdı. Okuduğu eserlerde, ileri sürülen fikirlerle, güdülen hedefleri çok iyi özetlerdi.
Bir geziden Ankara’ya dönüyordum. Köşk’e gittiğimde özel hizmetine bakanlara ne durumda olduğunu sormuştum. Cevapları:
-İki gün, iki gecedir durmadan kitap okuyorlar; yalnız birkaç kez banyo aldılar ve koltuklarında dinlendiler. Oldu.
İzin isteyip yatak odalarına girmiştim. Beyaz keten gecelik kıyafeti ile geniş koltuğunda bağdaş kurmuş, dinleniyordu. Elinde bitirmek üzere bulunduğu kalınca bir kitap vardı, beni görünce:
Hoş geldin, otur bakalım… Elime bir tarih kitabı geçti. Bilmem ne zamandan beri okuyorum… Dediler.
Hayretle kendilerine sordum:
-Yorulmadınız mı Paşa’m?
-Hayır, yalnız gözlerim yaşarıyor, fakat onun da çaresini buldum. Birkaç metre tülbent aldırdım. İşte gördüğün gibi parça parça kestirdim, ara sıra yaşaran gözlerimi bunlarla kuruluyorum!... diyerek sorumu cevaplandırmıştı…”
Alıntı