S
syn
Kullanıcı
NEFERDEN MUSTAFA KEMAL’E
05.07.2008 Can Dündar
“Sen içmeyecen de biz mi içecek?”
“İçki yasağı zamanında idi. Atatürk bir-iki yakın dostuyla bir tatil akşamı daha geçiriyor, her tiryaki gibi yarı gizli içiyordu. Yeni Maarif Vekilinin programını kafasında tasarlamış olduğunu hissedince işi kısa kesmiş olmak için şöyle dedi:
‘- Senin programını etrafı ile dinlemeden evvel, ben kendi görüşüme göre ne istediğimi misalle anlatayım:’
(Hizmet edenlerden birisine seslenerek
‘- Şuradan bir polis çağırınız’ dedi. (Polis, yarı-münevverin en güzel örneği...)
Polis geldi. Selam verdi ve bekledi. Mustafa Kemal ona dönüp önündeki kadehe yarı dolmuş içkiyi göstererek sordu:
‘- Bu nedir?’
‘- Su olsa gerek efendim...’
‘- Ne suyu? Su bu kadar küçük bardakla içilir mi? Bak bakalım su mu imiş?’
Kadehin öteki yarısını su ile doldurdu, bir beyaz bulanıklık peyda oldu. Onu göstererek:
‘- Bu ne imiş?’
‘- Rakı efendim.’
‘- Demin de fark ettin de yasak diye söylemedin anlaşılan. İçmek yasak değil mi?’
‘- Evet efendim. Men-i Müskirat Kanunu mucibince memnudur.’
‘- Peki ya ben içersem?
‘- Estağfurullah, içmezsiniz efendim.’
‘- Ne estağfurullahı? Süs için koymadık ya... Ya şimdi içersem?’
‘- Estağfurullah, içmezsiniz efendim.’
O sırada karanlık basmaya başladığı için elektrikler yandı. Atatürk birden ışığı göstererek sorguyu değiştirdi:
‘- Peki bu nedir?’
‘- Elektrik efendim.’
‘- Peki elektrik ne demek?’
‘- Işık, elektrik efendim.’
‘- Buyurun yerinize gidin.’
Yeni Maarif Vekili’ne dönerek:
‘- Şimdi siz muhafız erlerinden istediğiniz birini sesleyin.’
Vekilin ta uzaktaki nöbet tutan neferlerden birini işaret ettiği görüldü. Gidip onu çağırdılar. Gelip selam verdi.
Atatürk bu defa yeniden içki ile yarı doldurulmuş kadehi göstererek sordu:
‘- Bu nedir?’
Er hiç tereddütsüz, bir Orta Anadolu şivesiyle cevap verdi:
‘- Rakı efendim.’
‘- Peki bunu içmek yasak değil mi?’
‘- Yasah!’
‘- Ya ben içersem?’
‘- Sen içmeyeceksin de biz mi içecek? Elbet içeceksin.’
Mustafa Kemal memnun, ışığı gösterip sordu:
‘- Bu nedir?’
‘- Elektrik Paşam!’
‘- Elektrik nedir yani?’
‘- Ne idüğü bilinmez, ettiğinden bilinir.’ (‘Kuvvetler, eserleriyle ölçülür’ün bir başka ifadesi...)
Atatürk vekile dönerek şöyle dedi:
‘- İşte ya Türk halkını bu emsalsiz sezişi ve sağduyusu ile bırakın ya da okutacaksanız, yarı aydınlığın ötesine ulaştırın.”
(Mehmet Zeki Pakalın,
“İşte Biz Böyleyiz” Bütün Dünya, sy. 2, 1943)
05.07.2008 Can Dündar
“Sen içmeyecen de biz mi içecek?”
“İçki yasağı zamanında idi. Atatürk bir-iki yakın dostuyla bir tatil akşamı daha geçiriyor, her tiryaki gibi yarı gizli içiyordu. Yeni Maarif Vekilinin programını kafasında tasarlamış olduğunu hissedince işi kısa kesmiş olmak için şöyle dedi:
‘- Senin programını etrafı ile dinlemeden evvel, ben kendi görüşüme göre ne istediğimi misalle anlatayım:’
(Hizmet edenlerden birisine seslenerek
‘- Şuradan bir polis çağırınız’ dedi. (Polis, yarı-münevverin en güzel örneği...)
Polis geldi. Selam verdi ve bekledi. Mustafa Kemal ona dönüp önündeki kadehe yarı dolmuş içkiyi göstererek sordu:
‘- Bu nedir?’
‘- Su olsa gerek efendim...’
‘- Ne suyu? Su bu kadar küçük bardakla içilir mi? Bak bakalım su mu imiş?’
Kadehin öteki yarısını su ile doldurdu, bir beyaz bulanıklık peyda oldu. Onu göstererek:
‘- Bu ne imiş?’
‘- Rakı efendim.’
‘- Demin de fark ettin de yasak diye söylemedin anlaşılan. İçmek yasak değil mi?’
‘- Evet efendim. Men-i Müskirat Kanunu mucibince memnudur.’
‘- Peki ya ben içersem?
‘- Estağfurullah, içmezsiniz efendim.’
‘- Ne estağfurullahı? Süs için koymadık ya... Ya şimdi içersem?’
‘- Estağfurullah, içmezsiniz efendim.’
O sırada karanlık basmaya başladığı için elektrikler yandı. Atatürk birden ışığı göstererek sorguyu değiştirdi:
‘- Peki bu nedir?’
‘- Elektrik efendim.’
‘- Peki elektrik ne demek?’
‘- Işık, elektrik efendim.’
‘- Buyurun yerinize gidin.’
Yeni Maarif Vekili’ne dönerek:
‘- Şimdi siz muhafız erlerinden istediğiniz birini sesleyin.’
Vekilin ta uzaktaki nöbet tutan neferlerden birini işaret ettiği görüldü. Gidip onu çağırdılar. Gelip selam verdi.
Atatürk bu defa yeniden içki ile yarı doldurulmuş kadehi göstererek sordu:
‘- Bu nedir?’
Er hiç tereddütsüz, bir Orta Anadolu şivesiyle cevap verdi:
‘- Rakı efendim.’
‘- Peki bunu içmek yasak değil mi?’
‘- Yasah!’
‘- Ya ben içersem?’
‘- Sen içmeyeceksin de biz mi içecek? Elbet içeceksin.’
Mustafa Kemal memnun, ışığı gösterip sordu:
‘- Bu nedir?’
‘- Elektrik Paşam!’
‘- Elektrik nedir yani?’
‘- Ne idüğü bilinmez, ettiğinden bilinir.’ (‘Kuvvetler, eserleriyle ölçülür’ün bir başka ifadesi...)
Atatürk vekile dönerek şöyle dedi:
‘- İşte ya Türk halkını bu emsalsiz sezişi ve sağduyusu ile bırakın ya da okutacaksanız, yarı aydınlığın ötesine ulaştırın.”
(Mehmet Zeki Pakalın,
“İşte Biz Böyleyiz” Bütün Dünya, sy. 2, 1943)