ne zaman?

  • Konbuyu başlatan tnctrkcell
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde tnctrkcell tarafından oluşturulan ne zaman? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,891 kez görüntülenmiş, 12 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı ne zaman?
Konbuyu başlatan tnctrkcell
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan muraturkom
T

tnctrkcell

Günümüzde eğitim ve okuma eksenli televizyon programlarında, konferanslarda hep dile getirilen bir konu var. O konu, Türk milletinin okumayı sevmediği, okuma oranının düşük olduğu, gençlerin çok az okuduğu vesaire vesaire.
Bu konular ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor. Güya çözüm bulmak için. Belki kendilerine göre buluyorlar da. Ama biraz yanlış çözümler gibi. Bir kere iş temelden bozuk geliyor. Bu problemlerin ucu biraz derine gidiyor, beraber inebildiğimiz yere kadar inip bir bakalım.

Ülkemizde bebekler doğar doğmaz hırs ablukasına alınıyor. Abluka biraz hafif oldu, pençesine diyelim. Evet, hırs pençesine, hem de annesi babası tarafından atılıyor. Şu aylıkken bizimki yürümeye başladı, şu komşununki yürüyemiyormuş. Yok, bizimki şu kadar kelime konuşuyormuş, falan akrabanın çocuğu daha konuşamamış. Çocuk farkında olmadan bir şey yapar, bir kelime söyler, bir cümle kurar, yok yok bu çocuk kesin doktor olacak doktor!

Sonra çocuk biraz büyür, okula başlar. İşte bu hırsın formelleştiği zamandır. Artık bu rekabet işi notlara, yıldızlı aferinlere, kırmızı kurdelelere dökülür. Bizim çocuğumuz sınıfta en önce okumaya başladı! Bugün de yıldızlı pekiyi almış. Bilmem kimin çocuğu daha okuyamıyormuş bile! Daha da inelim mi derinlere?

Daha sonra ilköğretim sekizinci sınıfa gelir. Artık hırs, puanlara dökülmüştür. Anne baba devamlı başrolde. Şu komşunun çocuğu şu puanı almışmış da şurayı hedefliyormuşmuş da senin ondan ne eksiğin varmış vb. vb.

Daha daha sonra ÖSS’ye hazırlık zamanı gelmiştir. İşte hırsın tavan yaptığı, rekabet; ama kötü rekabetin uzaya çıktığı an gelmiştir. Artık rakip de bir alaydır. Anne babanın can sıkıcı öğüt, tavsiye ve karşılaştırmaları, hiç olmadığı kadar fazla. Onlar da cabası. O bu puanı almış, yok şu özel ders alıyormuş, şunun oğlu, kızı şu kadar soru çözüyormuş. O sıralardan geçtiğim için biliyorum. Eminim bireyin tek amacı, iyi kötü bir yerleşeyim üniversiteye de şu rekabet ortamından, insanların kapasitelerinin yok sayıldığı, öğrencilerin koşu atı gibi görüldüğü, kelimelerin kifayetsiz kalıp puanların anlam ifade ettiği şu dönemden bir sıyrılayım, bir kurtulayım olacaktır.

Evet, sonunda kurtulur. Rahat bir nefes alacağını düşünür. Artık burası hırsın, rekabetin sona erdiği yer der. Ta ki ilk vize sınavları başlayana kadar. Vizelerin sonuçları tek tek açıklandıkça, çan eğrisi sistemini biraz biraz kavrayınca hırs pençesinden kurtulup bin kat daha kötü bir hırs bataklığına düştüğünü büyük bir korku ve vahametle anlar.

Evet, üniversite ortamında sevgi, kardeşlik milli benlik beraberlik gülleri yetişeceğine oradan sadece not hırsı ve rekabet tohumlarından türeyen dikenler ve zakkumlar yetişiyor.

Bu anlattıklarımla niçin okumamız gerektiğinin ne alakası var diyeceksiniz. Niçin okumamız gerektiğinden ziyade ben niye okuyamadığımızı söyleyeyim. İşte belki de en çok okuması gerektiği düşünülen öğrenciler, ilmiye sınıfının en güçlü bireyleri! Onlar not hırsı kıskacında okuyamazlar. Okumamaları gerekir. Yüksek mevkide formalite adam olmaları için.

Peki, öğrencilerin dışındakiler niye okumuyor diyeceksiniz. Onlar daha beter bir hırsın kıskacındalar. Onlar da para kıskacındalar.

Soruyorum sizlere: Bu hırs kıskacı altında olan ülkem insanı ne zaman kitap okuyacak. Ne zaman?!!!.
(alıntı)
 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
güzell bi konuya değinilmiş.üzerinde konuşulası bi konu..Türkiye de kitap okuma alışkanlığı diğer ülkelere oranla çok düşük düzeyde...evet bu olaya  yazan kişininde söylediğiyle aynı açıdan açıdan bakmak gerkirse,,sistemin getirisi daha---doğrusu götürüsü---olarak okuma odaklı değil,,hırs odaklı büyüyen çocuklar(öğrenciler,gençleriler)ileride okumayan toplumları oluşturuyor...yalnız şu açıdan bakarsak-ki bn böyle düşünüyorum-  okuma alışkanlığı toplumdan bireye aşılanan fakat bireysel çaba sonucu kazanılan bi alışkanlıktır ve bu sorunu sorun olmaktan çıkarmak yine toplumu  oluşturan bizlerin elindedir..evet belki ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz,,belki hep birileriyle yarış içindeyiz,,sınavlar bizi kıskacına alımış sınav odaklı yaşıyoruz hayatı ve okumaya zaman kalmıyo.. ama şuda bi gerçek ki yapılan araştırmalarda ülkemizden daha fazla kitap okunan ülkelerde yaşayan insanların boş die adlandırdıkları bi zamanları  yok.o insanlar yolculuk esnasında(metroda,otobüste..vs)yani bizim boş olarak tabir ettiğimiz vakitleri okuyarak geçiriyolar ve bunu alışkanlık haline getirmişler.bence biz ülke olarak bu yönden kaybediyoruz...bence Türk toplumu olarak yaşamın ve okul sisteminin ağır yükü altında çoğu zaman eziliyoruz ve bu yoğun yaşam içinde okumaya zaman bulamıyoruz..en azından benim kendi düşüncem bu yönde..ama tabi herşeye rağmen bireysel çabamız sonucunda belki azda olsa bu sorunun önüne geçebiliceğimiz düşüncesindeyim :-\

paylaşım için teşekkürler.................
 
T

tnctrkcell

re-Member' Alıntı:
güzell bi konuya değinilmiş.üzerinde konuşulası bi konu..Türkiye de kitap okuma alışkanlığı diğer ülkelere oranla çok düşük düzeyde...evet bu olaya  yazan kişininde söylediğiyle aynı açıdan açıdan bakmak gerkirse,,sistemin getirisi daha---doğrusu götürüsü---olarak okuma odaklı değil,,hırs odaklı büyüyen çocuklar(öğrenciler,gençleriler)ileride okumayan toplumları oluşturuyor...yalnız şu açıdan bakarsak-ki bn böyle düşünüyorum-  okuma alışkanlığı toplumdan bireye aşılanan fakat bireysel çaba sonucu kazanılan bi alışkanlıktır ve bu sorunu sorun olmaktan çıkarmak yine toplumu  oluşturan bizlerin elindedir..evet belki ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz,,belki hep birileriyle yarış içindeyiz,,sınavlar bizi kıskacına alımış sınav odaklı yaşıyoruz hayatı ve okumaya zaman kalmıyo.. ama şuda bi gerçek ki yapılan araştırmalarda ülkemizden daha fazla kitap okunan ülkelerde yaşayan insanların boş die adlandırdıkları bi zamanları  yok.o insanlar yolculuk esnasında(metroda,otobüste..vs)yani bizim boş olarak tabir ettiğimiz vakitleri okuyarak geçiriyolar ve bunu alışkanlık haline getirmişler.bence biz ülke olarak bu yönden kaybediyoruz...bence Türk toplumu olarak yaşamın ve okul sisteminin ağır yükü altında çoğu zaman eziliyoruz ve bu yoğun yaşam içinde okumaya zaman bulamıyoruz..en azından benim kendi düşüncem bu yönde..ama tabi herşeye rağmen bireysel çabamız sonucunda belki azda olsa bu sorunun önüne geçebiliceğimiz düşüncesindeyim :-\

paylaşım için teşekkürler.................
çok haklısınız...kitap okuma işini belli bir yaşıma kadar hep boş vakitler de yapılan bir sosyal etkinlik larak gormüştüm...en son hangi kitabı okuduğumu hatırlamadığım günlerim dün gibi aklımdadır...Ancak lise son veya üniversite 1 e geldiğimde bir devleti yöneten şeyin kağıt,kalem,mürekkep üçlüsünün olduğunu anladım,kitap okumanın aslında boş vakitte yapılacak bir eylem olmadığını zaten onun boş vakti doldurması gerektiğini....Ama hiç birşey için geç değil...asıl ben teşekkür ederim :)
 
A

ayben

paylaşım için teşekkürler güzel bir konuya değinmişsiniz evet okuma alışkanlığı ne yazık ki kazanılmamış bir ülke de yaşıyoruz ancak boş vakit yoktur bence boşa harcanan zaman vardır bunun farkında olmakta bize çok şey kazandırır...
 
C

cnslmst

Ayben' Alıntı:
paylaşım için teşekkürler güzel bir konuya değinmişsiniz evet okuma alışkanlığı ne yazık ki kazanılmamış bir ülke de yaşıyoruz ancak boş vakit yoktur bence boşa harcanan zaman vardır bunun farkında olmakta bize çok şey kazandırır...
haklısın ayben...
 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
tnctrkcell' Alıntı:
re-Member' Alıntı:
güzell bi konuya değinilmiş.üzerinde konuşulası bi konu..Türkiye de kitap okuma alışkanlığı diğer ülkelere oranla çok düşük düzeyde...evet bu olaya  yazan kişininde söylediğiyle aynı açıdan açıdan bakmak gerkirse,,sistemin getirisi daha---doğrusu götürüsü---olarak okuma odaklı değil,,hırs odaklı büyüyen çocuklar(öğrenciler,gençleriler)ileride okumayan toplumları oluşturuyor...yalnız şu açıdan bakarsak-ki bn böyle düşünüyorum-  okuma alışkanlığı toplumdan bireye aşılanan fakat bireysel çaba sonucu kazanılan bi alışkanlıktır ve bu sorunu sorun olmaktan çıkarmak yine toplumu  oluşturan bizlerin elindedir..evet belki ülke olarak yeteri kadar okumuyoruz,,belki hep birileriyle yarış içindeyiz,,sınavlar bizi kıskacına alımış sınav odaklı yaşıyoruz hayatı ve okumaya zaman kalmıyo.. ama şuda bi gerçek ki yapılan araştırmalarda ülkemizden daha fazla kitap okunan ülkelerde yaşayan insanların boş die adlandırdıkları bi zamanları  yok.o insanlar yolculuk esnasında(metroda,otobüste..vs)yani bizim boş olarak tabir ettiğimiz vakitleri okuyarak geçiriyolar ve bunu alışkanlık haline getirmişler.bence biz ülke olarak bu yönden kaybediyoruz...bence Türk toplumu olarak yaşamın ve okul sisteminin ağır yükü altında çoğu zaman eziliyoruz ve bu yoğun yaşam içinde okumaya zaman bulamıyoruz..en azından benim kendi düşüncem bu yönde..ama tabi herşeye rağmen bireysel çabamız sonucunda belki azda olsa bu sorunun önüne geçebiliceğimiz düşüncesindeyim :-\

paylaşım için teşekkürler.................
çok haklısınız...kitap okuma işini belli bir yaşıma kadar hep boş vakitler de yapılan bir sosyal etkinlik larak gormüştüm...en son hangi kitabı okuduğumu hatırlamadığım günlerim dün gibi aklımdadır...Ancak lise son veya üniversite 1 e geldiğimde bir devleti yöneten şeyin kağıt,kalem,mürekkep üçlüsünün olduğunu anladım,kitap okumanın aslında boş vakitte yapılacak bir eylem olmadığını zaten onun boş vakti doldurması gerektiğini....Ama hiç birşey için geç değil...asıl ben teşekkür ederim :)
::)  ;)

 
B

berrak

Kullanıcı
28 Tem 2007
En iyi cevaplar
0
0
pembe...
:) teşekkürler okumayı seven biri olarak katılıyorum size ; :-\ :-\ :-\
 
F

fatma_yetkin_izmir

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
0
izmir
:)evet çok güzel bir yazı...  bu durumda hayatı yaşamıyoruz, birileri tarafından yaşattırılıyoruz.
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
tnctrkcell' Alıntı:
Ancak lise son veya üniversite 1 e geldiğimde bir devleti yöneten şeyin kağıt,kalem,mürekkep üçlüsünün olduğunu anladım,
Yanlış anlamışsın valla. Yazmadan edemedim.
Neden kitap okumadığımız kısmına gelirsek. Gerçek anlamda okuyan vede okuduklarını gerektiği gibi yayan insanları tenzih ederek yazayım.

Hmmm nasıl desem, kitap okumakla ömür geçirenlerin halini görünce, ileri sürdükleri fikirleri duyunca, bu fikirlerin eyleme geçiş aşamasına tanık olunca.
Fazla söze gerek kalmıyor kanımca.
Bu şekil kitap kurdu olunucaksa hiç gerek yok.
İyiki okumuyoruz dedirtiolar bana.
Şahsi düşüncemdir teşekkür ederim..
 
M

muraturkom

tnctrkcell/
  Yazın o kadar doğal içten ve yürektendi ki her satırını süzerek okudum.
Hak veermememek mümkün değil.Her büyük her öğretmen aynı şeyi söyler oku yavrum roman hikaye oku derler dururlar.Ben de 17 yaşındayken ilgimi çekti tanrıların arabaları diye uç konuların işlendiği sorgulandığı bir kitaptı.Çevrede kitabın ismizi söylediğimde bana öcü gibi bakıyorlardı,sebebini anlayamamıştım. Şimdi anlıyorum,oku diyen herkes kendi doğrularını okumamı istiyormuş meğer ben nebileyim.
  Üniversiteye giderken yine benzer tepkiler,fikire,yazara,konuya eeeeeeeee yeter be diyorsun o zaman.
  Arkadaşlar siz siz olun kapayın kulaklarınızı yine de sınav ,yarış marış demeyin okuyun. okuyan kişi anlar,anlayan kişi anlatır, anlatanı da hrkes bal gibi dinler.Hatta daha ileri gidersek ufak ufak bir şeyler yazmaya bile başlayın.
  keşke bu yazın da alıntı değil de sana ait olsaydı.
 
Üst