Nasıl yazar olunur?

  • Konbuyu başlatan rock_girl
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde rock_girl tarafından oluşturulan Nasıl yazar olunur? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,420 kez görüntülenmiş, 8 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Nasıl yazar olunur?
Konbuyu başlatan rock_girl
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan deli
R

rock_girl

Kullanıcı
13 Kas 2009
En iyi cevaplar
0
0
Gizli edebiyatçılar ülkesidir Türkiye. Ortaya çıkmamış, henüz üretmemiş ama üretme hayalinden hiç vazgeçmemiş "potansiyel yazarlar ülkesi". Kitap okuma alışkanlığının görece sınırlı olduğu birçok ülkede, buna paralel olarak toplumda "şair ya da romancı veya aydın olma arzusu" da düşük kalır.
Başka meslekler ve uğraşlar revaçtadır. Bu da anlaşılır bir kalıptır. Halbuki bizde durum böyle değildir. Türkiye'de kitap okuma alışkanlığı, kitap yazma arzusunun fersah fersah gerisinde kalır. Uzun lafın kısası, bizde henüz "okur" olmadan, kısa yoldan "yazar" olmak istenilir. Pek çoğumuz, edebiyat şehrinin kestirme yollarının peşindedir.

Eskiden herkesin gönlünde bir şair yatardı. Diyebiliriz ki; 2000'lere kadar bu böyle devam etti. Ama şimdilerde pek çoklarının gönlünde yazarlık yatıyor. Herkesin illâ ki yazmak istediği bir kitap var. Günün birinde, işler biraz rayına oturunca, bir kenara üç beş kuruş para koyup çalışmak zorunda kalınmadığında oturup yazılacak bir kitap... Hayali bile güzel kitap! Kimisi hayat hikâyesini yazmak istiyor, kimi bir tanıdığının başından geçenleri. Kimi geçmişin intikamını kitapla almak istiyor, kimi sadece kalıcı bir eser bırakmak. Kimi bir kurgu peşinde, öyle bir kurgu ki sürekli yeniden yazılıyor zihinde. Ayrıntılar ekleniyor, ayrıntılar çıkarılıyor. Ama kitap hayali hep sabit kalıyor.

Böyle bir ortamda sık sık "Nasıl kitap yazarım? Yazdığım kitabı nasıl yayınlatırım? Roman yazmak için önce ne yapmalıyım? Size yollasam okur musunuz?" konulu mesajlar alıyor ya da sorulara muhatap kalıyorum. Doğrusu, beni zorlayan sorular bunlar. Çünkü her insanın hayatı ve kişiliği, mayası ve kimyası nasıl farklıysa, yazı serüveni de farklıdır. Herkese uyan evrensel bir reçete yok. Kimi kırkından sonra yazmaya başlar, kimi en güzel eserlerini gençliğinde verir. Kimi bir kitabı beş senede tamamlar, kimi beş ayda. Hiçbir yol, bir diğerine üstün değildir. Aslolan, ortaya çıkan eserin derinliği ve kalitesidir.

Ama işte gene de dinmiyor sorular. Her yaştan, mizaçtan ve meslekten insan benzer şeyler danışıyor. Sanki bildiğim ve kendime sakladığım bir formül var. Coca-Cola'nın açıklanmayan terkibi ya da simyacıların kadim bilgileri gibi saklı, özel bir formül... O formülü uygulayınca pat diye çıkıveriyor kitap. Baktım "herkesin yolu kendine" demekle bu işin içinden çıkamayacağım, ben de bu makalede kitap yazmanın formülünü açıklayacağım.

Aslında bir değil iki formül var. Zira iki temel itkiden beslenir kitap. Birbirine taban tabana zıt ama ikisi de son derece güçlü ve devingen iki süreç eşlik eder edebiyatçıya.

Formül bir: Hınç/Hırs çarpı Emek artı Disiplin bölü Yalnızlık. Kitap yazmanın ve "meşhur" yazar olmanın ilk formülü kişisel hınç ve hırsla ilgilidir. Kimi yazarlar kızgınlıktan, kırgınlıktan, hakkının yenildiği ya da kıymetinin yeterince bilinmediği saplantısından, bir konuda kimsenin kendileri kadar uzman olmadığı inancından yahut birilerine bir şeyler anlatma arzusundan, bazen de kavgadan, kavgacılıktan beslenir. Hınç, hırs ve öfke... üçü de kudretli çarklardır. İnsanı hayli üretken kılabilirler. Her halükârda tek başlarına yetersiz kalırlar. Muhakkak emek ve disiplin gereklidir, bir de tabii yalnız kalmak. Yalnızlık olmadan yazarlık olmaz.

Formül iki: Aşk/Tutku çarpı Emek artı Delilik bölü Yalnızlık. Yazar olmanın ikinci formülüdür. Burada temel etmen aşk ve tutkudur. Ve aşk demek irrasyonellik demektir. Akıl, mantıkla açıklanamayan bir öte boyut. İnsan niye âşık olduğunu bilebilir mi? Tek bildiği âşık olup olmadığıdır. Niyesi değil. Bu formüle uyan kişi severek ve tutkuyla yazar. Yaptığı işi o kadar çok benimser ki yazmadan yaşamayı, hatta nefes almayı bile düşünemez. Burada disiplinin yerini delilik almıştır. Kişi yazmaya koyuldu mu durmadan, duramadan, gece gündüz yazar. İçinden cin çıkartırcasına. Gene de muhakkak artı bir emek harcamak durumundadır. Saatler, günler, aylar ve senelerce gıdım gıdım biriken emek. Ve tabii bir de yazarlığın olmazsa olmazı: yalnızlık.



 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
rock_girl' Alıntı:
Aslında bir değil iki formül var. Zira iki temel itkiden beslenir kitap. Birbirine taban tabana zıt ama ikisi de son derece güçlü ve devingen iki süreç eşlik eder edebiyatçıya.

Formül bir: Hınç/Hırs çarpı Emek artı Disiplin bölü Yalnızlık. Muhakkak emek ve disiplin gereklidir, bir de tabii yalnız kalmak. Yalnızlık olmadan yazarlık olmaz.
Formül iki: Aşk/Tutku çarpı Emek artı Delilik bölü Yalnızlık. Yazar olmanın ikinci formülüdür.  Burada disiplinin yerini delilik almıştır.
 
No hırs! emek+disiplin vede yalnızkık tamamda..
Ancak dedirmedim hala..Yazarlık için çok geç:)
Teşekkürler oldukça ilgi alanıma giren gerçekten güzel paylaşımdı.
 
U

ulukan55

Kullanıcı
23 Ağu 2010
En iyi cevaplar
0
0
Samsun
güzeldi eline sağlık iyi çalışma arkadaşım ;)
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Güzeldi. Yazar olmak için en başta içten gelen bir şey olacak diyorum bir yetenek bir şeyler. İyi bir yazar olmak için. Yunan filozofisi neden bu kadar gelişmiş çünkü adamlar hep yazmış neden biz geriyiz. Çünkü biz yazmadık biz söyledik uyguladık adamlar yazdı. Söz uçar yazı kalır terimide buradan geliyor olsa gerek diyorum. Yazı için tekrardan teşekkürler. Ufakta olsa bir yetenek olmalı diyorum. Çünkü öyle insanlar var ki bir cümleden sana nasıl bir kitap yazar şaşarsın. O kadar büyük yazarlar var ki... Zır temeller her zaman güçlü kurgu oluşturur.
Neyse kısaca teşekkürler :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Gökçe:) Yazılanlar oldukça önemliydi aslında dikkate almak grekiyor.Hiç bi'şey için geç kalınmış değildir diye düşünüyorum nedersin?
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Geç kalınmış bir şey yoktur ama aslında da vardır. :) Yok güzel yazmış noktaları belirlemiş. En önemlisi birde insanın güveni olması gerekli :) kendime çok güvenirim her konuda ama bu konu çok farklı :) Bir Cengiz Aytmatov onların arasına girmeyi düşünmek beni yeterince heyecanladırıyor :)
 
D

deli

Kullanıcı
10 Mar 2010
En iyi cevaplar
0
0
�stanbul
Diyorum hep,kendi kendine konuşana neden deli derler de ,yalnız demezler
Nedir? Delilik sesli düşünmektir sadece..
Biri yazmak dedi,oturup ağladım ben..
 
Üst