Nasıl Kanser Olunur?

  • Konbuyu başlatan Bahriyeli
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Garip Olaylar \/ İlginç Bilgiler kategorisinde Bahriyeli tarafından oluşturulan Nasıl Kanser Olunur? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,868 kez görüntülenmiş, 8 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Garip Olaylar \/ İlginç Bilgiler
Konu Başlığı Nasıl Kanser Olunur?
Konbuyu başlatan Bahriyeli
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan busra309
B

Bahriyeli

Kullanıcı
29 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
NASIL KANSER OLUNUR?  :-[



"Gerçekleri açıklarsam Türkiye sarsılır" diyen Prof. Topuz, öyle şeyler söyledi ki; göz göre kanser oluyoruz...

'Gerçekleri anlatırsam Türkiye sarsılır'

Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran başına kilitleyen açıklamalar yaptı...

Esra Ceyhan'ın Kanal D'deki programına konuk olan İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran başına kilitleyen açıklamalar yaptı.

Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek hamile kadınların ve bebek sahibi insanların evde dikkat etmeleri gereken noktaları anlattı.

Erkan Topuz, bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılardan bahsetti. "Benim mücadelem bu yaştan sonra halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum. Bu anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az duyan vardır" diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan açıklamalar yaptı.

"Ben gerçekleri anlatıyorum. Ama çok fazla anlatmıyorum çünkü her şey sarsılabilir Türkiye'de" diyen Topuz'un sarsıcı açıklamaları şöyle:

-Evde sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşmamalılar. Eğer evde ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs)

-Kanserle mücadele anne karnında başlıyor. Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller... Doktor bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.

-Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, hepsinden günde en azından 3-5 tane yesinler. Her bir renkte bir şeyler var.

-Kırmızı et alsınlar gebeler haftada 2 kere. Özellikle balıkla beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım.

-En tehlikeli yer halıdır. Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle halıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Sirkeli su ile silin.

-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven kullanın. Plastik eldiven kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci eldiveni: Pamuk eldiven)

-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünüdür, kanserojendir. Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin.

-Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz.

-Beyaz olan her türlü iç çamaşırınızı muhakkak yeni aldığınızda en az 2 kere kaynatınız. Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor.

-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli. Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.

-Sebzeleri mevsiminde dondurup saklamakta fayda var. Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar.

-Radyasyon kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biridir. Televizyondan çok uzak duralım.

-Çocuklarınıza haftada 2 kez balık çorbası içirin ama içine zerdeçal koymak suretiyle. Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı.

-Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli. Bu miktarın üzerinde balık tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz.

-Kanola yağı kızartma için en uygun yağdır. Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir.

-Çocuklarımız fastfood türü yiyecekleri 15 günde bir yiyebilirler. Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.

-Çocuklara meyve ve yoğurdu bol yedirelim. Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır.

-Çocuklarımızı beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan koruyalım.

-Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da kanserojendir.

-Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır. Ucuz beslenmedir.

-En faydalı gıdalardan birisi cevizdir. Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz.

-Elma dünyanın en faydalı gıdalarından birisidir.

-Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı. Porselen, cam ve çelik kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.

-Meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor. Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse.

-Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğunu çöpe atın. İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok.

-3 ayda bir suyunuzu değiştirin. Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.

-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.

-Meyva suyu yerine posasıyla tüketin. Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.

-Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor. Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.

-Çocuklarımızı yeşil plastik sahalarda oynatmayınız. Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler.

-Havuzların iyi temizlenmesine dikkat ediniz. Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine kansere hazırlık yapıyorsunuz spor yerine.

-Bütün beyazlatıcılardan kaçınız. Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır.

KANSER DALGA DALGA GELİYOR

Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgi ise kanserin boyutlarını açıkça ortaya koymaktaydı: "Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer."

Erkan Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur. Aslında ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında değiller" diye konuştu.

TELEVİZYONGAZETESİ

 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Halılar ne kadar çok mikrop barındırıyorlar. Kıyamaya kıyamaya kullandığımız, nerdeyse servet döküp aldığımız halılar tamamen mikrop yatağı!
Deterjanlar konusunda ise katılamamak ne mümkün?
Bir tanıdığım, çok güzel temizliyor, diye banyoda deterjan kullanırdı ve cilt kanserine yakalanarak vefat etti.
Hocama tamamen katılıyorum, tüm bilgiler uyulması gereken bilgiler.
Çok teşekkürler paylaşım için, kanseri atlatabilmiş şanslı bir kişi olarak... :)
 
B

Bahriyeli

Kullanıcı
29 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
Geçmiş olsun. Nasıl atlattınız??  ???
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Teşekkür ederim. Epey uzun sürdü bahriyeli. Yoğun bir tedavi programı.
Ama en önemlisi inanç ve irade ve telkin sanırım.:)
Her gün konuşurdum; "beni yenemeyeceksin!" diye.:) Duyduklarında öleceğime inanan yakınlarımda bir süre sonra bana çok destek oldular. Bu da biraz hırs yaptı sanırım; başarma hırsı! Saçlarım döküldüğünde dönemlerde kellik modası başlamıştı Hollywood artistlerinde.:) Bunu bile eğlence konusu yapabildim. Ama şimdi çok uzun zaman sonra itiraf etmeliyim ki, gerçekten çok sancılı dönemlerim oldu. Yastığa dişlerimi geçirip ağladığımı bilirim.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Yalnız eklemeliyim özellikle gıda programına çok sadık kaldım. Ve basında sürekli çıkar besinlerin yararlı olduğu hastalıklar, rahatsızlıklar. Bunları okuyup geçmemeli.
Aynı bu yazıda sözedildiği gibi mikrodalga fırınlada o dönemde tanıştım zaten.
 
Ö

özlem1980

Kullanıcı
25 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
kesinlikle dikkat etmek gerekiyor malesef deterjanları
fazlasıyla kullanmayı sevenlerdenim bende
bu arada çook geçmiş olsun
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Zynep' Alıntı:
Çok teşekkürler paylaşım için, kanseri atlatabilmiş şanslı bir kişi olarak... :)
Çok şaşırdım,tahmin bile edemezdim,ama yenebildiğiniz için çok sevindim.tahmin ediyorum ki birçok şeyi aşmış durumdasınız,hayata bakış açınız eskisine göre epey bi değişmiştir.Üzüntülere karşı artık su bardağı değil bir göl kadar geniş ve enginsinizdir.Şimdi neden bukadar canlı ve hayat dolu olduğunuzu anlayabiliyorum.
 
Y

yalcin

Kullanıcı
24 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
gaziantep
Gıda Mühendisi İsmail Erbay’ın bize gönderdiği bir makalesinde de:

Kanser ve hızla çoğalan hastalık çeşitlerinin , hızla yok olan canlıların ve çevre felaketlerinin  baş müsebbibi  DETERJANLARDIR, yani sentetik temizlik mamulleridir.

“Sentetik temizlik ürünlerinin başlıcaları, Çamaşır ve Bulaşık deterjanları, Sıvı sabunlar ve Şampuanlardır. Sıvı sabunlar, bulaşık deterjanları ile şampuan hammaddelerinin orantıları değiştirilmiş halidir. Sabunun sıvılaştırılmışı değildir.

Bu temizlik mamullerinin içerisindeki kimyasallar insan vücudunda karbon yapımızı kırarak veya oksijeni tüketerek tamiri imkânsız hastalıklara yol açarlar. ‘’DETERJAN KADAR İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR VEREN BİR MADDE YOKTUR’’

Sentetik temizlik ürünleri vücuduma dokunmasın gitsinler istiyorsanız yapılacak bir şey vardır:
1-Çamaşır makinesinde: Çamaşırlarınızı 8.000 kg ( 8 ton) su ile durulamanız gerekir.
2-Bulaşık makinesinde: Bulaşıklarınızı 6.000 kg (6 ton) su ile durulamanız gerekir.
3-Banyoda: Şampuan veya body jel kullanmışsanız 2.000 kg (2 ton veya 250 orta boy kova dolusu) su ile durulanmanız gerekir.

Küçük çocuğu olup ta boğaz enfeksiyonu geçirtmeden, bademcik problemsiz büyütebilen anne var mı? İnanın bu işin baş müsebbibi bulaşık deterjanlarıdır.
Rahim-meme ve prostat kanserinin, mide kanserinin en büyük tetikleyicisi deterjanlardır.

Bu mamulleri kullandığınız zaman bir diğer tesir ve etkisi ise çevre kirliliğidir. Bunların içerisindeki kimyasalların başlıca özellikleri bulundukları yerde oksijeni tüketmeleridir. Oksijensiz bir yerde ise hayat olmaz.

Nitekim 1978 yılında Marmara denizinde 126 balık çeşidi varken bu gün bu sayı 25 çeşide inmiştir. 2050 yılına kadar da denizlerdeki canlıların %98 inin yok olacağı tahmin edilmektedir.(Oxford başta olmak üzere amerikan üniversitelerinin açıkladıkları raporlardır.) 

Zerrelerin hesabına dönecek olursak bu sentetik ürünleri kullanmanın da bir hesabı vardır. Kimin nereye ne kadar sıkıntı çektirdiği nelere sebebiyet olduğunun ‘’zerre mıskal hayrın-zerre mıskal şerrin’’ hesabının verileceği bir ahiret gününe doğru gidiyoruz.

Bizim kullanmamamız belki çok bir şeyi değiştirmeyecek ama bizim bu hesabı verenlerin içerisinde olmamamız gerekmektedir. Temizliğin tabii yollarla yapılması gerektiğini sevdiklerimize tanıdıklarımıza bildirmek bir VAZİFEDİR-GÖREVDİR.” Dedikten sonra, Sabun kullanımı ile ilgili şu bilgileri vermektedir:

TABİİ (DOĞAL) TEMİZLİK: SABUN

YAĞ + KOSTİK= SABUN
Bildiğiniz ve aklınıza gelen tüm yağların kostikle muamelesinden sabun elde edilir.

KOSTİK: Bir damlası insanın gözünü kör edebilir. 2 Damla kulaktan içeriye akıtılsa insanın beynini parçalamaya yeterlidir.
Ama sabun yapılırken yağın yağ özelliği kalmadığı gibi kostiğin de bu parçalayıcı özelliğinden eser kalmaz.

Kostik, Tuzruhu ve Çamaşır suyu aynı hammaddelerin ve tesislerin mamulleridir.
ELEKTRİK ENERJİSİ+ TUZ = KOSTİK + TUZRUHU + ÇAMAŞIR SUYU
Dünyadaki tüm ülkeler bu mamulleri elde etmek için aynı sistemi kullanırlar.(Klor-alkali tesisi).Kapalı bir tuzlu su havuzunda, arada yarı geçirken bir zar vardır, elektroliz uygulanmasıyla elde edilir. Su ve tuz iyonlarına ayrışır ve bu maddeler elde edilir.

Türkiye ve tüm dünyada zeytinyağlı sabunun en kaliteli sabun olduğu bilinir. Marketlerde ise birçok sabun ambalajının üzerinde ‘’%100 DOĞAL-Zeytinyağlı ‘’ ibaresi ve bir de zeytin dalı bulunur.
İstanbul Kasımpaşa’da bir zamanlar et sucuğu imalatı oldukça yaygınmış. Bu konunun üstatlarından birisi aşırı rekabetten bıkar ve bir tabela asar: %50 bıldırcın etinden et sucuğu diye. Bıldırcın eti en lezzetli et olduğu için sucuğu da mükemmel olacaktır. Herkes başına toplanır. Üstat bu işi nasıl yaptın diye. Cevap hazırdır: bir danaya bir bıldırcın, kullandım der.

İşte marketlerdeki sabun etiketi de budur. Normal sabunun içerisine katılan az biraz zeytinyağı o sabunun tamamının zeytinyağlı gibi anlaşılmasına yeterlidir. İlk başta da bahsettiğimiz gibi tüm sabunlar, hangi yağdan yapılırsa yapılsın, tabiidir, doğaldır.
Dış dünya ile irtibatımızı sağlayan en önemli elbisemizin, cildimizin temizliğinden bahsediyoruz. Çok hassas ve titiz davranmak zorundayız. Sadece %100 zeytinyağlı sabun kullanmakla beraber bu sabunda aranacak bir diğer özelliğin ise kesinlikle kimyasal veya sentetik bir dolgu veya katkı maddesi katılmamış bir sabun olması gerekmektedir. Basit bir misal verelim: Normalde bir koku açıkta bırakılsa uçar gider. Ama sabun veya şampuanlarda aylarca da kalsa koku gitmez. İşte kokunun uçmayıp kalmasını sağlayan özel kimyasal katkı maddeleri vardır. Bu kimyasal maddenin ise en kolay eriyeninin erime noktası 260 derecedir. Bu malzemeyi vücudunuzdan uzaklaştırmak isterseniz vücudunuza 260 derecelik birkaç yüz kg su dökmeniz icap eder. Ancak bu sayede bu kimyasalın zararlı etkilerini uzaklaştırmış olabilirsiniz. İnsan kemiği ise 230 derecede erir.

Piyasada görmüş olduğunuz rengârenk mis kokulu sabunların en az %85 i hayvansal iç yağından üretilmiştir. Bu yağın HINZIR (DOMUZ) dan elde edilmiş olabilmesi de ayrıca bir risktir. Bundan dolayı da %100 zeytinyağlı sabun kullanımı çok önemli bir değer daha kazanmaktadır.

ÇÖZÜM: Birçok kez deterjanlar zararlı denildi,yazıldı-çizildi.Ama yerine alternatif olarak neyin-nasıl kullanılacağından çok bahsedilmedi.

1-Her marka her çeşit sabunu rendeleyipte kullanabilirsiniz.(İçerisinde AKTİF-OKSİJENLİ yazan toz sabunlara dikkat edin ve almayın).Bize telefon acın nasıl kullanacağınızı anlatalım.

2- Gerek çamaşır gerekse bulaşık makineleri için www.saberkimya.com.tr adresinden de temin edebilirsiniz. Kapınıza kadar teslim gönderiyorlar.

Yani çaresiz-çözümsüz değilsiniz.
 
B

busra309

Kullanıcı
22 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
Kayseri
bu konu üzerinde durulması gereken öneli konulardan biri ancak toplumsal bir çözüm bulmak çok zor.
 
Üst