MUTLULUĞUN ADRESİ

HASAN DAVUTOĞLU

Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2007
Puanları
0
Konum
Güzellikler diyarından
     Bir varmış, bir yokmuş. Mutluluğun adresini arayan insanların yaşadığı bir zamanda genç bir adam varmış. Adı, Güzellikler Savunucusu'ymuş. Onu diğerlerinden farklı kılansa mutluluğun nerede olduğunu biliyor olmasıymış. Genç adama göre mutluluk, bireyin kendi kişiliğinde saklıymış.
     O, her tür olumsuzluğa rahmen mutlu olabiliyormuş. Çünkü Pollyannacılık oynamayı çok seviyormuş. Kan hastası olması bile onun için dert edinilecek, çalışmaktan ve üretmekten geri adım atılacak bir gerekçe olamazmış.
     Güzellikler Savunucusu, bir sabah, her zamanki gibi güne umutlu ve hedeflerle başlamış.
     Kahvaltısını yaptıktan sonra bilgisayar operatörü olarak çalıştığı şirkete gitmiş.
     Evde, ailesine olduğu gibi iş yerinde de arkadaşlarına güler yüzle “Günaydın! Nasılsınız?” diyerek sıcaklık göstermiş.
     O sabah iş yerine bir başka şirkette çalışan arkadaşı gelmiş. Genç adama, “En çok değer verdiğim kitabımı sana armağan etmek istiyorum” diyerek hediye vermiş. Çok mutlu olmuş. Çünkü aylardır arkadaşını mutlu edebilmek için çok çaba sarfetmiş. Önce kişiliğini kanıtlamış. Sonra arkadaşına verdiği değeri göstermiş. Artık anlaşıldığını biliyormuş. Arkadaşını mutlu görmek, ona verilebilecek en büyük hediyeymiş. Buna rağmen arkadaşının verdiği kitabı, aldığı en güzel armağanlardan biri olarak kabul etmiş. Arkadaşını kazanabildiğine ve onun mutluluğuna katkı koyabildiğine sevinmiş.
     Genç adam, o sabah beraberinde bir fotoğraf getirmiş. Fotoğraf, iş arkadaşlarından birinin çocuğuna aitmiş.
     Arkadaşının cep telefonu arızalanmış. Güzellikler Savunucusu, o cep telefonuyla çekilmiş fotoğrafları, 15 gün kadar önce kurtarmış. Arkadaşı için manevi değeri olan o fotoğrafları CD'ye aktarmış. CD'yi alan arkadaşı çok sevinmiş. “O fotoğrafları kaybettim diye üzülürken bana yeniden kazandırdın. Teşekkür ederim!” demiş.
     Genç adam, o sabah işe gelen arkadaşına, cep telefonundan kurtardığı fotoğraflardan birinin baskısını armağan etmiş. Oğlunun fotoğrafını gören anne, “Bunu kızım çekmişti. Kardeşini çok seviyor. Onu, kendince giydirerek o fotoğrafı çekmişti. Fotoğrafı görünce kim bilir ne kadar sevinecek. Çok teşekkür ederim!” demiş.
     Güzellikler Savunucusu, arkadaşından önce o fotoğrafın baskısını yapabildiğine sevinmiş. İş arkadaşını mutlu edebilmek onun için önemliymiş. 8 yaşındaki bir kızı, 8 aylık kardeşine gösterdiği sevgiden dolayı o fotoğrafla ödüllendirmek istemiş.
     Genç adama o sabah bir hediye daha gelmiş. Bu kez hediyeyi ona amiri vermiş.
     Güzellikler Savunucusu, bir hafta önce amirine, kızının fotoğraflarından oluşan CD hazırlamış. Fotoğraflar, slayt gösterisi olarak müzik eşliğinde izlenebiliyormuş.
     Genç adam, müzik seçimine özen göstermiş. Amir, yurt dışında öğrenim gören kızıyla görüşerek, ondan, en çok sevdiği şarkıların listesini almış. Kız, “Ne yapacaksın?” diye sormuş. Annesi, sürpriz olması için “Sana, müzik CD'si hazırlayacağım” diyerek geçiştirmeyi tercih etmiş. Kız buna inanmamış. Her gün annesine şarkı listesini neden aldığını sorup duruyormuş. Beklediği yanıtı alamadığı için de “Çok kötüsün!” diyormuş. Kız, babasını da arayarak soruyormuş. Anne, 1 hafta sonra eve dönecek kızına hazırlattığı sürprizin bozulmaması için eşine de herhangi bir bilgi vermemiş. Bu nedenle baba da kızını aydınlatamamış.
     Güzellikler Savunucusu'na göre yaşam; üretmek, paylaşmak ve desteklenmek demekmiş. O, yıllarca üretmiş. Ürettiklerini de paylaşmış. Ama desteklenmeyişinin burukluğunu hep duymuş.
     Genç adam, Hasan DAVUTOĞLU'nun, “Ağaç, nasıl ki aşılandığı zaman verimliliğini artarır, insan da desteklendiği zaman daha üretken olur” özdeyişini benimsiyormuş.
     Güzellikler Savunucusu, çalıştığı önceki iş yerinde işkence görmüş. Ona cehennem hayatı yaşatmışlar. Şirketin gelirlerini kişisel çıkarları için kullanan personele ayak uydurmadığı için ölümle bile tehdit edilmiş.
     Genç adam, şimdi cennette olduğuna inanıyormuş. Çünkü iş disiplini ve iş yoğunluğunun olduğu bir şirkette çalışıyormuş. En önemlisi üretkenliğine değer veriliyor, kişiliğine saygı duyuluyormuş.
     Güzellikler Savunucusu, kendini cennetteymiş gibi hissetmesine vesile olan amiri ve iş arkadaşlarına minnet borçluymuş. Bunu, onlarla farklı paylaşımlarda bulunarak gösteriyormuş. Amirine hazırladığı CD de o minnetin bir parçasıymış.
     Genç adam, o sabah amirinden aldığı hediyeyle bir kez daha mutlu olmuş. Aslında o, karşılığında bir tek selam beklentisiyle herkese yardım ediyor, paylaşımda bulunuyormuş. Huzurlu ortamda çalışmasının sağlanması bile onun için ödülmüş. Üretkenliğine değer veriliyor, kişiliğine saygı duyuluyor olmasını ise en büyük ödül olarak kabul ediyormuş. Onun için bir anneyi ve kızını mutlu edebilmek bile yetiyormuş.
     Güzellikler Savunucusu'nu o gün, farklı bir şirkette çalışan arkadaşlarından biri ziyaret etmiş. Ziyaret, iş yoğunluğunun olduğu saatlere denk geldiği için onunla yeterince ilgilenemediğini düşünmüş. Akşam saatlerinde onu telefonla aramış. Gönlünü almış. Arkadaşına verdiği değeri tekrarlarken yeniden mutlu olmuş.
     Genç adam, her gün iş çıkışı önce anneannesine gidiyormuş. 78 yaşında olan atasına, ekmeğinden diğer gereksinimlerine kadar her tür ihtiyacını götürüyormuş. En önemlisi hasta olan anneannesine düzenli olarak ilaçlarını veriyormuş. Zamam zaman anneannesi, torununun fedakarlığından göz yaşlarına hakim olamazmış. “Evlatlarım bile benimle bu kadar ilgilenmiyor!” diyormuş.
     Güzellikler Savunucusu, anneannesiyle birlikte yaşayan teyzesiyle de ilgileniyor, onun da ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Yanlarından ayrılırken de bir sonraki gün neye ihtiyaçları olduğunu soruyormuş. Onları mutlu ederek, anneannesinin hayırduasını alarak evine dönüyormuş.
     Gece olmuş. Genç adam, her gece olduğu gibi o gün yaşadıklarını analiz etmiş. Bir güne ne kadar paylaşım sıydırabildiğini, ne kadar kişiyi mutlu edebildiğini değerlendirmiş. Kendi kendine demiş ki; “Şükürler olsun! Bugün de güzel geçti. Bugün de güzellikler adına birileriyle paylaşımda bulunabildim. En önemlisi bugün de birilerini mutlu edebilmeyi başardım!” HASAN DAVUTOĞLU
 
Hala aramakta olan bu adres hala  bulunamamış..
Çünkü mutluluğun adresi masallar ülkesinde kalmış..!

 
crt' Alıntı:
Hala aramakta olan bu adres hala  bulunamamış..
Çünkü mutluluğun adresi masallar ülkesinde kalmış..!

Ve mutluluğu kendimiz dışında her yerde aramışız, oysa asıl mutluluk insanın özünde imiş...

Ne masallarda, ne hayallerde, yalnızca özdedir mutluluk...
 
Mutlluk adına ne kadar güzel sözler sarfedilir ama bana sorarsanız hep aynı nakarat 
"Alıcı kuşlar gibi
Sebebimiz bu sevda
Yitik gülüne aşkın
Mutluluk yalnız rüya"


Çocukken dinlediğimiz -okuduğumuz masallara kolay inanırdık.Oysa yaşamın gerçek yüzü hiçte öyle değilmiş..
Tabi benim böyle düşünüyor olmam sizleri olumsuz etkilesin istemem.
  Evet "mutluluk" her insanın tatması gereken içten gelen bir duygudur ..  
Yaşadığımız  bunca kötü koşullar ve olumsuzluklara rağmen mutluyum diyebilmekse çok özel ve güzel bir durumdur..
KB_9789752638679.JPG
 
Geri
Üst