Z
z.sav
Kullanıcı
Uzun yıllar ÖSS hazırlık dershanelerinde çalıştım , gençlerin ve ailelerinin tercih dönemi aşamalarını yakından yaşama ve gözlemleme fırsatı yakaladım.
Öncelikle durum tespiti yaparak işe başlamak istiyorum; üniversite sınavlarına hazırlanarak sınava giren ve tercih yapan öğrencilerin büyük bir kısmı çok genel ifadelerin dışında(mühendislik istiyorum, işletme istiyorum şeklinde) mesleki bir hedef oluşturarak hareket etmemektedir.
Yani aday sınavlara girmek için hazırlık aşaması yaşamakla beraber, bu çabayı tam olarak hangi hedef için gösterdiğini bilmeden çaba harcamaktadır.
Aday, dershaneye gelip gitmekte, test çözmekte,etüdlere girmekte ancak “ne okumak istiyorsun ?”sorusuna ”hele bir sınava girip çıkayım da puanıma göre bakacağım artık” diye karşılık vermektedir.
Bu tür adaylar ve aileleri genellikle şöyle sorunlar yaşamaktadır; birincisi adayı harekete geçiren iç motivasyon olmadığı için, amaçtan çabuk uzaklaşarak, çabuk pes etme ya da vazgeçme gibi durumlar sıklıkla yaşanmaktadır.Çalışmaktan bıkmak, hemen demoralize olmak gibi durumlar hem aday hem de ailenin sıkça yaşadığı sorunlardır.
Aday sınava gireceğini bilir, çalışması gerektiğini de bilir, bilmediği ise “Ne için, ne kadar çalışacağıdır?”
Çocukluğumuzda hepimiz körebe oynamışızdır,”körebe” burnunun ucundakini bile tereddütle , el yordamıyla bulmaya çalışarak ve çoğu kez bulamayarak bir şeyi ”görmenin” ne kadar önemli olduğunu bize kanıtlayan bir oyundur.
Aday hayalinde göremediği bir hedef için ellerini sallar, birkaç adım atar ama, çabucak pes eder.Oysa gözünün önünde net bir biçimde canlanmış hedefi varsa, tökezlese de, yere de düşse, yorulsa da , sıkılsa da o hedefe ulaşmak konusunda tüm çabasını gösterir ve eninde sonunda hedefine ulaşır.
Bu tür adaylarda yaşanan diğer sorun da şudur; aday öyle ya da böyle bir hazırlık süreci geçirir,sınava girer ,sonuç gelir,bu defa yapacağı tercihler konusunda tek kriteri puanıdır.
Puanı nereye yetiyorsa, açıkta kalmamak için, tercih hakkını sonuna kadar kullanmak ister,tek düşündüğü şey “açıkta kalmayayım”dır.Yerleşilecek Üniversitenin,gidilecek şehrin,okunulacak bölümün hiç önemi olmaksızın “açıkta kalmamak” için liste baştan sona doldurulur.Bu işlem sırasında dershanelerin kendi çıkarlarını düşünmelerini de dikkatten kaçırmamak gerekir Aday bir yere yerleşsin de nereye olduğunun bir önemi yoktur..Adayın yeteneklerinin,ilgilerinin,becerilerinin yazılan bölüm ile örtüşüp örtüşmediğine bakma ihtiyacı bile duyulmaz,şu kadar öğrencimiz kazandı,% şu kadar yerleştirdik demek önemlidir ve bu bakış açısı ile de tercihler teknik doğruluk gözetilerek(puan aralıkları,%dilimler vb)gerçekleştirilir.
Adaylardan bir bölümü de ne istediğini bilir,hedefi açık seçik ve nettir,bu doğrultuda çalışır,hazırlanır,puanını elde eder,puanı yeterse yerleşir,yetmezse bir kez daha hazırlanarak şansını denemek ister.Bu yıllar içinde hedefine 5 .yıl ulaşan bir öğrencime duyduğum saygıyı belirtmeden geçmek istemiyorum.gerçekten de o öğrencim azmin ve kararlı olmanın insanı amaca nasıl götürdüğünün canlı bir örneği idi benim için.
Bu aşamalarda en önemli olan hedef oluşturmamış adayların yapacağı tercihler üzerinde durmaktır. Aslında ne istediğini bilen adaylar da benzer sorunları okul bitiminde yaşamakla beraber,onların yollarını bulmaları daha kolay olmaktadır.
Tercih aşamasına gelmeden önce lütfen şu noktalarda kendi cevaplarınızı bulmaya çalışmalısınız...
*Elde ettiğiniz puanla, tercih etmeyi düşündüğünüz bölüm sizin “ elinizden gelenin en iyisi mi?”
Yani bir kere daha hazırlanma şansınız olsa daha yüksek bir puan alma şansınız var mı? ve dolayısıyla kendinize daha uygun olabilecek bir bölüm tercih edebilme şansınız olabilir mi?
Bu soruya vereceğiniz yanıt pek çok açıdan sizin için dönüm noktası olacaktır.
*Kendinizi ve özelliklerinizi tam olarak bilip bilmediğinizi de sorgulamalı ve kendiniz ile ilgili de daha somut bilgilere ulaşmalısınız. İş değerleriniz konusunda fikir sahibi olabilmelisiniz…Kazanç, ilerleme, güç sahibi olma,özgürlük,somutluk,prestij,aile hayatı vb .konulardaki öncelikleriniz konusunda kendinizi tanımalısınız.
*Yaşamdan neler beklediğinizi biliyor musunuz? Bu konuda düşünmüş olmalı ve bunun sonunda da bazı kişisel hedefler oluşturmuş olmasınız.
*Tercih edilen bölüm sonrasında ne tür alanlara kayaileceğinizi, hangi alanlarda çalışabileceğinizi biliyor musunuz? Ve bunlar sizin yaşamdan beklediklerinizi karşılamaya yarayacak mı?
*Tercih yaptığınızda arkanızda keşke bırakacak mısınız?
“keşke daha çok çalışsaydım, keşke girmek istediğim şu bölüme daha önceden karar vermiş olsaydım,keşke arkadaşlarıma uymasaydım,keşke bana yol gösterenleri daha çok dinleseydim vb” Bu keşkeler sizin durumunuzu ne ölçüde etkilerdi ve sonucu ne ölçüde değiştirirdi,yapabileceğiniz olduğunu düşündüğünüz en ufak bir şey varsa,lütfen yapın…
*”Elalem ne der?”sendromuyla hareket etmeyin…Elalem ne derse desin…Siz bundan sonra ki 40-50 yılı elalemle geçirmeyeceksiniz ama,seçtiğiniz meslek 40-50 yılda yaşayacaklarınız da belirleyici olacaktır.
*Karar verirken bunun yaşamınızda verdiğiniz en önemli kararlardan biri olduğunu tekrar tekrar düşünün.
N. S
K. Geliştirme Danışmanı ve Yaşam Koçu
Öncelikle durum tespiti yaparak işe başlamak istiyorum; üniversite sınavlarına hazırlanarak sınava giren ve tercih yapan öğrencilerin büyük bir kısmı çok genel ifadelerin dışında(mühendislik istiyorum, işletme istiyorum şeklinde) mesleki bir hedef oluşturarak hareket etmemektedir.
Yani aday sınavlara girmek için hazırlık aşaması yaşamakla beraber, bu çabayı tam olarak hangi hedef için gösterdiğini bilmeden çaba harcamaktadır.
Aday, dershaneye gelip gitmekte, test çözmekte,etüdlere girmekte ancak “ne okumak istiyorsun ?”sorusuna ”hele bir sınava girip çıkayım da puanıma göre bakacağım artık” diye karşılık vermektedir.
Bu tür adaylar ve aileleri genellikle şöyle sorunlar yaşamaktadır; birincisi adayı harekete geçiren iç motivasyon olmadığı için, amaçtan çabuk uzaklaşarak, çabuk pes etme ya da vazgeçme gibi durumlar sıklıkla yaşanmaktadır.Çalışmaktan bıkmak, hemen demoralize olmak gibi durumlar hem aday hem de ailenin sıkça yaşadığı sorunlardır.
Aday sınava gireceğini bilir, çalışması gerektiğini de bilir, bilmediği ise “Ne için, ne kadar çalışacağıdır?”
Çocukluğumuzda hepimiz körebe oynamışızdır,”körebe” burnunun ucundakini bile tereddütle , el yordamıyla bulmaya çalışarak ve çoğu kez bulamayarak bir şeyi ”görmenin” ne kadar önemli olduğunu bize kanıtlayan bir oyundur.
Aday hayalinde göremediği bir hedef için ellerini sallar, birkaç adım atar ama, çabucak pes eder.Oysa gözünün önünde net bir biçimde canlanmış hedefi varsa, tökezlese de, yere de düşse, yorulsa da , sıkılsa da o hedefe ulaşmak konusunda tüm çabasını gösterir ve eninde sonunda hedefine ulaşır.
Bu tür adaylarda yaşanan diğer sorun da şudur; aday öyle ya da böyle bir hazırlık süreci geçirir,sınava girer ,sonuç gelir,bu defa yapacağı tercihler konusunda tek kriteri puanıdır.
Puanı nereye yetiyorsa, açıkta kalmamak için, tercih hakkını sonuna kadar kullanmak ister,tek düşündüğü şey “açıkta kalmayayım”dır.Yerleşilecek Üniversitenin,gidilecek şehrin,okunulacak bölümün hiç önemi olmaksızın “açıkta kalmamak” için liste baştan sona doldurulur.Bu işlem sırasında dershanelerin kendi çıkarlarını düşünmelerini de dikkatten kaçırmamak gerekir Aday bir yere yerleşsin de nereye olduğunun bir önemi yoktur..Adayın yeteneklerinin,ilgilerinin,becerilerinin yazılan bölüm ile örtüşüp örtüşmediğine bakma ihtiyacı bile duyulmaz,şu kadar öğrencimiz kazandı,% şu kadar yerleştirdik demek önemlidir ve bu bakış açısı ile de tercihler teknik doğruluk gözetilerek(puan aralıkları,%dilimler vb)gerçekleştirilir.
Adaylardan bir bölümü de ne istediğini bilir,hedefi açık seçik ve nettir,bu doğrultuda çalışır,hazırlanır,puanını elde eder,puanı yeterse yerleşir,yetmezse bir kez daha hazırlanarak şansını denemek ister.Bu yıllar içinde hedefine 5 .yıl ulaşan bir öğrencime duyduğum saygıyı belirtmeden geçmek istemiyorum.gerçekten de o öğrencim azmin ve kararlı olmanın insanı amaca nasıl götürdüğünün canlı bir örneği idi benim için.
Bu aşamalarda en önemli olan hedef oluşturmamış adayların yapacağı tercihler üzerinde durmaktır. Aslında ne istediğini bilen adaylar da benzer sorunları okul bitiminde yaşamakla beraber,onların yollarını bulmaları daha kolay olmaktadır.
Tercih aşamasına gelmeden önce lütfen şu noktalarda kendi cevaplarınızı bulmaya çalışmalısınız...
*Elde ettiğiniz puanla, tercih etmeyi düşündüğünüz bölüm sizin “ elinizden gelenin en iyisi mi?”
Yani bir kere daha hazırlanma şansınız olsa daha yüksek bir puan alma şansınız var mı? ve dolayısıyla kendinize daha uygun olabilecek bir bölüm tercih edebilme şansınız olabilir mi?
Bu soruya vereceğiniz yanıt pek çok açıdan sizin için dönüm noktası olacaktır.
*Kendinizi ve özelliklerinizi tam olarak bilip bilmediğinizi de sorgulamalı ve kendiniz ile ilgili de daha somut bilgilere ulaşmalısınız. İş değerleriniz konusunda fikir sahibi olabilmelisiniz…Kazanç, ilerleme, güç sahibi olma,özgürlük,somutluk,prestij,aile hayatı vb .konulardaki öncelikleriniz konusunda kendinizi tanımalısınız.
*Yaşamdan neler beklediğinizi biliyor musunuz? Bu konuda düşünmüş olmalı ve bunun sonunda da bazı kişisel hedefler oluşturmuş olmasınız.
*Tercih edilen bölüm sonrasında ne tür alanlara kayaileceğinizi, hangi alanlarda çalışabileceğinizi biliyor musunuz? Ve bunlar sizin yaşamdan beklediklerinizi karşılamaya yarayacak mı?
*Tercih yaptığınızda arkanızda keşke bırakacak mısınız?
“keşke daha çok çalışsaydım, keşke girmek istediğim şu bölüme daha önceden karar vermiş olsaydım,keşke arkadaşlarıma uymasaydım,keşke bana yol gösterenleri daha çok dinleseydim vb” Bu keşkeler sizin durumunuzu ne ölçüde etkilerdi ve sonucu ne ölçüde değiştirirdi,yapabileceğiniz olduğunu düşündüğünüz en ufak bir şey varsa,lütfen yapın…
*”Elalem ne der?”sendromuyla hareket etmeyin…Elalem ne derse desin…Siz bundan sonra ki 40-50 yılı elalemle geçirmeyeceksiniz ama,seçtiğiniz meslek 40-50 yılda yaşayacaklarınız da belirleyici olacaktır.
*Karar verirken bunun yaşamınızda verdiğiniz en önemli kararlardan biri olduğunu tekrar tekrar düşünün.
N. S
K. Geliştirme Danışmanı ve Yaşam Koçu