B
Break4Love
Kullanıcı
Düşleri dökülen bir çocuğum ben…
Şimdi sekiz yaşındayım, bir düşüm daha dökülüyor…
Anlattım… Anlattıkça büyüdüm…
Sokakları sevdim…
Sokak, radyoda…
Radyo, sokakta olabilir miydi?
Oldu…
Gece piknikleri yaptık meydanlarda…
Aşeren hamile bir kadına kabak tatlısı da yetiştirdik radyodan…
Yani bazen “kabak tadı” da verdik…
Arabası bozulana yetişti bir başka dinleyicimiz, elinde uzatma kablosuyla…
Uzattık…
Elimizİ, yüreğimizi, neşemizi birbirimize uzattık…
Gecenin kahramanları…
Gecenin esnafları geldi geçti aramızdan…
Kimisi köftesini, kimisi ekmeğini aldı…
Gece pikniklerimiz oldu sokakta…
Sokak, radyoda…
Radyo, sokakta olabilir miydi?
Oldu…
Aklımın armağanıdır bana Matrax…
Birbirini hiç tanımayan insanlar, sokakta bir merhabayla tanış olsunlar istedim…
Aynı sucuklu yumurta tavasına değsin elleri…
Şarkılar, türküler dillerinde olsun sonra…
Beni unutsunlar uzun eşek oynarken…
İp atlarken, top oynarken veyahut…
Ve fakat hatırlasınlar çocuk olduklarını…
Hatırladılar…
Sepetlerini sarkıtan öğrencilerin sepetine dolma oldu bir annenin katkısı…
Bir baba koşup tatlı getirdi gecenin güçünde…
Düşleri dökülen bir çocuğum ben…
Şimdi sekiz yaşındayım ve bir düşüm daha dökülüyor…
Anlattım… Anlattıkça büyüdüm…
Biliyorum kırdım bazılarınızı, kızdınız bana…
Ama herkes sevsin istemedim ki beni…
Bir domatesi bile herkes sevemiyorken, domates kadar kusursuz olmaya çalışmak ne büyük ahmaklıktır…
Anladım; ilkelerin varsa, duruşun varsa, tahammül edemiyorsan salaklığa sevilmeyebilirsin…
Öyleyse yaşasın domates… Ve tepesindeki minik yeşillik…
Düşleri dökülen bir çocuğum ben…
Şimdi sekiz yaşındayım ve bir düşüm daha dökülüyor…
Benimle yıllardır bu oyunu oynayan, düşlerimi boyayan her birinize teşekkür ederim
Yazan: Zeki Kayahan Coşkun
Şimdi sekiz yaşındayım, bir düşüm daha dökülüyor…
Anlattım… Anlattıkça büyüdüm…
Sokakları sevdim…
Sokak, radyoda…
Radyo, sokakta olabilir miydi?
Oldu…
Gece piknikleri yaptık meydanlarda…
Aşeren hamile bir kadına kabak tatlısı da yetiştirdik radyodan…
Yani bazen “kabak tadı” da verdik…
Arabası bozulana yetişti bir başka dinleyicimiz, elinde uzatma kablosuyla…
Uzattık…
Elimizİ, yüreğimizi, neşemizi birbirimize uzattık…
Gecenin kahramanları…
Gecenin esnafları geldi geçti aramızdan…
Kimisi köftesini, kimisi ekmeğini aldı…
Gece pikniklerimiz oldu sokakta…
Sokak, radyoda…
Radyo, sokakta olabilir miydi?
Oldu…
Aklımın armağanıdır bana Matrax…
Birbirini hiç tanımayan insanlar, sokakta bir merhabayla tanış olsunlar istedim…
Aynı sucuklu yumurta tavasına değsin elleri…
Şarkılar, türküler dillerinde olsun sonra…
Beni unutsunlar uzun eşek oynarken…
İp atlarken, top oynarken veyahut…
Ve fakat hatırlasınlar çocuk olduklarını…
Hatırladılar…
Sepetlerini sarkıtan öğrencilerin sepetine dolma oldu bir annenin katkısı…
Bir baba koşup tatlı getirdi gecenin güçünde…
Düşleri dökülen bir çocuğum ben…
Şimdi sekiz yaşındayım ve bir düşüm daha dökülüyor…
Anlattım… Anlattıkça büyüdüm…
Biliyorum kırdım bazılarınızı, kızdınız bana…
Ama herkes sevsin istemedim ki beni…
Bir domatesi bile herkes sevemiyorken, domates kadar kusursuz olmaya çalışmak ne büyük ahmaklıktır…
Anladım; ilkelerin varsa, duruşun varsa, tahammül edemiyorsan salaklığa sevilmeyebilirsin…
Öyleyse yaşasın domates… Ve tepesindeki minik yeşillik…
Düşleri dökülen bir çocuğum ben…
Şimdi sekiz yaşındayım ve bir düşüm daha dökülüyor…
Benimle yıllardır bu oyunu oynayan, düşlerimi boyayan her birinize teşekkür ederim
Yazan: Zeki Kayahan Coşkun