Z
Zynep
Kullanıcı
Rastlaştığı, tanıştığı herkesle konuşacak bir şeyler bulabilmek, özel bir yetenek. İş hayatında veya politikada insanı yukarılara taşıyan bir özellik. Sağdan soldan, havadan sudan konular açarak iletişim kurmayı becerenler çevrelerini geliştirip kariyerlerinde de üst seviyelere çıkabiliyor.
Stanford Üniversitesi MBA mezunları arasında yapılan bir araştırmaya göre, "small talk" yeteneği olanlar, mezuniyet derecesi yüksek olanlara göre daha başarılı oluyor.
Small talk, yani resmi olmayan bir ortamda, çok fazla derine odaklanmadan yapılan kısa sohbetler, örneğin bir partide ya da buna benzer bir sosyal ortamda tanımadığınız kişilerle ayaküstü konuşabilmek ya da yüzlerce insanın çalıştığı işyerinizde herkesle konuşacak bir şeyler bulmak, çevrenizi olağanüstü derecede genişletebilir.
Malinowski, bu konunun önemine daha 1923’de değinmiş. Ünlü bilimadamı topluluk içinde bazı bireylerin bu yetenekleri sayesinde çok daha kolay mesafe kat ettiklerini görüyor. Böylece ayaküstü sohbet, birden bilimsel bir nitelik kazanıyor. Bunun insanın kariyerinde de önemli bir rolü var. CareerBuilder.com’da yer alan bir habere göre, Stanford Üniversitesi MBA mezunları arasında bir araştırma yapılmış. Mezunların 10 yıl boyunca izi sürülmüş, başarılarında (başarısızlıklarında) neyin ön plana çıktığı araştırılmış. Sonuçta, başka etkenlerle birlikte iletişim yeteneğinin de, mezuniyet derecesinden çok daha önemli bir başarı faktörü olduğu ortaya çıkmış.
Eğitim şirketlerinin bir araya geldiği ve trendlerin konuşulduğu American Society for Training & Development (ASTD) Konferansı’nın bu yıl Atlanta’da yapılan toplantısına katılan Management Centre Türkiye (MCT) yöneticilerinden Serkan Gülener "Small talk, yani 5 dakikada herkesin hatırını sormak,toplantıda gündeme gelen tavsiyeler arasındaydı" diyor. "Bu yeteneğe sahip kişiler, hızlı ilişki geliştirmede özellikle bu yöntemi kullanıyorlar. Bir topluluğa girip hemen kendilerine bir çevre yaratıyorlar."
Acaba bu tür sohbetler yapmak, insanın içinden gelen bir yetenek mi yoksa sonradan öğrenilebilir mi? Serkan Gülener, "Bazı insanların iletişim yeteneği diğerlerine göre daha yüksektir" diyor "Bazılarında ise çocukken kır dizini otur aşağı yaklaşımından dolayı bloke edilmiştir. İnsanların ilk sözü açabilme cesaretini geliştirmek lazım. Çünkü small-talk’ta sözü açmak önemlidir. Bir davete gittiniz, kimseyi tanımıyorsunuz, birisinin yanına gidip "Beyaz şarap mı içiyorsunuz?" diye o sohbeti başlatabilmek veya bir sekreterseniz müdürünüze "Kravatınız çok güzel" diyebilmek cesaret işidir. Çok suskun bir tip bile yavaş yavaş bunu yapmaya alışabilir."
Belki de bunun en güzel örneklerden biri, eskiden mühendis şimdiyse profesyonel bir konuşmacı olan, The Fine Art of Small Talk’un yazarı Debra Fine. CarreerBuilder.com’a verdiği röportajda eskiden topluluk içinde kendisini ne kadar rahatsız hissettiğini anımsıyor. Debra Fine, bu utangaçlığı nasıl kırdığını Fast Company Dergisi’ne verdiği bir röportajda "İnsanları gözleyerek, onlarla nasıl daha iyi ilişki kurulabileceğine baktım. Konuyla ilgili kitaplar okudum" diye anlatıyor. Small talk’ın "ince sanatı" konusunda bir kitap yazmış olan Debra Fine’ın, aslında small talk’tan hoşlanmadığını itiraf etmesi de ilginç. Kimseyle ayaküstü sohbet etmek gibi bir merakı olmadığı halde, kendi kendine her hafta üç yeni insanla konuşmaya karar vermiş. Sonuçta, "İletişim kurma yeteneği, kazanılabilen bir hüner" diyor.
İşyerindeki Konuşmaların Yüzde 80’i Small Talk
Small talk’un dostluk ve iş yapacağınız sosyal ağı geliştirmenin yanında, organizasyonel öğrenmeye de faydası var. İnsanların zihnindeki bilgiyi birbiriyle paylaşması bu tür sohbetlerle tetikleniyor çünkü. Serkan Gülener, "İşyerindeki sohbetlerimizin yüzde 80’i small talk, yüzde 20’si bilinçli toplantılar. O zaman bu yüzde 80 zaman diliminin içinde bizim öğrenmeyi gerçekleştiriyor ve tetikliyor olmamız lazım. Bu sürekli gelişim sürecinin bir parçası. Özellikle bilgi yönetimi kapsamında small talk bir araç olarak görülüyor. Hatta bir espri vardır, derler ki en iyi bilgi yönetimi aracı bir CRM sistemi değil şirketteki kahve makinesinin civarıdır. Orada buluştuğunuz meslektaşlarınızla yapacağınız 2 dakikalık sohbet sizin bilgi paylaşımını en verimli gerçekleştirmenizi sağlar."
Bir Lider İçin Çalışanlarla Sohbet Önemlidir
İşyerinde small talk’u en iyi kullananlardan biri de DHL Genel Müdürü Michel Akavi. Şirket içinde bu yönüyle tanınan Akavi, koridorda yürürken karşılaştığı herkesle konuşuyor. "İşyerinde ayak üstü yapılan kısa bir sohbet bile çalışanlarla aranızda sıcak ve güvene dayalı bir bağ oluşmasına önemli katkı sağlar" diyor. "Açık iletişim ve açık kapı politikası olan bir şirketiz, bu kültürde small talk’un da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde çalışanlarınızı tanıma fırsatı bulabiliyorsunuz. Ayrıca liderlerin her zaman görünür olması önemlidir." Akavi, çalışanlarla kişisel ilgi alanları ya da gündemdeki olaylar hakkında konuştuğunu söylüyor. Bir futbol maçı, bir film ya da su sorunu bu sohbetlere konu olabiliyor. Akavi, dışa dönük bir insan olduğundan her ortamda insanlarla konuşmayı seviyor. "Gittiğim restorandaki garsondan doktoruma kadar herkesle sohbeti seviyorum. Bu sizin network’ünüzü de geliştirir, önemli fırsatlar yakalayabilirsiniz."
Karşılıklı Konuşan İnsanlar Kavga Etmez
Microsoft Genel Müdürü Çağlayan Arkan da ayaküstü sohbetlere verdiği önemle tanınan yöneticilerden. "Bir insana değer verdiğinizi öncelikle onun ismini hemen öğrenip kendisine ismiyle hitap ederek belirtirsiniz" diyor. "İsimlerinden daha ileride, hepsi hakkında az çok bir şeyler bilmeye, özel hayat sınırlarına girmeden ilgi alanlarını, profesyonel ve kişisel geçmişlerini her zaman hatırlamaya dikkat ederim. Şirket içinde biraz dolaşsam herkes ile birkaç dakika ayaküstü konuşabilirim. Ayaküstü sohbeti işyerinde olumlu bir ortam oluşturan basit ama etkili bir araç. Bu sayede aslında bir çok büyük sorun hallediliyor. İyi ilişki kurulan bir yerde, insanlar sohbetlerde geçen birkaç küçük kelime ile doğabilecek büyük sorunları daha yüzeye çıkmadan hallediyorlar. Hatırlarız, eskiden işletmelerde çalışanların karşılıklı oturup konuştuklarından şikayetçi olunurdu. Oysa unutulmamalı ki, karşılıklı konuşan insanlar kavga etmezler!"
Küçük Sohbetlerin 12 İpucu
>>İlk olarak hakkında konuşulacak 3 şey ve diğerlerinin de konuşmasını sağlayacak 4 genel soruyu hazırla. Eğer kişiyle daha önceden tanıştıysan onun hakkında bildiğin şeyleri hatırlamaya çalış, örneğin spora olan ilgisi gibi.
>>İlk merbaba diyen sen ol. Eğer diğer kişinin seni hatırlayacağından emin değilsen, adını söyle. Önce gülümse ve birisiyle tanıştığında daima el sıkış.
>>İsimleri hatırlamak için özel bir çaba harca ve onları sıklıkla kullan.
>>Örneğin bir toplantıda, organizasyon veya mekanla ilgili yorunlar yaparak diğer kişileri konuşmaya çek, daha sonra konuyla ilgili açık uçlu sorular sor. "Katılımcılar geçen yıldan daha fazla, ne kadar süredir bu kongreye katılıyorsunuz? gibi. Ayrıca diğerlerine seyahatleri veya ev sahibi hakkında sorular sorabilirsin.
>>Konuştuğun kişiye odaklan, onu iyi dinle ve geribildirimde bulun. Göz temasını koparma. Seninle konuşulurken asla gözlerini odanın etrafında gezdirme.
>>Konuştuğundan daha fazla dinle.
>>İlginç konular bul. Güncel olaylara yakın olmak, sizi harika bir konuşmacı yapar. "Şu konuda ne düşünüyorsun?" "... duydun mu?" gibi cümleler kur. Olumsuz ve çekişmeli konulardan uzak dur, uzun hikayelerden veya detay vermekten kaçın.
>>Eğer özellikle tanışmak istediğin kişiler varsa, ulaşmanın en iyi yolu onların saygı duyduğu kişiler tarafından tanıştırılmaktır. Bir arkaşından rica et.
>>Birisi size kartvizitini verirse bunu bir hediye olarak kabul et. İki elinle tut ve üzerinde ne yazdığını oku. Daha sonra gömlek cebine ya da cüzdanına koy, değer verdiğini göster.
>>Kendi beden dilini izle. Hasta gibi gözüken insanlar diğerlerini rahatsız eder. Öyle olmasan bile rahat davran.
>>Önden başlamış bir konuşmaya katıldıysan gözle ve dinle.
>>Birkaç çıkış noktası bırak ki incelikle konuşmadan çıkabilesin. Örneğin "Bir müşteriyi kontrol etmem gerek", "Öğle yemeğini kaçırdım, büfeye gitmem gerek" gibi veya onlara bir içecek teklif et.
Kaynak: Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi/Burcu Özçelik
Stanford Üniversitesi MBA mezunları arasında yapılan bir araştırmaya göre, "small talk" yeteneği olanlar, mezuniyet derecesi yüksek olanlara göre daha başarılı oluyor.
Small talk, yani resmi olmayan bir ortamda, çok fazla derine odaklanmadan yapılan kısa sohbetler, örneğin bir partide ya da buna benzer bir sosyal ortamda tanımadığınız kişilerle ayaküstü konuşabilmek ya da yüzlerce insanın çalıştığı işyerinizde herkesle konuşacak bir şeyler bulmak, çevrenizi olağanüstü derecede genişletebilir.
Malinowski, bu konunun önemine daha 1923’de değinmiş. Ünlü bilimadamı topluluk içinde bazı bireylerin bu yetenekleri sayesinde çok daha kolay mesafe kat ettiklerini görüyor. Böylece ayaküstü sohbet, birden bilimsel bir nitelik kazanıyor. Bunun insanın kariyerinde de önemli bir rolü var. CareerBuilder.com’da yer alan bir habere göre, Stanford Üniversitesi MBA mezunları arasında bir araştırma yapılmış. Mezunların 10 yıl boyunca izi sürülmüş, başarılarında (başarısızlıklarında) neyin ön plana çıktığı araştırılmış. Sonuçta, başka etkenlerle birlikte iletişim yeteneğinin de, mezuniyet derecesinden çok daha önemli bir başarı faktörü olduğu ortaya çıkmış.
Eğitim şirketlerinin bir araya geldiği ve trendlerin konuşulduğu American Society for Training & Development (ASTD) Konferansı’nın bu yıl Atlanta’da yapılan toplantısına katılan Management Centre Türkiye (MCT) yöneticilerinden Serkan Gülener "Small talk, yani 5 dakikada herkesin hatırını sormak,toplantıda gündeme gelen tavsiyeler arasındaydı" diyor. "Bu yeteneğe sahip kişiler, hızlı ilişki geliştirmede özellikle bu yöntemi kullanıyorlar. Bir topluluğa girip hemen kendilerine bir çevre yaratıyorlar."
Acaba bu tür sohbetler yapmak, insanın içinden gelen bir yetenek mi yoksa sonradan öğrenilebilir mi? Serkan Gülener, "Bazı insanların iletişim yeteneği diğerlerine göre daha yüksektir" diyor "Bazılarında ise çocukken kır dizini otur aşağı yaklaşımından dolayı bloke edilmiştir. İnsanların ilk sözü açabilme cesaretini geliştirmek lazım. Çünkü small-talk’ta sözü açmak önemlidir. Bir davete gittiniz, kimseyi tanımıyorsunuz, birisinin yanına gidip "Beyaz şarap mı içiyorsunuz?" diye o sohbeti başlatabilmek veya bir sekreterseniz müdürünüze "Kravatınız çok güzel" diyebilmek cesaret işidir. Çok suskun bir tip bile yavaş yavaş bunu yapmaya alışabilir."
Belki de bunun en güzel örneklerden biri, eskiden mühendis şimdiyse profesyonel bir konuşmacı olan, The Fine Art of Small Talk’un yazarı Debra Fine. CarreerBuilder.com’a verdiği röportajda eskiden topluluk içinde kendisini ne kadar rahatsız hissettiğini anımsıyor. Debra Fine, bu utangaçlığı nasıl kırdığını Fast Company Dergisi’ne verdiği bir röportajda "İnsanları gözleyerek, onlarla nasıl daha iyi ilişki kurulabileceğine baktım. Konuyla ilgili kitaplar okudum" diye anlatıyor. Small talk’ın "ince sanatı" konusunda bir kitap yazmış olan Debra Fine’ın, aslında small talk’tan hoşlanmadığını itiraf etmesi de ilginç. Kimseyle ayaküstü sohbet etmek gibi bir merakı olmadığı halde, kendi kendine her hafta üç yeni insanla konuşmaya karar vermiş. Sonuçta, "İletişim kurma yeteneği, kazanılabilen bir hüner" diyor.
İşyerindeki Konuşmaların Yüzde 80’i Small Talk
Small talk’un dostluk ve iş yapacağınız sosyal ağı geliştirmenin yanında, organizasyonel öğrenmeye de faydası var. İnsanların zihnindeki bilgiyi birbiriyle paylaşması bu tür sohbetlerle tetikleniyor çünkü. Serkan Gülener, "İşyerindeki sohbetlerimizin yüzde 80’i small talk, yüzde 20’si bilinçli toplantılar. O zaman bu yüzde 80 zaman diliminin içinde bizim öğrenmeyi gerçekleştiriyor ve tetikliyor olmamız lazım. Bu sürekli gelişim sürecinin bir parçası. Özellikle bilgi yönetimi kapsamında small talk bir araç olarak görülüyor. Hatta bir espri vardır, derler ki en iyi bilgi yönetimi aracı bir CRM sistemi değil şirketteki kahve makinesinin civarıdır. Orada buluştuğunuz meslektaşlarınızla yapacağınız 2 dakikalık sohbet sizin bilgi paylaşımını en verimli gerçekleştirmenizi sağlar."
Bir Lider İçin Çalışanlarla Sohbet Önemlidir
İşyerinde small talk’u en iyi kullananlardan biri de DHL Genel Müdürü Michel Akavi. Şirket içinde bu yönüyle tanınan Akavi, koridorda yürürken karşılaştığı herkesle konuşuyor. "İşyerinde ayak üstü yapılan kısa bir sohbet bile çalışanlarla aranızda sıcak ve güvene dayalı bir bağ oluşmasına önemli katkı sağlar" diyor. "Açık iletişim ve açık kapı politikası olan bir şirketiz, bu kültürde small talk’un da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde çalışanlarınızı tanıma fırsatı bulabiliyorsunuz. Ayrıca liderlerin her zaman görünür olması önemlidir." Akavi, çalışanlarla kişisel ilgi alanları ya da gündemdeki olaylar hakkında konuştuğunu söylüyor. Bir futbol maçı, bir film ya da su sorunu bu sohbetlere konu olabiliyor. Akavi, dışa dönük bir insan olduğundan her ortamda insanlarla konuşmayı seviyor. "Gittiğim restorandaki garsondan doktoruma kadar herkesle sohbeti seviyorum. Bu sizin network’ünüzü de geliştirir, önemli fırsatlar yakalayabilirsiniz."
Karşılıklı Konuşan İnsanlar Kavga Etmez
Microsoft Genel Müdürü Çağlayan Arkan da ayaküstü sohbetlere verdiği önemle tanınan yöneticilerden. "Bir insana değer verdiğinizi öncelikle onun ismini hemen öğrenip kendisine ismiyle hitap ederek belirtirsiniz" diyor. "İsimlerinden daha ileride, hepsi hakkında az çok bir şeyler bilmeye, özel hayat sınırlarına girmeden ilgi alanlarını, profesyonel ve kişisel geçmişlerini her zaman hatırlamaya dikkat ederim. Şirket içinde biraz dolaşsam herkes ile birkaç dakika ayaküstü konuşabilirim. Ayaküstü sohbeti işyerinde olumlu bir ortam oluşturan basit ama etkili bir araç. Bu sayede aslında bir çok büyük sorun hallediliyor. İyi ilişki kurulan bir yerde, insanlar sohbetlerde geçen birkaç küçük kelime ile doğabilecek büyük sorunları daha yüzeye çıkmadan hallediyorlar. Hatırlarız, eskiden işletmelerde çalışanların karşılıklı oturup konuştuklarından şikayetçi olunurdu. Oysa unutulmamalı ki, karşılıklı konuşan insanlar kavga etmezler!"
Küçük Sohbetlerin 12 İpucu
>>İlk olarak hakkında konuşulacak 3 şey ve diğerlerinin de konuşmasını sağlayacak 4 genel soruyu hazırla. Eğer kişiyle daha önceden tanıştıysan onun hakkında bildiğin şeyleri hatırlamaya çalış, örneğin spora olan ilgisi gibi.
>>İlk merbaba diyen sen ol. Eğer diğer kişinin seni hatırlayacağından emin değilsen, adını söyle. Önce gülümse ve birisiyle tanıştığında daima el sıkış.
>>İsimleri hatırlamak için özel bir çaba harca ve onları sıklıkla kullan.
>>Örneğin bir toplantıda, organizasyon veya mekanla ilgili yorunlar yaparak diğer kişileri konuşmaya çek, daha sonra konuyla ilgili açık uçlu sorular sor. "Katılımcılar geçen yıldan daha fazla, ne kadar süredir bu kongreye katılıyorsunuz? gibi. Ayrıca diğerlerine seyahatleri veya ev sahibi hakkında sorular sorabilirsin.
>>Konuştuğun kişiye odaklan, onu iyi dinle ve geribildirimde bulun. Göz temasını koparma. Seninle konuşulurken asla gözlerini odanın etrafında gezdirme.
>>Konuştuğundan daha fazla dinle.
>>İlginç konular bul. Güncel olaylara yakın olmak, sizi harika bir konuşmacı yapar. "Şu konuda ne düşünüyorsun?" "... duydun mu?" gibi cümleler kur. Olumsuz ve çekişmeli konulardan uzak dur, uzun hikayelerden veya detay vermekten kaçın.
>>Eğer özellikle tanışmak istediğin kişiler varsa, ulaşmanın en iyi yolu onların saygı duyduğu kişiler tarafından tanıştırılmaktır. Bir arkaşından rica et.
>>Birisi size kartvizitini verirse bunu bir hediye olarak kabul et. İki elinle tut ve üzerinde ne yazdığını oku. Daha sonra gömlek cebine ya da cüzdanına koy, değer verdiğini göster.
>>Kendi beden dilini izle. Hasta gibi gözüken insanlar diğerlerini rahatsız eder. Öyle olmasan bile rahat davran.
>>Önden başlamış bir konuşmaya katıldıysan gözle ve dinle.
>>Birkaç çıkış noktası bırak ki incelikle konuşmadan çıkabilesin. Örneğin "Bir müşteriyi kontrol etmem gerek", "Öğle yemeğini kaçırdım, büfeye gitmem gerek" gibi veya onlara bir içecek teklif et.
Kaynak: Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi/Burcu Özçelik