KRAL ÇIPLAK

  • Konbuyu başlatan i.tufekci
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde İş Dünyası Yazıları kategorisinde i.tufekci tarafından oluşturulan KRAL ÇIPLAK başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,602 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı İş Dünyası Yazıları
Konu Başlığı KRAL ÇIPLAK
Konbuyu başlatan i.tufekci
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Bülent
I

i.tufekci

Kullanıcı
7 Mar 2008
En iyi cevaplar
0
0
Karabük""
“Çok güzel bir hikayedir,hikaye'de bir adet kral ve bir adet çocuk vardır.Söz konusu kral bir gün öyle bir elbise diktirttiğini sadece akıllıların görebileceğini söylemiş,dolandırıcılar bu kralı kandırmışlar.Kral da onlara inanıp elbiseyi satın almış.Halbuki hiç görmemiş elbiseyi,çırılçıplak dolanmış durmuş etrafta.Bunu da insanlar kek gibi yemiş,biz aptalız diye tribe bağlamışlar.Doğru ya koskoca kral çıplak mı gezecek?aniden bir çocuk fırlamış ve annesine 'anne bak kral çıplak' demiş.O an halkın köşeli jetonları düşmüş,gerçekten aptal olduklarını görmüşler.Evet çocuğun yaptığı şey yürek ister,her babayiğidin harcı değildir.Gerçeği,bariz görülen gerçeği söylemiştir,ancak buna bir çoğunun bir tarafı yememiştir,evet krallar çıplak olabiliyor.Onlara yalakalık yapmaktansa çıpklaklıklarının vurgulanması gerekir,cesaret gerekir,yürek gerekir,onur gerekir,önemli olan budur.”

Niçin çalışıyoruz ?Dünyaya geldiğimizden bu yana hep bir mücadele içerisindeyiz ve bazen mücadeleyi kazanıyoruz,bazen kaybediyoruz.Hayatımızı sürdürebilmek,rahat bir yaşam kurabilmek için belirli bir süreçten sonra çalışmaya başlıyoruz.Hiç tanımadığımız insanlara hizmet etmeye başlıyoruz ve aldığımız ücret için kendimizi parçalıyoruz.Çalıştığımız iş yerinin koşullarına kısa sürede uyum gösterip sanki yıllarca o ortamdaymışız gibi hareket ediyoruz.Günlük olaylar içerisinde ne yaptığımızın bile farkında olmadan kavgalar,çekişmeler,sıkıntılar,rekabetler ve en önemlisi işveren baskısı karşısında ya ayakta duruyoruz yada harcanıp gidiyoruz.
Ne ilginçtir ki işverenin işine geldiğiniz sürece baş tacı olursunuz,fakat rakip olarak görülmeye başlandığınızda beş para etmez adam haline gelirsiniz.Yıllarca sizin ne verdiğiniz veya omuzladığınız şirketi nereden nereye getirdiğinizin hiçbir önemi yoktur.Çünkü işveren arkasına dönüp bakmaz,onun düşündüğü daha ne kadar kazanacağıdır.Onun için insan faktörü en son sıradadır,zanneder ki “en akıllı olan ve malın mülkün sahibi benim” diye düşünür ve onun için çalışanlar koyun sürüsüdür.Daha hala orta çağ kafası ile yaşadığı için çalışanları “köle” gibi görmekten vazgeçmez .Yıllarca ağzınızla kuş tutun,olması mümkün gibi gözükmeyen işleri başarın bir gün gelir bir suçlama ile karşı karşıya kalırsınız,çünkü o iş veren nankördür.Sizin için mutlaka bir sebep bulacaktır,çünkü çalışanı artık rakibi olmuştur.
Bu tip işverenler çalışanlarını dinlemez,onlardan hiçbir zaman memnun değildir,ağzından teşekkür dahi duyamazsınız,sürekli olumsuz olanı arar dururlar,çünkü her şeyin en iyisini o bilir.Onun için kul hakkının önemi yoktur,iş arayana iş verdi ya ,bundan başka daha iyi insanlık olur mu?Çalışanların hakkını yemek onun en önemli marifetidir,çünkü herkes özveri gösterip şirkete sahip çıkmalıdır,fakat o çalışanlarına hiçbir zaman sahip çıkmaz,hatta düşman gözü ile bakar.
Şirket dışından başka birilerine hep akıl danışır,dışarıda yalakası,dalkavukları çoktur,parası ile onlara hükmeder.Aslında beyni küçük olduğu için buna ihtiyacı vardır,kendi bilgisizliğini cahilliğini böyle kapatmaya uğraşır.Dışarıdan akıl aldığı kişilerden birisini işe alıp çalışanı olduktan sonra defterden siler,artık onun hiçbir hükmü yoktur,şirket çalışanıdır.O kişide köle sınıfına geçmiştir.
Kısaca çerçevesini çizdiğim iş veren tipi az bulunur,çünkü o şahsına münasır bir kişidir.Mutlaka kendisi alt tabakadan şans eseri gelmiştir,zamanında o da bir çalışandır,ezilmişliğin verdiği aşağılık duygusunu başka türlü yenemez,Allah ona şans tanıyıp karşısına düzgün insanları çıkarmıştır,zaten bu aşamadan sonra onun yapacağı fazla bir kalmamıştır,o sadece ahkam kesmeye devam etmiştir.Aldığı kararlar genellikle yanlıştır,çünkü dışarıdaki dalkavukları ona öyle yol göstermişlerdir,onun duymak istediklerini söylemişlerdir.O garibimde onlara inandığı için hep zor yollara girmiştir,bazen düzgün giden işi bile rayından çıkarıp batağa sürüklemiştir.Bu yüzden başarıyı yakalayamaz,hep ihtiraslarına yenik düşecektir.Kendisini dev aynasında görüp,geçmişini çabuk unuttuğundan ve nereden geldiğini hatırlamadığından mutlaka birileri ona KRALIN ÇIPLAK olduğunu gösterecektir.
 
B

Bülent

Ne ilginçtir ki işverenin işine geldiğiniz sürece baş tacı olursunuz,fakat rakip olarak görülmeye başlandığınızda beş para etmez adam haline gelirsiniz.Yıllarca sizin ne verdiğiniz veya omuzladığınız şirketi nereden nereye getirdiğinizin hiçbir önemi yoktur.Çünkü işveren arkasına dönüp bakmaz,onun düşündüğü daha ne kadar kazanacağıdır.Onun için insan faktörü en son sıradadır,zanneder ki “en akıllı olan ve malın mülkün sahibi benim” diye düşünür ve onun için çalışanlar koyun sürüsüdür.Daha hala orta çağ kafası ile yaşadığı için çalışanları “köle” gibi görmekten vazgeçmez .Yıllarca ağzınızla kuş tutun,olması mümkün gibi gözükmeyen işleri başarın bir gün gelir bir suçlama ile karşı karşıya kalırsınız,çünkü o iş veren nankördür.Sizin için mutlaka bir sebep bulacaktır,çünkü çalışanı artık rakibi olmuştur.
Ya patronların çoğu aynı, ya da sen benimki ile tanışmışsın.  :)

Teşekürler i.tufekci.

 
Üst