Kozmetik Endüstrisinin Uyguladığı Hayvan Deneyi Yöntemleri

  • Konbuyu başlatan waree
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde waree tarafından oluşturulan Kozmetik Endüstrisinin Uyguladığı Hayvan Deneyi Yöntemleri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,680 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Kozmetik Endüstrisinin Uyguladığı Hayvan Deneyi Yöntemleri
Konbuyu başlatan waree
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan waree
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Kozmetik endüstrisinin her gün piyasaya sürdüğü yığınla kozmetik ürünün, yıllar içinde milyonlarca hayvanın yaşamına sebep olduğunu unutmamalıyız! Kozmetik ürünlerin bileşenleri olabilecek yeni maddeler için genellikle tavşanlar ve kemirgenler üzerinde vahşi deneyler düzenleniyor. Bu maddeler zehirlilik, deri ve göz tahrişleri, deri alerjilerine yol açma, kalıtsal bozukluğa ve kansere neden olan özellikler bakımından test ediliyor. Bu ve buna benzer pek çok örnekte insan dışı hayvanların, insanların süslenmeleri uğruna acı içinde öldürüldüklerini görüyoruz. Tabii bu durum kamuoyunun gözlerinden uzak köşelerde yapıldığı için kimse görmüyor; göz görmeyince de vicdan umursamıyor.

Kozmetik Endüstrisinin Uyguladığı Hayvan Deneyi Yöntemleri
Draize Testleri
Draize göz tahriş testleri, ilk olarak 1940’larda, ABD Gıda ve İlaç İdaresi çalışanlarından J.H. Draize’in, tavşanların gözlerine sıkılan bir maddenin ne kadar tahriş edici olduğunu belirleyen bir derece geliştirmesiyle kullanılmaya başlandı.
Bu testlerde hayvanlar genellikle sadece başlarını dışarıda bırakan aletlere sıkıştırılıyor. Böylece hayvanın gözünü kaşıması ya da ovuşturması engelleniyor. Test edilmek istenen madde (örneğin, göz farı, rimel, çamaşır suyu, şampuan v.b.) her bir tavşanın tek bir gözüne damlatılıyor/sürülüyor. Hayvanların alt göz kapağı dışarı çekiliyor ve böylece oluşan çanağa madde konuyor. Sonra göz kapatılıyor. Bazen birkaç kez madde tatbik ediliyor. Tavşanlar her gün gözlemlenerek, gözlerinde şişme, çıban, enfeksiyon ve kanama olup olmadığı saptanıyor. Çalışmalar bazen üç hafta sürebiliyor.

Bazı maddeler o kadar ciddi bir hasara yol açıyor ki, tavşanların gözleri bütün temel niteliklerini kaybediyor. İris, gözbebeği, kornea tek bir patolojik dokuya benzemeye başlıyor. Araştırmacılar testin sonucunu etkilememek koşuluyla bazen az miktarda topikal anestezi uygulayabiliyorlar. Bunun, iki hafta boyunca gözüne kimyasal madde damlatılmış bir hayvanın acısını azaltması mümkün değil.

LD 50 (Lethal Dose – Yüksek Doz) Testleri

Bir maddenin ne kadar zehirli olduğunu belirlemek için “akut oral toksisite testleri” yapılmaktadır. 1920’lerde geliştirilen bu testlerde hayvanlara - ruj ve kâğıt gibi yenmeyen maddelerde olmak üzere - çok çeşitli maddeler ya zorla ya da boğazlarına soktukları bir tüple yediriliyor.
Standart testler 14 gün süreyle uygulanıyor, ama bazıları 6 ay bile sürebiliyor – tabii hayvanlar hayatta kalırsa. Deney süresince hayvanlarda kusma, ishal, felç, kasılma ve iç kanama gibi klasik zehirlenme semptomlarına rastlanıyor.
En bilinen akut toksisite testi LD 50 (Lethal Dose) testidir. LD 50, “yüzde 50 öldürücü doz”, yani deneye dahil edilen hayvanların yarısını öldüren madde miktarı anlamına gelmektedir.
Bu dozu belirlemek amacıyla, örneklem olarak belirlenen hayvan grupları zehirleniyor. Genellikle, hayvanların yarısının öldüğü noktaya ulaşılıncaya kadar hepsi şiddetli derecede hastalanarak yoğun bir acı çekiyorlar. Oldukça zararsız maddeler söz konusu olduğunda bile hayvanların yarısını öldürecek konsantrasyonun belirlenmesinin iyi olacağı düşünülüyor ve muazzam miktarlarda madde hayvanlara zorla yediriliyor.
Deneyin tek amacı maddenin ne kadarının hayvanların yarısını öldüreceğini ölçmek olduğu ve ölmekte olan hayvanların acısına son vermenin deney sonucunu etkileyeceği için böyle bir uygulama da söz konusu değildir.
Sadece Amerika’da, ABD Kongresi Teknoloji Değerlendirme Dairesi’nin (OTA) yaptığı açıklamaya göre her yıl “birkaç milyon” hayvan bu toksikoloji testlerinde can çekişerek öldürülmektedir.

Dermal Toksisite Testleri
Dermal Toksisite Testleri’nde, ciltlerine madde tatbik etmek amacıyla tavşanların kürkleri kazınıyor ve madde hayvanın cildine uygulanıyor. Tahriş olan yerlerini kaşımalarını önlemek amacıyla hayvanlar hareket edemeyecekleri kutulara sıkıştırılıyor veya bir boyunlukla bu engelleniyor.

Cilt kanayabiliyor, kabarabiliyor ve soyulabiliyor.

Hayvan Deneylerinin Alternatifi Yok Mu?

Tabii ki, hayvan deneylerinin alternatifleri var. Bugün dünyanın en büyük kozmetik firmalarından REVLON, AVON ve ORIFLAME gibi uluslararası kozmetik şirketleri, ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmiyorlar. Yeni ürünlerini alternatif deney yöntemleri kullanarak test ediyorlar. Avon 1989 Nisan’ında, Eytex denilen sentetik bir madde üzerindeki testlerin olumlu sonuç verdiğini ve bundan böyle deneylerini bu madde üzerinde uygulayacağını açıklayarak, hayvan deneylerine alternatif bir deney yöntemini kamuoyuna açıklamıştır.

Özellikle Amerika ve Avrupa’daki hayvan hakları ve hayvan özgürlüğü hareketleri sonucunda çoğu kozmetik firması da alternatif deney yöntemlerini kullanmaya başlamışlardır. Bazı firmalarsa, (örneğin Procter & Gamble) sadece mevcut ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmeyeceklerini açıklamaktadır. Oysa bu tür açıklamalar firmaların tüketici kitlesini kaybetmemek için yaptığı laf oyunlarıdır. Çünkü bu firmalar, içeriğini değiştirdiği ürünlerde veya piyasaya yeni süreceği ürünlerin testlerinde hayvanları kullanmaya devam etmektedir. Bugün hala hayvan deneyi yapmakta ısrar eden büyük kozmetik şirketlerinin neden bu konuda ısrarcı olduklarını net olarak bilemiyoruz.

Fakat hayvan deneylerinin Batı da başlı başına bir sektör olduğu ve bu sektöründe azımsanmayacak büyüklükte bir pazar payı olduğu düşünüldüğünde yine sebebin büyük olasılıkla para kazanma hırsından kaynaklandığını tahmin ediyoruz. Örneğin, Huntingdon Life Sciences, dünyanın en büyük ticari amaçlı hayvan deneyleri yapan kuruluşudur. Bu kuruluş pek çok kozmetik firmasına deneylerinde kullanması için hayvan sağlamaktadır.

Yasa Ne Diyor?

Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi, 2009 yılından itibaren kozmetik ürünler için hayvanlar üzerinde deney yapılmasını yasaklayan bir karar almıştır. Ama ne trajikomiktir ki, aynı kararda “bazı kozmetik ürünler için” bu sürenin 2113 yılına kadar uzatılabileceği de yer almaktadır. Bu da demek oluyor ki, piyasaya yeni sürülecek olan ve insan sağlığını tehdit edebilecek olan kozmetik ürünlerin hayvanlar üzerinde test edilmesine devam edilecektir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünyanın diğer ülkelerindeyse “hayvanların yaşam hakkına saygı” ve “etik” gibi değerler ne yazık ki, Avrupa Birliği ülkelerinden de geridedir.

Ülkemizde ise 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile bilimsel araştırmalar için hayvan deneylerine izin vermektedir.

Peki, ya “Etik Kurul”lar?

Bugün yasalarla belli bir çerçeve içine oturtulmaya çalışılan hayvan deneyleri için, hayvan deneyi yapılan laboratuarlarda “hayvan deneyi etik kurulu” bulunması zorunlu hale getirilmiştir. Bu etik kurulların asli amacı insan türünün hayvanlar üzerindeki -türcülüğe dayalı- etik dışı davranışına etik bir kılıf uydurma gayretidir.

Bu kurullarda en önemli kurallardan biri, “sakrifikasyon anında hayvan öldüğünü anlamadan ölmelidir” kuralıdır. Peki hayvanların ölüm öncesi kaldığı laboratuar koşulları ve deney süresince çektiği yoğun acılar düşünüldüğünde hayvanların öleceklerini anlamamaları mümkün müdür?

Batılı bilim insanları son dönemlerde hayvan bilinci üzerine çalışmalar yapmaktadırlar. Birçok duyarlı bilim insanı, dünyada yerleşik bir görüş olan, hayvanların bilincinin ve duygularının olmadığı görüşünü tersine çevirecek buluşlar gerçekleştirmişlerdir.

Bu araştırmalar sonucunda “Artık biliyoruz ki…” diyor Maria S. Dawkins “…bu üç özellik – karmaşıklık, düşünme ve dünyaya önem verme – öteki türlerde de mevcuttur. Dolayısıyla bu bizi onların da kendilerinin bilinçle farkında olduklarının sonucuna yöneltebilir. Elimizdeki bulguların terazideki dengesi de gerçekten öyle oldukları yönünde ağır basmaktadır. Ve bunu reddetmek de kesinlikle bilim dışı görünmektedir…” (Hayvanların Sessiz Dünyası – TÜBİTAK Yay.1999)

Etik kurullar nedense bu bilimsel gerçeği göz ardı etmektedirler. Bu bilimsel gerçeğin ötesinde acı çekme özelliği olan bir canlının yaşam hakkını hiçe saymaktadırlar. Bu kurulların adının “etik kurul” olması ise, “etik” kavramıyla ilgili bir kavram kargaşası yaratmaktadır. Uzun yıllar ABD Hava Kuvvetleri Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin araştırma ekibinin başkanlığını yürüten ve Brooks Hava Kuvvetleri Üssü’nde primatlar üzerinde uyguladığı deneylerden sonra işinden istifa eden ve hayvan deneyleri karşıtı mücadeleye katılan Dr. Donald Barnes, etik kurulların içinde bulundukları durumu “koşullu etik körlük” olarak tanımlıyor.

Hemen yakınımızdan bir örnek verecek olursak, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde son teknolojiyle yeni faaliyete açılan Hayvan Deneyi Laboratuarında yüzüne botox uygulaması yapılmış bir kobay bulunmaktadır (Hürriyet Gazetesi, ZOOM Eki – Nisan’06). Botox uygulamasının, insan türünün artık tamamen şımarıklığa dönüşmüş “ihtiyaçlarından” kaynaklandığını hepimiz biliyoruz. Ama bu uygulamanın yapılmasına “Etik” Kurul izin verebiliyor.

Bireysel olarak kozmetik ürün tüketiminizdeyse ürün seçiminize dikkat ediniz. Özellikle ülkemizde yaygın olarak satılan AVON ve ORIFLAME markaları hayvan deneyi yapmayan kozmetik firmalarıdır. Bu firmalar dışında hayvanlar üzerinde deney yapmayan kozmetik firmalarının web adresleri:
Estée Lauder http://www.esteelauder.com
Nivea http://www.nivea.com
Revlon http://www.revlon.com
Solgar Vitamin Co. http://www.solgar.com
Tommy Hilfiger http://www.tommy.com
The Wella Corporation http://www.wella.com
Avon http://www.avon.com

Hayvan deneyi yapmayan kozmetik firmalarının ürünleri “cruelty free” (işkencesiz) ibaresiyle belirtilmektedir.
Müşterisi olduğunuz firmaların (kuaför salonu, güzellik merkezi, alış-veriş mağazası) yetkilileriyle görüşerek bu konudaki öneri ve isteklerinizi belirtiniz. Bu özellikle faydalı olacaktır! Çünkü ürün kullanımı/satışı konusunda tamamen müşteri tercihine bağlı çalışan hizmet sektörü, müşterilerinin taleplerini karşılamak durumundadır.
Özellikle internet üzerinden PETA, ALF, ELF ve Earth First gibi hayvan özgürlüğü örgütlerinin uluslararası çalışmalarını takip edebilirsiniz. Ülkemizdeyse sayısı az olmakla birlikte faaliyet gösteren grupları internet üzerinden takip edebilir, iletişime geçebilirsiniz.
İletişim Linkleri
İngilizce
www.peta.org
www.petatv.com
www.earthfirst.org
www.iamscruelty.com
www.animal-rights.com
www.caringconsumer.com
www.animalsavingsclub.com
www.earthliberationfront.com
www.animalliberationfront.com


Türkçe
www.yesiller.org
www.yabanil.net
www.kurkehayir.org
www.yasamhakkinasaygi.com
www.hayvanozgurlesmesi.org

ÜRÜNLERİNİ HAYVANLAR ÜZERİNDE TEST EDEN FİRMALAR:

(Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de hayvan hakları savunucuları "Suça Ortak Olma!" yaklaşımı ile hayvanlara eziyet çektiren firmaların boykot edilmesi yönünde çalışmalar yapıyorlar.)

Braun (Gillette)
Colgate - Palmolive
L'oreal
Biotherm
Cacharel
Garnier Fruc.
Giorgio Armani
Helena Rubinstein
Lancôme
Maybelline
Ralph Lauren
Vichy
Max Factor
Oral-B
Pantene
Pfizer
Procter & Gamble
3M
Unilever
S.C Johnson (OFF! sivrisinek kovucu ve Oust ev parfümü)
Reckitt Benckiser (Veet epilasyon ürünleri)
Henkel - Schwarzkopf
Johnson & Johnson
Neutrogena
Givenchy
Calvin Klein
Vaseline
Dove
Alcon (ilaç firması)
Sensodyne (diş macunu)
Maybelline
Adidas (kozmetik)
Davidoff
JOOP!
Lancaster
Protex (sabun)
Ajax

((PETA) adlı dünyanın en büyük hayvan özgürlüğü örgütünün www.peta.org adlı web sitesindeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.)
 
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Yapılan bu deneyler  her yıl milyonlarca hayvanın acımasızca katledilmesine sebep olmaktadır
Bizde milyonlarca hayvanın acımasız bir şekilde ölümüne neden olan bu  ürünleri alarak bu suça ortak olmamalıyız


 
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
HAYVAN DENEYLERİ VE BİLİMSEL GERÇEKLER

Hayvanlar üzerinde deney yapmayı sürdüren insan türünün tekrar gözden geçirmesi gereken bazı ilimsel gerçekler şöyle:

» 1. İnsan hastalıklarının sadece %2’sinden az bir bölümü (yüzde 1.6) hayvanlarda da görülmektedir. yüzde 98’inden fazlası ise hayvanlarda hiç görülmemektedir.

» 2. Hayvanlar üzerinde güvenli bulunduğu için piyasaya sürülen 200 bin’in üzerindeki ilacın pek çoğu insan sağlığı üzerindeki etkilerinden dolayı yasaklanmış ya da piyasadan geri çekilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre sadece 240 çeşit ilaç “gerekli” dir. Bu istatistik sağlık sektöründeki gerçeği gözler önüne sermektedir.

» 3. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin, insanlar ve hayvanlar arasındaki anatomik ve biyolojik farklılıklar sebebiyle yanıltıcı olup olmadığı sorulduğunda, doktorların yüzde 88’i yanıltıcı olduğu konusunda hemfikir olmuştur.

» 4. Deneylerde kullanılan hayvanlarla insanlar arasındaki fizyolojik farklardan ötürü yapay kalp kapakçıkları ve kalp pillerinin geliştirilmesi gecikti.

5. Felç riski taşıyan hastalara hayvan deneylerinde olumlu sonuç veren fakat insanlar üzerinde etkisiz hatta zararlı olan ilaç tedavileri uygulandı.

» 6. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylere göre, limonata ölümcül derecede zehirli; arsenik, ağıotu ve botulin ise “güvenli” bulunmuştur. Deney hayvanlarında sigara içmeye bağlı kanser oluşmasını sağlamak zor olduğu için sigaranın kansere yol açmadığı zannediliyordu. Pek çok insan bu inanıştan yola çıkarak sigara içmeyi sürdürdü ve sigaraya bağlı kanser türleri nedeniyle yaşamını yitirdi.

» 7. Sıçanlar, hamsterlar, domuzlar, fareler, maymunlar ve babunlar üzerinde yapılan hayvan deneyleri cam elyafı (fiberglas) ve kanser arasında hiçbir ilişki olmadığını gösteriyordu. Ancak 1991 yılında insanlar üzerinde yapılan bir araştırmanın ardından OSHA (Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı) cam elyafını kanserojen bir madde olarak ilan etti.
 
Üst