
SÖZCÜKLER
Benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek.. kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir şey değildir. ( Nobel Ödülünü reddederken...

Sözcükler de Sartre.. çok küçük yaşlarda kitapların sihirli sayfalarına dalan bir çocuğun, kendisine nasıl bir dünya kurduğunu, gerçeklikten nasıl uzaklaştığını, çevresine nasıl yabancılaştığını ve sonunda nefes alabilmek, yaşadığını duyabilmek için nasıl yazmaya başladığını, okuyanları derinden sarsacak şekilde büyük bir ustalıkla anlatmaktadır..
Bir şan ve şeref ölümü olan ölümümdü beni yanlış yollara sapmaktan, kanamalardan ve peritonitten koruyan. ölüm ve ben bir tarih üzerinde anlaşmıştık. randevuya erken gelirsem orada bulamayacaktım onu. arkadaşlarım, ölümü düşünmediğim için istedikleri kadar kabahatli bulsunlardı beni: Ölümü yaşamaktan bir dakika bile geri kalmadığımı bilmiyorlardı onlar. Bugün hak veriyorum onlara: İnsanlık halinin tümünü, hatta tedirginliğini bile kabul etmişlerdi. ben ise güven duymayı seçmiştim ve aslında kendimi ölümsüz sandığım doğruydu. kendimi önceden öldürmüştüm ben, çünkü ancak ölüler ölümsüzlüğün tadını çıkarabilirlerdi

AKIL ÇAĞI: ÖZGÜRLÜĞÜN YOLLARI 1
JEAN PAUL SARTRE
İkinci Dünya Savaşı sonunda Fransaya renk ve bütün dünyaya ses veren Jean-Paul Sartreın (1905-1980) yaşamöyküsünün, peş peşe sıralanmış bir reddedişler bütünü olduğu ileri sürülebilir.
Tanrıyı, kurulu düzenlerin tümünü, bu arada aileyi, klasik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, eylem adamını, sayısız dostlukları, partileri, kalıplaşmış düşünceleri reddettiği gibi,1964 yılında layık görüldüğü Nobel Edebiyat Ödülünü de reddetmiştir.
Sartreın, edebiyat alanında kaleme aldığı yapıtları arasında önemli bir yeri olan Özgürlüğün Yolları başlıklı dizi romanı üç kitaptan oluşuyor: Akıl Çağı, Yaşanmayan Zaman ve Yıkılış. Tümü 1945-1949 yılları arasında yayımlanan bu üç romanın 1945 yılında yayımlanan ilk ikisi, anlamlı farklılıklarıyla İkinci Dünya Savaşının yol açtığı altüst oluşu sergiler.
Dizinin ilk kitabı olan ve 1941de bitirilen Akıl Çağında, 1937-1938 yıllarının aldatıcı iyimserliği içinde, iki gün süresince kendilerini arayan ve kendilerinden kaçan, çok içe dönük birkaç kişisel yaşamın sınırlı çerçevesi içinde süregiden arayışlar anlatılır

Yaşanmayan Zaman Jean-Paul Sartre'ın, (1905-1980) Özgürlüğün Yolları adlı üçlemesinin ikinci kitabıdır. Yazarın yapıtları arasındaki tek gerçek romanların oluşturduğu bu üçleme, adını Sartre'ın 'varoluşculuk felsefesi'nin bitmeyen arayışından, insanın özgürlük özleminden almıştır. Romanın kahramanı Mathieu, üçlemenin ilk cildinde, özgürlük tutkusu ve birey olarak kendi kendinin sorumlusu olma kararlılığıyla, insanlarla ve toplumla yabancılaşarak bir tür yalnızlığa mahkum olmanın hüznünü yaşar. Yaşanmayan Zaman'da yazar, Mathieu'nun kendi kendisiyle hesaplaşmasının yanı sıra, İkinci Dünya Savaşı'nın o korkunç uçurumunun kıyısında, savaş korkusuyla, barış umudu arasında gidip gelen bir Avrupa'da geçmişinden koparılarak, geleceğe akan yolun başında beklemek zorunda bırakılmış bir avuç insanın durağan ve sessiz acısını anlatmaktadır. Bu kitabın özgün adı olan 'Sursis' insanlığın, bir kıyametin öncesinde bağışlamış ek süreyi birşeyler bekleyerek yaşayışını ve gerçekle yaşamdan bekleyişini dile getirir

Bulantı romanının kahramanı Antoine Roquentin'dir. İlk kez yerde gördügü bir taş parçasını eğilip almak istediğinde bunu yapamadığını farkeder; çünkü bu anda varolusun saçmalığına karşı bir bulantı duymaya başlar, varlıkların varoluşuna, doluluğuna karşı duyulan bir bulantı.Dünyanın özündeki kendinde anlamsız varlığı karşısında duyulan bir bulantı'dır bu. Sartre'a göre bu bulantı bizi varlıkların kendiliğinden varoluşlarından ve dolayısıyla anlamsızlıktan ayırır ve bilinçli bir varlık olma konumuna getirir.

Evrene, kitaplarda rastladım ben; özümlenmiş, sınıflandırılmış, etiketlenmiş ve düşünülmüş bir evrendi bu, ama yine de korkunçtu ve ben, kitabi deneyimlerimin karmakarışıklığını, gerçek olayların rastlantısal akışından ayırt edemedim. İçinden sıyrılmak için otuz yıl harcadığım felsefi idealizmim buradan kaynaklanıyor işte...(...)
20. yuzyilin en buyuk filozofu.. var olusculugun (existentialisme) doruk noktasi.
akil cagi adli romaniyla 1959'da nobel aldi; fakat nobeli reddetti.
sozcukler (cocuklugunu anlattigi otobiyografisi)
bulanti (olaganustu romani)
(diger romanlari)
yasanmayan zaman
uyanis
bekleyis
yikilis
tukenis
duvar (oyku)
cark (senaryo)