Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
İşkolik bir insan için en büyük sorunlardan biri, işkolik olmanın kişiyi motive eden taraflarının olmasıdır. Kişinin işkolik tutum ve davranışları, işinde başarılı olduğundan ve etrafından takdir gördüğünden pekişir. İşinin çok iyi hakkını verdiği söylenir, terfi ettirilir, ailenin gurur kaynağıdır. Çevresindeki benzerlerine baktığında onlara fark atmıştır, hepsini geride bırakmıştır. Bütün bu algılamalara sahip kişi işkolik tavrını bırakmak bir yana kendine sağladığı bu tür yararlardan ötürü işine iyice sarılır.
Ancak her işkoliğin atladığı önemli bir detay vardır; günlük, haftalık, aylık ve yıllık uygun molalar verilmediğinde insanların iş performanslarında ciddi düşüşler olduğu gerçeği kişinin çevresindekiler ve kişi tarafından ya bilinmez ya da bilinmek istenmez. İşkolik kişi bu tür molaları vermeyi büyük zaman kaybı olarak görür. Herkes için olduğu gibi işkolik kişi için de yeterince mola vermemek performans düşüşünü beraberinde getirir. Hayatında kendisine uygun molalar verebilen benzer bir işe sahip biri ile karşılaştırıldığında işkolik kişi belli bir işi yapmak için çok daha fazla zaman harcamak zorunda kalır. Bu da bir kısır döngüdür. Çok çalıştıkça daha çok dengesiz beslenmiş olur, daha çok nefesi kesilir; bu durumu telafi etmek için ve performansını belli bir düzeyde tutmak için de daha çok çalışmak zorundadır. Bu böyle sürüp gider. Ta ki bünye iyice zayıf düşene ve nefes iyice kesilene kadar. Ancak o zaman yardım arayışına girilir.
İşkoliklik ve beraberinde getirdiği psikolojik sıkıntılar kaynağı kişinin kendisinde olan durumlardır. Kişiden kaynaklananların yanı sıra kurumsal bazı nedenler de aşırı strese maruz kalmaya neden olarak psikolojik sıkıntılara yol açarlar. Amirin tutumu, işyeri politikaları, iş yükünün çok fazla ya da çok az olması, görev ile ilgili belirsizlikler ya da başka görevlerle iç içe geçmişlikler, terfi edememe ya da erken terfi etme, aşırı sorumluluk, iş yerinde kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar gibi birçok kurumsal neden de çalışanların kaldırabileceklerinden fazla strese maruz kalmalarına neden olabilir. Kaynağı ne olursa olsun, uzun dönem işle ilgili bir strese maruz kalan kişilerde tükenmişlik sendromu dediğimiz tablo açığa çıkar. Depresyon ve kaygı bozukluklarının belirtileri ile kendini gösteren bu tablo sinsice oluşur, bu nedenle bir çok kişi farkına varmadan kendisini tükenmişliğin içinde buluverir. Kişi kendisini duygusal olarak tükenmiş hisseder, işte ve iş dışında sosyal ortamlardan geri durmaya başlar, iş performansı düşer.
Tükenen kişinin kendisi için olduğu kadar etrafındaki insanlar için de ne tür belirtilerin yaşanabileceğinin bilinmesi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yardım arayışına girmek için oldukça önemlidir. Tükenmenin diğer belirtileri arasında bitkin hissetme, uyku problemleri, kiloda artış/azalış, karar vermede güçlük, belli bir performansı sergilemek için daha çok çalışmak zorunda kalmak, alışılmış davranış biçimlerinde önemli değişiklikler, sigara ve içkide artış, eve iş götürme, çabuk hayal kırıklığına uğrama, çabuk öfkelenme, güvensizlik ve terkedilmişlik hissi, değersizlik, yetersizlik ve suçluluk duyguları, aşırı hayal kurma, önemsiz konularda aşırı endişelenme ya da önemli konularda ilgisiz davranma vb. de görülür. Bu belirtilerin hepsinin bir anda olması gerekmez. Belirtilerden kaç tanesine kişinin sahip olduğu, bunları ne şiddette yaşadığı ve ne kadar zamandır bu belirtileri sergiliyor olduğu tablonun ciddiyeti hakkında bilgi sağlar.
İşkoliklik, tükenme gibi sıkıntılarla beraber ailesel temele sahip ya da önceden sahip oldukları psikolojik sorunlar nedeni ile de çalışanlar iş hayatında zorluklar yaşayabilmektedirler. Bu tür sorunlar kişi iş yerine gittiğinde bir giysi gibi çıkarılıp dışarıda bırakılamadığından kişiyi işte de etkilemeye devam etmektedirler. Böylece iş performansı ve işyerindeki ilişkiler olumsuz etkilenmekte ve bunun etkisiyle de kişinin sahip olduğu mevcut sıkıntı daha da büyüyebilmektedir. Yöneticilerin sadece işten kaynaklanan sorunlara odaklanmaları, kişinin beraberinde getirdiği sıkıntıların görmezden gelinmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, müdahale edilemeden kalan bu tür sıkıntılar hem kişinin kendisini hem de kurumu olumsuz yönde etkileyen sorunlar yumağı oluşmaktadırlar.
Ancak her işkoliğin atladığı önemli bir detay vardır; günlük, haftalık, aylık ve yıllık uygun molalar verilmediğinde insanların iş performanslarında ciddi düşüşler olduğu gerçeği kişinin çevresindekiler ve kişi tarafından ya bilinmez ya da bilinmek istenmez. İşkolik kişi bu tür molaları vermeyi büyük zaman kaybı olarak görür. Herkes için olduğu gibi işkolik kişi için de yeterince mola vermemek performans düşüşünü beraberinde getirir. Hayatında kendisine uygun molalar verebilen benzer bir işe sahip biri ile karşılaştırıldığında işkolik kişi belli bir işi yapmak için çok daha fazla zaman harcamak zorunda kalır. Bu da bir kısır döngüdür. Çok çalıştıkça daha çok dengesiz beslenmiş olur, daha çok nefesi kesilir; bu durumu telafi etmek için ve performansını belli bir düzeyde tutmak için de daha çok çalışmak zorundadır. Bu böyle sürüp gider. Ta ki bünye iyice zayıf düşene ve nefes iyice kesilene kadar. Ancak o zaman yardım arayışına girilir.
İşkoliklik ve beraberinde getirdiği psikolojik sıkıntılar kaynağı kişinin kendisinde olan durumlardır. Kişiden kaynaklananların yanı sıra kurumsal bazı nedenler de aşırı strese maruz kalmaya neden olarak psikolojik sıkıntılara yol açarlar. Amirin tutumu, işyeri politikaları, iş yükünün çok fazla ya da çok az olması, görev ile ilgili belirsizlikler ya da başka görevlerle iç içe geçmişlikler, terfi edememe ya da erken terfi etme, aşırı sorumluluk, iş yerinde kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar gibi birçok kurumsal neden de çalışanların kaldırabileceklerinden fazla strese maruz kalmalarına neden olabilir. Kaynağı ne olursa olsun, uzun dönem işle ilgili bir strese maruz kalan kişilerde tükenmişlik sendromu dediğimiz tablo açığa çıkar. Depresyon ve kaygı bozukluklarının belirtileri ile kendini gösteren bu tablo sinsice oluşur, bu nedenle bir çok kişi farkına varmadan kendisini tükenmişliğin içinde buluverir. Kişi kendisini duygusal olarak tükenmiş hisseder, işte ve iş dışında sosyal ortamlardan geri durmaya başlar, iş performansı düşer.
Tükenen kişinin kendisi için olduğu kadar etrafındaki insanlar için de ne tür belirtilerin yaşanabileceğinin bilinmesi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yardım arayışına girmek için oldukça önemlidir. Tükenmenin diğer belirtileri arasında bitkin hissetme, uyku problemleri, kiloda artış/azalış, karar vermede güçlük, belli bir performansı sergilemek için daha çok çalışmak zorunda kalmak, alışılmış davranış biçimlerinde önemli değişiklikler, sigara ve içkide artış, eve iş götürme, çabuk hayal kırıklığına uğrama, çabuk öfkelenme, güvensizlik ve terkedilmişlik hissi, değersizlik, yetersizlik ve suçluluk duyguları, aşırı hayal kurma, önemsiz konularda aşırı endişelenme ya da önemli konularda ilgisiz davranma vb. de görülür. Bu belirtilerin hepsinin bir anda olması gerekmez. Belirtilerden kaç tanesine kişinin sahip olduğu, bunları ne şiddette yaşadığı ve ne kadar zamandır bu belirtileri sergiliyor olduğu tablonun ciddiyeti hakkında bilgi sağlar.
İşkoliklik, tükenme gibi sıkıntılarla beraber ailesel temele sahip ya da önceden sahip oldukları psikolojik sorunlar nedeni ile de çalışanlar iş hayatında zorluklar yaşayabilmektedirler. Bu tür sorunlar kişi iş yerine gittiğinde bir giysi gibi çıkarılıp dışarıda bırakılamadığından kişiyi işte de etkilemeye devam etmektedirler. Böylece iş performansı ve işyerindeki ilişkiler olumsuz etkilenmekte ve bunun etkisiyle de kişinin sahip olduğu mevcut sıkıntı daha da büyüyebilmektedir. Yöneticilerin sadece işten kaynaklanan sorunlara odaklanmaları, kişinin beraberinde getirdiği sıkıntıların görmezden gelinmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, müdahale edilemeden kalan bu tür sıkıntılar hem kişinin kendisini hem de kurumu olumsuz yönde etkileyen sorunlar yumağı oluşmaktadırlar.
Yazan : Psikolog Dr. Ercüment Doğan