K
Kristal
İnsanoğlu, olayların önünü almak ve belli bir amacı gerçekleştirmek için genellikle taklit yolunu tutar. Tanrıları memnun etmek için yapılan büyü danslarının hedefi, avcılara bol av hayvanı, savaşçılara düşmana karşı zafer, çiftçilere elverişli bir tarım dönemi ve bol ürün sağlamayı güvence altına almaktır. Tören hemen her zaman topluca yapılır; törene herkesin katılımı gerekir, dansçıların özel yeteneği daha sonra, sıra büyülü dansa geldiğinde gerekecektir. Ayrıca, bu tören bazen birkaç kere tekrarlanır.Av dansları bütün kıtalarda yaygındır ve çok değişiktir; çok üst düzeyde önemi vardır ve büyük bir titizlikle gerçekleştirilmeleri gerekir. Avcılar, izleyecekleri hayvanları gözlemeyi öğrenirler. Hayvanları, bunların postlarını giyerek, kuyruklarını ve kimi zaman boynuzlarını takarak, görüntü ve davranışlarını taklit ederek, avın başarısını güvence altına almaya uğraşırlar. ( Avustralya’daki Aborijinlerin kanguru, Orta Amerika yerlilerinin yaban hindisi, Kuzey Amerika Mandanlarının bizon dansları gibi...)
Taklit veya gerçek silahlarla yapılan danslar, ava olduğu kadar savaşa da ilişkin olabilir ve her iki durumda da silahların etkinliğini sağlamak amacını güder. Savaşcı etnik topluluklar, çatışmadan önce savaşçılerını yüreklendirmeye, isteklendirmeye ve onlara güven aşılamaya yönelik savaş dansları yaparlar. Zaferle sonuçlanan bir savaş dönüşünde hemen, savaşçıların yiğitliklerini vurgulayan bir şükran dansı yapılabilir.
Tarım toplumlarında danslar, ürünlere bağlı olarak çoğalmakta ve çeşitlenmektedir. Tohum ekme etkinlikleri, cinsel çağrışımlı danslara elverişlidir: insan ve tarım üretkenlikleri iç içe işlenerek toprağın verimliliğini arttırmayı amaçlar. Bitkiler topraktan fışkırıp yeşerdiğinde, yeni sürgünlerin çevresinde dans edilerek çabuk büyümeleri sağlanmaya çalışılır. Hasat olgusu, yörelere göre değişen, kimi zaman evrimin bir aşamasını ele alan (Güneydoğu Asya’daki pirinç dansları), kimi zamansa tarım tanrılarına adaklar sunulmasına ilişkin (Kuzey Amerika’daki Hidatsa kızılderililerinin yeşil mısır dansı) biçimler gösterir. Yeni bir ekime başlamadan önce bitki örtüsünün yenilenmesi için bir yakarma dansı yapılır. (Burkina Faso’daki Boboların yapraktan maskelerle yaptıkları danslar). Kuraklık halinde yağmur dansları yapılır ve bunun getireceği yararlı sonuçlar taklit edilir. (Yaponya’da kurbağa maskesi takmış dansçılar, Endonezya’da koruyucu hasır şapkalarla yapılan danslar). Güneş kültüne tapınanlar da değişik danslar geliştirmişlerdir. (Navaho kızılderilileri, Mısırlılar...) Bu danslar genellikle ateşte yapılır. Ateşin çevresinde yapılan dansın coşkusu kızgın korlar üzerinde yürümeye kadar varabilir. Törenlerin bazıları bugün de varlıklarını sürdürmektedir.
Natalie Lecomte