G
GulsahToptas
Kullanıcı
![](/proxy.php?image=http%3A%2F%2Findigodergisi.com%2Finsani_gelisim_kemal_kocak_banner.gif&hash=8d7be5f7133c1a467a2fceef90f5ae2c)
"Tertemiz niyetli birçok insanımız Kişisel Gelişim Uzmanı olabilmesi ve bu alanda danışmanlık pazarından pay alabilmelerinin uyanıklığı konusunda gizli ve bilinçli bir telkinler, programlı bir şekilde sürdürülmektedir. Merdiven altı şirketlerden oluşmuş ne oldukları belirsiz Amerikan, İngiliz ve daha pek çok yabancı değerlerle kirletilmiş ve istismar edilmiş sözde uluslararası sertifikalar verilerek ve yüzlerce öz kaynaklarımız verimli olarak kullanılamayarak bu alanda ve her bir bireyimiz darmadağın edilmiş ve pek çoğu hala bu alanda harcadıklarını kazanabilmek şöyle dursun hala perişan haldedirler. Batı felsefesinin çarpık ve temelsiz kişisel gelişim politikasının yanında doğu mistizminin ve siprutualizminin, pek çok değişik acayip kuralsız kuramsız sözde bilimsel Ön sıfat takılarıyla Misyonerlik faaliyetlerini pervasızca devam ettirmektedirler. Ülkemizin her ilinde ve her ilçesinde hemen her yaştaki insanlarımıza yönelik devam etmekte olan sözde eğitimler ile... "
Kişisel Gelişim’i daha çok duymaya başlamış iken, size ait olan bu “İnsani Gelişim” insan gelişiminin neresinde duruyor?
Bakın sizde sorunuzda diyorsunuz ki Kişisel gelişimi daha çok duymaya başlamışken diye sorunuzun fakında mısınız, bilmiyorum. Ancak, bu soru bile sizin kişisel gelişim hakkında ne kadar telkin altında olduğunuzu gösterecek en önemli ifadelerden birisi.
Evet, sizin gibi pek çok insan elbette kişisel gelişimi daha çok duyuyor. Ve duydu. Ancak bundan sonra duymaya devam edemeyecekler. Çünkü artık insani gelişim var. Henüz tam anlamıyla da tanıtılamadı. Tam anlamıyla tanındığı vakit zannetmiyorum ki "Kişisel Gelişim" diye ifade edilen gelişim sektörü artık gelişim zannedilsin.
İkinci önemli bir nokta "insani gelişim size ait diye belirtiyorsunuz? Bunu çok ağır bir yük olarak gördüğümü söylemek istiyorum. Bunu ilk dillendirme cesaretini ben göstermiş olabilirim bu başka bir durum. Ancak insani gelişim bana ait değil, her insani gelişene ait bir kavram.Ve biz bu kavramı ilerleyen günlerde ön görüşmeler yapacağımız aday arkadaşlarımızla birlikte temsil edeceğimiz günlerin hazırlığı içerindeyiz sadece o kadar.
Kimler insani gelişebilirler diye bir soru gelirse aklımıza onunda cevabı şudur. BU gün insan beyninde her gün yeni işleyişler ve işlem noktalarının haritaları EEG cihazlarıyla fotoğrafları çekiliyor. Biliyoruz ki hepimiz.
“İnsan beyninin ön bölgesinde adalet, ahlak, empati, paylaşım gibi daha pek çok erdem denilecek kavramların işlem bölgesinin hayvanlarda gelişim özelliği gösteremeyen Beynimizin Ön bölgesi (prefrontal korteks) denilen bölgesinde gerçekleşmektedir.”
![](/proxy.php?image=http%3A%2F%2Findigodergisi.com%2Fbeyin_insani_gelisim.jpg&hash=fbd4a23996a0baba2f8786febb2ae80f)
Bu gün sadece kişisel yeteneklerimizin sadece tek bir şahısta toplanmış olması arzu edilmemektedir. Bütün kurumlar daha sosyal beceriler gerektiren yeteneklerin yanında birlikte çalıştığı insanlarla uyum ve ahenk içinde verimlilik istenmektedir. Yani empatik özelliklerinin oluşmasını arzu etmektedirler. İşte buda sadece beynimizin Ön bölgesi yani bize göre insani olan bölgesinde gelişim gösterecekler için söz konusu olacaktır.
Sonra bütün kurumların İnsan Kaynakları departmanlıkları vardır. Madem insan kaynakları var gelişimi neden Kişisel olsun ki insan kaynaklarının Gelişimi de İnsani gelişim olmalı değil midir? Sizce.
İnsani Gelişim’in Kişisel Gelişim’ den farkı nedir? Ve size ait bu terim hangi ihtiyaçlarla doğmuştur?
“İnsani gelişim Niyetle ilgilidir. Bilgiyle değil. Bilgiyi taşıyanların değil bildiğini yaşayanların gelişim modelidir.”
Bu yola bize çıktığımızda tarafımıza sorulan ilk soru budur. Tabi, biz bunu bir örnekle veriyoruz. Herkesin kişisel yeteneklerini geliştirmesinin gerekli olduğu belirtirken diyelim ki aynı evden iki kardeşin hızlı okuma veya diksiyon gibi yeteneksel gelişim kurslarına gitmiş olsunlar ... sonuçta komşularının çocukları ise o kurslara katılamamış olsunlar... işte kardeşlerden birisi komşusu olan arkadaşına hava atarken biz kurslara gittik diye tiriplere girerken, aynı kursa gitmiş olan diğer kardeş ise aynı komşusuna hava atmak yerine gittiği kursun faydasından ve güzelliğinden bahsederek onunda gitmesinin gelişimine katkısının olacağını söylemesini aradaki açık farkı ortaya koyan yereli bir örnek olduğunu söyleyebilirim. İşte kardeşlerden birisi sadece kişisel gelişirken diğeri bu gelişimini kişisellikten ileriye götürememiştir. Bu bir örnekti, ancak hayatın içerisindeki realite çok daha acımasız sonuçlar içermektedir. Dikkatli bakılırsa çok açık gözlemlenecektir. Sonucun bu şekilde gelişmesinin ise sorumluluğun Kişisel Gelişim uzmanlarında olduğunu düşünüyorum.
“Çünkü İnsanlar ayna nöronlarıyla dinledikleri insanları istemeden bile olsa modellemektedirler.”
İşte farkındalıkları tam anlamıyla gelişememiş olan insanlarımızın eksik olan özgüvenlerinin üzerine kendi Âlii geleceklerini inşa eden maalesef pek çok kişisel azman! ise bu gün Kişisel gelişimin önünü tıkamıştır. Yani daha açık bir şekilde Kişisel Gelişim kirletilmiştir. Bu konuda pek çok otoritenin makaleleri ve açıklamaları internette hemen herkesin vakıf olduğu bilinen bir başka durumdur. "İnsani Gelişim" terimi ise tertemizdir.Kirletenler sadece kendi benliklerini kirletebilirler. Kanunen koruma altındadır. İzinsiz kullananların da kanun önünde hesap vereceklerini bilmeleri gerekmektedir. Tüm bunlarla birlikte toplumsal çimento görevini yapacak olan gelişimin modeli inşa edilmeliydi bu görev ise bize düştü. Ancak şimdilik.
O yüzden "Aklın yürekle buluştuğu gelişim insani gelişim" diye ifade etmekten gurur değil onur duyuyoruz.
Çünkü insani gelişenler ile Kişisel gelişenler arasındaki en önemli bağlam "Gurur" ve "Onur" bağlamlarıdır.Her iki kelime aynı anlama geliyor olarak algılansa bile biraz düşünülecek olursa aradaki fark açıkça fark edilecektir, Beyninin hayvani gelişim bölgesi ile değil de İnsani gelişim bölgesi ile düşünebilenler için bu cevap gelecektir.
Ağabeyin birisi yeni bir bisiklet almış olan bir çocuk sokağa iner. Durumu öğrenen arkadaşlarından birisi derki "Bende büyüyünce kardeşime bisiklet alacağım" derken diğeri de "Neden ablam da bana yeni bir bisiklet almadı ki?" der.
İnsani gelişim Niyetle ilgilidir. Bilgiyle değil. Bilgiyi taşıyanların değil bildiğini yaşayanların gelişim modelidir.
Kendinize niçin “Sevgipolog” diyorsunuz?
İnsanlar danışmanlık hizmeti veren herkes bilmelidir ki... insan zihni kelimelerle kirlenir. Kelimelerle temizlenir.Bendenizde kullandığım terim ve kavramlara Dikkat ederek başladım. Ve gözlemledim ki bu dünden bu güne psikolojinin psikolojisi bozuk. En başından beri bu böyle gelişmiş zaten 150 yıl bile olmamış. Dünya kamuoyu henüz bilimcik olarak bile kabul etmekte zorlandığı yıllarda bu gün psikolojik akımları ve kuramları sayabilecek bir babayiğit yoktur. Hal böyleyken insanımızın ağzında lakırdılar haline getirdikleri "Psikolojim bozuk", "psikolojimi bozma", "psikologa gitmem deli miyim", "psikolojik hastasın sennnn", gibi başbakandan en sade vatandaşa kadar herkesin ağzında bilinçaltında hiç hayırlı ve olumlu sonuçlar uyandırmadığını azcık dikkat eden fark edebilir. Bu psikolojinin sorumluluğundadır. Bu gün her giren iki adet bilim dalı vardır. birisi matematik diğeri de davranış bilimidir.Maalesef psikoloji hep negatifi çağrıştıracak alt yapılarla donatılmıştır. Pozitif yaklaşım olarak evrende Atom altı parçacıkların "sevgi" ile dönen bir cazibe ve ilişki içinde oldukları kesindir.
Röportaj: Burçin İvren - Şubat 2009
/indigodergisi
aslında konu uzun, ve makale güzel. Kemal Koçak ile yapılan bir söyleşinden alıntı. Sıkmamak için bir kısmını aktardım.