Ö
özlem1980
Kullanıcı
Insan Idealleri Ile Yasar
Insanlar idealleri ve ümitleri ile yasarlar. Büyük ve önemli isler basarma düsüncesi, bir hedefe ulasma azmi insani yasatir ve yüceltir.
Ümidi ve hedefi olmayan insan ölüdür.
Elbert Hubert der ki:
“Dünya ister kazanç, ister seref olsun; bütün ödüllerini ancak bir seye verir.
O da kisisel atilimdir.
Bunun ne anlama geldigini biliyor musunuz?
Hemen anlatayim. Baska birinden ihtar veya uyari beklemeden yapilmasi gereken isi derhal yapmak için harekete geçmektir.”
Bir insanin hayatta basarili olabilmesi için yüksek bir hedef belirlemesi ve o hedefe dogru yürümesi gerekir.
Rotasi olmayan yelkenliye, hiçbir rüzgâr yardim etmez.
Ne yazik ki kahveleri, meyhaneleri, barlari dolduran milyonlarca amaçsiz insan var. Kahvehane, meyhane, bar gibi yerlere insanligin çöplügü demek lazim. Insanlar oralara kendilerini atiyorlar. Böyle yerlerde yapilmis bir icat, çözülmüs bir problem, halledilmis bir proje yoktur.
Çöplükte vakit öldüren insanlar, hiçbir basariya imza atamaz.
Kütüphane, laboratuvar, atölyeler önemlidir. Asil üretim yeri buralardir.
Ingiliz düsünür Bernard Shaw:
“Insan, ne zaman ölür bilir misiniz?”diye soruyor ve su cevabi veriyor:
“Tembellikten, inançsizliktan ve hayati yasamaya deger kilmayi becerememekten...”
Insani yasatan istekleri, ümitleri ve projeleridir.
Namik Kemal:
“Yüksel ki yerin bu yer degildir;
Dünyaya gelmek hüner degildir.”der.
Çogu insan, yükselmeyi ve ilerlemeyi baskalarindan bekler. Yüksek mevki ve makamlarda oturanlarin önemli seyler yapmasini ister.
Yüksek mevki ve makamlar elbette önemlidir, ama her sey demek degildir.
Asil olan herkesin ilerlemesidir. Herkes bulundugu yeri önemli görmeli ve isini en iyi yapmalidir. Herkes isini en iyi yaparsa her is mükemmel olacaktir ve birçok sikâyet konusu ortadan kalkacaktir.
Bernard Shaw:
“Ilerleme, hepimiz ne isek onun en iyisini saglamaktan baska bir sey degildir.”der.
Pek çok insan, yapamadigi isler için mazeret uydurur.
Hiçbir mazeret, yapilmayan isin yerini tutmaz. Önemli olan görevimizi ve isimizi basarmaktir.
Mazeret bularak baskalarini ikna edebiliriz. Insan, baskalarini ara sira, ama kendini sikça kandirir.
Hatta bazi insanlar hep akil verir ve neden bir isin olamayacagini izah eder dururlar.
Bernand Shaw, böylelerinden nefret eder.
“Mantikli kisilerden biktim artik. Tembellik, çalismadan oturmak için ne yapip edip mantikli bir sebep buluyorlar.”der.
25 sene ögretmenlik yaptim. Her gün dersini yapmayan ögrencilerimin söyledigi binlerce mazeret dinledim. Hiçbir mazerete önem vermedim. Önemli olan ödevin yapilmasidir.
Ödevini yapmayan ögrenciye eksi verdim ve bu eksiyi düzeltmesi için kendisine zaman tanidim. Eksileri çogalani uyardim. Mutlaka eksiklerini tamamlamasini istedim.
Çünkü mazeretin bir degeri yoktur.
Birçok ögrencim, o gün yapamadigi ödevini sonra yapti ve eksiyi kurtardi. Az sayida olsa da hiç ödev yapmayip hem sözlüden hem de yazilidan zayif alan çikti.
Önemli olan mazeret degil, isin ve ödevin yapilmasidir.
Basariya giden yol zahmetler, sikintilarla doludur. Mazeret ve tembellikle bir yere varilamaz.
Emek olmadan yemek olmaz.
Büyük sair Mehmet Akif Ersoy söyle der:
“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parasi;
Dostunun yüz karasi, düsmanin maskarasi.”
ÜMITSIZLIK BASARININ KANSERIDIR
Ümitsizlik, her türlü ilerlemeye engeldir ve basarinin kanseridir.
Ümit, ask ve sevk, insanlara ilerleme azmi verir. Bir hedefi olan, ümidi olan, çaliskan ve gayretli insanlar, yükselmek için durmadan didinir.
Önemli isler yapan ve unutulmaz eserler birakan her büyük insan gibi Istiklâl Marsi sairimiz Mehmet Akif de gelecege ümitle bakiyordu ve ümitsiz insanlara mücadele etti:
“Âtiyi karanlik görerek azmi birakmak...
Alçak bir ölüm varsa eminim, budur ancak.
“Âlemde ziya kalmasa halk etmelisin, halk!
Ey elleri bögründe yatan saskin adam, kalk!”
“Azmiyle, ümidiyle yasar hep yasayanlar,
Meyus olanin ruhunu, vicdanini baglar....”
“Hüsrana riza verme! Çalis! Azmi birakma!
Kendin yanacaksan bile evladini yakmak!”
“Sahipsiz olan bir memleketin batmasi haktir,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktir.
Feryadi birak, kendine gel, çünkü zaman dar.
Ugras ki telafi edecek bunca zarar var.
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kir!”
“Is bitti, sebatin sonu yoktur.”deme , yilma!
Ey millet-i merhume, sakin ye’se kapilma!
YÜKSELMENIN EN EMIN YOLU ÇALISMAK
Dünyada kalkinmis ülkelerin insanlari, en fazla çalisan insanlardir. Tembellik, bir milleti geri birakan en tehlikeli hastaliktir.
Akif, tembellige ve tembellik yuvasi olan kahvelere düsmandi:
“Mahalle kahvesi hâlâ neden kapanmamali?
Kapanmali, elverir artik, bu sayfa pek kanli.”
Ülkemizde tembellerin sayisi çalisanlardan hâlâ çok fazla.
Her 95 kisiye bir kahvehane, 650 bin kisiye bir kütüphane düsmektedir.
Sigaraya verilen para, kitaptan esirgenmektedir.
Içki tüketimi artarken , okunan gazete ve kitap sayisi yerinde saymaktadir.
Kalkinmis ülkelerde her insan senede en az 10 kitap okurken, ülkemizde on kisi bir kitap okumaktadir.
Bilgi ve kültürümüz artirmaz, daha fazla çalismazsak ülkemizin kalkinmasi ve ileri ülkeler seviyesine gelmesi hayal olur.
Akif, çalisarak kalkinmis ülkelerle yarismamizi isterdi:
“Bekayi hak taniyan; sa’yi vazife bilir.
Çalis çalis ki beka, sa’y olursa hak edilir.
“Ey dipdiri meyyit, iki el bir bas içindir!
Davransana! Eller de senin, basta senindir!”
“Bir parça kimildan, diyorum. Mahvolacaksin!
Dünya kosuyorken yolun üstünde yatilmaz.
Davranmayacak kimse bu meydana atilmaz.
Müstakbeli bul, sen de kosanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat yikmaya kalkisma bu yolda.
Ahlâfa döner, korkarim, eslâfa hücumu,
Mazisi yikik milletin âtîsi olur mu?
Ey yolcu, uyan! Yoksa çikarsin ki sabaha;
Bir kupkuru çöl var, ne isik var, ne de vaha!”
Degil düsmana, dosta bile minnet etmemek için mazeret tanimamali ve basarincaya kadar çalismaliyiz.
Hayat, faydali bir is yaparsak anlam kazanir.
Insanlara faydali olabilmek için kendimizi becerilerle donatmak, önce kendimizi kurtarmak zorundayiz.
ALI ERKAN KAVAKLI
Insanlar idealleri ve ümitleri ile yasarlar. Büyük ve önemli isler basarma düsüncesi, bir hedefe ulasma azmi insani yasatir ve yüceltir.
Ümidi ve hedefi olmayan insan ölüdür.
Elbert Hubert der ki:
“Dünya ister kazanç, ister seref olsun; bütün ödüllerini ancak bir seye verir.
O da kisisel atilimdir.
Bunun ne anlama geldigini biliyor musunuz?
Hemen anlatayim. Baska birinden ihtar veya uyari beklemeden yapilmasi gereken isi derhal yapmak için harekete geçmektir.”
Bir insanin hayatta basarili olabilmesi için yüksek bir hedef belirlemesi ve o hedefe dogru yürümesi gerekir.
Rotasi olmayan yelkenliye, hiçbir rüzgâr yardim etmez.
Ne yazik ki kahveleri, meyhaneleri, barlari dolduran milyonlarca amaçsiz insan var. Kahvehane, meyhane, bar gibi yerlere insanligin çöplügü demek lazim. Insanlar oralara kendilerini atiyorlar. Böyle yerlerde yapilmis bir icat, çözülmüs bir problem, halledilmis bir proje yoktur.
Çöplükte vakit öldüren insanlar, hiçbir basariya imza atamaz.
Kütüphane, laboratuvar, atölyeler önemlidir. Asil üretim yeri buralardir.
Ingiliz düsünür Bernard Shaw:
“Insan, ne zaman ölür bilir misiniz?”diye soruyor ve su cevabi veriyor:
“Tembellikten, inançsizliktan ve hayati yasamaya deger kilmayi becerememekten...”
Insani yasatan istekleri, ümitleri ve projeleridir.
Namik Kemal:
“Yüksel ki yerin bu yer degildir;
Dünyaya gelmek hüner degildir.”der.
Çogu insan, yükselmeyi ve ilerlemeyi baskalarindan bekler. Yüksek mevki ve makamlarda oturanlarin önemli seyler yapmasini ister.
Yüksek mevki ve makamlar elbette önemlidir, ama her sey demek degildir.
Asil olan herkesin ilerlemesidir. Herkes bulundugu yeri önemli görmeli ve isini en iyi yapmalidir. Herkes isini en iyi yaparsa her is mükemmel olacaktir ve birçok sikâyet konusu ortadan kalkacaktir.
Bernard Shaw:
“Ilerleme, hepimiz ne isek onun en iyisini saglamaktan baska bir sey degildir.”der.
Pek çok insan, yapamadigi isler için mazeret uydurur.
Hiçbir mazeret, yapilmayan isin yerini tutmaz. Önemli olan görevimizi ve isimizi basarmaktir.
Mazeret bularak baskalarini ikna edebiliriz. Insan, baskalarini ara sira, ama kendini sikça kandirir.
Hatta bazi insanlar hep akil verir ve neden bir isin olamayacagini izah eder dururlar.
Bernand Shaw, böylelerinden nefret eder.
“Mantikli kisilerden biktim artik. Tembellik, çalismadan oturmak için ne yapip edip mantikli bir sebep buluyorlar.”der.
25 sene ögretmenlik yaptim. Her gün dersini yapmayan ögrencilerimin söyledigi binlerce mazeret dinledim. Hiçbir mazerete önem vermedim. Önemli olan ödevin yapilmasidir.
Ödevini yapmayan ögrenciye eksi verdim ve bu eksiyi düzeltmesi için kendisine zaman tanidim. Eksileri çogalani uyardim. Mutlaka eksiklerini tamamlamasini istedim.
Çünkü mazeretin bir degeri yoktur.
Birçok ögrencim, o gün yapamadigi ödevini sonra yapti ve eksiyi kurtardi. Az sayida olsa da hiç ödev yapmayip hem sözlüden hem de yazilidan zayif alan çikti.
Önemli olan mazeret degil, isin ve ödevin yapilmasidir.
Basariya giden yol zahmetler, sikintilarla doludur. Mazeret ve tembellikle bir yere varilamaz.
Emek olmadan yemek olmaz.
Büyük sair Mehmet Akif Ersoy söyle der:
“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parasi;
Dostunun yüz karasi, düsmanin maskarasi.”
ÜMITSIZLIK BASARININ KANSERIDIR
Ümitsizlik, her türlü ilerlemeye engeldir ve basarinin kanseridir.
Ümit, ask ve sevk, insanlara ilerleme azmi verir. Bir hedefi olan, ümidi olan, çaliskan ve gayretli insanlar, yükselmek için durmadan didinir.
Önemli isler yapan ve unutulmaz eserler birakan her büyük insan gibi Istiklâl Marsi sairimiz Mehmet Akif de gelecege ümitle bakiyordu ve ümitsiz insanlara mücadele etti:
“Âtiyi karanlik görerek azmi birakmak...
Alçak bir ölüm varsa eminim, budur ancak.
“Âlemde ziya kalmasa halk etmelisin, halk!
Ey elleri bögründe yatan saskin adam, kalk!”
“Azmiyle, ümidiyle yasar hep yasayanlar,
Meyus olanin ruhunu, vicdanini baglar....”
“Hüsrana riza verme! Çalis! Azmi birakma!
Kendin yanacaksan bile evladini yakmak!”
“Sahipsiz olan bir memleketin batmasi haktir,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktir.
Feryadi birak, kendine gel, çünkü zaman dar.
Ugras ki telafi edecek bunca zarar var.
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kir!”
“Is bitti, sebatin sonu yoktur.”deme , yilma!
Ey millet-i merhume, sakin ye’se kapilma!
YÜKSELMENIN EN EMIN YOLU ÇALISMAK
Dünyada kalkinmis ülkelerin insanlari, en fazla çalisan insanlardir. Tembellik, bir milleti geri birakan en tehlikeli hastaliktir.
Akif, tembellige ve tembellik yuvasi olan kahvelere düsmandi:
“Mahalle kahvesi hâlâ neden kapanmamali?
Kapanmali, elverir artik, bu sayfa pek kanli.”
Ülkemizde tembellerin sayisi çalisanlardan hâlâ çok fazla.
Her 95 kisiye bir kahvehane, 650 bin kisiye bir kütüphane düsmektedir.
Sigaraya verilen para, kitaptan esirgenmektedir.
Içki tüketimi artarken , okunan gazete ve kitap sayisi yerinde saymaktadir.
Kalkinmis ülkelerde her insan senede en az 10 kitap okurken, ülkemizde on kisi bir kitap okumaktadir.
Bilgi ve kültürümüz artirmaz, daha fazla çalismazsak ülkemizin kalkinmasi ve ileri ülkeler seviyesine gelmesi hayal olur.
Akif, çalisarak kalkinmis ülkelerle yarismamizi isterdi:
“Bekayi hak taniyan; sa’yi vazife bilir.
Çalis çalis ki beka, sa’y olursa hak edilir.
“Ey dipdiri meyyit, iki el bir bas içindir!
Davransana! Eller de senin, basta senindir!”
“Bir parça kimildan, diyorum. Mahvolacaksin!
Dünya kosuyorken yolun üstünde yatilmaz.
Davranmayacak kimse bu meydana atilmaz.
Müstakbeli bul, sen de kosanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat yikmaya kalkisma bu yolda.
Ahlâfa döner, korkarim, eslâfa hücumu,
Mazisi yikik milletin âtîsi olur mu?
Ey yolcu, uyan! Yoksa çikarsin ki sabaha;
Bir kupkuru çöl var, ne isik var, ne de vaha!”
Degil düsmana, dosta bile minnet etmemek için mazeret tanimamali ve basarincaya kadar çalismaliyiz.
Hayat, faydali bir is yaparsak anlam kazanir.
Insanlara faydali olabilmek için kendimizi becerilerle donatmak, önce kendimizi kurtarmak zorundayiz.
ALI ERKAN KAVAKLI