İki küçük hikaye

  • Konbuyu başlatan asukaki
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde asukaki tarafından oluşturulan İki küçük hikaye başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,840 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İki küçük hikaye
Konbuyu başlatan asukaki
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan asukaki
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: “Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?” Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...


Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin.

Buda başka bir örnek hikaye....

Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş.
- Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak. demiş.

Genç, birinci ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş.
- Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart (sök) demiş.

Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona:
- Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak(kapanmayacak). Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar. demiş.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
İkinci hikayeye uygun olarak güdümlü , her söylenene biat eden bir toplum olduk desem ..
Ne dersiniz çok mu abartmış olurum? 
 
C

cantuuu

Kullanıcı
19 Mar 2011
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Sabır ve dinleme sonra harekete geçme ama bu hareket eylemi değil daha çok konuşarak doğruya yöneltme olmalıdır..
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
düşün ki dözünde mutlu bir yusufcuk havalansın... ;)
crt kimi yerde biat et kimi yerde kendi bildiğini yap bağlı kalmadan yaşa ama toplum geneline bakarsak eğer birinin söylediğini ötekimiz direk kabul edebilliyor. Toplumun çoğunluğu böyle. Yani anında yön değiştirme anında...
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Herkesin  düşünce özgürlüğü olmalı..Vurgulamak istediğim bu özgürlüğün şuursuzca kullanılarak heba edilmesidir.
  Gökçe:)
İnsanları düşün düşün ki; yüreğin sallansın...
Düşün ki; O an güneşli güzel günlere mutlu bir kapı aralansın.
 
Üst