crt
Kullanıcı
*****************
Hey gidi koca dünya.
Ne Kârun'a kaldın. Ne Vehbi Koç'a, Ne de Sakıp Sabancı'ya...
Neyi bölüşemez insanlar. Kim ağzında lokma varken yumruk atar boğazına?
Yaz olur, kışın modasından bahsedilir. Kış olur, yazın modasından bahsedilir. Her mevsime özel olarak kıyafetler diktirilir.
Şu var ki; kefenin modası hiç değişmez. Ayakları dışarıda bırakan veya sadece belden aşağısı sarılı olan kefen modeli çıkmadı. Hep aynı kaldı beyaz rengiyle. Cepli modeli bile yok.
Neyi paylaşamazsın insanoğlu!
Nedir seni bu kadar kindar, asi, adi, zalim, yapmaya tetikleyen?
Neden önündeki tabağın seni doyuracağını bildiğin halde yanındakinin kaşığına göz dikersin?
Utanılacak yüzlerce şey yaptıktan sonra nasıl olur da hala "biz insanız" diyebilenler çıkıyor.
Hayatın neresinden baktığımızı bilmiyoruz. At gözlüklerimiz ceplerimizden hiç ayrılmaz.
Özellikle yanlış anlamaya meyilliyiz. Bir şey anlatırken bile cümle ortasında "işin kötü tarafı.."diye devam ederiz. "İşin iyi tarafı" kolay kolay yerleşmez cümlelerimizin arasına...
Sanki doğuştan yorgun gibiyiz. İşimize gelmeyen hiçbir durumda kılımız bile kıpırdamaz. Her adımda fayda göreceğiz diye adım atanlardanız.
Eskiden, bir ustanın yanına gönderilen çırak, meslek öğreninceye kadar para kazanamazdı. Yıllarca yerleri süpürür, anahtar taşır, fırçalanır ve dayak yerdi.
Şimdilerde tam tersidir.
Hiçbir işten anlamayan biri bile kapıdan içeri girdiğinde henüz ne iş yapacağını, o iş yerine ne faydası olacağını bilmeden maaş anlaşmasına oturuyor.
Bu konular bazen içinden çıkılmaz haller alıyor. Ve insan, kendisinin en büyük düşmanı her zaman.
Bazen ağırlaşır cümlelerim, kâğıda taşımaya gücüm yetmez.
Bazen de öyle hafifler ki; ağaçlar kalem, yollar kâğıt, yağmurlar mürekkep olsa bitmez.
-Alıntı-