Hayatın Değerini Son Anda Anlamayın

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Kristal
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
K

Kristal

                                                    


Emma Bombeck, Avustralya'da kanserden öldü. Ölümünden hemen önce şunları yazdı:

"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim...

Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım...Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim...

Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim...

Oturma odasında tv seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen biri olduğunda ona engel olmazdım... Yerler leke olacak diye korkmazdım...

Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım...
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım...

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim...

Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum...

Tv seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim...

Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım...

Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine; hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim...Bu o kadar nadir bir olay ki...

Mucize gibi bir şey...

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim...Onlara, daha çok "Seni seviyorum"; ondan da daha çok "Özür dilerim" derdim...

Ama başka bir hayat verilseydi, en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu...

Dikkatle bak...Gerçekten gör...Yaşa...Vazgeçme...

Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç...

Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi...

Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım...Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a şükredin...

Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor...Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz."

 
bunu annem okumalı kesinlikle
hatta çıkarıp , buz dolabına yapıştıracağım
teşekkürler Kristal anlam doluydu
keyifle okudum...
 
Rica ederim Gözde'cim.
Hepimizin arasıra okuması gereken yazılardan biri. :)
 
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim...Onlara, daha çok "Seni seviyorum"; ondan da daha çok "Özür dilerim" derdim...

bunun için bence de pişman olmalı zaten..  >:(

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim...
Bu da yaşamın bir parçası:)) N'apalım yani o saçlarla mı girelim toplantıya:)))

Teşekkürler Kristal, böyle düşünmek mutluluğa ilk adım aslında.  ;)
 
BU YAZIYI ALICAM VE ÇANTAMA KOYUCAM VE HAYATTAN ŞİKAYET ETMEYE BAŞLAYINCA ÇIKARIP HEMEN OKUCAM ÇOK GÜZELDİ İYİ GELDİ
 
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç...

Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi...

Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım...Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a şükredin...

Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor...Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz."



öncelikle düşündürücü yazı için teşekkür ederim kopyaladığım cümleyi okuduğum zaman içim garip oldu,titredi ve kendime geldim ve kesinlikle bu yazıyı görebileceğim bir duvara asıp ara ara okuyacağım....
 
Bu anlamlı ve düşündürücü yazı için teşekkürler.gerçekten çok güzeldi etkilendim :(
 
bu yazıyı bir kaç yıl önce okumuştum... hayatın önüne engel koyacak nitelikteki kararlarımı verirken daha farklı düşünmeme yardımcı olmuş bir yazıydı...teşekkürler kristal ... ;)

bu arada kristal avatarını çok beğendim (: çok eğlenceli (: ...yarışlardan ibaret olan hayatın şekle yansıması sanki...ya da benim yorumumla böyle  ..... :D

::)  ;)
 
çok anlamlı bir yazı teşekkürler kristal :)  hayata böyle bakmıyorum çimlere oturmaktan asla çekinmedim insan dünyaya bir kere geliyor başka hayat yok bunun farkındayım ;)
 
Güzel bir yazı teşekkürler. Aslında birçok güzelliğin farkındayız ama nedense tadını çıkartmayı bilmiyoruz.
 
Bende sizlerle bu başlık adı altında yaşadığım ve hayata bakış açımı değiştiren bir olayı  paylaşmak istiyorum.
Bundan bir kaç sene önce yirmi yaşında genç bir kızla tanıştım.maalesef ki kızın gözleri görmüyordu.yalnız gözlerindeki problem doğuştan değil  sonradan.Üniversite sınavından çıktıktan sonra ani bir başağrısı şikayetiyle devlet hastanesine gidiyor.doktorlar iğne yaptıktan sonra ,kızın ailesine ''strestendir,heralde sınavı kötü geçti''diyerek teselli ediyor.Ertesi gün kız uyandığında ne yazık ki gözleri görmüyor.
Girdiği Üniversite sınavı sonucunda burslu olarak İstanbulda özel bir üniversiteyi kazanıyor.Gözleri görmemesine rağmen başvuru yapıyor ve kabul ediliyor.Okulun aile birliğide kızın okula gelip gidebilmesi için ulaşım imkanı sağlıyor.
kendisiyle Konuştuğum zaman yinede
-şükürler olsun.Okulumuzda bir hocamız var.Doğuştan gözleri görmüyor.Ne renkleri,ne kuşu,ne çiçeği benim kadar beyninde canlandıramıyor .Ben hiç olmazsa renkleri,eşyaları,güneşi,ağaçları herşeyi kavrayabiliyorum.Çünkü ben herşeyi gördüm.Bunada şükür...dedi.
Ve bana
-sıkıldığın,üzüldüğün zaman başını kaldır ve güneşe,gökyüzüne bak..Çünkü çok değerli bir şeye sahipsin dedi.

Ve artık üzgün olduğum zamanlarda onun dediği gibi gökyüzüne bakıyorum.Çok iyi geliyor.yaşadığım bu olay sahip olduğum şeyleri tekrar düşünmemi,gözden geçirip değerlendirmemi sağladı.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.


 
Nedense sahip olduklarımızın değerini hep bir başkasının eksikliğinde bulabiliyoruz.
Paylaştığın için teşekkürler Ebruliyn.
 
Geri
Üst