Bizde yaygın bir inanış vardır, yapılan iyilikler anlatılmaz şeklinde. Bu görgüsüzlük olarak adlandırılır hatta, sanırım biraz bu nedenle bu konuya çok mesaj atılmamış.
Ama ana konuda ki örneğe bağlı kalarak yanıtlamak isterim, çünkü aklıma yaşadığım ilginç anılar geldi.
Bir tatilimi Afyon'da bir kaplıca otelinde geçirmiştim. Otelin bir de havuzu vardı, ama zenmini çok kaygandı. Ben yapı itibariyle biraz fazla hiperaktifim, gelene geçene "aman dikkat" demekten başka bir şey yapmaz bir halde endişeyle otururken, 1.80 boylarında bir bey çok kötü bir şekilde düştü, ve anında fırladım. Benden epey iri olan beyi kaldırmak için nasıl zorlanıyorum anlatamam.
O arada sürekli soruyorum; "Bir yerinize bir şey oldu mu?" falan filan... Ve bize yakın planda oturan bir hanımdan yardım istedim. O ara bey kalkabildi zaten, hanım yaklaştı ve beye sarılarak, bana döndü; "Çok teşekkür ederim eşime göstermiş olduğunuz ilgiden, benim yerimden kalkmama bile gerek kalmadı!" deyiverdi.
İnanılmaz yardımseverim, gücüm olduğunca ve hatta bazen sınırları zorlayarak, maddi manevi.
Hiç bir yardım talebini geri çevirmemişimdir.
Kaza gördüğümde asla görmemezlikten gelmem.
Engelli insanlara öncelik tanırım, ve onların yaşamını kolaylaştırmak adına eksikleri belediyelere bildirir ve sonuç alana kadar izlerim.
Sokakta epilepsi krizi geçiren bir gencin dişleri arasında parmaklarımı kaybetme raddesine gelsem bile, o anda kurtarılması gerekenin onu dili olduğunu bilerek yardım etmişliğim vardır.
Hastanede bir yakınıma refakat ederken, diğer hastalarında en yakını oluveririm kısa zamanda.
Bunları anlatmamı megolomanlık olarak adlandırabilirsiniz. Ama bu satırları okuyacak olan her arkadaşım bilsin ki, yer, zaman, mekan sözkonusu olmadan her konuda burada bir yakınınız var.