[Haftanın Yazısı] Sizin ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
Katılım
14 May 2006
Puanları
48
Konum
Çanakkale
Web
www.kendinigelistir.com
Muhtemelen duyuyor, bu yazıyı okuduğunuza göre görüyorsunuz da, o laptop’u kucağınızda tutmanızı sağlayan ya da yazı yazmanızı sağlayan estetik harikası elleriniz de yerli yerinde. Benimle neredeyse yaşıt bir kadının, Sarah Churman‘ın videosunu izlediğimde donakaldım. Yaptığım diğer tüm işleri (bedenim, problemsiz çalışarak bana birçok işi aynı anda yapabilme lüksünü de veriyor zira) bıraktım ve oturup defalarca izledim. Videoda 29 yaşına kadar hiçbir sesi duymamış olan Sarah‘ın tıbbi müdahale sonucu ilk kez bir sesi duyuşuna tanıklık ediyorsunuz.
Duyulan ilk ses, hem de öyle özel bir ses, özel birinin sesi, beklenen, özlenen birinin sesi değilken gözyaşları hücum ediyor Sarah’ın gözlerine..
Hiç ses duymadığınızı düşünün, sevgilinizin, annenizin, babanızın sesini, sözlerine vurulduğunuz o şarkının melodisini, su sesini, çaldığında heyecanla koştuğumuz kapının sesini, sevgiliden gelen mesajın telefona düşme sesini, bebeğinizin ilk “baba” deyişini, pencerenize kaçak yapılaşmayla yuvasını yapmış olan serçenin sabahları cıvıl cıvıl sesiyle verdiği “günaydın” tınısını duyamadığınızı..

Yaşamayı fazla büyütüyoruz aklımızda, mutluluğu henüz tanımadığımız tatlara yükledikçe, sabah yediğimiz sıcak ekmeğin bizi mutlu etme hakkını alıyoruz elinden.

Hep yarına öteliyoruz huzuru, “yarın” hiç gelmiyor. Dünün pişmanlıklarıyla bugünü harcıyoruz, dün çoktan bitmişken bugün de bitiyor.
En son ne zaman elinizi  incelediniz? Bugünün teknolojisinin bile performansının %1′ine ulaşamadığı o estetik harikasını göz hizasına kaldırıp, Parmak ve eklemleri oynattıkça ortaya çıkan o müthiş semazenî görüntüyü en son ne zaman izleyedurdunuz?
En son ne zaman hiç tanımadığınız ve belki de tanımayacağınız biri ya da birileri için bir şeyler yaptınız? Tanımadığınız birinin yaşadığı acı en son ne zaman yaktı yüreğinizi?
Sabah uyandığınızda güneşi size gösterdiği için gözlerinize, yataktan sizi doğrulttuğu için belinize, yüzünüze suyu çalan elinize, evden çıkıp işe gidebilmeniz için attığı adımlar için dünyanın en uyumlu,  en estetik çiftleri olan ayaklarınıza ve bacaklarınıza, sizi yanlış işlerden ve büyük zararlardan koruyan vicdanınıza, doğduğunuz andan itibaren bir saniye bile durmadan bütün vücuda kan ithalat-ihracatını hiçbir problem yaşamadan, gümrüklerde bekletmeden gerçekleştiren o kırmızı et parçasına, bütün kainattaki canlılardan farklı olmanızı ve sizden onlarca kat büyük yapıları ve canlıları yönetebilmenizi sağlayan aklınıza en son ne zaman teşekkür ettiniz?
Anneniz yine biraz daha merhametlidir, siz ona sarılmadan o size sarılır da, siz asıl babanıza en son ne zaman sarılıp “Babam, iyi ki varsın” dediniz?

Şikayetlerimizi sorsalar.. Çevremizden, ülkemizden, devletten, insanlardan, kapıcı Ahmet Abi’den, sürekli arabanızın arkasına park eden komşu Emre Bey’den şikayetlerimizi yazmak istesek iki ortalı harita metot defterini doldururuz değil mi bir çırpıda?
Peki ya ne zaman oturup şükretmeniz gereken şeyleri listelediniz? Ne zaman durduk yere gözleriniz yaşardı sahip olduğunuz şeylerin mutluluğundan? Hep daha fazlasını istiyoruz, öyle olmasa insan olmazdık ama daha fazlası için çaba gösterirken elimizde olanın tadını ne kadar çıkarabiliyoruz?

Bütün bunları düşündüren Sevgili Sarah Churman, sana binlerce kez teşekkür ederim. Aşağıdaki videonu gören gözler için değil, kalp gözü görenler için paylaşıyorum.

HTML:
<object width="480" height="360"><param name="allowfullscreen" value="true" /><param name="allowscriptaccess" value="always" /><param name="movie" value="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=30256693&server=vimeo.com&show_title=0&show_byline=0&show_portrait=0&color=00adef&fullscreen=1&autoplay=1&loop=0" /><embed src="http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=30256693&server=vimeo.com&show_title=0&show_byline=0&show_portrait=0&color=00adef&fullscreen=1&autoplay=1&loop=0" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" width="480" height="360"></embed></object><p>Video izlenmiyorsa eğer linkine tıklayın lütfen : <a href="http://vimeo.com/30256693">Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? / kişisel gelişim</a>

 
Pazar sabahı beni ağlattın Özgür :-[
Çok etkileyici bir yazı ve video
İnsan nedense elindekilerinin kıymetini
insanların eksik yönlerini görünce yada bu tarz yazılar okuyunca hatırlıyor
Mutlu olmak için çok neden var ama biz mutsuz olabilmek için daha çok sebep arıyoruz,hep bardağın boş kısmına takılıp kalıyoruz
Şikayetlerimizi sorsalar.. Çevremizden, ülkemizden, devletten, insanlardan, kapıcı Ahmet Abi�den, sürekli arabanızın arkasına park eden komşu Emre Bey�den şikayetlerimizi yazmak istesek iki ortalı harita metot defterini doldururuz değil mi bir çırpıda?

Hep bu şekilde yaşamaktan hayatı ıskalıyoruz
Geçen okuduğum kısa bir yazıyı burada paylaşmak isterim.
Emin Olun ki...
Siz hayattan yakınırken, hayatta sizin gibi yakınanla çok mutlu değil...
Siz kendinizin farkında değilken, kimse de oturup "kendini fark etmeyen bir inasını dur ben fark edeyim" diye bir hedef belirlemiyor....
Siz affedemediklerinize kin duyarak haddini bildirirken, onlar da sizin aşkınızdan ölmüyorlar...
Siz dertlerinizi anlatırken, kimse kendi hayatını bırakıp sizin dertlerinize çare aramıyor...
O yüzden kendinizle aranızı iyi tutmaya başlasanız iyi olur.


Teşekkürler çok güzel bir paylaşımdı,eline sağlık
 
Hiç göremeden, konuşmadan ve duymadan,yaşamak gerçekten korkunç bir duygu.!
Herşeye rağman şükredebilmeliyiz en azından sağlıklı halimize...
Ve doğruyu,güzeli fark edip düşünebildiğimize..
Oysa!Işığı göremeden ,kuş seslerini duyamadan...Çiçekleri drip, koşup oynayamadan yardıma muhtaç olanların ne günahı vardı diye düşünüyorumda...
İşte o zaman gerçekten kahroluyorum...Neyse nice sağlık-sıhhat dolu günlere diyelim ve biraz olsun moral bulalım.
 
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz, paylaşımınız için teşekkürler öncelikle.

Elimizdekiyle yetinmek yerine bizde olmayan şeylere bağlıyoruz mutluluğumuzu, mutsuzluğa sebep arar gibiyiz. Bir söz vardır; elimizdeki gülü dikeni, uzaktaki dikenin çiçeğini görürüz genellikle...

Fakat, insan hakikaten öylesi kusursuz bir donanıma sahip ki; -bunun farkında olmasakta- o donanımdan bir tanesi eksildiğinde hayatımız alt üst olur. On adet parmağımız var fakat her birinin işlevi ayrı, biri eksik kalsa diğer dokuzu o eksik kalanın işlevini yerine getiremez. Getirse bile eskisi gibi olmayacağı muhakkak.

Sabahları uyandığımızda eksiksiz başlayabiliyorsak eğer güne, mutluluk odur işte, farklı bir şey değil. İnsanların çoğu mutluluğu 'bekliyor'; şuna sahip olursam yada bu böyle olursa gibi şartlara bağlanıyor. Fakat insanların yine çoğu, mutsuz. Bence mutluluğun sırrı, yaşadığımız anda. Bu zaman diliminde, geçmişte yada gelecekte değil.
 
Hani gerçek bir hikaye var ya resim dersinde öğretmen çocuklardan dünyanın en önemli nimetini çizmesini söylüyor. Öğrencilerden küçük bir kız resim kağıdına göz, kulak, burun, dil ve el çiziyor. O küçük kız bunun farkında iken bizler halen daha şükretmeyi öğrenemedik.

Sarah Churman için de çok sevinçliyim. İlim, fen, teknoloji için bizlerde elimizden geleni yapmalıyız ki çözüme ulaşmamış daha nice sorunlarımızda çözüme kavuşsun. İlim insanlarına tam destek.  :)
 
elimizdekilerle yetinebilme ve mutluluğu uzaklarda değil sahip olduklarımızla yaşayabilmek adına güzel ve etkileyici bir paylaşım  teşekkürler.
 
Çok etkileyici ya. Gerçekten bazı şeylerin kıymetini hiç bilmiyoruz. Bayıldım ben bu yazıya. :)
 
Bi tuhaflık var sanki  :-\
Videonun başında henüz ses dinletilmemişken kadın; birşeyler söylüyor. Duyma yetisi olmayan hiç kimse normal olarak konuşamaz çünkü taklit edeceği bir ses hafızasına girmemiştir. Sanırım kadın az duyuyor ve duyma yeteneğini geliştirmek üzere çalışma yapılıyor. Hiç duymayan bir kişi değil. Biraz duygusallığı artırıp sağlığımızın önemini vurgulamak sitemişsiniz ama. Tam uygun düşmemiş.
 
Geri
Üst