Gönül kimi severse güzel odur..

su perisi

Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2007
Puanları
0
Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim' Bu ise pek akli ermemiş ama merak iste. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış. Nasihat " KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" ve yoluna devam etmiş...

İlerde yine köse başında başka bir adam bağırıyormuş "bir nasihat bin akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihatı da satın almış. İkinci nasihat da: GÖNÜL KIMI SEVERSE GÜZEL ODUR" Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış. Son nasihatte:

"HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ". Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karsılaşmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki :" Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye" Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. "Kaderde ne var ise o çıkar" aşağı inmeye karar vermiş. Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.

İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım." Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş. Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "gönül kimi severse güzel odur" demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar,kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış. Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.

Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karisi genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş "Hiçbir is aceleye gelmez". Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.

KADERİNİZ ve YOLUNUZ AÇIK OLSUN, HAYAT ACELE ETMEYE GELMEZ.

MEVLANA


 
Schponhauer bir sözünü okumuştum,gönülün karar verirken neden etkilendiği hakında,bulursam eklerim:) 
 
Schopenhauer diyor ki...

Schopenhauer diyor ki; ask kimyamizin bir urunudur.Asik olmamizin nedeni karsimizdakinin ne kadar iyi, hos ya da guzel/yakisili oldugundan degil bizim o andaki ureme duygularimizdir. Kendimize es secerken benlik her ne kadar onun ic guzelligine,dis guzelligine baktiginu savunsa da altbenlik mukemmel bir cocuk dunyaya getirme telasindan dolay bizimle karsimizdaki arasinda bir kiyaslama yapar ve bu iklinin birlesiminden iyi bir sonuc ortaya cikar kararini verdiginde biz asik oluruz.

Cevremizde hep gorur ve deriz ya, su guzelim kizin yaninda bu herifin is ne? guzel kiz onu tercih ederken altbenligin yonlendirmelerine maruz kalmaktadir.

:)
 
başlık hakkında şunu söyleyebilirmiyim.
Gönlüm kimi severse odur dünya güzeli
aslı bu değil midir..?
 
Bu yazıyı bir yerde daha okumuştum tekrar zevk alarak okudum..
Teşekkürler su perisi paylaşım için
 
Mecnun’a: “Yahu Leyla diye çöllere düştüğün kız bu mu Allah aşkına?..Kara-kuru-cılız biri bu!..” dediklerinde Mecnun şöyle diyecektir: “Siz Onu bir de benim gözümle görseydiniz!..”
 
Schopenhauer diyor ki; ask kimyamizin bir urunudur.Asik olmamizin nedeni karsimizdakinin ne kadar iyi, hos ya da guzel/yakisili oldugundan degil bizim o andaki ureme duygularimizdir. Kendimize es secerken benlik her ne kadar onun ic guzelligine,dis guzelligine baktiginu savunsa da altbenlik mukemmel bir cocuk dunyaya getirme telasindan dolay bizimle karsimizdaki arasinda bir kiyaslama yapar ve bu iklinin birlesiminden iyi bir sonuc ortaya cikar kararini verdiginde biz asik oluruz.

çocuğu olmayan,düşünmeyen,yaşı ilerleyen insanlarda  aşık oluyor,enteresan bir tespit :(
 
Bir yerlerde daha yazmıştım sanırım;

Kadının birisi, okul bahçesindeki simitçiye para verir ve;
"Teneffüste, benim oğluma simidini verir misin?" diye sorar.
Simitçi;
"Nerden tanıyayım yüzlerce çocuk içinde sizin oğlunuzu?" der.
"Aaa çok kolay." diye gülümser kadın, "Çocuklara bakarsın, en güzeli benim oğlum!"
Teneffüs zili çalar, simitçi çocuklara bakar ve gider simidi verir bir çocuğa.
Kime mi?
Kendi kızına.

Sizler kadın/erkek olarak ele almışsınız ama paylaştığım durum benim için ikili ilişkiler içinde geçerli. :)
 
Bu konu ile ilgili Aşık Veysel 'in güzel bir dörtlüğü var,eklemek istedim

Güzelliğin on para etmez
Bu bende ki aşk olmasa;
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümde ki köşk olmasa
 
Geri
Üst