Fark Edilen Tüm Anlara !

  • Konbuyu başlatan z.sav
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde z.sav tarafından oluşturulan Fark Edilen Tüm Anlara ! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,163 kez görüntülenmiş, 6 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı Fark Edilen Tüm Anlara !
Konbuyu başlatan z.sav
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan mvö_4ever
Z

z.sav

Kullanıcı
10 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
bankacýyýzbiz.com





Bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan
Güneş kucağındadır bilemezsin
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
Ciğerinde kuruludur orkestra duymazsın
Uçar-gider koşsan da tutamazsın

William Shakespeare”




Sabah 06.30 telefonumun hafta içi alarmı çalıyor. Kalkmak istemiyorum. Ve... 10 dakika sonra yeniden alarm. Alarm müziğim ise Gökhan Kırdar-Üstüme Basıp Geçme. Ne çok dinlemiştim bir ara. Bir hatırası bile yoktu oysa. Ve artık kalkmam gerek. Alarmı ileri ata ata saat 07’yi çoktan geçmiş bile. Yorgun bir uyanış. Alıştığım bir varlığın birden hayatımdan çıkışı. Hafifleyeceğime daha ağırım sanki artık. Her sabah yüzümü yıkadıktan sonra düğmesine bastığım kettle’ı bile kullanmamışım uzun zamandır.

Ve farkındalıklar başlıyor yeni günle beraber...

Arabayla işe giderken dalmışçasına önüme bakıyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum. Yol akıyor, işe geliyorum ama yol boyunca aslında ben sadece baktığım her yerde yüzünü görüyorum. Biraz geç de olsa “fark ediyorum” ne çok sevmişim seni. İşte bu yüzden kendimi bile “fark edemiyorum”.

  “Fark etmek”...
Aklım bu iki kelimeye takılıyor şimdi. Düşünüyorum. Bazen yanımızdayken gördüğümüz hiçbirşeyin farkında olmazken nasıl oluyor da her şey bir anda yüzümüze vuruyor kaybetmişliğin ardından. Günü 24 saat yaşarken herşeyi iç içe yaşamak değil mi oysa olması gereken. Ayırmak mı lazım illa sınırlarla herşeyi. Gün herşeyi barındırmıyor mu zaten içerisinde. Aileyi, işi, stresi, arkadaşı, sevgiliyi... Şimdi bunun kilidini açayım da işlesin-kapatayım da beklesin oluyor mu? Problemli bir dönemde hayatımızdan bir şeyi çıkarınca sanki herşey çözülecekmiş gibi gelse de olmuyor...Olmuyor... Değer verdiğim bir varlığın hayatımda olduğu sürece beni nasılda mutlu ettiğini “fark ediyorum.”

Hayatın döngüsünde önce neleri “fark ettiğinizi” düşündünüz mü hiç? Etrafımızdakileri görüyor muyuz, neler-kimler bizi mutlu ediyor, neleri neye göre “fark ediyoruz” öncelikli olarak. Duygusal zekamız karşımızdakilerin duygularını anlamlandırmada ya da karşılaştığımız olayları nasıl yöneteceğimize ne kadar yardımcı oluyor? Davranışlarımızın sebebi olan kendi duygularımızı “fark ettiğimiz” zaman onlarla davranışlarımız arasındaki otomatik sandığımız bağı çözebiliyor muyuz?

Benim bu aralar duygusal tansiyonum yüksek!!!

Sabahları hızlı kalp atışları ile aniden uyanıyorum. Dakikada 100’den fazla atıyor gibi. Gün içerisinde aslında öyle demek istemesem de öyle anlaşılmaya fırsat veriyorum konuşmalarımdaki üslüpla. Aynı duygulardan kaynaklanmasına rağmen farklı davranış seçeneklerimin olduğunu “fark ediyorum” yavaş yavaş. Ve basit gibi görünse de tanımını yapmakta zorlandığım şeylerin üzerime bir yük katarcasına beni ağırlaştırdığını “fark ediyorum.” Varlığının “farkındaydım” ama şimdi yokluğunu daha ağır “fark ediyorum.”

Önemli olan kendini “fark etmek” ise içimdeki bu öfkenin asıl sebebinin büyük bir hayal kırıklığı olduğunu “fark ettiğimi” söyleyebilirim.

Duygusal zeka, anlama, ifade etme, anlamlandırma, yönetme... Tüm bu başlıkları biran olsun derinlemesine düşünebilirsek hayatımızın baş rol oyuncusu olmanın elimizde olduğunu düşünüyorum. Kendi hayatımızı yaşarken bazen baş rol oyuncusu ile onun en yakın arkadaşı arasında gidip geldiğiniz oluyordur değil mi?

Dar zamanların işi değil elbette tüm bunlar... Sadece biraz “farkındalık.”

Petek Kutlu
 
Z

z.sav

Kullanıcı
10 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
bankacýyýzbiz.com
DUYGU YÖNETİMİ



İnsan denen varlık öylesine mükemmel bir donanıma sahiptir ki tepkisiz kaldığımız hemen hemen hiçbir olay yoktur. Hiç tepki göstermemek bile tepkisizlik tepkisi değil midir?

İnsan tepkisini ortaya koyarken duygularını kullanır. O an hangi duygu yoğunluğunu yaşıyorsa olaylar karşısında gösterilen davranışlar da o yönde gelişir genellikle. Mesela herhangi bir nedenle psikolojik sıkıntı içerisinde olan insan çevresinde gülen yüzler görmeye tahammül edemez, ister ki herkes kendisi gibi sıkıntılı olsun, bu onu rahatlatacaktır. Hepimiz yaşamışızdır; derdini bizimle paylaşmaya gelen bir dostumuza, başkalarının da yaşadığı sorunlardan söz ettiğimizde bu dostumuzun biraz da olsa rahatlamış olarak yanımızdan ayrıldığına bizzat ben çok şahit olmuşumdur. Ya da bunun tam tersi de yaşanabilir. Keyfi ve neşesi üst düzeyde olan birisi etrafında karamsar, asık suratlı insanlar görmeye katlanamaz.

Görüyoruz ki bizim diğer insanlarla olan iletişimimizi sahip olduğumuz duygularımız yönlendiriyor ve şekillendiriyor. Öyleyse olumlu duygularımızı beslemeliyiz. Peki bu nasıl olacak? Tabiî ki olumlu düşünce geliştirerek. Her gördüğümüz olumsuzlukta yakalanacak pozitif bir nokta mutlaka vardır. Bu polyannacılık oynamak değil, hayatı anlamaktır. Bu gün kara dediğine bir saat sonra ak diyen çok insan görmüşüzdür. Bu eğer bir inatlaşma sonucu değilse düşünce gelişimidir. Düşüncesini geliştirebilenler etraflarında olup bitenin farkına varabilirler.

Duygularımızın hakimiyeti altında olduğumuz sürece hatalı davranışlardan kurtulmamız mümkün değil. Duygularımızı yönetebilirsek doğru davranışlar üretebiliriz. Her insan elbette özünde her duyguyu barındırır. Bu duyguları çıkarıp çöpe atmak imkansızdır. Yapılması gereken, duyguların güzel ve doğru olana kanalize edilebilmesidir.

Duyguların akıl süzgecinden geçmemiş hali bize sadece beyaz ve siyah alanları gösterir. Sadece beyaz ve siyah alanları sıradan düşünce geliştiren insanlar da görüyor zaten. Önemli olan gri noktaları yakalayabilmektir diye düşünüyorum. Gri noktalar ise duyguların akıl süzgecinden geçirilmesiyle yakalanabilir. Tarihin yazdığı insanlar bu noktaları da görebilen insanlardır.

Yaşananlar her zaman göründüğü gibi olmayabilir. Görünmeyen tarafa bakabilmek gerekir. Ufkunu dar tutanlar dar düşünce kalıplarından sıyrılamazlar. Duygularımızı yönetebilmek ufkumuzu genişletir. Geniş ufuklar bizlere yeni fırsatları görmemizi sağlar.

Rahmetli babam bir gün bana şöyle demişti: “Oğlum! Sinirlendiğinde kendine bir dakika ayır ve elini yüzünü yıka bu senin kızgınlıkla yanlış şeyler yapmanı engeller.” Bunu üniversite son sınıfta başarabildim. Artık duygularımın beni yönetmesine ve yanlış şeyler yaptırmasına izin vermemeye özen gösteriyorum. Bunu herkes yapabilir. Öfkeyle kalkan zararla oturur atasözünü haklı çıkarmak gibi bir görevimiz yok hayatta.

Sürekli yaptığımız şeyler alışkanlıklarımızı, alışkanlıklarımız karakterimizi, karakterimiz söz ve davranışlarımızı oluştururmuş. Eğer inat denen duygumuzu iyi yöne kanalize edersek bu inadımızı olumlu düşünme ve güzel işler yapma adına kullanabiliriz. Göreceksiniz ki güzel düşünmeyi alışkanlık haline getirdiğimizde söz ve davranışlarımız da güzelleşecektir.

Araştırmalar gösteriyor ki iş ve sosyal yaşamdaki başarıyı belirleyen, zeka puanının yüksek oluşu değil, duyguların iyi yönetilme becerisidir. Albert Einstein bir mucitti ama iyi bir yönetici değildi.

Duyguların yönetimi iki yönlüdür. Birincisi insanın kendi duygularını yönetebilmesi ikincisi ise kendi duygularını yönetebilmesi sayesinde etkileşimde bulunduğu diğer insanların duygularını anlayabilmesi ve yönetebilmesidir. Bu yazımda kendi duygularımızı yönetme üzerinde durdum. Gelecek yazımda başkalarının duygularını anlayabilme ve yönetebilme konusu üzerinde yazmaya çalışacağım.

Olumlu düşünceler dileklerimle…

Hamza BAYINDIR
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Fazla renkli abi odaklanamıyorum konuya kendi adıma vesselam.
Okuyamadım ama teşekkürler konu için.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Korsan' Alıntı:
Fazla renkli abi odaklanamıyorum konuya kendi adıma vesselam.
Okuyamadım ama teşekkürler konu için.
Teşekkür ederim, aynı noktayı ben de yazmak istedim. Bu kadar farklı renkler vurgulamalar için kullanılıyor olabilir ama lütfen bırakın o vurgulamaları kendimiz bulalım mı?
 
Ö

özlem1980

Kullanıcı
25 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
okudum ve çok beyendim hatta kaydediyorum ara sıra okururum diye
:)
 
I

ibrahimgemlik

Kullanıcı
23 Ocak 2010
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
Tesekurler paylasım için bende renkten sıkayetçi olanlardanım ?

ılk yazıyı okudum ve kendımı buldum HAYAT BOŞ EĞLEN COŞ   ;)
 
M

mvö_4ever

Kullanıcı
9 Mar 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan
Güneş kucağındadır bilemezsin
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
Ciğerinde kuruludur orkestra duymazsın
Uçar-gider koşsan da tutamazsın

William Shakespeare


özellikle bu şiir harikaydı...teşekkürler
 
Üst