Engelli Olmak..

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde crt tarafından oluşturulan Engelli Olmak.. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,345 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Engelli Olmak..
Konbuyu başlatan crt
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan prenses35
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul

Özürlü..
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi..



Engellilik Nedir Engelli Kime Denir?


Yalnız bizim dilimizde değil diğer birçok dilde de engelli ve engellilik anlamına gelen birden fazla sözcük bulunmaktadır.
Örneğin Türkçe'de genel düzeyde engelli özürlü sakat sözcükleri aslında aralarında anlam fakları olduğu halde aynı anlama gelmek üzere kullanılmaktadır.
Genelde tüm engelliler için yaşanan bu karmaşa belirli engelli kümeleri için de geçerlidir. Örneğin kör âma görme engelli görme özürlü az gören vb. Bu sözcükler değişik anlamlar taşıdıkları gibi yer yer aynı anlama gelmek üzere de kullanılabilmektedirler. Bu da bir zihin karışıklığı yaratabilmektedir. Adlandırmadaki bu farkl
ar zaman zaman öyle çok tartışmaya neden olmaktadır ki bu tartışmalar gerçek sorunların önüne bile geçebilmektedir. Engellinin kim engelliliğin de ne olduğu açık bir biçimde ortaya konmayınca engellilere yönelik geliştirilecek politikaların yasaların ve hizmetlerin kapsamı da belirsizleşmektedir. Bu belirsizlik de uygulamada pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Adlandırmadaki karmaşa ve tanım güçlüğü engellinin kendisini anlatmasını ve diğerlerinin de onları kolayca anlamasını zorlaştırmaktadır.

Engellilerin yaşadığı bir başka sorun da kendileri ile ilgili sağlıklı istatistiklerin olmayışı. İlk defa son İki nüfus sayımında engellilerin belirlenmesine yönelik bir soru sorulmuş bunlardan ilkinden sağlıklı bir sonuç elde edilememiştir. Son nüfus sayımında engellilere ilişkin kimi durumlar daha ayrıntılı sorularla soruşturulmasına karşın kamuoyuna henüz bir sonuç açıklanmamıştır. Sayım sonucunda ortaya çıkacak çok önemli bilgilere dayanarak birçok şeyi konuşabilmek ve pek çok hizmeti planlayıp programlayabilmek sanırım çok daha kolay olacaktır.

Engelliliğin her zaman her yerde geçerli ölçülerle tanımını yapmak bir hayli güçtür. Bu yüzden olsa gerek alanyazında (literatürde) çok değişik tanımları vardır.
Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde..
"Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri (bedensel ya da sonradan olma) her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar" (3) sakat olarak tanımlanmaktadır. Engelli sözcüğü genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Hareket yeteneğinin kısıtlı olması başlı başına bir engellilik midir? Eğer öyle ise hepimizin yapamadığı beceremediği bir iş ya da eylem yok mudur yaşamda? Engellilik günlük yaşama katılmayı engelleyen fiziksel işlevlerdeki bir sınırlılık hali olarak değerlendirilmelidir. Gerçekte önemli olan bazı işlevlerin yerine getirilmesinde karşı karşıya kalman bir fiziksel sınırlılığın olması değil bunları "kompanse" edecek destek sistemlerinden yoksun kalmaktır. Eğer bir gözlükle var olan görme yetersizliğinizi rahatlıkla giderebiliyor ve işlerinizi görebiliyorsanız bir sorununuz yok; ancak geri kalmış bir köyde ya da yörede bu gözlüğe ulaşamıyorsanız ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. O halde engellilik çoğu zaman değişken bir konudur. Başka bir deyişle nerede ve nasıl karşılaşacağınıza bağlı olarak sonuçları değişen bir durumdur.

Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlük onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir. Bilindiği gibi her türlü ayrımcılığın temelinde farklı olmak yani "alışılmamış özelliklere" sahip olmak vardır.
Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteneği üzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır. Toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği toplumun dışlayıcı tutum ve davranışları da engelli bireyin topluma eşit bireyler olarak katılmasını önler.

Nüfusu 65 milyonu geçmiş olan ülkemizde sayıları 10 milyona yaklaşan engelli insan yaşamaktadır.
Ülkemizde engelliler açısından sağlıklı engellilerinin ne kadarının kentte, köyde yaşadıkların, gelir seviyelerinin ne olduğu, sosyal kültürel ve eğitim durumlarının belirsizliği sorunun çözümde engel teşkil etmektedir. Engelliler; Bedensel, Görme, İşitme, Zihinsel engelliler, Down Sendromu, Otizm, Rett Sendromu, Asperger Sendromu başlıkları altında ifade edilmektedir.
Toplumumuzun sakat, hasta ve hastalıklı kavrama bakışı ve yaklaşımı farklıdır.Ailerinin Çocuklarının hastalıklarının kolayca kabul ettikleri ancak çocuklarının engelli oldukları veya olabilecekleri gerçeğinikabullenmede zorlandıkları bir gerçektir.Aileler çocuklarının engelli olmayanlar gibi yaşamalarını eğitim görmelerini isterken çocuklarının engelli olmayanlarla aynı koşulları paylaşmasının zor olduğunu da bilmeli onları kendi koşulları paylaşmasınınzor olduğunuda bilmeli onları kendi koşullarını içinde değerlendirmelidirler.
Sakatlık toplum tarafından güçsüzlük, acizlik, düşkünlük çaresizlik, acıma ve acınma nedeni olarak algılanmaktadır.
Soayal hukuk devleti olmanın gereklerin biri de engellilerin, sağlık, eğitim, öğretim, ulaşım, gibi sorunlarının çözümlenmesidir.Toplumun engelli olmayan kısmı şunu asla göz ardı etmemelidir. ki % 99.9 oranında herkes potansiyel birer engellidir.
Bu bağlamda gelişmekte olan ülkemizde toplumun engelliler hakkında engellilerin toplum hakkıda ön yargılardan arınmış karşılıklı anlayış, sevgi ve dayanışma ile bütünleşmeyi saglamak gerekir.
Hepimize yakışan davranış biçimi budur.

(alıntı)



 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Bedensel -zihinsel engelli olmak (doğuştan yada sonradan ) insan olmaya ve başarısına engel değildir ..
Yeterki onlara yol açarak şans tanıyalım..
Yeteneklerinden bilgi birikimlerinden yaşam deneyimlerinden ve potansiyellerinden yararlanabilelim.
Temel ilkemiz İNSANA SAYGI olsun.
Yeterki düşünme özürlü olunmasın..
Engelli olan kim?
Engelli görünenler mi engelli görünmeyen biz engelsizler mi?
İşte bunun farkında olalım..!
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Engelli görünmeyen kafadan engelliler ki öylelerinin engeli ömür boyu sürer!
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Şu 'özürlü' kelimesine gıcık oluyorum gerçekten. Bedensel, zihinsel, ruhsal eksiklikleri olan kişiler neden özür dilesinler, neden özürlü olsunlarki! Özür; bir hata yapıldığında kullanılır. Bu insanların ne hatası varki özürlü olsunlar!

Ülkemizdeki engelli sayısı 12 milyonu bulmuştur. Bu çok büyük bir akam bence. Bu insanlar için yaşamı kolaylaştırmak adına neler yapılıyor? Bu insanların sosyal yaşamları neden aktif değil? İnsanlar dışarı çıkmak istemiyor çünkü.. Otobüse, minibüse binemiyor. Para çekmek istese tekerlekli sandalye ile yanaşamıyor,..vs. Sorun çok, çözüm yok.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sevgili Didem: )
Evet çok haklısın..
Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki sağlıklı  insan istediği gibi rahat dolaşamıyor..
  (Güya) 2010 kültürün merkezi İstanbul'da yaşayabilmek,caddelerinde rahat dolaşabilmek bile başlıbaşına bir dert..!
Gözünü dört açman gerekiyor aksi takdirde haline Tanrı acısın 
Artık bedensel engellileri varın siz düşünün.
Onlar için ne yapılıyor konusuna hiiiçç girmek istemiyorum..
Çünkü kaderlerine terkediklerini  (istisnalar kurlı bozmaz)biliyorum..!
 
B

blt.cemile

Kullanıcı
11 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
dideM' Alıntı:
Şu 'özürlü' kelimesine gıcık oluyorum gerçekten. Bedensel, zihinsel, ruhsal eksiklikleri olan kişiler neden özür dilesinler, neden özürlü olsunlarki! Özür; bir hata yapıldığında kullanılır. Bu insanların ne hatası varki özürlü olsunlar!
O diyenler kafadan 'özürlü''de ondan didemcim
Yazık onlara acıyorum o insanlara....
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul


ENGELLİLER HAFTASI (10-16 Mayıs)

Organları veya vücutlarının bir kısmı iş göremez halde olanlarla, zihinsel açıdan yetersizlik ve dengesizlik gösteren kişilere, engelli ( sakat) diyoruz. Sakatlık insanların istemleri dışında oluşan bir durumdur. Doğuştan olabildiği gibi, sonradan da karşılaşılabilir. 10 -16 Mayıs arası "Engelliler Haftası"dır. Sakatlık insanlığın ortak sorunudur. Bu yüzden Engelliler Haftası yalnız ülkemizde değil Birleşmiş Milletlere üye tüm ülkelerde aynı zamanda değerlendirilir. Sakatlar Haftası boyunca; sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve sakatların eğitimi konusu üstünde durulur. Radyo ve televizyonda konu ile ilgili programlar yayınlanır. Okullarda her gün ayrı bir sakatlık konusu işlenir.

Sakatları Koruma Milli Koordinasyonu Kurulu haftanın değerlendirilmesi için aşağıdaki programın uygulanmasını kararlaştırmıştır.

10 Mayıs - Sakatlar Haftasının Açılışı
11 Mayıs - Görme Engelliler Günü
12 Mayıs - İşitme ve Konuşma Engellileri Günü
13 Mayıs - Ortopedik Engelliler Günü
14 Mayıs - Zeka ve Ruhsal Özürlüler Günü
15 Mayıs - Güçsüz Yaşlılar ve Korunmoya Muhtaç Çocuklar Günü
16 Mayıs - Sakatlar Haftasına Genel Bakış.


      &

* SAKATLIĞIN BELLi BAŞLI NEDENLERİ:
Sakatlarla ve sakatlıklarla ilgili çeşitli sorunlar vardır. Sakatlığı doğuran nedenler, sakatların eğitimi bunların başlıcalarıdır.

* Akraba evliliği:
Doğuştan sakatlıkların önemli bir bölümü akraba evliliklerinden ortaya çıkar. Yakın akrabaların teyze, hala, amca, dayı çocuklarının evliliği sonunda çok sayıda kör, sağır, dilsiz ve geri zekalı çocuk doğmaktadır. Ankara ilinde yapılan bir araştırma sonucunda 100 sakat çocuktan 30'unun yakın akraba evliliğinden doğan çocuklar olduğu görülmüştür.

* Gebelik öncesi tedbirsizlikler.
Bebek bekleyen annelerin sık sık röntgen filmi çektirmesi, doktora gitmeden ilaç alması çok sık sigara ve alkollü içki içmesi doğan çocuğun sakat olmasına neden olur.

* Aşılann zamanında yapılmaması:
Doğumdan sonraki ilk yılda verem, çocuk felci aşılarının zamanında yaptırılması gerekir. Aşılar zamanında yaptırılmazsa türlü sakatlıklar ortaya çıkar. Trahom, çocuk fe!ci, romatizma, kalp ve damar hastalıklarının koruyucu, iyileştirici ilaç ve aşıları vardır. Bu aşı ve ilaçların doktor denetiminde verilmesine özen gösterilmelidir.

* Kazalar:
iş kazaları, tarım kazaları, trafik kazaları, yangınlar, ateşli silahlar belli başlı sakatlık nedenleridir. Trafik kurallarına uyulmama sonucu her yıl ülkemizde çok sayıda trafik kazaları oluyor. Bu kazalarda çok sayıda yurttaşımız öıüyor. Yukarda sayılan her tür kazadan korunmak, ve sakat kalmamak için dikkatli olalım. Kurallara uyalım. Uymayanları uyaralım.

      &

SAKATLARıN iYiLEŞTiRiLMESi VE EGiTiMi

* Engellilerin iyileştirilmesi:
Sakatlık yapan hastalık ve kazalardan sonra hemen önlem alınmalıdır. Özellikie trafik kazalarında ilk yardım çok önemlidir. Kazalardaki ölümlerin yarıdan çoğu ilk yarım saat içinde olur. Kaza sonrası hiç zaman geçirmeden yaralıyı en yakın hastaneye ya.da doktora ulaştırmalıdır. Hastanelerde Acil Yardım Servisleri vardır. Bu bölümde günün her saatinde doktor bulunur. Kazaya uğrayanlara ilk tedavileri burada yapılır.

* Engellilerin Eğitimi:
Engellilerin eğitimi normal insanlarınkinden farklıdır ve çeşitli özellikleri vardır. Engellilerin eğitimi 1951 yılında 5822 sayılı kanunla Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğuna verilmiştir. Bakanlığın denetiminde açılan pek cok özel öğretim okulunda engelli çocuklarımıza yönelik eğitim faaliyetleri yürütülmektedir.
Sakatlar da yaşamlarını sürdürmek için çalışmak ve gelir sağlamak zorundadır. Çalışmak, severek çalışmak yaşamı güzelleştirir, insanı mutlu eder.
Sakatlara acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm getirmez. Sakatların da yapabileceği işler vardır. Sakatlara çalışabilecekleri alanlarda iş vermek gerekir. Yasalarımız her yüz işçi çalıştıran işyerinin iki sakat işçi çalıştırması zorunluluğunu getirmiştir. Bütün ülkelerde olduğu gibi yurdumuzda da sakatlar korunur. Örneğin ülkemizde çalışan sakatlar gelir vergisini indirimli öderler. Hareketlerini kolaylaştırmak için yurt dışından getirilen araç ve gereçlere gümrük vergisi ödemezler. Çalışan sakatlar isterlerse erken emekli olabilirler. Okulda, sokakta gördüğümüz sakatlarla alayetmeyelim, gülmeyelim. Hiç bir sakatlığın isteyerek olmadığını bilelim. Sakatlara yolda, geçitlerde, taşıt araçlarında yardımcı olalım. Onları üzmemeye, kırmamaya özen gösterelim.

 
"- Sakatlar bir toplumun aynasıdır.
- Özürlü insanlar da bizim insanımızdır.
- Özel eğitim olmadan çağdaş eğitim olmaz.
- Engelliler sadaka değil, ilgi ve iş beklemektedirler.
- Ne oldum değil, ne olacağım demeli."[/
b]
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul

3 aralık dünya engelliler günü
  Siz hiç tekerlikli sandalyede oturup koşmayı denediniz mi?

Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi?

Siz hiç kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içirmesini beklediniz mi?

Siz hiç konuşmayıp şarkılar söylemek istediniz mi?

Siz hiç duymayıp kordon da martıların sesini dinlemek istediniz mi?

Siz zihinsel engelli yerine gerizekalı yada deli demeyi mi tercih ediyorsunuz?

Siz hiç engelli bir yakınınıza, arkadaşınıza baktınız, ilgilendiniz, ona yardımcı oldunuz mu?

Siz hiç küçük bir çocuğu tekerlikli sandalyesinden kucaklayarak alıp belediye otobüsüne bindiniz mi?

3 Aralık Engelliler Günü’nün Tarihçesi

1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti. Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını istedi. Ve o günden beri, 3 Aralık “engelliler günü” olarak bilinmektedir.

Türkiye’de Engellilerin Durumu

Türkiye’de nüfusun yüzde 12.29′u yani 8.5 milyon kişi engelli. Erkeklerde bu oran 11.10, kadınlarda yüzde 13.45.



Dünya Engelliler Günü'nde tüm engelli lere sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat dilerken duyduğum acıyı
tarif etmeye kalkmayacağım..
Yazgı diyelim gitsin..!
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
Engelli Olmak Bir Engel Mi?

Ülke nüfusumuzun büyüklüğü hepimiz tarafından bilinen bir gerçek.Ama bu nüfusun ne kadarını engelli bireylerimizin oluşturduğunu çoğumuz bilmeyiz. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan tablo hiç de önemsenmeyecek gibi değildir. 1990 nüfus sayımına göre ülkemizdeki engelli bireylerin oranı % 14�tür.Bu rakam herhâlde bizlerin engelli bireylerimiz için ne kadar çalışmamız gerektiği hakkında bilgi vermektedir.Ayrıca her insanın bir özürlü adayı olduğunu düşünürsek herhâlde yapılacak çalışmaları çok daha fazla önemsemek gerekir.

Ülkemizdeki özürlü bireylerimizin çoğunluğunu % 3.5 oranıyla konuşma engelli bireylerimiz oluşturmaktadır.Konuşma engellileri sırasıyla % 2 ile üstün zekâlılar, % 2.03 ile zihinsel engelliler, % 1.4 ile ortopedik engelliler, % 0.06 ile işitme engelliler, % 0.02 ile görme engelliler takip etmektedir.

Engelli bireylerimizin, ülke nüfusuna oranının bu kadar çok olmasına rağmen çok az bir kısmı eğitim imkânlarından faydalanabilmektedir.Oysa Avrupa�da engelli bireylerin tamamı eğitimin bütün olanaklarından faydalanmakta, hatta gerektiğinde eğitim imkânı engelli bireylerin ayağına kadar götürülmektedir.Bu durum bizim büyük bir ayıbımızdır. Bu noktada, eğitimde fırsat eşitliği ilkesine ne kadar dikkat ettiğimizi oturup düşünmeli ve bu ilkenin gereğini yerine getirmek için neler yapmamız gerektiğini plânlamalıyız.

Günlük yaşamınızda engelli bireylerle muhakkak karşılaşmışsınızdır. Kimi zaman elindeki beyaz bastonuyla yürüyenleri, kimi zaman işaretlerle etrafındakilere derdini anlatmaya çalışanları, tekerlekli sandalye ile kaldırımları ve pek çok engelleri aşmak için zahmet çekenleri, garip tavırlarına bakarak güldüğünüz kişileri görmüşsünüzdür.İşte bu kişilerin ne gibi dertleri, sıkıntıları var?Acaba eğitim görüyorlar mı, eğitim görmeleri için neler yapmak gerekir hiç düşündünüz mü?

Engelli bireylerimizi topluma kazandırmak ve hayatlarını kolaylaştırabilmek için inanın küçük büyük bütün bireylerin yapabileceği pek çok şey vardır.Örneğin çevre düzenlemelerinin engelli bireylere uygun şekilde yapılması, günlük yaşamımızda sürekli kullandığımız alışveriş merkezlerinin engelli bireylere uygun olarak dizayn edilmesi, trafik ışıklarına kurulan sesli düzeneklerin yaygınlaştırılması engelli bireylerimizin hayatlarını bir nebze de olsa kolaylaştıracaktır.

Engelli bireylerimize yardımcı olmak istiyorsak, onlara acıyarak yaklaşma yerine Konfiçyus�un dediği gibi onlara balık verme yerine, balık tutmayı öğretmeliyiz.Engellilerin beceri ve yetenekleri doğrultusunda iş imkânı sağlayarak onları üretken ve verimli hâle getirebiliriz.



"Abdullah Öztürk"
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
Yarın bir gün başımıza ne geleceği belli olmaz onun için engelli ansanlarmızın önüne bir engel de biz koymadan onlara elimizden geldiğince yardım edelim..
Allah korusun belki bir kaza sonucu kolumuzu,bacağımızı yitireceğiz...nasıl olurdu o zaman yaşamak bizim için?
yeterince zorluk var zaten biz de bu zorlukları hep birlikte bir dayanışma içinde aşmaya bakalım..
 
Üst